Korona sadece hayatı ve ekonomiyi değil, eğitimi-müziği de etkiliyor…

Korona sadece hayatı ve ekonomiyi değil, eğitimi-müziği de etkiliyor…

Sitemiz Enpolitik yazarı, iletişimci, İTÜ TMDK Dr.Öğr.Üyesi Göktan Ay ile  “akademi, etiklik, sanat, korona, müzik” konuları üzerine söyleştik. Günlük yaşamı büyük oranda sekteye uğratan ve üretimden ekonomiye, çalışma hayatından insan psikolojisine dek tüm alanlarda olumsuz ekti oluşturan salgının müzik ve sanat alanındaki etkisini Göktan Ay anlattı: 

ENPOLİTİK: Ülkemiz olağanüstü şartlardan geçiyor. Siz de festivali ertelediniz galiba?

AY: Evet. Koronavirüsü dünyayı etkilemeye devam ediyor. Hükümet, sıkı tedbirler alarak, yayılmayı önlemeye çalışıyor. Burada halkımızın –özellikle İstanbul-Ankara-İzmir-  göstermiş olduğu dikkat ve tedbirlere uyum gerçekten  kayda değer. MÜZDAK olarak, Nisan 2020’yi kapsayacak 27.İstanbul Türk Müziği Festivali’ni, hemen erteledik, toplu çalışmalara ara verdik, TRT, İBB ve İlçe Belediyelerle gerekli iletişim içinde bulunarak Kasım 2020’ye erteledik. İnşallah, bu virüs az maddi ve manevi kayıpla ülkemizi terkeder.

ENPOLİTİK: Hükümetin ve TV’ların gerekli bilgilendirmeyi yaptığına inanıyor musunuz?

AY: Hükümet erken davranıp, olayı şeffaf bir şekilde yönetiyor görüntüsü veriyor. Açıklanan paket, isteneni vermedi. Ama, ekonominin hali ortada, çok kötü durumda yakalandık. İstanbul depremi korkusu varken, virüs herşeyi altüst etti.  Özellikle bazı maddelerin, koronavirüs ile ilişkisi bulunamadı. Keşke, onlar ayrı açıklansaydı. Sn.Bakan, “gece saat 21.00’de sağlık mensuplarını balkondan alkışlayın” diyor. Bir kısım Hükümet yanlısı köşe yazarı, “bunun bir plan/proje olduğunu, arkasından halkın sokağa çağrılacağını” söyleyebiliyor. Paralelcilerin derdi, ortalığı karıştırıp, panik ortamı yaratmak ve tutuklu bulunan üyelerini serbest bıraktırmak. O nedenle, sahte hesaplarla popüler isimlerin de virüsten karantinaya alındığını yazmaya/yaymaya çalışıyorlar.

ENPOLİTİK: Bu tür tedbirlerde ve ülkemizi üzen şehit haberlerinde ilk yasaklanan “müzik/sanat” oluyor. Buna tepkide bulunanlar da var. Ne düşünüyorsunuz?

AY: Bu konuda haklı olanlar da var. Birçok kişi geçimini müzikten sağlıyor. Hayat devam ederken, barlar-müzikholler açıkken, kaliteli müzik yapan kültür merkezlerindeki  konserlerin iptali olmuyor... Müzik, sadece eğlendiren bir araç değildir. Bir alanda, Belediye/festival konseri ise, tamam eğlence birinci plandadır. Müziğin, olağanüstü artıları var. Mesela, ulusal yas ilan edilmediyse; konser öncesi saygı duruşunda bulunulur, müzik ağırlaştırılır, tempo tutulması istenir ve etkinlik yapılır. Bana çok mesaj geliyor; “bizleri kim koruyacak hocam, her olayda darbeyi biz yiyoruz” diye. Özellikle konservatuarda okuyup, geçimini müzikten kazanan ve ailesine para gönderenler çok muzdarip oluyor.

ENPOLİTİK: Sitemizde yayımlanan akademik yazılarınız ilgi çekiyor. Artı ve eksileri ile yazıyorsunuz. Amacınıza ulaşıyor musunuz?

AY: Keşke, evet diyebilsem. Oysa, ücretsiz danışmanlık yapıyor, fikir üretiyoruz. Sn.YÖK Başkanı göreve atandığında, “uzun zamandır YÖK Başk.Yard. idim, sorunları biliyorum, çok hızlı şekilde çözümlere gideceğiz” demiş ve YÖK’ün başına “Yeni” kelimesini, getirerek her konuşmasında “Yeni YÖK” olarak diye söze girmişti. Ama, 2547’de akademisyenleri rahatlatacak, bizimde –eğitim yazarlarının da- ısrarla üzerinde durduğu konular çözülmedi.

Mesela, alanımızda olan karmaşayı düzeltmek için bir adım atılmadı. Güzel Sanatlar Fakültesi’nin, Sanat ve Tasarım Fakültesi’nin, Eğitim Fak. GSE Müzik Eğitimi ABD’nin, Konservatu(v)arlar’ın hangi alanlarda çalışması ve çıktılarının ne olması gerektiği netleşmedi.

Hala; “Sanatta yeterlik” yapan Dr. titrini kullanamıyor. 7100 sy.yasa ile Y.Doç.Dr.lar, Dr.Öğr.Üyesi oldular, ama;

1/ Sy.yapanlar otomatik olarak Dr.Öğr.Üyesi oldular, ama Doç. ve Prof.  kadrosuna atanınca Dr. kullanamıyorlar…

2/ Yüksek lisansı ve Dr./Sy. olmayanlar Dr.Öğr.Üyesi oldular, belgeleri yok!...

Sanat ve Tasarım Fakültesi’ne ve Güzel Sanatlar Fakültesi’ne “Mimarlık”ın neden eklendiği anlaşılamıyor…

Rektörler; kendi içinde bu alana ilgi duyan ve dekan olmak isteyen akademisyenin raporuna inanıp, okey diyor. YÖK, üniversitelerden gelen her yazıya “evet” diyor, maksat öğrenci alınsın…Ama, bitirince ne olacak? Çıktılar alınmıyor…”Biz size kadro vermek zorunda değiliz” anlayışı, Sn.Cumhurbaşkanı dahil yönetimlerce dile getiriliyor.

ENPOLİTİK: ÜAK Sanat Dalları Eğitim Komisyonu bu konularda çalışmıyor mu?

AY: ÜAK bünyesinde 10 Konsey ve Komisyon var… Sanat Dalları Eğitim Konseyi;” Güzel Sanatlar Fakülteleri Dekanları ile Konservatuar Müdürleri tarafından oluşturulmakta, ilgili fakültelerde kurulacak Anabilim, Bilim dalları ve çeşitli konularla ilgili Üniversitelerarası Kurul’a görüş bildirmektedir.”(Web sayfasından) Daha önceleri MSGSÜ Rektörü’nün başkanlığını yaptığı konseyin, yaklaşık iki yıldır YTÜ Sanat ve Tasarım Fak. Dekanı Prof.Dr.Turan Sağer yapmaktadır. Bildiğim kadarı ile iki toplantı, bir sempozyum (iki yazım yayımlanmıştır)    yapılmıştır, ancak henüz bir ilerleme/çözüm sağlanamamış, Afyon’da yapılan toplantının sonuç raporlarını yayımlamak üzere istememe rağmen bir türlü ulaştırılamamıştır.

48 Konservatuar müdürü,80’e yakın GSF, 5 adet Sanat ve Tasarım Fak.,25 GSE Böl. Başk. düşünüldüğünde (148 kişi) bu toplantılardan sonuç çıkmaması normal gözükmektedir.

Ayrıca, bu komisyonların/konseylerin ÜAK bünyesinde ne kadar özgül ağırlığı vardır?, bilinmemektedir!...

ENPOLİTİK: Müzik çalışmalarını takip ediyorsunuz…Çalıştay raporları size ulaşıyor mu?

AY: Şimdi müzik kurumları, kendi içinde faaliyet yapıyorlar ve çok sıklıkla. Başarılarını; seyircisiz, az katılımlı yaptıkları bu çalışmaların sayısı ile övüyorlar. Oysa, seyirciye ulaşmayan çalışma, çalışma değildir. Bu doğru değil; zamana ve paraya yazık!.. Bunları dikkate almıyor ve yazmıyorum. Ancak, genele yansımışsa ve çok fazla yanlış varsa yazıyorum. Mesela, çalıştay yapılıyor. Oysa, her çalışmanın sınırları çizilmiş. Çalıştay deyip, sempozyum gibi, sempozyum deyip kongre gibi toplantılar yapamazsınız, etik değil.)” yazım okunabilir. Yapılıyorsa, en başta bilmeniz gereken kuralları bilmemek akademisyenliğe aykırıdır. 50-60 kişi çağrılıyor, her isteyen konuşuyor, buna çalıştay deniyor. Yıl 2020, yeter artık!... “Sempozyum, panel, çalıştay’ın farkını bilmeyen akademisyen mi olur?!.(2)” Sonra, çalıştay bitiyor, arıyorum, hepsi arkadaşlarım, destek vermek istiyorum, raporu gönderir misiniz? diyorum. “Sonra gelecek” diyorlar, böyle çalıştay olur mu? sonuç raporu, katılımcıların imzası ile, huzurda okunur ve açıklanır. Hala 6 aydır beklediğim raporlar var, artık peşini bıraktım..

ENPOLİTİK: Geçtiğimiz günlerde Yeditepe Ün. 4.İstanbul Folkloru Sempozyumu’na destek verdiniz ve sonuç raporu açıkladınız…

AY: Birilerini eleştirirken, daha dikkatli olmaya, kırmamaya çalışıyorum ve kendi çalışmalarıma da çok özen gösteriyorum. Etiklik benim düsturum. Gençlere destek vermeyi çok seviyorum. Hele, böyle saygın üniversiteler ise!..TMDK’da asistan iken Boğaziçi Ün. Folklor Kulübü’ne çok destek vermiş, THM Topluluğu’nu çalıştırmıştım. Yeditepe Ün. Folklor Kulubü’de, TMDK mezunumuz Öğr.Gör Cüneyt Bekar’ın katkılarıyla yıllardır güzel çalışmalar yapıyor, halk oyunları toplulukları yarışmalara giriyor-derece alıyor…Kültürümüze destek veren, hepsi farklı fakültede okuyan ama halk oyunları için bir araya gelen  bu gençleri desteklememek mümkün mü? Artık, İstanbul Folkloru Sempozyum geleneksel hale geldi, çok güzel bildiriler sunuldu. Sonuç raporunu köşemde yayımlamıştınız.

http://www.enpolitik.com/kose-yazisi/3808/4-istanbul-folkloru-sempozyumunun-ardindan

Diyebilirim ki, İstanbul kültür ve sanatı bir türlü idarecilerini bulamıyor. Siyasi seçimler yüzünden “liyakat” ortadan kalkarak, “benim adamıma” dönüşüyor. Kaybeden elbette İstanbul ve ülkemiz oluyor.

ENPOLİTİK: Koronavirüsle ilgili yapılacak sanat etkinlikleri için Sn. Kültür ve Turizm Bakanı’nın yayımladığı bir yazıyı eleştirmişsiniz. Neyi vurguluyorsunuz?

AY: Şimdi önce Sn. Bakanın yazısını okuyalım.

Bir şey dikkatinizi çekti mi? Altı çizili olanlarla ne belirtilmek istenmiş? Bunu birçok arkadaş bana gönderdi…Şimdi de seçilen eser listesine bakalım.

İşte AK Parti'nin tek başına  18 yıldır iktidar olduğu, Sn.Cumhurbaşkanı’mızın “milli ve manevi sloganlarla” konuştuğu ve” kültür-sanatta istendiği yerde değiliz” dediği ama Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca hazırlanan ve TRT2'den yayınlanacak 'çoksesli müzik ve tiyatro' yayın listesi...

Listede, geçmişten günümüze gelen, Türkiye'nin Türk Müziği (THM-TSM-Tasavvuf v.b.) konserleri nerede?

Sn. Bakan için sanat sadece; tiyatro , opera , senfoni mi? diye sorma hakkımız doğuyor. Üstelik Bakanlık Güzel Sanatlar Genel Müdürü, dostumuz, tanburi-şef Murat Salim Tokaç iken!..

Bunları söylemeyelim mi? Yazmayalım mı?

Sadece benim görüşüm değil ki! Ortak görüş!

Bakalım, müzik kurumlarının başındaki unvanlı arkadaşlarımız buna yine sessiz kalacaklar mı?

Takip edeceğiz…

ENPOLİTİK: Teşekkürler

AY: Ben teşekkür ederim…