Tarih: 27.03.2020 15:37

Enpolitik, yazar kadrosuna genç bir kalem daha kattı: İşte Ahmet Selim Uçak'ın ilk yazısı...

Facebook Twitter Linked-in

Günlük internet gazetemiz Enpolitik, güçlü yazar kadrosuna genç kalemleri de katarak gündemin nabzını tutmaya devam ediyor. Henüz 20 yaşında olan ve Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bölümü okuyan Ahmet Selim Uçak, memleket meselelerine sitemizdeki köşesinden eğiliyor. 

Ahmet Selim Uçak kendisini okuyucularımıza bugün yayınlanan ilk yazısında şöyle tanıtıyor:  'İsmim Ahmet Selim Uçak. 8 Temmuz 2000 tarihinde doğdum. İlköğretim ve liseyi Kocaeli ve Diyarbakır’da tamamladım. Edebiyat ile yakından ilgileniyorum. 2015 yılından beri çeşitli dergi ve kitaplarda şiir, deneme ve öykülerim yayınlandı. Ayrıca şiir fanzinleri hazırlamaya devam ediyorum. Şu anda İbn Haldun Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler bölümü öğrencisiyim.'

İşte Ahmet Selim Uçak'ın Enpolitik'te yayınanan bugünkü 'Bir Virüs ile Yaşamak' başlıklı ilk yazısı: 

'2020 yılı henüz üç ay bitmeden felaketlerin, musibetlerin yılı olarak görülüyor. Kendimi bildim bileli bu sözlerin söylendiğini duysam da bu yıl biraz daha istisna denilebilir.

Her geçen gün globalleşen, yakınlaşan ve aslında küçülen bir dünyada yaşayan bizler; günlerden bir gün Wuhan, Corona, N95 sözcükleriyle garip bir sabaha uyandık. Kim bilebilirdi ki gündemimizi günlerce, aylarca meşgul edecek bir salgının ülkemize dek yayılacağını.

Covid-19’un geleceği ve devletlerin tüm önlemleri, insanların kişisel tedbirine bağlı durumda. Gençlerin evlerinde kendini izole etmesine rağmen bilinçsiz orta yaş grubun ve yaşlı kesimin tehlikeyi hâlâ önemsemiyor oluşu dikkate değer bir durum. Gençlerin, nasılsa bana zarar gelmez düşüncesiyle yaşlıları etkilemesi ise aynı kapıya çıkıyor. Özellikle hijyen temelli önlemler herkes için gerekli ve mecburi. Buna rağmen birtakım kişiler (maalesef televizyondaki bazı doktorlar) sağduyu sahibi değiller. 'Türk geni virüsten çok etkilenmez, virüsler boğazda dört gün bekler' gibi safsatalar insanlara manasız bir umut aşıladı ve dahası toplumun doğru bilgi akışına zarar verdi. Devlet başkanlarının, görünmez bir güçle verdiğimiz savaş diye tanımladığı bu süreç asla ve kat’a küçümsenmemeli. Aksine üzerine daha çok gidilmelidir.

Corona sonrasında neler olacak? Bir salgın düşünün ki hedefi yüksek oranda yaşlı kesim, sağlık hizmeti yetersiz ülkeler ve insanları olan. Tüm bu önlemlerin sonucu olarak kendini karantinaya alan, bile isteye toplumdan uzaklaşan, yalnızlaşmayı seçen ve bireyselliği sürdüren bir insanlık düşünün. Aklınıza gelen tüm fiziksel aktivitelerin, doğa sporlarının, toplu etkinliklerinin simülasyonunu yaşayan bir toplum. Sağlık ile paranın önemini fark eden ve bütün lükslerinden vazgeçmeye hazır bir halk. Kendinden başka kimseyi değerli görmeyen, komşusu yahut akrabasıyla bağı kalmamış, ülkesindeki seçimi veya sınırındaki düşmanı önemsemeyen bir vatandaş topluluğu. İşin ilginç tarafı, insanların bunu isteyecek kıvama getirilmiş olması. Trajik bir Black Mirror bölümüne doğru evrilmek işten bile değil artık. Bu salgın; insanların ayrışmasını, korku duygularının beslenmesini ve içlerine kapanmalarını tetikleyici bir unsur. Bununla birlikte; nefes almanın değerini, doğal varlıkların kıymetini ve sağlıklı yaşamanın önemini hatırlatmasıyla geç kalmış bir çağrı diyebiliriz.

Ülkemizde çok yakın bir zamanda sokağa çıkma yasağını göreceğiz. Sayısal verileri karşılaştırdığımızda, İtalya’dan daha hızlı bir artış gösterdiğimiz ortada. Acil bir şekilde, tüm kaynaklarımızı hazırda tutmamız ve kendimize yetecek kadar (ihtiyacımız kadar) ürün tedarik etmemiz lazım. Devletin, her vatandaşı için yeterli kaynağı olduğuna inanmak istiyoruz. Zor zamanlar; birleşmenin, örgütlenmenin ve “cumhuriyetçi karıncalar” olmanın hatırlandığı anlardır ve tam da salgının istediğinin aksine birlik olma vaktidir.

Hiçbir türlü kutsal, lisan, kavim, fikir, hiyerarşi ayrımı yapmayan bir virüs ile karşı karşıyayız. Endüstri 5.0, yapay bilişsel zekâ, dijital para, simülasyon modelli hayatlar, gönüllü karantina, bilinçli asosyallik ve mizantropi dolu yepyeni bir çağın doğum sancıları olan bu döneme dikkatinizi verin ve her şeyden habersiz, bilinçsiz, itaatkâr olarak yaşamaya devam edin!'                                                                                    




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —