Veysi Dündar Yazdı: “Virüsle Kurtuluş Savaşı olmaz”

Ocak Medya köşe yazarı Veysi Dündar, bugün “Korona’dan Kurtuluş Savaşı Çıkaramazsınız” başlıklı yazı kaleme aldı.

Güncel 4.04.2020 08:54:59 0
Veysi Dündar Yazdı: “Virüsle Kurtuluş Savaşı olmaz”

Ocak Medya köşe yazarı Veysi Dündar bugün kaleme aldığı yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü konuşmasında Corona virüsüyle Kurtuluş Savaşını mukayese etmesini konu aldı. Veysi Dündar yazısında, “Savaşa benziyor. Ama savaş değil. Kurtuluş Savaşı hiç değil. Kurtuluş savaşı yaşayan ülkelerin, imparatorluk bakiyelerinden kendilerini kurtarmaları ya da sömürgelere karşı mücadeleleri tarihte yerini almıştır. Buna Yugoslavya’nın dağılma sürecini de eklediğinizde şöyle gerçek bir Kurtuluş Savaşı ararsanız karşınıza, Cezayir, Vietnam ve tabii ki Türk Kurtuluş savaşı gelir” diyen Dündar yazısının devamında “ İktidarın bir an önce krizin gerçekliği ile yüzleşmesi, ülkenin tamamını yönettiğini anımsaması gerekiyor. Virüsle Kurtuluş Savaşı olmaz. Dünyanın en güçlü orduları bile nefesini tutmuşken, hamasete gerek yok. Görevinizi yapınız. Yapamıyorsanız buna gerekçe aramayınız” dedi.

Veysi Dündar'ın bugün yayınlanan köşe yazısı şöyle:
Dünyada şu anda Covid 19’dan muzdarip olmayan ülke neredeyse yok.
Yerkürenin tamamı teyakkuzda. Farklı diller, dinler ve kültürler.
Zaman dilimleri farklı. Japonya’da güneş doğarken Türkiye’de gece yarısı, Amerika’da güneş batıyor. Bu arada insanlar hasta oluyor, hastaneye gidiyor, yoğun bakımda yatıyor, iyileşiyor veya ölüyor.
Savaşa benziyor. Ama savaş değil.
Kurtuluş Savaşı hiç değil.
Kurtuluş savaşı yaşayan ülkelerin, imparatorluk bakiyelerinden kendilerini kurtarmaları ya da sömürgelere karşı mücadeleleri tarihte yerini almıştır.
Buna Yugoslavya’nın dağılma sürecini de eklediğinizde şöyle gerçek bir Kurtuluş Savaşı ararsanız karşınıza, Cezayir, Vietnam ve tabii ki Türk Kurtuluş savaşı gelir.
Erdoğan’ın dünkü konuşmasında Kurtuluş Savaşı mukayesesi tam da bu yüzden anakronik ve alakasızdır.
Covid 19 belasını Türk Kurtuluş Savaşına kıyas ettiğinizde; İngiltere’den Güney Afrika’ya, Japonya’dan Paraguay’a bu ülkelerin tamamına tarihimizin özgün bir sayfasını da ödünç veriyorsunuz demektir.
Tarihte bir çok salgın yaşanmıştır. Ama 21. yüzyılın 20 yılını tüketmişken yaşadığımız bu gerçeklik, sadece ve sadece bilimin sayesinde var olduğu gibi yaşanmaktadır.
Bunun ne Kurtuluş Savaşı ile mukayesesi olur, ne de çözümü 100 yıl önceki koşullarda aranır.
Salgın mevcudiyetini de, hızla dünyayı fethetmesini de, çaresini de, çaresizliğini de, tanınırlığını da bilime borçludur.
Bakmayın dizi filmlerde üretilen çakma tarihsel efsanelere. Günümüz baş döndüren bilgi çağıdır.
Okunan ezanın camiye çağıran cümleleri sadece dekora dönmüştür. Camilerin kapısı kapalıdır.
Her dönemde siyasal dincilikten nemalanıp bilimle didişenlerin diş bilemekte hakları vardır. Tarihin hiçbir çağında ibadethaneler böyle yaygın biçimde kapılarına kilit vurmamıştır. 
En genci 1400 senelik semavi dinler, şurada keşfi 150 sene olan virüs denilen canlılar yüzünden en değerli kalelerini kapatmak zorunda kalmıştır.
En güçlü ekonomileri bile zorlayan bu sürecin kolay olmayacağı aşikar. Lakin bu dünyanın tamamı için geçerli bir dönem.
Sn. İlhan Kesici’nin belirttiği üzere ülkeler GSMH’larıyla orantılı destek paketleri ile halklarının yanında duruyor. Bizim ise yardım paketimiz vergi almamak üzerine bina edilmiş. Faturalar ise kıyasen alınacak. Azı çoğu takas mahsup edilecek.
Camileri kapansa da, Diyanet fetva konusunda cevval. ‘Yardım kime yapılır, kime yapılmaz?’ fetvasını bile duyduk. Aynı fetvada ulusal ifadesini de gözlerimiz yaşararak izledik. Milli bile değil. Ulusal dedi Diyanet. Bu kulaklar bunu da duydu. 
7 düvele kafa tutuyor, tam yerli otomobil yapıyorduk ki, birden Kurtuluş Savaşı koşullarına ışınlandık.
Nasıl oldu biz de anlamadık..?
Galaksinin en çok ihale alan müteahhitlerine sahiptik oysa. Dünya ihale rekorları bu ülkede kırılıyordu. Ne oldu da level düştük. 20.yüzyıl başındaki koşullarla kendimizi mukayese ettik. 
AİHM kararlarına gülen, AB kriterlerini hiçe sayan, BM’ye posta koyan, NATO’yu beğenmeyen bir haldeydik. Ama WHO’ya (İngilizce ‘Kim?’ demektir) “eyyyyyy” demek mümkün olmadı.
‘Ülke ekonomisini felç etmeden’ demiş hükümet sözcüsü. Ben kendisini Beyoğlu’na davet ediyorum. Kadıköy, Beşiktaş da olur. Ortada felç yok, bitkisel hayat var.
Marketten temel gıda ve hijyen almak ekonomiyse işler yolunda ama öyle olmadığını herkes biliyor.
Bazı sırlar vardır herkes bilir.
Bu yaşadığımız günler de bize herkesin bildiği sırları gösterdi.
Türkiye’nin sadece içeriye bağıran politikalarla, bir dairenin etrafında döndüğünü söylüyorduk.
Bu kriz dairenin üzerinden fosforlu kalemle geçti.
Bıraksanız akşam namazı Şam’da, yatsı Kahire’de kılınacaktı. Haftada bir ancak temsili Cuma bile kılınabiliyor.
Bu salgın kimsenin suçu değil; Kurtuluş savaşı olmadığı gibi…
Atatürk’ün kurucusu olduğu ve halkın büyük şehirlerinin tamamının şehremaneti için güvendiği muhalefet partisini suçlamak için zemin hiç değil.
İktidarın bir an önce krizin gerçekliği ile yüzleşmesi, ülkenin tamamını yönettiğini anımsaması gerekiyor.
Virüsle Kurtuluş Savaşı olmaz.
Dünyanın en güçlü orduları bile nefesini tutmuşken, hamasete gerek yok.
Görevinizi yapınız.
Yapamıyorsanız buna gerekçe aramayınız.
 


Perşembe 11.8 ° / 6.9 °
Cuma 11.9 ° / 4.6 °