Tarih: 06.04.2020 10:57

'Siyasetin berbat halinin dönüşmesi için infaz yasası milattır'

Facebook Twitter Linked-in

Ocak medya köşe yazarı Veysi Dündar, infaz yasasının Türk siyaseti için bir fırsat olduğunu kaydederek, 'Türkiye’de siyasetin berbat halinin dönüşmesi için infaz yasası milattır. Herkesin önce kendisiyle barışması için bu konuda tekrar düşünmesi şarttır.' dedi. 

Dündar'ın 'Türkiye’de siyasetin berbat halinin dönüşmesi için infaz yasası milattır' başlıklı yazısı şöyle: 

'Herkesin önce kendisiyle barışması için bu konuda tekrar düşünmesi şarttır.

AK Parti ve MHP’nin ülkenin tamamını temsil etmedikleri ve son yerel seçimde güvenoyuna gereksinim duyan ağır bir mağlubiyet aldıkları halde, ülkeyi bildikleri gibi idareye devam ettiklerini görüyoruz.

İnfaz düzenlemesi için dün sabahın 5.11’inde Ömer Faruk Gergerlioğlu şu cümleyi yazmış;

“Daha Genel Kurul var, yaşam hakkı sözümüzü tekrar edeceğiz, eleştiri ve önerilerimiz sürecek.”

İktidar bugün seçim olsa değil, zaten olmuş bir seçimde yenildiği halde muhalefete söz hakkı vermemeye devam ediyor.

Bu inatçı tavrın Türkiye’yi dünyadan kopardığı açıkken ısrarla burada inat neden?

Dünyanın genelini etkileyen bir yangın gününde dahi, farklı düşünene karşı bu ceberut anlayışın savunulması nasıl oluyor?

Türk sağının iki temsilci partisi için, demokrasi sınavının ötesinde bir insan hakkı sınavı yaşanıyor. Virüsü dünya standartlarında karşılamak gerekiyorsa insan haklarında da bu standardı yaşamamız doğru olmaz mı?

Ümitliyiz : Çünkü insanın değişebileceğine inanıyoruz.
Ümitsiziz : Türk siyaseti değerlere sırtını kolayca dönüyor.

Bakın Cihangir İslam’ın paylaştığı 1 dakikalık kayıtta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Demokrat Parti başkanıyken şu cümlelerle kendini ifade ediyor : 
“Devletin halktan korkmasına gerek yok.
Yarı eyalet sistemi olmalıdır.
Fransa modeli bize uygundur.
Silah gölgesinde demokrasi olmaz.”

Sadece 68 saniyede bu kadar öneriyi bir arada yapan Soylu’nun bugün bu söylediklerinin hiç birini bırakın onaylamak, söyleyenleri de tecziye etme konumunda olduğunu bilyoruz.

Peki, zamanında bu sözler neden söylendi?
Sonuçta son derece teknik ve detay içeren konuşma var karşımızda.
Öyle genel hatlardan değil detaylardan söz ediyor.
Yerel yönetimlere ilişkin olarak öneriler, beklentiler, çekinceler. Demokrasinin sınırlanmaması vs.

Belli ki, bir siyasetçi düşüncelerini ifade etmiş. Türkiye için bu modelin uygun olacağına kanaat getirmiş. Kendisi daha önce de özellikle şu anda parçası olduğu AKP’ye yönelik eleştirileri hatırlatıldığında genel olarak sağcı olduğunu, sağ gelenekten geldiğini ifade etmişti.
AKP ile yolunun kesişmesi ve geçmiş eleştirileri partinin sağ geleneğe konumlanması ile açıklamıştı.

Kişilere yönelik eleştiriler ve bunların gündelik siyaset üzerinden tanımlanması bir ölçüde makul. Ancak burada aktarılan teknik detay içeren görüşlerin yıllar içinde tam aksine tahvil olması nasıl olacak?

Aslında konu Türk siyasetinin dolaysız bir yansımasından başka bir şey değil. Bir siyasetçi bakan olmuşsa, aslında hedefine de ulaşmıştır.
Bir futbolcu için 3 büyüklerde oynamak; bir oyuncu için filmlerini 5 milyon kişinin izlemesi başarı kriteri ise, siyasetçi için de başarı en tepede durmaktır.

O zaman cümlemizi tamamlayabiliriz: Siyasetçi geçmişte her ne söylediyse, ne eylediyse bunların tek bir gayesi vardı. O da bugün geldiği konuma ulaşmak.

İnsanların hedeflerinin olması ve bu hedeflere ulaşmak için çaba harcamasından daha doğal bir şey olmaz. Bu nedenle birinin zamanında söylediklerinin bu gün 180 derece karşısında olması şaşırtmaz bizi.
Kişi hedefine ulaşmıştır. Başarılıdır.

Peki Türkiye’de siyaset kurumu başarılı mıdır?
Türkiye’de amacı sadece yönetmek olan siyasetçilerin ödüllendirildiği bir siyasal sistem, Türkiye için ideal midir?

Türkiye’de siyaset parti politikasına, parti politikası ise kişilere bağımlılığa tahvil olmuştur.
Türk siyasetinin çok partili hayatının tamamını neredeyse kesintisiz yöneten Türk sağı, bu bağımlı siyasetin bütün kodlarını çözmüş ve ilanihai başarısının sırrını burada bulmuştur.
Lider etrafına, etrafı lidere bağımlılık içinde var olabilmektedir.

Bu tabloyu infaz düzenlemesini bir yaşam hakkı ihlaline dönüştüren aklın ifşası için sizlerle paylaşıyorum.
Bugünkü siyasetçi kendi geçmişine baktığında ne görüyor?
Bu geçmişle barışık olmadığı aşikar ama siyasette geldiği konum itibariyle bunu sorgulamaya da ihtiyaç duymuyor.
Ancak dışarıdan bakan herkes, bunu, yani çelişkiyi, görüyor.

Türkiye’de siyasetin berbat halinin dönüşmesi için infaz yasası milattır.

Herkesin önce kendisiyle barışması için bu konuda tekrar düşünmesi şarttır.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —