Tarih: 13.04.2020 14:35

Prof. Dr. İbrahim Ortaş yanıtladı: 'Toplum Bilimi Kurulu kimlerden oluşmalı?'

Facebook Twitter Linked-in

Enpolitik sitemiz yazarı, iletişimci, İTÜ TMDK Dr. Öğretim Üyesi Göktan Ay’ın, Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi  Prof. Dr. İbrahim Ortaş ile yaptığı “koronavirüs, insan, toplumbilim, sağlık” konulu söyleşiyi yayımlıyoruz…

AY: Toplum Bilimleri Kurulunun alanı insan olacak, insanı tanımak, zor bir zanaat mi?

ORTAŞ: Sosyal bilimler, toplum bilimi geniş bir konuda çalışan temel bilimleri ve psikoloji, sosyoloji, mantık ve felsefi disiplinleri içermektedir. İnsanın insan olma sürecinden günümüze kadar değişik toplumlar, yer yüzeyinde farklı yerlerde farklı uygarlıklar kurdular. Halen dünyada binlerce dil, yüzlerce dini görüş, onlarca farklı “tanrı kavramı”, onlarca farklı anayasalar ve yönetim şekilleri altında işleyişlerini sürdürmektedirler. Halen Amazonlarda ve Papua Yeni Gine ormanlarında çıplak yaşayan, doğada buldukları ile yetinen, basit kelimler ile konuşan, insan toplulukları ile çok katlı binalarda, günde birkaç kere elbise değiştiren, dünyanın öbür ucu ile görüntülü görüşen, birkaç saate dünyanın etrafını uçakla, roketle dolaşabilen, matematiğin ve fiziğin yasalarını kullanarak her türlü aleti yapan, dünyaya hükmeden “insan” olgusundan bahsediyoruz. Bilim Kurulu; geniş açıdan insanı-toplumu tanıyan, coğrafya, tarihi ve kültürel birikimi-felsefi yaklaşımı olan, soyut düşünme eksenine analitik yaklaşan bilim insanlarından oluşmalıdır.

Toplum Bilimleri Kurulu’nun çalışma alanı doğal olarak insan olacak. Nihayetinde insan; birkaç bin yıl önce üzerinde yaşadığı dünyanın çıplak yüzeyini zaman içinde yüzlerce metre yüksekliğinde binalar, şehirler, fabrikalar, işletmeler yaptı, bitkileri ıslah etti, vahşi hayvanları evcilleştirdi, madenleri eritti, çelik üretti, silah yaptı, savaştı, atom bombası yaptı, uzaya araç gönderdi. Yönetimler kurdu, insanı insan kul etti. Yaptığı kültürel organizasyonlar ile yasalar yaptı, devletler kurdu. Ama, birkaç hafta öncesine kadar güç kudret sahibi iken bugün doğanın bir parçası olan nanometik bir canlısı karşısında çaresiz arayışlar içinde olduğu için, şimdilik çareyi virüsün önünde kaçmak için içeriye kapanarak izole olmaya çalışıyor. Gerçekten bilimin bütün bilgi birikimini üzerinde denediği virüsün küresel düzeyde tehdit ettiği insandan bahsediyoruz. Sosyal bir varlık olan insanın; merakı, gözlemciliği, deneyciliği, yaratıcılığı, özgürlüğü uğruna mücadeleciliği, çoğu zaman bencilliği, duygusallığı, belirsizlikler karşısındaki korkaklığı biliniyor. Bir arada yaşayarak korkularını yenme duygusu olan, halen psikolojisi çözülememiş, matematiksel olarak hiçbir formüle ve kalıba yerleştirilemeyen insanların davranış ve tutumlarından bahsediyoruz. Bugün adeta insan kendi yaratığı dünyanın, çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin sonucuna yenik düşmüş halde yorgun ve çaresizlik içinde. Ancak bilime olan güven bu sorunu akıl ve bilim ile çözüp aşacağız.

AY: Sn.Sağlık Bakanı açıklamıştı. Sizce, Toplum Bilim Kurulu kimlerde oluşturulmalıdır?

ORTAÇ: Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, korona virüsle mücadele kapsamında, Tıp Bilim Kuruluna ek olarak “Toplum Bilimleri Kurulu” adı verilen ,“Toplumu ilgilendiren konularla ilgilenecek' bir kurulun oluşturulacağını belirtti. Kurulun; 'Sosyolog, psikolog, din psikolojisi, din sosyolojisi, istatistik” gibi alanında uzman kişilerden oluşacağını söyledi... Merak edilen ve sorulan soru “kimler seçilecek kurula?.” Bugüne kadar ülkemizin yönetim organı düzeyinde görüşlerini dikkate aldığı bilim kurulu olmadığı için, son virüs salgını ile ön plana çıkan ve toplumun da güvendiği kurulun aldığı kararlar çok önemsendi ve  bilim kurulunun önerileri dikkate alındı. Ayrıca bu zorlu dönemde somut olgular toplumun aydınlatılması ve bilinç artırımına ufuk açıcı olduğu için, bilim insanlarının açıklamaları yararlı olmuştur. Genel beklenti odur ki; bundan sonra hükümetler, kurum ve kuruluşlar bilim kurullarının karar ve önerileri doğrultusunda sorunlara çözüm arayışına girerlerse ülkemiz için büyük bir şans olur, sorunlarının üstesinden gelmek daha kolaylaşır. Bu bağlamda objektif ve toplumun sorunlarını bilimsel esaslar üzerinden sunacak kararlar alması çok önemsenmektedir. Kurul karaları ve işleyişimdeki tecrübem, bilim kurulları çok kalabalık olmamalı, yoksa karar almak zorlaşır.

AY: İnsan kendi kendine yetebilir mi? Nasıl? Ne yapmak lazım?

ORTAŞ: Tarihte, insanların küresel düzeyde bu kadar hızla sokaklarda evlerin içlerine çekilerek, kendilerini izole etmesinin istendiği bilinmiyor. Yemeden içmeye, eğlence hayatından toplu dini faaliyetlerin yapıldığı yerlere kadar; dost akraba buluşmalarının, yüz yüze sohbetlerin, hata ailelerin bir birine yaklaşmasının mesafeli olduğu günleri yaşıyoruz. Bugüne kadar değer olarak kabul ettiğimiz birçok olgu (düşünce, inanç, bilgi, para ve diğer varlıklar) sorgulanır oldu. Para, araçlar, uçaklar, gemiler çalışmıyor, sokaklar, sinemalar, göz kamaştırıcı alışveriş merkezleri boş. Turizm, eğlence dünyası ve kongre salonları, lüks mekânların kapıları kapalı. Okullar, üniversiteler, ibadet yerleri, mahkemeler, hukuk büroları kapalı. İlk defa insanın insandan kaçınmak için azami mesafede kalmak kaydıyla yaklaşmaması resmen istenmektedir. 20 yaş altı ve 65 yaş sütü insanların sokağa çıkması durumunda hakkında cezai işlem yapıldığı anlayışla karşılanıyor.31 ilde hafta sonları sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Son bir ayda tek kaygı, başta sağlıklı olmak üzere yeterli gıda, su ve barınma ortamı bulmak yeterli görülmektedir.

Bütün bu sosyal izolasyonda, toplum bilim insanlarının amacı; insan doğasına uygun, onları örgütleyici değil, tam tersine, içinde bulunduğumuz zorunlu koşulların anlaşılması ve nasıl baş edilmesi, kişisel ve toplumsal bilinci artırma v.b. konusunda insanı hayata hazırlayacak somut öneriler ve önlemler geliştirmektir. Bir şekilde, her yaştaki insanı, kendi kendilerine yetebilir duruma getirebileceği koşullara hazırlayacak mekanizmalar önermeleri beklenir. İnsanlara, yaşamı bütünlüklü olarak kavramak ve evde kaldıkları süre içinde gününü mutlu ve geleceğe güven içinde tamamlamasının teknikleri önerilmelidir. Sorunlarla baş edebilme motivasyonu, doğal olarak bir farkındalık ve bilinç gerektirir. Kişi ve toplumun bilinçlenmesi bir halk sağlığı sorunu olup aynı zamanda siyasi bir alandır. Devletin görevi, insanlarının beden ve ruh sağlığını da korumak için eğitim ve sosyal ortamlar yaratmaktır. Bilinç; doğanın ve toplumun yaslarının bütünlüklü olarak incelenmesi, araştırılması, okunması ve sanatsal faaliyetler ile beslenen ortamlarda sağlanmaktadır. Böyle zorlu dönemde; gazete, radyo ve TV kültürel programların niteliğinin artırılması, konuya ilişki geçmişin tarihi belgeseller, sinema filmleri vb. gibi etkinlikler kişilerin bilinçlenmesine katkı sağlayabilir. Devletin bütün bunları objektif ölçüler içinde kamu yararı ekseninde yapması yasal bir zorunluluktur.

AY: Sosyal Bilimlerin; bilimsel olarak ölçülemeyen, tartışılamayan alanları mevcut mu?

ORTAŞ: Önerilerin toplumsal bilim ekseni içinde gerçekleşmesi, ülkemizde sosyal bilimler için ileriye yönelik, yararlı ipuçları ve alt yapı verileri oluşturacaktır. Sosyal bilimlerin bazı alanları,  halen ölçülemediği ve denenmediği için bilim olarak kabul edilmemektedir. Bu eksende bilimin kabul ettiği; ölçülebilir, tekrarlanabilir, insanın kendi hayatına uygulayabileceği, yaptığı etkinlikten zevk duyabileceği, bedeni ve beynine (duygu dünyasına) katkıda bulunacak ve insanın zorluklar ile baş edilmesini sağlayacak önerilerin geliştirmesi beklenir. Sosyal Bilimlerin metodolojik yaklaşımları daha belirgin ve standardize edilmiş durumda, ancak Sosyal Bilimlerin yöntemleri gerek tümevarım ve gerekse de tümdengelim yaklaşımların da olsun, elde edilen verilerin toplanma tekniği, materyal ve yoruma açık olması nedeniyle farklılık oluşturmaktadır.

AY: Asırlardır, insan; neden insan ile uğraşıyor?

ORTAŞ: İnsanın insan olma süreci boyunca, insan insan ile uğraşmaktadır. “Her insan bir dünya” denir. İnsanı açıklayacak tek bir öneri ve formül yoktur. “Önce insan” deyip; birbirini dinlemek, konuşmak, yaşadığı ortamı anlamak ve birlikte ortak payda arayışına gelebiliyorsa ne mutlu. Görece daha sübjektif ölçüleri de çalışacak kurulun seçiminde sosyal ve ekonomik kaygılara veya tarafgirliklerde değil “insanı yaşatmak” eksenli; liyakatli, insan ve doğadan yana yetkin bilim insanları seçilmesi yarar sağlayacaktır. Diğer taraftan, ilgili ilgisiz herkes bilim kurulunda olacaksa benden kurulda yer almak isterim diyen insanlar çıkabilir. Hatta itirazlarda olabilir.

AY:Teşekkürler….




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —