Dündar yazdı: “Sürdürülebilir yoksulluk, iktidarı nasıl ayakta tutar”

Dündar yazdı: “Sürdürülebilir yoksulluk, iktidarı nasıl ayakta tutar”

Gazeteci- yazar Veysi Dündar, bugün kaleme aldığı yazısında, Stalin’in “Tavuk” önermesini yazarak toplumun bilinçli fakirleştirildiğini “Yol ve Yönet” politikasını köşesinde değerlendirdi. Dündar yazısında “Kitle yönlendirmede korku faktörü önemlidir. “Yol ve Yönet” en pratik çözümdür. Toplumu bilinçli bir şekilde fakirleştirmek, halkı fakirleştirip kendine bağımlı hale getirmektir bunun diğer adı” dedi.

Veysi Dündar’ın Stalin’in Tavuğu başlıklı yazısının tamamı şu şekilde:
Can Ataklı’nın son youtube videosunu dinlerken bu satırları kaleme alır oldum.
Yazmaya başladığım 2017 yılından beri, savunduğum tez, Ataklı’nın da görüşüyle örtüşüyor. “Sürdürülebilir Fakirlik/Yoksulluk” ile iktidar neredeyse 10 milyonluk reyi hep garantide tutar. Sosyal yardım, sadaka ve benzeri isimlendirmelerle. 
Bu çıkarımsama; 66 yıl önce ölen Stalin’in, “Tavuk” önermesindeki gibi gerçektir.
Malumunuz üzere Sovyet Devrimi 1917’de Lenin tarafından gerçekleştirilmişti. Ölümünün ardından ise Stalin yönetimde söz sahibi olmuştu. 
Günlerden bir gün Stalin, “dalkavukluk yarışına girmiş çalışma arkadaşları” ile toplantı halindedir. Sözü alır ve “Halkın her şart ve durumda yönetime biat etmesi nasıl mümkün olur? Halkı buna nasıl mecbur edersiniz?” diye sorar.
Odadaki çalışma arkadaşları olan devlet yönetimindeki, bürokrasideki, generallerinden, bakanlardan farklı farklı cevaplar duyulur. Korku, hapis, idam vb tavsiyeler dillendirilir. Hiç birinin cevabı kitlesel cinayetlerin dehası olan Stalin’i memnun etmez. 
Yaverinden hemen bir tavuk getirmesini ister Stalin ve herkesin gözü önünde tavuğu kuru yolum dediğimiz şekilde, canlı canlı tüylerini yolmaya başlar. Bitince de tavuğu salar. “Tavuğa dikkat kesilin.” der. 
'Yönetimi ele geçiren hükümdarın ya da o güçteki bir liderin Tanrı’dan pek farkı yoktur. Halk onu öyle görür. Önce bunu bilin. Sonra, insanların karşınızda baş eğip durması için ne yapmanız gerektiğini birazdan göreceksiniz.” diye de ekler. 
Cascavlak kalan tavuk salondan dışarı çıkar, üşüdüğü için geri döner. Masaların altına girer, oralarda bedenini tahriş eder. Yanan şömine ya da kalorifere yanaşır bu kez de derisi yanar. Velhasılı kelam, tavuk döner dolaşır Stalin’in iki ayağının arasına yerleşir. 
Salondakiler hayretle Stalin’i izler. Bir avuç arpa ya da buğday tanelerini tek tek tavuğun önüne atar Stalin. Nereye yönelse tavuk peşindedir. Tavuk Stalin’e adeta yapışır kalır. Stalin’in bu konudaki son sözleri bana, “Sürdürülebilir Yoksulluk, iktidarı nasıl ayakta tutar” sorusunun cevabını verir hükmündedir.
'Halk dediğiniz topluluk, bir tavuk gibidir. Tüylerini yolup aldıktan sonra topluluğu serbest bırakın. O vaziyette yönetmenin daha kolay olduğunu anlayacaksınız.”
Totaliter rejim fıkraları meşhurdur. Bu gerçekten olmuş mudur, yoksa uydurulmuş bir öykü müdür, bilmiyorum. Bildiğim şey, benzerinin bugün yaşandığıdır.
Schrödinger’in Kedisi, Bremen Mızıkacıları, Pavlov’ın Köpeği, Hitler’in Kazı gibi örneklemeler de çoktur. Tüm bu hikâyelerin ortak paydası “Hükmetme Sanatı”dır.
La Fontaine'in masallarındaki konuşan hayvan ya da Jonathan Swift’in Gulliver karakteri de veyahut William Golding’in Sineklerin Tanrısı isimli ada da hiç var olmamıştır. Fakat tüm bunlar hikayelerin siyasi hiciv altında insan davranışını anlatmadaki gerçekçiliğini de, başarısını da ortadan kaldırmaz.
Kitle yönlendirmede korku faktörü önemlidir. “Yol ve Yönet” en pratik çözümdür. Toplumu bilinçli bir şekilde fakirleştirmek, halkı fakirleştirip kendine bağımlı hale getirmektir bunun diğer adı...
Kimisi ABD’ye, kimisi Rusya’ya, kimisi AB’ye kimisi ülkedeki liderinin iki bacağının arasına girer ve önüne serpiştirilen yemlerin peşinden koşar.