Kısa bir süre önce Ahmet Davutoğlu ve arkadaşları tarafından kurulan, hızla tüm Türkiye'de teşkilatlanma çalışmaları yürüten Gelecek Partisi, güncel ve toplumsal konulardaki sorunlara dikkat çekmeye devam ediyor.
Tarım ülkesi Türkiye'de her dönem yaşanan 'Mevsimlik İşçi' sorununa da sessiz kalmayan Gelecek Partisi konuya dair analiz ve öneriler ortaya koydu ve şöyle kaydetti:
'Türkiye’nin tarımsal yapısı ve iş gücü yoğunluğu bilinen ve bilinmeyen faydalarının yanında bazı olumsuz sonuçlara da sebebiyet vermektedir. Küçük ve orta büyüklükte toprak sahipliği; kadının ücretsiz emeği; cinsiyete dayalı işbölümü; erkeğin uzun dönemli mevsimlik işçiliği; geçimlik üretim; yeniden üretim süreçleri olarak ortaya çıkmaktadır.
Aynı işi yapan mevsimlik tarım işçileri arasında etnik, coğrafi ve cinsiyete göre ücret farklılıkları vardır ve bu durum ciddi bir ayrımcılık yaratmaktadır. Alınan ücretlerden aracılara da belli bir pay verilmektedir. Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadıkları mutlak yoksulluk; barınma, eğitim, sağlık gibi temel insan haklarının kaybına neden olmaktadır.
Mevsimlik işçilik alanında hukuki anlamda temel sorun, konuya uygun ve uygulanabilir özel düzenlemeler kadar, toprak sahiplerinin de bir işveren olarak yasal yükümlülüklerinin farkına varmalarının sağlanabilmesine odaklanmaktadır.
Yoksulluk döngüsünün kırılması için mevsimlik tarım işçiliği sorununda çocuk boyutunun özel olarak ele alınması, barınma, eğitim, sağlık gibi temel hizmet alanlarının çocukların ihtiyaçları göz önüne alınarak planlanması gerekmektedir. Son yıllara kadar tarım işçiliğinin geçici bir iş olarak görülmesi, gereken değerin verilmemesi ve ülke genelinde sendikal mücadelenin zayıflamaya başlaması nedeniyle tarımdaki işgücünün büyük bir kısmı yalnız kalmıştır. Ancak, son yıllarda mevcut sendikalar yerine tarım işçilerinin çalışmaya gittikleri farklı bölgelerde dernekleşme faaliyetleri, yerel örgütlülük deneyimlerini ortaya çıkarmaya başlamıştır. Tarih boyunca toprakla renklenen eller ve emekler göç etmiş veya ettirilmiştir. İnsanlık tarihinde de benzer şekilde yaptırımlar görüşmüştür, binlerce yıl zorla insanlar yerlerinden edilmiş ve köle olarak kullanılmıştır. Maddi ve manevi anlamda ucuz insan gücünü kullanmak her dönemde cazip olmuş ve daha ucuza çalışacak görece yoksul işgücü, emek talep edilen bölgelere göçmüş veya göçertilmiştir. Günümüzde ulaşım, iletişim ve finansmanın geldiği gelişkinlik düzeyi artık emeğin de dünya çapında bir hareketlilik kazanmasını sağlamıştır.
Aynı hareketlilik ülke sınırları içinde de gözlenmektedir. Tarım teknolojisinin gelişimi ve pazara yönelmesi ürünlerin daha hızlı bir şekilde ve uzmanlık isteyen biçimde toplanmasını gerektirmektedir. Bu gereksinim ülkemizde de mevsimlik gezici tarım işçiliğinin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Ancak resmi işgücü kayıtları içine sokulamamış bu yaygın çalışma alanı ve kalabalık işgücü oldukça sorunlu bir durumdur. Mevsimlik gezici tarım işçileri ile ilgili çalışmaları yürütmek ve bir iletişim ağı oluşturmak bu zorunluluktan kaynaklanmıştır.
Mevsimlik gezici tarım işçileri ile ilgili genel bilgiler:
Türkiye’nin tarımsal yapısı özellikle emek süreçleri açısından farklılıklar göstermektedir. Tarımsal yapı; küçük ve orta büyüklükte toprak sahipliği; kadının ücretsiz emeği; cinsiyete dayalı işbölümü; erkeğin uzun dönemli mevsimlik işçiliği; geçimlik üretim; yeniden üretim süreçleri olarak ortaya çıkmaktadır. Mevsimlik tarım işçileri olarak göç eden ailelerin bir bölümü göç ettikleri yerlerde toprak sahibi iken, bir kısmı topraksızdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre sayıları 300.000(1) civarında verilen mevsimlik gezici tarım işçilerinin fiilen kayıt dışılar ve çocuklar ile birlikte en az bir milyonluk bir nüfusu kapsadığı tahmin edilmektedir.
Türkiye’de kuzey, güney ve batı Anadolu’daki 48 ilde mevsimlik gezici tarım işçileri çalışmaktadır (UNFPA, 2012). Ortalama 4 ay çalışan mevsimlik gezici tarım işçileri ağırlıkla Karadeniz bölgesinde fındık, Ege’de yaş zeytin, Çukurova’da pamuk, Orta Anadolu’da soğan, şekerpancarı, kayısı gibi ürünlerin çapa, toplama, kurutma ve serme işlemlerinde çalışmaktadır.
Bu enformel çalışma alanında mevsimlik gezici tarım işçilerinin genel özellikleri gezicilik ve geçicilik olarak nitelenebilir. Önceleri geçici bir iş olarak değerlendirilen mevsimlik tarım işçiliği artık bir kesim için asıl meslek olmuştur.
Kırsal ve kentsel yoksulların oluşturduğu mevsimlik gezici tarım işçilerinin hiçbir sosyal güvencesi yoktur. İşçilerin yaşam ve çalışma koşullarını genel olarak aracılar belirler. Mevsimlik gezici tarım işçisi ailelerin yarısından fazlası için aracılar iş bulur; işveren ile ücret pazarlığı yapar; ulaşımı düzenler ve ücretlerinden komisyon alır.
Aynı işi yapan mevsimlik tarım işçileri arasında etnik, coğrafi ve cinsiyete göre ücret farklılıkları vardır ve bu durum ciddi bir ayrımcılık yaratmaktadır. Alınan ücretlerden aracılara da belli bir pay verilmekte, daha önce ihtiyaçlar nedeni ile alınan avanslar ve çalışma döneminde işçilerden gider olarak tahsil edilen su, elektrik, kalacak yer, ulaşım gibi giderler de eklendiğinde mevsim sonunda elde edilen gelir minimuma inmektedir.
Sonuç olarak mevsimlik gezici tarım işçilerinin başlıca sorunları, ulaşım; barınma; beslenme; hijyen (temiz su ve tuvalet); çalışma koşulları (günde 12-13 saat çalışma); ücret; iş güvenliği, sağlık ve sosyal güvence eksikliği; çocukların eğitimden kopması; etnik ayrımcılık ile karşılaşmak ve dışlanma olarak özetlenebilir.
Mevsimlik Tarım İşçilerinin Sosyal Hakları Mevsimlik tarım işçilerinin hak çerçevesinde değerlendirilmesi ortaya karanlık bir tablo sunar. Hukuki değerlendirme kısmında geniş bir şekilde açıklandığı gibi mevsimlik tarım işçilerinin çalışma ilişkilerinin yasal düzenlemesi oldukça yetersizdir. Dolayısıyla daha hak kavramını tanımlarken “yazılı hukukun sağladığı koruma ve düzenleme”den bahsedebilmek için elimizde fazla bir veri bulunmamaktadır. Mevsimlik tarım işçilerinin hukuki düzenlemelerden uzak gerçekleşen çalışma yaşamları, çalışma özgürlüğü ve hakkı açısından değerlendirildiğinde yaşadıkları yerlerde istihdam koşullarının yok denecek kadar az olması ve mevsimlik tarım işçisi olarak da işveren karşısındaki savunmasız konumları bu haktan bahsedilmesini zorlaştırmaktadır. Çalışma hakkının bu derece kırılgan olmasıyla, adil ücret hakkı ve sendikal haklardan son derece uzak olduğu söylenebilir. 1996’da kabul edilen Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nda mevsimlik tarım işçilerinin yaşamlarına uyarlanabilecek bazı haklar şöyle sıralanabilir: Adil çalışma koşulları, güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları, çocukların ve gençlerin korunması hakkı, sosyal refah hizmetlerinden yararlanma hakkı, toplumsal dışlanma ve yoksulluğa karşı korunma hakkı, iş sözleşmesinin sona erdiği durumlarda korunma hakkı, çalışan göçmen ve ailelerinin korunma ve yardım hakkı (Çelik, 2005).
Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadıkları mutlak yoksulluk; barınma, eğitim, sağlık gibi temel insan haklarının kaybına neden olmaktadır. Ayrıca kamu hizmeti sağlayan kişilerin ilgisizliği, hakların uygulanmasının kâğıt üzerinde verilmesinden çok daha önemli olduğunu göstermektedir
Mevsimlik Tarım İşçiliğine Kadınların Durumu
Genel olarak bakıldığında kırsal alanlarda yaşayan kadınlar eğitim olanaklarından, toprak mülkiyetinden ve ücretli emeğe ulaşımdan yoksundur. Kırsal kesimde ev içinde çalışan kadının, ev dışında yaptığı iş; ev işinin bir uzantısı olarak görülmekte ve ekonomik faaliyet olarak değerlendirilmemektedir. Bu kadınlar “ücretsiz aile işçisi” statüsünde çalışırken, toplumsal cinsiyete dayalı işbölümünün bir sonucu olarak “evdeki kadın” ve “tarladaki ırgat” olarak tanımlanmaktadırlar. Fakat kırsal yoksulluğun en büyük şahitleri olan kadınların yanında bu yoksulluktan en çok etkilenen ve insan onuruna yakışmayacak şartlarda çalışmak zorunda kalan diğer kadınlar da vardır. Mevsimlik kadın işçiler de bu grubun en başta gelen temsilcilerindendir.
Ailece göç eden kadın ve erkek mevsimlik işçiler arasında göç edilen yerdeki çalışma koşulları nedeniyle cinsiyete dayalı işbölümü daha da keskin hale gelmektedir. Çalışma sürecine çocuklar da dâhil oldukları için kadınlar, erkekler, kız çocukları ve erkek çocukları arasında ücret farklılıkları oluşmaktadır.
Göç edilen yerdeki zorlu toplumsal, ekonomik, çevresel koşullara rağmen ailenin bakımından, yemeğinden, temizliğinden kadınlar sorumludur. Mevsimlik tarım işçisi kadınların bakış açıları, mevsimlik tarım işçiliği ile ilgili farklı bilgi üretmek için önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Dolayısıyla, mevsimlik tarım işçisi kadınların toplumsal, ekonomik, sınıfsal, etnik ve cinsiyetçilikle ilgili deneyimleri, mevsimlik tarım işçisi kadınların konumunu ortaya koyacaktır.
Kadınların gücünün ortaya çıkması ise ancak onların kendi ağızlarından anlattıkları ve yaşadıkları deneyimleri yazmakla mümkündür. Mevsimlik tarım işçisi olarak göç eden kadınların deneyimlerinin uzun vadede yapılacak çalışmalarda ortaya çıkarılması bir zorunluluktur.
Çocuk Yoksulluğu Mevsimlik Tarım İşçisi Çocuklar
Türk tarımında, az topraklı veya topraksız aileler ile kentlerdeki işsiz ve yoksul ailelerin, geçimlerini sağlayabilmek için göç edip mevsimlik işgücü olarak çalıştığı bilinmektedir. Bu ailelerde çocukların da eğitimlerini yarıda bırakarak aileleriyle birlikte göç etmeleri ve tarımdaki ağır çalışma koşullarına dâhil olmaları, önemli bir çocuk hakkı ihlalidir. Bütün bu unsurlar göz önünde bulundurulduğunda, mevsimlik gezici ve geçici tarım işgücüne katılan çocukların durumunu anlamak ve değerlendirmek için “çocuk yoksulluğu” kavramsallaştırmasından konuya yaklaşmak önemlidir. Yoksulluğun çocuklar üzerindeki en önemli etkisi beslenme yetersizliği ve açlıktır. Barınma imkanlarının yetersiz ya da kötü oluşu; temiz içme suyuna erişememe, yerleşim alanlarında sanitasyon sorunlarının bulunması çocuk yoksulluğu kavramsallaştırmasında önemli bir diğer boyutu oluşturur. Ekonomik yoksulluğun yanı sıra sağlık ve temel eğitim haklarına erişememe ya da bu hakları yeterince kullanamama gibi yoksunlukla ilgili unsurlar yine çocuk yoksulluğu tanımlaması içerisindedir.
Türkiye’nin taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de de vurgulandığı üzere, sağlık hakkı ve temel eğitim hakkı cinsiyet farkı gözetmeksizin her çocuğun eşit olarak yararlanması gereken önemli vatandaşlık haklarıdır. Çocuk yoksulluğu kavramsallaştırmasının önemli bir diğer boyutunu ise çocuk işgücü oluşturur. ILO’nun 1973 tarih ve 138 sayılı “Asgari Yaş Sözleşmesi”, çocuk işçiliğinin etkili biçimde ortadan kaldırılmasını öngörür.
Mevcut Durum
Mevsimlik tarım işçiliğinin en ağır ve de sahipsiz işçilerini çocuklar oluşturur. Ancak sorunun boyutu sayısal olarak bilinmemektedir. Sorunun arkasında hane yoksulluğu yer almaktadır ve aileler çocuk emeğine tarımda mevsimlik göç sürecinde ihtiyaç duymaktadır. Toplumsal cinsiyete dayalı farklılıklar göz önünde bulundurulmamaktadır. Oysa kız çocukları hem tarlada çalışmakta, hem de hane içi üretime katılmaktadır. Yetişkin bir bireye göre çocuğun mevcut koşullarının iyileştirilmesi özel çaba ve uzun soluklu çalışma gerektirmektedir. Bu gruba yönelik politikalar yetersizdir.
Mevsimlik Tarım İşçilerinin Sağlık Sorunları ve Çözüm Önerileri
Mevsimlik tarım işçilerinin barınak ile çalışma ortamı, hijyenden ve sağlıklı yaşamdan çok uzaktır. Mevsimlik tarım işçileri, çoğunlukla tarlalarda, altyapısı olmayan çadır ya da barakalarda elektrik, su, kanalizasyon, çöp toplama imkânları olmadan yaşamaktadırlar. Çadırlar, genelde dar ve toprak zemin üzerinde bulunurlar. Yaşam ve çalışma ortamında atık suların çoğu zaman açığa bırakılması, sağlıklı banyo ve tuvaletlerin olmaması, sivrisinek, fare, yılan, akrep, kırkayak vb. böceklerin yaşam ortamında bulunması, sağlıksız içme ve kullanma suyu, saklanamayan ve korunamayan gıdalar durumun ne kadar sağlıksız olduğunu ortaya koymaktadır.
12 saat çalışmaktan ve güneş altında sürekli kalmaktan kaynaklanan sağlık sorunları da bu listeye eklenebilir. Bunun sonucunda, bir çadır grubunda çocuklardan yetişkinlere kadar herkesin hasta ve/veya rahatsız olduğu görülmektedir. Çadır gruplarının yerleşim yeri olarak seçtiği sulama kanalları ve anayolların yarattığı tehlikeler trafik kazaları, boğulma, kanala düşme vb. tehlikeler bu sağlıksız durumun bir başka boyutudur. Mevsimlik tarım işçileri diğer yandan tarımda kullanılan kimyasallara da doğrudan maruz kalan bir gruptur.
Mevsimlik tarım işçilerinde en sık rastlanan sağlık sorunları, halsizlik, yorgunluk, bel ağrısı gibi kasiskelet sistemi yakınmaları; ishaller; solunum yolu enfeksiyonları; yara, çıban, egzama, uyuz, bit gibi cilt hastalıkları; güneş çarpması; baş ağrısı; tarım ilaçları ile zehirlenmeler; anksiyete, depresyon ve intihar girişimleri olarak belirlenmiştir. Diğer yandan işçiler kentsel alanlara uzak yerlerde yaşamaları nedeniyle sağlık hizmeti başta olmak üzere eğitim, sosyal hizmetler gibi kamu hizmetlerine erişememektedirler.
Her 10 kişiden yaklaşık birinin kimlik numarası bulunmadığından aile hekimlerinde kayıtları yoktur ve yılın ortalama 8 ayı tarlalarda yaşamaları nedeniyle temel sağlık hizmetlerine (ana-çocuk sağlığı, bulaşıcı hastalıkların kontrolü, sağlık eğitimi vb.) erişememektedirler. Gebe ve bebek izlemi, aşılar gibi koruyucu sağlık hizmetlerinden coğrafi uzaklık nedeniyle yeterince
yararlanmamaktadırlar. Aile hekimi olanlar ise, farklı illerde çalıştıkları için bu sisteme istenilen düzeyde dâhil olamamaktadırlar.
Mevsimlik gezici tarım işçisi tarlada veya yaşam ortamında başına gelebilecek herhangi bir kaza ya da rahatsızlık karşısında kendi imkânlarıyla bir çözüm bulmak zorundadır. Mevsimlik tarım işçilerinin çoğunun sosyal güvenlikleri yoktur. Çadır gruplarında veya tarlalarda herhangi bir ecza dolabı ve ilkyardım seti bulunmamaktadır
ÖNERİLERİ
Çadırlara altyapı ve hizmetin götürülmesini kolaylaştırmak için çadır gruplarının dağınıklığı en aza indirilmelidir. Çadırların sağlamlaştırılması için, saz-naylon iskelet yerine demir iskelet, konteynır vb. model çalışmalar örnek alınarak yapılmalıdır. Suriyeli misafirlerimiz için kurulan ve sonradan boşaltılan kontenyır-çadırların yerel kurumlarla kordineli bir şekilde, mevsimlik işçilerin hizmetine tahsis edilmelidir. Çadır zemini iyileştirilmeli, çadır içinde toprakla bağlantıyı kesecek izolasyon yapılmalıdır. Çadır gruplarında, özellikle yürüme yollarında görülen çamurun engellenmesi için, yollara basitçe taş-mucur döşenmelidir. Çadır grubunun içindeki her çadıra itfaiye, ambulans ulaşımı sağlanabilmelidir. Sulama kanallarının çevresinin tel, çit gibi engelleyicilerle çevrelenmesi ve uyarıcı levhaların asılması sağlanmalıdır. Hijyenik içme, kullanma suyu ile tuvalet, banyo ve çamaşırlık sağlanmalıdır. Sivrisinek, haşere ve böceğe karşı belediye yetkililerinin çadır gruplarının çevresini ve su birikintilerini ilaçlaması sağlanmalıdır. Sağlık kurumları bünyesinde gezici ekiplerle düzenli sağlık hizmeti (erken tanı, aşı, üreme sağlığı, gebe, loğusa izlemi, çevre sağlığı, sağlık eğitimi-akılcı ilaç kullanımı, gıda güvenliği, sağlıklı beslenme) ve ruh sağlığı çalışmaları yapılmalıdır. Çadır gruplarında bir adet donanımlı ilkyardım dolabı bulunmalıdır. Düzenlenen yerleşim yerleri geçici özellikli olmalı ama her yeniden kurulumunda yer ve kurulum çok kısa sürede yapılabilecek uygunlukta olmalıdır. Mevsimlik işgücü göçünün yoğun olduğu illerde veri tabanı oluşturulmalı ve göç alan 48 ilin kullanımına açılarak altyapı çalışmalarının kolaylaştırılması sağlanmalıdır.Çalışma ortamında yapılabilecek düzenlemeler
Çalışma saatleri, belirli saatlere sınırlandırılmalıdır. Günde iki ya da üç kez dinlenme olanağı yaratılmalıdır Güneşin etkisini azaltmak amacıyla şapka veya benzeri bir koruyucu kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Mevsimlik tarım işçisi olan herkesin sosyal güvenlik kapsamına girmesi sağlanmalıdır. Çalışılan ile ulaşım gibi tarlaya gidiş–gelişler de daha güvenli hale getirilmelidir. Mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin, tarımda iş kazaları ve tarım ilaçlarından korunma eğitimlerini almaları sağlanmalıdır. Elci, çavuş vb. aracıların hepsinin kayıtlı olması sağlanmalıdır.Sonuç ve Öneriler
Ülkemiz tarım ekonomisi açısından gerek gezici olsun gerekse gezici olmasın mevsimlik tarım işçilerinin emeğinin katkısı oldukça önemlidir. Ancak tarım işçi sınıfı diğer işçi sınıflarına göre ihmal edilmiş bir sınıftır. Onların karşılaştıkları sorunlardan en önemlisi ise kayıtdışı çalışarak sosyal güvenceden mahrum kalmalarıdır. Nitekim günümüz Türkiye’sinde mevsimlik tarım işçileri açısından sosyal güvenlik ya da sosyal koruma ütopik bir durumdur. Ülkemizde mevsimlik tarım işçilerine yönelik tam bir sosyal koruma sağlanamamıştır. Bu gruba yönelik bazı önlemlerin alınması artık elzemdir. Çünkü, sosyal politikaların en temel amacı ekonomik yönden güçsüz olanların durumunu düzeltmektir. Mevsimlik tarım işçilerinin durumlarının düzeltilmesi adına önerilerimiz ise şunlardır: Öncelikle mevsimlik tarım işçilerine yönelik bilgilendirme faaliyetlerinin artırılması gerekmektedir.
Bu çalışma grubuna özellikle yasal haklarının neler olduğu anlatılmalıdır. Bilinçlendirme faaliyetlerine ilişkin projeler desteklenmelidir. Özellikle doğu ve güneydoğu illerindeki yerel idare kuruluşları ve sivil toplum örgütleri bu konuya ilişkin etkin politikalar belirlemelidir. En başta Ek-5 giriş formunu onaylayan muhtarlar ile İl/İlçe Tarım Müdürlüklerine yönelik Ek-5 Sigortalılığına ilişkin eğitimler verilmelidir. Gerek 2925 sayılı Kanun’da gerekse 5510 sayılı Kanunun Ek-5’inci maddesinde mevsimlik tarım işçilerinin sigortalılığı “isteklerine” bırakılmıştır. Bunun yerine “zorunlu sigortalılık” esası getirilmelidir. Ücretlerini aldıkları ve bağımlı çalıştıkları işveren durumundaki kişiler primleri ödemelidirler. Ayrıca bu gruba yönelik devlet prim desteği verilmeli, teşvik politikaları belirlenmelidir. Ödedikleri kısa vadeli primler hakkında yeniden düzenleme yapılarak hastalık ve analık sigorta kollarından sağlanan yardımlardan faydalanmaları sağlanmalıdır. 5510 sayılı Kanundaki düzenleme gereği Ek-5 kapsamındaki sigortalılardan alınan primler (gün bazında) her yıl için bir puan artırılmaktadır. Çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalan dolayısıyla düşük gelir seviyesine sahip yoksul mevsimlik tarım işçileri açısından Kanundaki bu olumsuz düzenleme yeniden gözden geçirilmelidir. Diğer belirtilmesi gereken husus ise Türkiye’de mevsimlik tarım işçileri ile ilgili yürürlüğe konulan yeni yasal düzenlemeler amacına hizmet etmemektedir. Çıkarılan yasalar mevsimlik tarım işçileri haricindeki herkese yaramaktadır. İsteğe bağlı sigortaya göre daha düşük prim ödendiğinden dolayı kentlerin lüks semtlerinde yaşayan kişiler sahte sigortalı olmaktadır. Çünkü Türkiye’deki sosyal güvenlik mevzuatı buna izin vermektedir.'