Dündar yazdı: “Ülkeyi kutuplaştırdıkça kaybeden 83 milyon olur”

Dündar yazdı: “Ülkeyi kutuplaştırdıkça kaybeden 83 milyon olur”

Gazeteci- yazar Veysi Dündar, bugün kaleme aldığı “Primat, Şizofren, Ruh Hastaları Gündemi Belirliyor...” başlıklı yazısını paylaştı.

Gazeteci- yazar Veysi Dündar geçen günlerde sosyal medya ve basında büyük yankı uyandıran katıldığı televizyon programında ölüm listeleri hazırlamaktan bahseden, “Biz aile olarak 50 kişiyi götürürüz” diyen Sevda Noyan’ın sözlerinden sonra Fatih Tezcan’ın sözlerine dikkat çekerek, “Fatih Tezcan denilen ruh ve yürek sağlığı kendinden menkul kişi bu ışıd vari konuşmaları ile sadece zihin dünyasını yansıtmış olmuyor. Ahlakıyla birlikte nasıl bir kadın ve çocuk düşmanı olduğunu da ortaya koyuyor. Kendi şahsi yaşamında medyaya da düştüğü örneklerde görüldüğü gibi eşlerine şiddet uygulaması, çocuklarını kaçırması ve annelerine göstermemesi hatta bir hamile eşine uyguladığı şiddet sebebiyle çocuğunu düşürdüğü bilinir” dedi. Dündar yazısının devamında “AKP iktidarı tükenmişliğin dibini yaşıyor diyebiliriz. Zira artık toparlayamadığı gücünü, başarısızlıklarını, halkının nazarında kaybettiği güven ve itibarını bu densiz, psikopat ağızlarla, tehditle ayakta tutmaya çalışıyorsa bitmişliğin resmidir artık. Bu toplum gündemi bana 28 Şubat’ı hatırlatıyor. Tıpkı Post modern darbe öncesinde piyasaya sürülen meczuplar geliyor aklıma.  Kimsenin darbe, kalkışma, çarşaf çarşaf liste, kan, silah söylemleri yokken bu densizler aniden ve hep bir ağızdan bu söylemlere başladılar. Yukarıdaki güzellemeleri tek tek puzzle yerleştiriniz. Puzzle tamamlandığında resmi daha net görürsünüz” ifadelerini kullandı.

Veysi Dündar’ın “Primat, Şizofren, Ruh Hastaları Gündemi Belirliyor... “ başlıklı yazısının tamamı şu şekilde:

Gün geçmiyor ki, yeni bir psikolojik vaka ile karşılaşmayalım. Sen ne garip bir ülkesin sevgili yurdum?

Kadın olan ilk ikisi öyle uluorta öyle bir üslup ile konuştular ki bunu 83 milyona sırtını güce dayamanın, kibrin ve şımarmanın ibretlik timsalleriydiler. Konuk kadın, “biz en az 50 kişiyi götürürüz, sitede komşularım arasında belirlediğim 3-5 aile var” diye alenen cellatlığı dillendirirken, sunucu kadın “o vakit iki değil, dört ayaklarını denk alsınlar” deyip kelamı nihayete erdiriyordu.

Vay ki vayyy, fasl-ı müşterekleri çoğaltmalarını beklediğimiz din bacılarımız, birer kasap kesilmiş haberimiz olmamış...

Yandaş cemaatlerden birinin önderi olan şahıs, “daha önce de görmüştüm, darbe olmuştu. Şimdide gördüm. Yine darbe olacak” diyor ve normalde bir araya gelmeleri pek mümkün olmayan Maocu diyeceğimiz bir parti liderine selam duruyordu.

Ve son olarak da Fatih Tezcan isimli biri... 20li yaşlarında Fethullah Gülen’i öven videosu sosyal medyada dolanıyor. Kabahat mi bu değil. 20-30 yıl öncesi durumuyla bir insan yargılanır mı? Hayır. Çünkü insan kendini geliştirir, değişir. Olumlu yönde ilerleme kaydetmesini beklersiniz. Fakat burada şöyle bir vahim durum var. İnsani gelişimlerini tersine sürdürmek de beşer olmanın gerçeklerinden değil mi?

Önce Atatürk’ü taktı diline. Sonrasında “Atatürk’ü kötüleyen Müslüman, davasına ihanet eder.” diyerek düzeltme de bulundu. Ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nu diline doladı. Şimdi de muhalif gördüğü herkesi diline pelesenk edip, tehdit savuruyor. Ve biz ülkece bu psikolojik travmayı dinlemeye, tahammül etmeye devam ediyoruz.

Normalde parti merkezi seçimlerinde kullanılan “çarşaf liste” diye betimleyebileyeceğimiz bir listeden bahsediliyor sanki. Listelerden haberiniz var mı?” diyor.

‘Kimin karısını ve çocuklarını ganimet almaya kadar her şeyin tastamam hazır olduğunu’ söylüyor.

Fatih Tezcan denilen ruh ve yürek sağlığı kendinden menkul kişi bu ışıd vari konuşmaları ile sadece zihin dünyasını yansıtmış olmuyor. Ahlakıyla birlikte nasıl bir kadın ve çocuk düşmanı olduğunu da ortaya koyuyor. Kendi şahsi yaşamında medyaya da düştüğü örneklerde görüldüğü gibi eşlerine şiddet uygulaması, çocuklarını kaçırması ve annelerine göstermemesi hatta bir hamile eşine uyguladığı şiddet sebebiyle çocuğunu düşürdüğü bilinir.

AKP iktidarı tükenmişliğin dibini yaşıyor diyebiliriz. Zira artık toparlayamadığı gücünü, başarısızlıklarını, halkının nazarında kaybettiği güven ve itibarını bu densiz, psikopat ağızlarla, tehditle ayakta tutmaya çalışıyorsa bitmişliğin resmidir artık.

Bu toplum gündemi bana 28 Şubat’ı hatırlatıyor. Tıpkı Post modern darbe öncesinde piyasaya sürülen meczuplar geliyor aklıma.

Kimsenin darbe, kalkışma, çarşaf çarşaf liste, kan, silah söylemleri yokken bu densizler aniden ve hep bir ağızdan bu söylemlere başladılar.

Yukarıdaki güzellemeleri tek tek puzzle yerleştiriniz. Puzzle tamamlandığında resmi daha net görürsünüz.

Kanaatimce bu tipler AKP’yi bitirmeye ant içmiş isimler. Bunlara Melih Gökçek gibi isimleri de eklemek mümkün.

Trol deyip geçmeyin. Sosyal medya trolü, tv trolü, din trolü ve siyaset trolü,

AKP’yi kendi trolleri bitirecek. Benden söylemesi. Bu da bir muhalif tavsiyesi olsun...

Ülkeyi kutuplaştırdıkça kaybeden 83 milyon olur. Nefretin, ötekileştirmenin kazananı olmaz.

İlk kitabımın ismi gibi tekrar ediyorum.

“Öteki-leştirme”...