Tarih: 18.05.2020 10:20

'Ak Parti'nin içinden çıkan partilerin toplumda karşılık bulmasıyla telaşlanmaları normal'

Facebook Twitter Linked-in

Karar Gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin Türkiye'yi siyasal ve kurumsal anlamda kaosun içine sürüklediğini, sistemin mimarlarının bile mutsuz olduğunu belirterek, 'Oysa yeni sistem gelecek dertler bitecek, ekonomi uçuşa geçecekti. Ekonominin hali ortada, herkesin sıfır faizle kredi bulduğu bir dünyada yüzde 6-7 faizle bile kredi bulamıyoruz. Düne kadar meydan okuduğumuz gelişmiş ülkelerin, yani ‘üst aklın’ temsilcisi olarak görülen ‘dış güçler’in kapısını çalarak swap anlaşmaları yapabilmek için dil döküyoruz.

Şimdilerde, yazılı ve görsel medyanın yüzde 90’ının iktidarın yan kuruluşu haline geldiği, sosyal medyadaki trol ordularıyla insanların itibarsızlaştırıldığı, FETÖ taktikleriyle mahremiyetlere dil uzatıldığı, dinin bile makam-mevki ve ekonomik çıkar için sponsor olarak kullanıldığı tam bir ahlaki çürümüşlük hali yaşıyoruz. Ve şu anda güç “Cumhur İttifakı”nda, onları durdurabilecek ne bir devlet kurumu, ne de hukuk var.

Televizyonlarda milyonların gözlerinin içine baka baka komşuları için hazırladığı ölüm listelerini açıklayanların kahramanlaştırıldığı günlerden geçiyoruz. RTÜK Başkanı bile ölüm listecisini gururla savunduğuna göre, kim bilir belki o kadına ödül bile verirler... Yaşadığımız bu sürecin, birazcık olsun siyasi zekası olanlar için alarm zilleri çaldırması kaçınılmazdır.' diye yazdı.

İşte Ocaktan'ın bugünkü yazısının tamamı:

'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’yi siyasal ve kurumsal anlamda öylesine bir kaosun içine sürükledi ki, bizzat bu sistemin mimarları bile çok mutsuzlar. 

Oysa yeni sistem gelecek dertler bitecek, ekonomi uçuşa geçecekti. Ekonominin hali ortada, herkesin sıfır faizle kredi bulduğu bir dünyada yüzde 6-7 faizle bile kredi bulamıyoruz. Düne kadar meydan okuduğumuz gelişmiş ülkelerin, yani ‘üst aklın’ temsilcisi olarak görülen ‘dış güçler’in kapısını çalarak swap anlaşmaları yapabilmek için dil döküyoruz.

Nasıl bir şey olduğu henüz keşfedilemeyen yeni sistemle ‘ittifak’ modeli icat edilerek AK Parti-MHP birlikteliğine avantaj sağlama hedeflendi ama 31 Mart seçimlerinde bu icadın pek bir işe yaramadığı anlaşıldı. Her tarafından dikişleri atmaya başlayan bu sistem iktidar bloğunu bile öylesine çaresiz bıraktı ki, 31 Mart öncesinde Kürt oyları için İmralı’nın kapısını çaldılar, Öcalar’ın kardeşini TRT ekranlarına çıkarmak zorunda kaldılar, ama o bile çare olamadı...

Anlaşılan o ki yamalı bohça gibi alelacele hazırlanan bu yeni sistem elbisesi ne iktidarın, ne de muhalefetin üzerine oluyor.

İşte bu tehlikeyi gören Bahçeli telaşla bir bakıma “Bu elbiseyi bir an önce tamir edelim” çağrısı yapıyor. Bahçeli diyor ki: “15 Temmuz 2020’ye kadar CHP’den Gelecek Partisi’yle DEVA Partisi’ne milletvekili nakli çok güçlü bir ihtimal olarak karşımızdadır. Siyasi Partiler Kanunu hemen değiştirilmelidir.” 

Evet tehlike büyük, yaklaşıyor yaklaşmakta olan... Allah’ın günleri sayılı, ne zaman geleceği belli olmaz ama, bu korkunun arkası seçim olabilir...

Dolayısıyla bir an önce tedbir alınmalıdır, yoksa bu milletin ne yapacağı hiç belli olmaz. Bu çerçevede yakın tarihle ilgili hafızalarımızı tazelediğimizde gördüğümüz gerçek şudur; ne zaman bu ülkede haklar ve özgürlükler tehlike altına girmişse, insanların adalete olan güvenleri sarsılmışsa ve ekonomide umutlar tükenmeye başlamışsa toplum sessizce fırtınanın geçmesini bekler ve sandık önüne geldiğinde son sözünü söyler.

Şimdilerde, yazılı ve görsel medyanın yüzde 90’ının iktidarın yan kuruluşu haline geldiği, sosyal medyadaki trol ordularıyla insanların itibarsızlaştırıldığı, FETÖ taktikleriyle mahremiyetlere dil uzatıldığı, dinin bile makam-mevki ve ekonomik çıkar için sponsor olarak kullanıldığı tam bir ahlaki çürümüşlük hali yaşıyoruz. Ve şu anda güç “Cumhur İttifakı”nda, onları durdurabilecek ne bir devlet kurumu, ne de hukuk var.

Televizyonlarda milyonların gözlerinin içine baka baka komşuları için hazırladığı ölüm listelerini açıklayanların kahramanlaştırıldığı günlerden geçiyoruz. RTÜK Başkanı bile ölüm listecisini gururla savunduğuna göre, kim bilir belki o kadına ödül bile verirler...

Yaşadığımız bu sürecin, birazcık olsun siyasi zekası olanlar için alarm zilleri çaldırması kaçınılmazdır. Eminim ki MHP Genel Başkanı da tehlikeyi görüyor ve toplumun “Yeter artık” diyeceği o gün gelmeden birilerinin önünün kesilmesi için tedbir alma çağrısı yapıyor.

Zira bu işlerin nereye evrileceğini en iyi Bahçeli bilir, 2002 seçimleri öncesindeki siyasi hamlesinin nasıl sonuçlar ürettiğini çok iyi bilmektedir ve bunu bizzat yaşayarak tecrübe etmiş bulunmaktadır.

Bahçeli’nin muhalefetin önünü kesmek için icat ettiği bu yeni hamlesi, “Cumhur İttiakı”nın derdine çare olur mu bilinmez ama, Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Zira toplum olarak yaşadığımız tecrübelerden biliyoruz ki, bugüne kadar ekonomik çöküntünün yarattığı tahribatı yasalarla telafi edebilen bir iktidar henüz var olmamıştır.

Yakın tarihimizde yaşanan tecrübeler de göstermiştir ki, insanların iradelerini, tercihlerini engellemek üzere çıkarılan yasalar, uygulanan idari yaptırımlar hiçbir şekilde bu gücü kullananların lehine sonuçlanmamıştır.

Bu yüzden MHP liderinin yaklaşmakta olan tehlikeyi gördükçe telaşa kapılmasını anlayışla karşılamak gerekiyor. Zira Bizzat AK Parti’nin içinden çıkan DEVA ve Gelecek Partilerinin toplumdaki karşılıkları ortaya çıkmaya başladıkça, insanların önündeki alternatif imkanları da zenginleşecektir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —