'Yeni Gün Sazak’lar... Çok özleniyorsunuz şu sıralar'

Türk Milliyetçilerinin, Ülkücülerin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin unutulmaz ismi, Güz Sazak şehadetinin 40. yılında saygı, sevgi ve özlemle anılırken, yazar Erdal Çil, Gün Sazak'ın anısına kaleme aldığı yazıda, 'Yeni 'Gün Sazak’lar: Çok özleniyorsunuz şu sıralar' dedi. 

Hain bir saldırı sonucunda 27 Mayıs 1980 yılında hakkın rahmetine kavuşan, Alparslan Türkeş'in dava arkadaşı, devlet adamı, Gümrük ve Tekel eski Bakanı, MHP eski Genel Başkan Yardımcısı merhum Gün Sazak unutulmadı...

'Geçen yıl bugün yine yazmıştım onu ve sanırım tekrar tekrar yine yazacak, yazmaya devam edeceğiz.' diye yazısına başlayan Erdal Çil, ulusalajans için yazdığı yazıda şöyle Gün Sazak'ı şöyle anlattı:

'27 Mayıs onun şahadetinin yıl dönümü. Ruhu şad olsun! Yazımın başlığını:” Bürokrasiye Karşı Bir Demokrasi Şehidi Gün Sazak” demiştim. Günümüzde yaşananlara baktıkça, kurumların kokuşmuşluklarına, toplumun çürümüşlüğüne baktıkça ve o kurumların birinde hasbelkader görev yapan bir kardeşiniz de bu satırların yazarı olup da bu kokuşmuşluklardan iliklerine dek muzdarip olmuşsa daha çok yazarız ve çok da özleriz merhum Gün Sazak gibi yiğitleri.

Solda ve batıda bütün sosyal hamleler, tavırlar; fikir ve ideolojiler üzerine olurken bizde kişilere bağlı gelişir. Bu yüzden bizim gibi toplumlar ne zaman bir anomi yaşasalar, bir buhrana düşseler hemen bir beyaz atlı prens gibi bir lider arar, bir kurtarıcı bekleriz.

Peygamberlerin bölgemize gönderilme sebebi de budur belki.

Ama ne kadar peygamber, ne kadar kurtarıcı, ne kadar kendini içinde yaşadığı topluma adayan bir lider gelse de çoğunluk kıymetini bilmez, yaşarken öldürür veya eserlerine sahip çıkıp yaşatacağımıza arkasından ağıtlar dizmeyi tercih eder, dövünüp dururuz.

Kişinin en sevdiğini söylediği kişi için bile yapabilecekleri sınırlıyken o liderler hayatlarını riske atıp cemiyetlerinin çürümelerine sebep olan bir iç düşmana karşı tavır aldıklarında çoğunluk seyreder ve biraz gücünü gösterip galip gelmesini bekler ondan sonra tavrımızı koyarız. Ama insan fanidir ve bir gün Emir Hak tecelli ettiğinde ise eserine sahip çıkmak yerine, açtığı yoldan gitmek yerine kısa zamanda eskiye döner ve aslında o zaman öldürmüş oluruz o müstesna şahsiyetleri.

Kimileri de yine milletine yapılan bütün dış tehditlere karşı sıvar kollarını da en milliyetçilerimiz dahi türlü fitnelerle bırakın tarafsız kalmayı firavunlaşarak adeta Musa’ya karşı silah bile çekeriz.

Devlet dediğimiz yapı, kurumlardan oluşur. Kurumların davranışları, yazılı ve sözlü uymak zorunda oldukları bütün kurallar bütününe ise bürokrasi diyoruz. Her sistemde olduğu gibi, yaratılmışların içinde en kusursuz ve en şerefli olanı insan da bile zamanla bir eskime, deformasyon oluşması kaçınılmaz olduğu gibi kurumlarımızda da bu bürokratik yapılar zamanla çürümeye başlayabiliyor. İşte bu müstesna kişiler, bir bakıma usta bürokratlar ki hemen usta dokunuşları ile kurumun varlık sebebini ortadan kaldırmadan, hayat öpücükleriyle bürokrasiyi, kurumu dolayısı ile devleti ayakta tutabiliyor; devletin bir an önce mevta olmasını bekleyen iç ve dış düşmanlarının ise heveslerini kursaklarında bırakabiliyorlar.

Rahmetli Gün Bey, bakanlığını yaptığı Gümrük ve Tekel teşkilatının bir nevi yeniden canlanmasına vesile olmuş, kuruma resmen hakim olmuş rüşvet ve yolsuzluk mekanizmasını; bu mekanizmadan rantlanan bütün iç ve dış mihraklara göz açtırmamıştı. Hatta bu çürümüşlüğe yol açan sebepler üzerine yoğunlaşıp kurum içi çetelere ulaştıkça bunların arkalarında duran, sözümona halkın seçilmişleri diyeceğimiz siyasi uzantılara ulaşmış yine de mücadelesinden zerre geri durmamıştır.

Kendisi seçilmiş değil atanmış biri diye kendine ve partisine dil uzatan, bu çirkin yapıdan dolaylı/dolaysız beslenen vekil, çete reisi her yapının hedefi haline gelmeyi başarmış olan Gün Sazak ne yazık ki bu yapının maşası olan sol gruplar tarafından görevi başında şehit edilmişti.

Memuriyet hayatında örnek aldığımız yiğit bir bürokrattı merhum!

Özellikle siyasi iktidarın Türk Siyasi hayatında eşi görülmemiş oranda ömrünün uzamasından dolayı günümüzde birçok kamu kurumunda benzer kanserli hücrelerin cirit attığını gördükçe yıllardır gözüne baka baka büyüttüğümüz, hayat verdiğimiz, ekmeğini yediğimiz bu kurumların içlerine düştükleri bu girdap ve acziyet inanın Gün Sazak Bey’e olan hasretimizi kat be kat arttırıyor!

Osmanlı sonrası bizden ayrılan bir çok milletten farkımız güçlü devlet yapımız: devlet, ebed-i müddet geleneğimizdir. Bu yüzden bu kurumlarımızın; bünyelerine musallat olan, arkasında kim olursa olsun her türlü haramzade, gayrimeşru yapılardan arındırılarak kendi dinamiklerine döndürülmeleri önemlidir.

Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Anavatan Partisi dönemleri için söylenen: “ hükümet oldular ama iktidar olamadılar” sözünü bu dönemde geçerli kılmak için birilerinin çok çaba gösterdiği malum! İktidar olabilmek için bu kurumların dinamik kalabilmesi; dinamik kalabilmeleri için de böylesi ustaların elinin değmesi, vatansever kadroların, işinin ehli, yiğit bürokratların kolları sıvaması, sahne alması kaçınılmaz.

Aksi takdirde seçimle de olsa kazanılan başarıları muhafaza etmek için üniformaya ve silaha başvurmak yeterli olmayacağı gibi sadece mevcut girdabı büyüteceği de unutulmamalıdır.

Yeni Gün Sazak’lar:

Çok özleniyorsunuz şu sıralar.'