Uğuroğlu, Erdoğan ve Bahçeli'ye sordu: Madem baskın erken seçim yok, bu tepkiniz, bu paniğiniz neden?

Uğuroğlu, Erdoğan ve Bahçeli

Yeniçağ köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi gazeteci Orhan Uğuroğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelttiği 'Eğer erken baskın seçim olursa, Gelecek ve DEVA partilerine seçime girebilmeleri için İYİ Parti’ye yaptığınız gibi milletvekili desteği verir misiniz?' sorusunu bir kez daha gündeme getirerek, 'Eğer erken seçim olursa' ayrıntısının üzerinde durdu. Erken seçim olmayacaksa yaşanan paniğin ve verilen tepkilerin amacını soran Uğuroğlu, 'Madem baskın erken seçim yok, bu telaşınız, bu tepkiniz, bu paniğiniz neden? Yoksa İYİ Parti’ye kurmak istediğiniz kumpas gibi Gelecek ve DEVA partilerine de kumpas hazırlığı mı yapıyordunuz?' dedi. 

İşte Uğuroğlu'nun yazısının tamamı:

'CHP liderine sorum şuydu; Eğer erken baskın seçim olursa, Gelecek ve DEVA partilerine seçime girebilmeleri için İYİ Parti’ye yaptığınız gibi milletvekili desteği verir misiniz?

İlkokul mezunları dahi şu kelimelerin manasını bilirler:

Eğer erken baskın seçim olursa…

Haber benim ama beni canlı yayına davet eden, telefona bağlayan yok.

Çünkü gerçeği açıklarım korkusu var, çünkü cümlenin işlerine gelen yanını alıyorlar…

Kılıçdaroğlu’nun yanıtına gelince mealen dedi ki;

“Eğer erken baskın seçim olursa demokrasiye sahip çıkmak için muhalefet partilerine kurulmak istenen tuzağı bozmak için seçim barajı düşürülmezse elbette destek veririz”

Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’liler, Devlet Bahçeli ve MHP’liler hop oturup hop kalktılar…

“Milletvekili borsası kurulacak” diye çamur at izi kalsın söylemleri havada uçuştu…

Yandaş medya ise mal bulmuş mağribi gibi saldırdı…

Şimdi soralım bakalım Erdoğan ve Bahçeli’ye;

Madem baskın erken seçim yok, bu telaşınız, bu tepkiniz, bu paniğiniz neden?

Yoksa İYİ Parti’ye kurmak istediğiniz kumpas gibi Gelecek ve DEVA partilerine de kumpas hazırlığı mı yapıyordunuz?

İYİ Parti’ye kurduğunuz kumpası CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu demokrasiye sahip çıkarak bozdu ya…

Siyasi kumpası yeniden bu iki yeni parti için kurarsanız demokrasiye yine sahip çıkarak bozacağını açıkladı ya…

Anlaşılan tüm paniğiniz, tüm korkunuz bundan…

Aynı soruyu Meral Akşener’e de medyanın Ankara Temsilcilerine verdiği öğle yemeğinde, “Eğer baskın erken seçim olursa yeni kurulacak 2 partiye CHP’nin size yaptığı gibi milletvekili desteği verir misiniz?” diye sormuş şu yanıtı almıştım:

“O gün ihtiyaç olursa gereğini yaparız… “

İYİ Parti lideri Meral Akşener’e sorduğum tarih 22 Ocak 2020 idi…

Ne Erdoğan ve AKP’liler ne Bahçeli ve MHP’liler ne de yandaş medya umursamamıştı…

Neden?

Çünkü o gün akıllarında baskın erken seçim yoktu…

Bugün akıllarından geçirip planladıkları ve sözlerine de yansıyan baskın erken seçim söz konusuydu…

Kılıçdaroğlu’nun demokrasiye yine sahip çıkacağını vurgulaması belki de baskın erken seçim planlarını bozdu…

Bu yüzden öfkelendiler…

Değerli okurlarım,

“Erdoğan Tükenmişlik Sendromu mu yaşıyor soruma Psikiyatrist Prof. Dr. Erdal Işık’ın verdiği yanıta şöyle tepkiler geldi.

Başbakanlık e. Müsteşar yardımcısı hukukçu Recep Özcan:

“Bayram şekeri gibi olmuş…”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu:

“Cumhurbaşkanı her enstrümanı çalmaya çalışan ama ne şefliği yapabilen ne de enstrümanları çalabilen kişi oldu. Eline sağlık Sayın Uğuroğlu, gerçekten çok güzel tespitler...”

MHP e. Genel başkan yardımcısı Şevket Bülent Yahnici:

“Başbakan orkestrayı idare eder ki, bir senkronizasyon sağlana... 

Bu sistemde ise, yaylıyı, vurmalıyı, üflemeliyi, rapliyi hepsini de hep birlikte ben çalarım deyince ortalık kel Ali’nin bağına döndu.

Mızrabı vuruyor tele 'zart', yaylıdan 'cııırrrrt', tokmaktan 'zort', üflemeliden 'mort ...”

Senkron hak getire... Böyle bir şey mümkün olaydı orta yere bütün bu sesleri çıkartan bir alet korlardı başına da bir adam (Ümit Besen) çalar dururdu.

Ama cumhurbaşkanlığı senfoni ve Rengim Gökmen olmuyor.”

Değerli okurlarım,

6 Mart 2020 tarihinde şunları yazdım:

16 Nisan değişikliği ile anayasanın 101. maddesinin son fıkrasındaki şu hüküm anayasadan çıkartıldı:

'Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.'

Erdoğan, 2014 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle istifa ettiği AKP'ye üye ve genel başkan oldu.

Ancak Anayasa Profesörü Burhan Kuzu da, sarayın yandaş hukukçuları da anayasanın, 'tarafsızlık' hükmünü kaldırmayı unuttular.

Anayasamızı lütfen baştan sona kadar okuyun 'Cumhurbaşkanı parti üyesi olabilir' diye bir hüküm bulabilecek misiniz?

Yukarıda yazdığım 'tarafsızlık' yemini hükmü varken;

1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Erdoğan'ın parti üyeliğini düşürmesi gerekir.

2.  CHP'nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına Erdoğan'ın parti üyeliğinin silinmesi için başvurması gerekir.

3. CHP'nin Anayasa Mahkemesine 'Cumhurbaşkanının parti üyesi olması Anayasaya aykırıdır' diye dava açması gerekir.

İşte bu anayasal gerçekler doğrultusunda diyorum ki;

'Partili cumhurbaşkanı' virüsü, demokrasimizden temizlenmelidir.

Değerli okurlarım,

Ne Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ne de CHP harekete geçmedi…

Tarafsız cumhurbaşkanı anayasanın olmazsa olmaz hükmü… Ve bu konuda yemin de eden cumhurbaşkanının partili olmasının sakıncaları görülmüyor mu?

Yeni anayasada ana muhalefet partisi kalktığına göre TBMM’de grubu bulunan her parti Anayasa Mahkemesine dava açamaz mı?

Anayasa Mahkemesi resmi web sitesine göre dava açma hakkı şöyle

“Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir. Şekil bakımından denetleme sadece Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir.”

TBMM’de sandalye dağılımı şöyle:

Adalet ve Kalkınma Partisi:                291

Cumhuriyet Halk Partisi:                   139

Halkların Demokratik Partisi:            60

Milliyetçi Hareket Partisi:                  49

İYİ Parti:                                           37

Türkiye İşçi Partisi:                          2

Büyük Birlik Partisi:                         1

Demokrasi ve Atılım Partisi:           1

Demokrat Parti:                              1

Demokratik Bölgeler Partisi:           1

Saadet Partisi:                                1

Bağımsız Milletvekili:                      6

TOPLAM:                                       589

Beşte biri ise: 118 Milletvekili eder ama hukukçular “120 milletvekili imzası gerekir” diyorlar…

Bu durumda ya CHP direk başvuracak,

Ya da İYİ Parti 120 milletvekilinin imzasını bulmak için kampanya başlatacak…

Ve demem o ki;

Eğer muhalefet partileri bu konuda adım atmazlarsa anlaşılır ki partili cumhurbaşkanından şikayet etmeye hakları yoktur…

“Anayasa Mahkemesi bu başvuruyu reddeder” demek ise peşinen “pes” demektir…'