Ülkücü hareketin tarihini yazan, ülkücü hareketin kanaat önderlerinden, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol ve dava arkadaşı Hakkı Öznur, kabrin başında, Doğu Türkistan davasını, Doğu Türkistan şehitlerini ve kızıl Çin’in 71 yıldır Doğu Türkistan Türklerine yönelik baskılarını, zulümlerini ve Çin’in ülkemizdeki iş birlikçilerini anlatan bir konuşma yaptı. Öznur konuşmasında şunları ifade etti:
AL BAYRAKTAN GÖK BAYRAĞA SELAM OLSUN
Doğu Türkistan'ın son devirde yetiştirdiği büyük lider, büyük dava adamı, Ülkücü lider Mehmet Emin Buğra, 64 yıllık çileli ve mücadeleyle dolu hayatıyla, Doğu Türkistan topraklarının 20. yüzyılda yetiştirdiği en büyük liderlerden biridir.
Doğu Türkistanlı âlim ve siyaset adamı, hayatı boyunca Doğu Türkistan’ın Türk toprağı olduğunu savunan, ata yurdumuz Doğu Türkistan’ı işgal eden, emperyalist kızıl Çin ile mücadele eden Mehmet Emin Buğra, büyük bir vatanperver, tavizsiz bir Türk milliyetçisidir.
Devlet adamı, politikacı, alim, tarihçi, yazar, şair ve eğitimci kişiliğiyle Doğu Türkistan tarihini, milletine armağan olarak bırakan, alimler yurdu Doğu Türkistan’ın yakın dönem önemli liderlerinden, Doğu Türkistan Türklerinin cennet mekân lideri “Türklük Mücâhidi”, ömrünü Doğu Türkistan davasına adayan İsa Yusuf Alptekin gibi Doğu Türkistan Türklüğünün kahraman önderlerinin yol ve dava arkadaşı olan Mehmet Emin Buğra’nın Doğu Türkistan davasını, bütün dünya Türklüğü sürdürmekte ve sahip çıkmaktadır.
Doğu Türkistan’ın yetiştirdiği en büyük kahramanlardan biri 20. yüzyılda kızıl Emperyalist Çin’e karşı en büyük mücadeleyi vermiş bir efsane olan -adı bugün bile Komünist Pekin yönetimini titretmeye yeten tarihi bir şahsiyet- Osman Batur Han, Komünist Çinli zalimlere “Ben can verebilirim. Milletim, dünya durdukça mücadeleye devam edecektir.” demiştir.
Kızıl Çin askerleri, dünya Türklüğünün büyük kahraman liderlerinden Osman Batur’u, 29 Nisan 1951 tarihinde önce kulaklarını, sonra kollarını keserek Urumçi’de kurşunlanmak suretiyle şehit ettiler.
Komünist Çin tarafından katledilen Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın sayısı korkunç boyutlardadır. 1949 – 2020 yılları arasında milyonlarca Doğu Türkistan Türkü, kızıl Çin ordusu tarafından katledildi.
DOĞU TÜRKİSTAN KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR
Doğu Türkistan Türklüğüne karşı doğrudan ya da dolaylı olarak soykırım uygulayan Çin, tarihin en büyük terörist ve asimileci devletidir. Tarih, Çin’in Doğu Türkistan’da soydaşlarımıza yaptığı insanlık dışı muamelelerle ve soykırımlarla doludur.
Komünist diktatörlük, 71 senedir işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan'da, asimilasyon ve soykırıma soyunmuştur. İlim ve âlim yönüyle bereketli olan Türkistan topraklarında, zulüm bütün hızıyla devam ediyor.
Her türlü insanlık dışı zulüm politikası ile Doğu Türkistan Türklerine kan kusturan, işgalci ve terörist Çin, Doğu Türkistan Türklüğünün istiklal mücadelesini asla durduramayacaktır. Osman Batur ve diğer Doğu Türkistan davasının aziz şehitleri, kahramanları bugün ve gelecekte kalplerimizde yaşamaya ve Doğu Türkistan Türklüğünün bağımsızlık mücadelesinde yol göstermeye devam edecektir.
Büyük Türk milleti, Doğu Türkistan şehitlerini asla unutmayacaktır. Doğu Türkistanlı soydaşlarımız asla yalnız değildir. Al bayraktan gök bayrağa selam olsun! Doğu Türkistan Türklerinin davası davamızdır. Doğu Türkistan, her Türk’ün, Müslümanın, kısacası insanlığın davasıdır. Doğu Türkistan, Allah'ın da izniyle bir gün mutlaka istiklaline kavuşacaktır.
Komünist-emperyalist kızıl Çin tarafından şehit edilen, Doğu Türkistan davası için canlarını veren kahramanlarımız, asla unutulmayacak. Doğu Türkistan'ın kurtuluş savaşının, cefakar ve sevgili önderi Mehmet Emin Buğra'nın, şehitlerimizin ve Doğu Türkistan davasına ömürlerini vakfetmiş, bütün mücadele adamlarının aziz ruhları şad, mekânları cennet olsun. Zalimlere de zulümlere de zulümlere göz yumanlara da lânet olsun!..
Doğu Türkistan, kırmızı çizgimizdir. Biz inanıyoruz ki, Doğu Türkistan Türklerinin hürriyet mücadelesinin karşısında ne Çin ne de Çin Seddi dayanır.
Bağımsız Doğu Türkistan mücadelemiz, savaşımız durmayacaktır. ÇKP ve kızıl Çin ordusu, bağımsız Doğu Türkistan mücadelemizi durduramayacaktır. Direnen Doğu Türkistan Türklüğü kazanacaktır. Sömürgeci, ateist Pekin rejimi, Doğu Türkistan Türklüğünü yok edemeyecektir!
DOĞU TÜRKİSTAN DAVASINA, BAŞBUĞ TÜRKEŞ VE ŞEHİT LİDER MUHSİN BAŞKAN SAHİP ÇIKMIŞTIR
Türk dünyasında büyük kabul, sevgi görmüş ve her zaman kendisine güven duyulmuş, itimat edilmiş iki büyük lider, rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, siyasi yaşamları boyunca dünya Türklüğünün meseleleri ile her zaman yakından ilgilenmiş ve onlara sahip çıkmıştır.
1949 yılında, Doğu Türkistan’ın komünist Çin işgaline uğramasıyla vatanlarından ayrılan ve büyük çoğunluğu Türkiye’ye yerleşen Doğu Türkistanlılar, davalarını dünya kamuoyuna duyurabilmek için büyük bir çaba ve yoğun bir çalışma içerisine girmiştir.
Doğu Türkistan’ın son başbakanı, 17 Aralık 1995 yılında Hakk’a yürüyen, büyük lider İsa Yusuf Alptekin, Türkiye’ye sığındığı günden başlayarak vefatına kadar Doğu Türkistan’daki Çin zulmünü anlatmaya çalıştı.
20. yüzyılın bağımsızlık mücahidi, Doğu Türkistan davasının yılmaz savunucusunun hayatı ve mücadelesi, milleti için bir ışık olup, Türk milletinin gönlünde taht kurmuştur. İsa Yusuf Alptekin adı Doğu Türkistan ile âdeta özdeşleşmiştir. Doğu Türkistan mücadelesi denilince akla gelen en önemli isimlerden biri İsa Yusuf Alptekin’dir.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Demirel’e “Doğu Türkistan’ı unutmayın, orada insanlar acı çekiyor ve bir vatanın kimliği değiştiriliyor” diye mektuplar yazdı.
“Gönül arzu eder ki, Doğu Türkistan meselesinin halledilmesi davasında öncülük şerefi Türkiye’nin olsun.” diyerek Türkiye’ye ayrı bir önem verirdi.
94 yaşında vefat eden, Doğu Türkistan Türklüğünün bilge lideri İsa Yusuf Alptekin’in son sözleri şunlar oldu:
“Doğu Türkistan davasını sizlere emanet ediyorum…”
O vatan aşkı ile Başbuğ Alparslan Türkeş’e sarıldığı anın fotoğrafı, onun nezdinde her birimiz için bir rehberdir. Başbuğ Türkeş ile de defalarca görüştü.
Türklüğün büyük liderlerinden, Milliyetçi Hareket’in lideri, rahmetli Alparslan Türkeş, 1996 yılında düzenlenen “Uluslararası Doğu Türkistan ve Tarih Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada, Çin’in Doğu Türkistan Türklerine yaptığı baskıyı anlatıyor ve çözüm önerilerini derin öngörüsüyle sıralıyordu. Türkeş, Doğu Türkistan’da artan yargısız infaz ve kızıl zulme, son verilmesini istiyordu.
Kıbrıs’ta, Türkmeneli’nde, Doğu Türkistan’da, Batı Trakya’da, Orta Asya’da velhasılı bütün Türk İslam coğrafyasında hep ilk akla gelen liderler, Türkeş ve Muhsin Yazıcıoğlu’dur. Şehit lider Yazıcıoğlu, Doğu Türkistan davasına büyük önem vermiştir ve her zaman Doğu Türkistan Türklüğünün yanında olmuştur. Faaliyetlerine katılmış ve destek vermiştir. Doğu Türkistan davasına destek için mitingler, salon toplantıları düzenlettirmiş ve kendisi de katılmıştır.
Muhsin Yazıcıoğlu, dünyanın birçok ülkesinden gelen Doğu Türkistan gruplarıyla ve Türkiye’deki Doğu Türkistanlı STK’lerle hem TBMM’de hem BBP Genel Merkezi’nde defalarca görüşmüştür. Dertlerini dinlemiş ve onların istek ve taleplerini devletin yetkili kurumlarına ve ülkeyi yöneten iktidarlara iletmiştir. Devletin ve ülkeyi yöneten siyasal iktidarların Doğu Türkistan davasına hararetle sahip çıkmalarını, zulme uğrayan soydaşlarımıza devletin kol kanat germesini ve himaye etmesini istemiştir. Görüşlerini hem kamuoyuyla paylaşmış hem de Meclis’te seslendirmiştir.
Doğu Türkistan meselesinden vebalı gibi siyasetçe kaçıldığı süreçlerde, Doğu Türkistan heyetini her zaman TBMM’de kabul etmişti. Bu tavrı, Doğu Türkistanlıları çok duygulandırmıştı. Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, mecliste Doğu Türkistan ile ilgili birçok konuşmalar yapmış ve önergeler vermiştir.
Muhsin Yazıcıoğlu, büyük lider İsa Yusuf Alptekin’i, gençliğinde dinlediğini, Doğu Türkistan’ı ve onun davasını yakından takip ettiğini söylüyordu.
Türk milletinin vicdanı olan, Türklüğün büyük liderlerinden şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, bir konuşmasında “Doğu Türkistan görmezden gelinemez ve Doğu Türkistan'a Çin'in bir iç meselesi gibi bakılamaz. Doğu Türkistan ana yurdumuzdur, tarihimizdir. Komünist Çin, Doğu Türkistan’ı işgal etmiştir” demiştir.
Ömrünü aziz Türk milletine, Türk dünyasına, Türklüğe adayan şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu, her zaman Doğu Türkistan halkının yanında olmuş, Doğu Türkistan davasını ve mazlum insanların dertlerini kendi dert ve davaları olduğunun altını çizerek vurgulamıştır.
Muhsin Yazıcıoğlu “Eğer İslam dünyası Müslüman arıyorsa Doğu Türkistan Müslümandır... Eğer Türk Dünyası Türk arıyorsa Doğu Türkistan Türk'tür... Çin zulmü altında yanan Doğu Türkistan'a ses ver!” demiştir.
ŞEHİT YAZICIOĞLU AL VE GÖK BAYRAK İLE UĞURLANDI
Muhsin Yazıcıoğlu, şehit düştükten sonra, Türkiye’nin dört bir yanından, dünyanın dört bir yanından gelen son vazife için koşan milyonlar gibi yine Türkiye’nin çeşitli vilayetlerinden gelen Doğu Türkistanlı canlarımız da gardaşlarımız da Doğu Türkistan davasının savunucusu, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’na son vazifelerini yapabilmek için Ankara’ya koşmuştu. Şehit Yazıcıoğlu, al ve gök bayrak ile uğurlanmıştı.
DOĞU TÜRKİSTAN DAVASINA EN BÜYÜK DESTEĞİ ÜLKÜCÜ HAREKET VERMİŞTİR
Geçmişten günümüze tüm iktidarlar, Türk dünyasına gereken ilgi ve alakayı göstermemişlerdir. Sadece Ülkücüler, Türk dünyasıyla ilgilenmişler, dertlenmişler ve Türk dünyasına sahip çıkmışlardır
Doğu Türkistan, ata vatan!.. Doğu Türkistan’ın istiklâl mücâdelesine şüphesiz, kayıtsız, şartsız en büyük desteği, Ülkücü hareket vermiştir.
Biz ülkücüler, 12 Eylül 1980 öncesi; sokaklarda, meydanlarda, alanlarda ve hayatın her alanında, “Esir Türklere Hürriyet! Doğu Türkistan’a Hürriyet!.” diye haykırmış; Doğu Türkistan, Kerkük, Batı Trakya Türkülerini, hoyratlarını, dillerimizden düşürmemiş ve her yerde “Kerkük Türk’tür, Türk Kalacak!”, “Mao değil Alpaslan, Vietnam değil Türkistan!”, “Ne Amerika Ne Rusya Ne Çin!” diye haykırmış, “Çırpınırdı Karadeniz” marşı ile yürümüştük. Kara ve kızıl emperyalizme karşı çıkmıştık. “Ülkümüz göklerde dalgalanan bir sancak, Allah’ın huzurunda eğiliriz biz ancak!” demiştik.
GÜZEL TÜRKİSTAN SANA NE OLDU?
Ülkücü sanatçı, değerli müzisyen, besteci Hasan Sağındık’ın ve birçok sanatçının söylediği “Güzel Türkistan” parçasını bütün ülkücüler, Türk milliyetçileri her yerde yıllardır söylemektedir. Başbuğ Türkeş ve Muhsin Başkan katıldıkları gecelerde, şölenlerde söylenen “Çırpınırdı Karadeniz”, “Güzel Türkistan” marşına, marşlarımıza iştirak eder, yanlarına gelen sanatçılarla, gençlerle beraber söylerlerdi marşlarımızı.
Güzel Türkistan sana ne oldu?
Seher vaktinde güllerin soldu,
Çemenler berbat, kuşlar hem feryat,
Hepsi bir mahzun, olmaz mı dil şad?
Bilmem niçin kuşlar ötmez bahçalarında?
Birliğimizin sarsılmaz dağı,
Ümidimizin sönmez çerağı.
Birleş ey halkım, gelmiştir çağı,
Bezensin şimdi Türkistan bağı.
Davran halkım artık yeter cevr-ü cefalar.
Bayrağını al, kalbin uyansın,
Kulluk, esaret kâmilen yansın.
Kur yeni devlet, düşmanlar ürksün,
Yüce Türkistan ayağa kalksın.
Yayıl yeşer öz vatanının gül bağlarında.
“Güzel Türkistan” adlı muhteşem şiirin sahibi, Komünist diktatör Stalin’in Sovyetler’de başlattığı ‘Aydınları Temizleme Hareketi’ sırasında 4 Ekim 1938’de kurşuna dizilen Süleyman Çolpan’dı. Sovyet emperyalizmine karşı çıkan ve SBKP ile mücadele eden, yazdığı bu acı satırlarla Güzel Türkistan türküsüne can veren Çolpan’ın hayat hikayesi de dizelerindeki kadar acı doluydu… Ölümünün üzerinden 82 yıl geçmesine rağmen Türkiye başta olmak üzere bütün Türk dünyasında söylenmektedir.
Çolpan gibi aydınların hapishanelerde öldürüldüğü, yüz binlerce Uygur Türkünün toplama kamplarında tutulduğu Doğu Türkistan'da gelinen son durumu, Çolpan’ın şiirlerinde sorduğu gibi biz de soruyoruz; Güzel Türkistan sana ne oldu?
TÜRKLERİN ÜLKESİ TÜRKİSTAN, TÜRKLERİN ATA YURDUDUR
“Türklerin Ülkesi” Türkistan, Türklerin ata yurdudur. Türkün vatanı, Türkistan’dır. Türkistan, hem tarihi bakımdan hem de coğrafi bakımdan tam bir Türk yurdudur. Uygur Türkleri, tüm dünya Türklüğünün öz kardeşidir. Günümüzde, Türk âleminde, varlığı en ağır tehdide maruz kalan Türk topluluklarından biri de Doğu Türkistan’dır.
Türkistan, Türklerin yaşadığı coğrafyanın adı. Bu coğrafyada kurdukları devletlerin sınırları ise Büyük Okyanus'tan Hazar Denizi'ne kadar uzanıyordu. Binlerce yıllık Türk yurdu Türkistan, tarihte bütün dünya Türklüğünün beşiği ve Türk medeniyetinin kaynağı, Türklüğün ana yurdu.
Tarih boyunca Çin ve Rus emperyalizmi, Doğu Türkistan’ı hep hâkimiyetleri altına almaya, işgal etmeye çalışmışlardır. Doğu Türkistan’daki soydaşlarımız, millî kimliklerini ve vatanlarını korumak için ağır bedeller ödemişlerdir.
1949 yılında Doğu Türkistan’ı işgal eden, komünist-emperyalist Çin, 70 yıldır Doğu Türkistan’da din, dil, kültür, yaşam tarzı ve hayatın tüm alanlarına yönelik baskıcı politikalarına devam ediyor. 1949 yılında, Mao Zedong önderliğindeki komünistlerin, Çin'in yönetimini ele geçirmelerinin ardından, Doğu Türkistan üzerindeki baskılar eskisine oranla daha da arttı. Komünist rejim, asimile olmayı reddeden Müslümanların fiziksel olarak imhasına yöneldi.
Doğu Türkistan Türklerini, dininden vazgeçirmek için her türlü yıldırma ve baskı yöntemini kullanan Çin kızıl şovenizmi, en fanatik dönemini, komünist diktatör Mao'nun 1966-76 yılları arasında uygulattığı Kızıl “Kültür Devrimi” esnasında yaşadı. Camiler yıkıldı, toplu ibadet yasaklandı. Değişen bir şey yok. Çin zulmü, kızıl diktatör Mao’nun ölümünden sonra da devam etti, etmeye de devam ediyor.
Doğu Türkistan denilince akıllara direk Çin zulmü, tecavüzler, kanlı soykırımlar geliyor. Komünist rejim, Doğu Türkistan’da mülkiyet, dil ve din üçgeninde büyük baskılar kurdu.
Çin'in, Doğu Türkistan'daki halka uyguladığı zulmün en önemli nedeni, halkın Müslüman ve Türk olmasıdır. Çünkü komünist Çin, bölge üzerindeki hâkimiyet ve sultasını kuvvetlendirmeye karşı en büyük engel olarak, halkın millî ve İslami kimliğini görmektedir.
KIZIL ÇİN’İN EMPERYALİST GÖÇ POLİTİKASI DEVAM EDİYOR
Mao adlı komünist diktatör ve onun izinde giden tüm ÇKP’li zalim despot yöneticiler, kızıl Çarlar, Doğu Türkistan topraklarının isimlerini bile değiştirmeye kalkmışlardır. Doğu Türkistan 1949 yılında işgal edildiğinde ismi “yeni sınırlar”, “yeni sömürge” anlamına gelen “Şincan” ile değiştirilmiştir. Doğu Türkistan Türkleri bu ismi hiçbir zaman kabullenmemiştir.
Çin, Doğu Türkistan Müslümanlarının kökünü kazımak istiyor. Çin yönetimi Doğu Türkistan halkını asimileye tabi tutarak, millî kimliği olan “Türk” ismini kullanmalarına, millî kültürlerini yaşamalarına izin vermemektedir.
Doğu Türkistan toprakları stratejik, ekonomik ve siyasi konumundan ötürü belli periyotlarla, soykırıma tabi tutulmaya devam ediyor. Doğu Türkistan’da 40 milyon Türk, soylu insan, işgal edilmiş vatanlarında esaret ve zulüm altında yaşamaktadır. Sömürgeci Çin, milyonlarca Çinliyi, Doğu Türkistan topraklarına zorla yerleştirerek, nüfus dengesini değiştirmeye, Türkleri ata topraklarından sürmeye, onları dağıtmaya çalışmaktadır.
Kızıl Pekin rejimi şu anda planlı bir şekilde Doğu Türkistan’da yürüttüğü soykırıma devam etmektedir. Despot Çin yönetimi, Doğu Türkistan’ın kadim halkını yok edip, bu vatanı Çinlilere bırakmak istiyor.
Doğu Türkistan’da kardeşlerimiz 71 yıldır idam ediliyor, işkencelerden geçiriliyor, zindanlara dolduruluyor. Hâlen milyonlarca soydaşımız, kızıl Pekin rejiminin zindanlarında bulunmaktadır. Doğu Türkistan topraklarında Türklerin, can ve mal güvenliği yoktur. Doğu Türkistan’da yaşananlar bir soykırımdır. Terörist Çin, asimilasyon ve tecrit uygulamaya devam ediyor. Yüz binlerce kişi yargılanmaksızın hapishanelerde ve çalışma kamplarında, Türk oldukları için tutuklanıyor.
Çin, Doğu Türkistan’ı Orta Asya ve Güney Asya’ya güç projeksiyonunda bir zıplama tahtası olarak kullanmaya çalışmaktadır. Bunun için engel olarak gördüğü Doğu Türkistan Türklüğünü yok etmeye çalışmaktadır.
3 MİLYON DOĞU TÜRKİSTANLI SOYDAŞIMIZ, ÇİN TOPLAMA KAMPLARINDA ZULÜM GÖRMEKTEDİR
Doğu Türkistan’da Çin hapishaneleri, Uygur ve Kazak Türkleri ile dolup taşıyor. Çin hükümeti, Doğu Türkistan bölgesindeki Türk nüfusu gözetim altına almak ve bastırmak için toplama kampları ve hapishanelerden oluşan büyük bir ağ kurdu. 'Teröre karşı uluslararası savaş' bahanesiyle kanaat liderleri, iş adamları, alimler, öğrenciler ve çiftçilerin de aralarında bulunduğu 3 milyon Uygur Türkü, hapishanelere konuldu. Komünist Çin yönetimi, açık hava cezaevine dönüştürdüğü Doğu Türkistan’da, her türlü zulmü yapmaya devam ediyor.
Uygur Türkleri, Çin Komünist Partisi’nin sadık bir kölesi yapılmaya çalışılıyor. Doğu Türkistan’da çok sayıda geniş hapishane bulunuyor, Çin, Naziler gibi, Uygur Türklerini toplama kamplarında tutarak sindirmeye çalışmakta. Sindirilmeyenler ise şehit ediliyor. Toplama kamplarında koşullar inanılmaz kötü. Tutuklular, Çin Komünist Partisi öğretilerini öğrenmek zorunda. Tutuklulara, Komünist Parti ve Cumhurbaşkanı Xi Jinping’e bağlılık söyleme zorunluluğu getirilmiştir. Diğer taraftan rejim yanlısı şarkılar söylemek, dini inanç ve ibadetlerin çoğunu terk etmek, kampın zorunluluklarındandır.
Resmi suçlama, mahkemeler yapılmadan milyonlarca Türk, ‘yeniden eğitim kamplarında’ belirsiz süre ile tutulmaktadır. ‘Yeniden eğitim kamplarında’ gözaltına alınanlar, aileleriyle görüştürülmüyorlar. Kamplarda zorla tutulanlara Çince öğretilmekte. Sayılar kamuoyuna açıklanmasa da binlerce Uygur Türkü idam edildi.
İnsanlık tarihindeki zulüm sayfalarında eşi ve benzeri görülmeyen bir uygulamaya imza atan Çin yönetimi, literatüre geçmiş “Çin işkencesi” tabirini gölgede bırakarak, zulümde haddini aşmıştır.
Asimilasyonlar, yıkılan camiler-mezarlıklar ve şehit edilen insanlar…. Çin deyince akla yürek yakan acılar, insanlığımızdan utandıran işkenceler, asimilasyonlar, kültürel soykırımlar geliyor. Çin, Doğu Türkistan'da bir devlet olarak işgalcidir, işkencecidir, zalimdir, her türlü kötülüğün failidir.
Çin, Doğu Türkistan'da soykırım gerçekleştiriyor. Çin, toplama kampları kuruyor. Çin, yok etme kampları kuruyor. Çin, asimile etme tezgahları üretiyor.
Kızıl Çin, 71 sene işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan'da asimilasyon ve soykırıma soyunmuştur. Her türlü insanlık dışı zulüm politikası ile Uygur Türklerine kan kusturan işgalci ve terörist Çin devletinin bu soykırıma soyunmasındaki çılgınlığının asıl sebebi, Doğu Türkistan Türklerinin istiklal mücadelesi ve Çin zulmüne karşı çıkışıdır.
Türklüğü ve ebediyen kaybedilme tehdidine maruz bulunan Türk yurdu da Doğu Türkistan’dır. Türk-İslam medeniyetinin tarihi merkezlerini barındıran Doğu Türkistan öz yurdunda yaşam mücadelesi vermektedir. Komünist Çin devletinin, insanların kimliğine ve varlığına karşı yürüttüğü zalim ve yıkıcı operasyonlara rağmen Doğu Türkistan Türklüğü direnişini sürdürüyor.
KIZIL ÇAR Xİ JİNPİNG: “TÜRKLERE ACIMAYIN, MERHAMET GÖSTERMEYİN, EZİN, YOK EDİN!”
ÇKP politbüronun, 19 Mart 1996'da, Doğu Türkistan ile ilgili aldığı on karardan birisi şöyleydi: 'Doğu Türkiye siyasetimizi kuvvetlendirmeliyiz. Ve merhametsiz bir ordu kurmalıyız.' Tabi bu Çin'in yeni bir uygulaması değildir. Çin yönetimi her zaman 'yakındakini ez, uzaktakini oyala' siyaseti uygulamıştır.
Çin, asimilasyon merkezli politik ve sosyal tasarımlarla, Doğu Türkistan Türklerini sistematik şekilde Çinlileştirmeye çalışmaktadır. 3 milyon Doğu Türkistanlı, Çin'in toplama kamplarında işkence görmektedir. Bu durum, Doğu Türkistan'ın işgal edilmiş, sömürge ülke olduğunu teyit etmektedir.
Çin Komünist Partisi lideri ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping iktidara geldikten sonra Urumçi’ye yaptığı 4 günlük bir ziyaret sırasında, Çin güvenlik makamlarına “acımayın, yok edin, topyekün savaş” talimatı vermiştir. Çin lideri “kesinlikle merhamet göstermeyin, diktatörlüğün tüm araçlarını kullanın' demiştir.
Kızıl diktatör Xi Jinping, bölgede yetkililere yaptığı konuşmada, bölgede Uygur Türkünün kökünün kazınması için diktatörlüğün tüm araçlarını kullanmaya çağırmıştır. Çin Komünist Parti yetkilileri, Doğu Türkistanlı Müslümanlar üzerindeki baskıyı her geçen gün artırıyor. Her gün yeni yasaklar getiriyor. Doğu Türkistan'da kızıl Çin zulmü devam ediyor.
Doğu Türkistan 71 yıllık süre içerisinde maalesef adeta Orta Çağ karanlığını yaşamaktadır. Yani 1949 yılına kadar bağımsız olan Doğu Türkistan, o günden bu yana işgal, ızdırap, acı ve gözyaşından başka bir şey yaşamamıştır.
1 Ekim 1949; işgalci ve terörist Çin devletinin bayram olarak kutladığı ve bizim için dün olduğu gibi bugün de yas ve matemin devam ettiğini hatırlatan kara bir gündür.
KIZIL ÇİN’İN TÜRKİYE ŞUBESİ, MAOCU KARANLIK
Doğu Türkistan Türklerine yapılan soykırımı inkar eden, işgalci/emperyalist Çin’in vatandaşı gibi davranan, Doğu Türkistan ile ilgili yalan haberler yapan, algı operasyonları yürüten, Rus ve Çin emperyalizminin borazanlığını yapan, Maocu bir çete var. Türkiye’de, Çin’e ve Rusya’ya destek veren, her iki emperyalist devletin uşaklığını yapan, 50 yıldır her karanlık işin içinde olan, emperyalist, işgalci Çin’in Türkiye şubesi, Maocu karanlık grup, zalim, soykırımcı, katliamcı, işkenceci Pekin rejimini, sarı çarları savunmaya, Doğu Türkistan Türklüğü aleyhine karanlık yayınları yapmaya devam ediyor.
Katil diktatör Mao Zedung’u Çin komünistlerinden daha fazla, hem de hararetle savunan, Pekin’den fazla Pekincilik, Maoculuk yapan, Maocu karanlık ile omuz omuza olanlar, devlet kurumlarına karanlığın mensuplarını yerleştirmeye çalışanlar, yol verenler, Doğu Türkistan davasından asla söz edemezler.
Şimdi iktidar yanlısı medyanın da göz bebeği olan, “AKP bize yaklaştı, AKP bizim çizgimize geldi, AKP bizim safımıza geldi, Cumhurbaşkanı Erdoğan İslamcı Kemalist” diyen Maocu karanlık ile ittifak yapanları, tarih ve aziz milletimiz affetmeyecek.
Kızıl Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik zulmünü savunan Maocu karanlığa, Çin medyasında övgüler yağıyor. “Uygur Türklerine zulüm yapılmıyor. Uygur Türkleri özgürce yaşıyor, rahat bir hayat sürüyorlar” diyen Çin yandaşı karanlıkçılar, Pekin’de “Bizim Çocuklar” olarak görülmektedir.
Bir CIA projesi olan 12 Eylül darbesini alkışlayan, Kenan Evren’e methiyeler düzenler de yine bu malum karanlık çevredir.
Doğu Türkistan’da, işgalci Çin’in Müslüman Türklere uyguladığı baskı, işkence ve soykırımı inkar eden, Çin lobisine bağlı, 50 yıldır Pekin çizgisinde beşinci kol faaliyetini yürüten Maocu karanlığı, kendilerine yeni yol arkadaşı seçen siyasal iktidar, tarihi bir vebal altındadır. AKP ve Maocu karanlık, Doğu Türkistan bağımsızlık hareketine aynı pencereden bakarlar. İkisi de Türk milliyetçiliğine, Doğu Türkistan Türklüğünün bağımsızlık mücadelesine karşıdırlar.
Türk dünyasının tarihi iki düşmanı vardır. Çin ve Rusya. Dün öyleydi, bugün de öyle. Değişen bir şey yok. Çin’in Türkiye distribütörü olarak bilinen, Türkiye’de Çin’in sözcülüğünü yapan, “CIA devrimcileri” denilen Maocu çevre, her zaman sistem tarafından korunmuş, kollanmıştır. Kızıl diktatör Çin’in Doğu Türkistan’daki sistematik asimilasyon ve baskı politikalarını ve modern Nazi kampları olarak bilinen Çin’in toplama kamplarını, bilerek görmezden gelenler, insanlık düşmanlarının iş birlikçileridir.
1970’ten günümüze, 50 yıldır “CIA sosyalizmi” yapan Maocu çevre, Türkiye’de CIA adına beşinci kol faaliyetlerini devam ettiriyor. Doğu Türkistan davasına, tam bağımsız Türkistan mücadelesine ve kızıl Pekin rejimiyle ölümüne mücadele eden, kahraman Doğu Türkistan Türklerine dil uzatan, Pekin ağzıyla onlara saldıran, Maocu karanlıkla iş birliği yapanlar, devlet kanallarını açanlar, yazılı ve görsel medyada bunlara yer verenler, Türk milletine ve dünya Türklüğüne ihanet etmekteler. Türk milleti bu ihaneti unutmaz ve bunun hesabı mutlaka sorulur.
Kahrolsun kızıl Çin! Yaşasın bağımsız Doğu Türkistan!
YAŞASIN BÜYÜK TÜRK MİLLETİ!
KAHROLSUN EMPERYALİST ÇİN!
YAŞASIN BAĞIMSIZ DOĞU TÜRKİSTAN!
TÜRKİSTAN KIZIL ÇİN’E MEZAR OLACAK
KAHROLSUN İŞGALCİ, SOYKIRIMCI, ZALİM, KOMÜNİST ÇİN DİKTATÖRLÜĞÜ!
NE AMERİKA NE RUSYA NE ÇİN, HER ŞEY TÜRKLÜK İÇİN!
YAŞASIN DOĞU TÜRKİSTAN DAVASI!