Ayasofya’nın ibadete açılması ile ilgili TBMM’de verilen bir önerge ile ilgili merhum Türkeş ve Yazıcıoğlu hakkında “Ayasofya ile ilgili oylamaya katılmadılar” “9 kişi oylamaya katılsaydı Ayasofya ibadete açılacaktı” vb. ifadelerin dile getirilmesi üzerine olayın iç yüzünü anlatan Hakkı Öznur'un açıklamasına, Prof. Dr. Mehmet Çelik'ten özür ve düzeltme geldi.
Tamamiyle yanıldığını ve hataya düştüğünü vurgulayan Çelik, düzeltme yazısında şunları belirtti:
DÜZELTME ve ÖZÜR
Haziran ayının başlarıydı, Ayasofya’nın ibadete açılışı meselesi gündemi ağırlıklı olarak meşgul etmeye başlamıştı.
Türkiye’nin Kuzey Irak’ta, Suriye’de bir savaşın içinde bulunması, Doğu Akdeniz’de ve Libya’daki faaliyetlerini göz önüne alarak bir televizyon programında şunları söyledim:
“Türkiye şu Korona virüs salgını nedeniyle Batı dünyası başta olmak üzere 100’ü aşkın ülkeye yaptığı tıbbi yardımlar dolayısıyla çok olumlu bir imaja sahip!.. Batı medyasında hakkımızda olumlu haberler çıkıyor… Ayasofya meselesi bu imajımızı bozabilir. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı üzerinde kamuoyu baskısı yaratmayalım. Devleti yöneten irade, Türkiye’nin çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket edecektir.”
Bu düşüncemi desteklemek için “1994 yılında TBMM’nde bu konu ile ilgili yapılan oylamada, önerge 9 oy daha alsaydı, mesele hallolacaktı.” dedim ve oylamaya katılmayan parti liderlerinin isimlerini zikrettim. Bunu söylerken, bu liderlerin Ayasofya’nın ibadete açılmasını istemediklerini değil, dış dünyadaki konjonktürü göz önüne alarak Türkiye’nin çıkarlarını gözettiklerini kastettim.
Bu örneği vermeme sebep ise internetteki bazı yazılar ile Yıldıray Oğur’un 08/06/2020 tarihli Karar Gazetesi’ndeki yazısı oldu.
Okuyucuların aklında bir şüphe oluşturmaması için Sayın Oğur’un yazısının ilgili kısmını buraya alıyorum:
“…1994 yılında yine yerel seçimlere doğru giderken DYP’li Durutürk bir kere daha teklifi Meclis’e getirdi. Demirel Çankaya’da, genel başkan Çiller ABD’deydi.
Teklif, ANAP, DYP ve Refah Partili milletvekillerinin desteğini alarak sürpriz bir şekilde Meclis gündemine alındı.
1934’den sonra Ayasofya’nın camiye dönmesine en yaklaşıldığı an buydu.
Evet diyenler arasında İmren Aykut, Işılay Saygın, Abdülatif Şener, Ayvaz Gökdemir, Koray Aydın, Sedat Bucak gibi isimler vardı.
Ama destek sayısı 150’de kaldı. Eğer 9 milletvekili daha olsaydı, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi teklifi kabul edilecekti.
O günkü sürpriz oylamada Meclis’te Tansu Çiller, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Mesut Yılmaz, Deniz Baykal, Muhsin Yazıcıoğlu gibi liderler de yoktu.”
Evet, beni yanıltan bu ve benzeri yazılanlar oldu.
30 Haziran 2020 akşamı Sayın Selçuk Özdağ beni aradı ve Sayın Hakkı Öznur’un konu ile ilgili yazısını bana yolladı.
Yazıyı okuyunca dondum, kaldım. Evet, 40 yıllık akademik hayatımda böyle bir hataya hiç düşmemiştim. Meğerse bu oylama Meclis iç tüzüğünün 28. Maddesi uyarınca komisyonlarda görüşülmeden TBMM Genel Kurulu gündemine alınıp alınmaması ile ilgiliymiş…
Sayın Öznur’un “… konuyu gündeme taşıyan akademisyen, daha bu ayrımı bile bilmemektedir.” ifadesi doğrudur.
Gerek birçok kimsenin, gerek Yıldıray Oğur’un ve gerekse benim yanılmama sebep olan en önemli etken DYP 19. Dönem Isparta Milletvekili Ertekin Durutürk’ün Yeni Asya Gazetesi’nin Ankara Temsilciliği tarafından düzenlenen “Mahzun Mâbed: Ayasofya” konulu konferansta söylediği “9 rey daha alsaydık, o gün kanunlaşırdı.” sözleridir.
Netice itibariyle, kastımı aşan bir şekilde algı oluşmasına sebep olan sözlerimden dolayı son derece üzgünüm. Bu konuda beni uyaran Sayın Selçuk Özdağ’a ve Sayın hakkı Öznur’a teşekkür borçluyum.
Ülkemize büyük hizmetlerde bulunan, üçüyle de yakın dostluğum ve ülkü birliğim olan Sayın Erbakan, Sayın Türkeş ve Sayın Yazıcıoğlu’na bu vesile ile Cenab – ı Hak’tan bir kez daha rahmet diliyorum.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Prof. Dr. Mehmet Çelik
