Avukat Cihat Duman, iki yurttaşa yönelik bekçi şiddetini engellemek isterken çok sayıda bekçi tarafından darp edildi. Bekçiler ise Duman hakkında ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ iddiasıyla tutanak düzenledi.
İstanbul Barosu’na kayıtlı Avukat Cihat Duman, İstanbul Beyoğlu’nda önceki gün bekçiler tarafından darp edildi. Yaşadıklarını şahsi internet sitesinde anlatan Duman, 5 Temmuz Pazar günü saat 2.30 sularında 2 kişi yaklaşık 10-15 bekçi tarafından darp edildiğini aktardı.
Olaya müdahale etmek isteyen Duman, bekçilere yaptıklarının suç olduğunu söyleyerek bekçilere şöyle söylediğini anlattı:
“Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacaksınız. Bu yaptığınız suçtur, kötü muameledir. Avukat olduğum için Görevli Memura Mukavemet Suçları’nda bu tür davranışların muhakkak memur aleyhine neticelendiğini biliyorum.”
Gösterdiği tepkinin ardından bekçi şiddetine maruz kalan Duman, ters kelepçeyle emniyete götürüldü. Emniyette ifadesi alınmadan 8 saat boyunca bekletilen Duman hakkında ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ iddiasıyla işlem başlatıldı. Kendisiyle ilgili ‘sahte’ tutanak tutulduğunu savunan Duman, bekçiler hakkında iftira, görevi kötüye kullanma, işkence, kötü muamele, kasten yaralama gibi suç duyurularında bulunacak.
'İFTİRA, DARP, KÖTÜ MUAMELE'
Duman, olayı şöyle anlattı:
“İki bekçi kılıklı şahıs tarafından saldırıya uğradım. Ellerim arkadan kelepçelendi. Haklarım hatırlatılmadı. Suçlama tarafıma yöneltilmedi. Avukat olduğumu söylediğim halde kimliğime bakılmadı, baroya haber verilmedi. Gözaltına alınan diğer iki kişi ile birlikte Beyoğlu Polis Merkezi’ne götürülürken neden gözaltına alındığımı sorduğumda bekçiler ağız birliği yapmışçasına Süleyman Soylu’ya ve Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etmemin hesabını vereceğimi söyleyip bu kez tuttukları kolumu bükmek, kelepçeye kıstırmak suretiyle boynumdan tutup kambur şekilde yürüterek karakola getirmişlerdir. Olay yerindeki 20’den fazla vatandaş dinlendiğinde ve kamera kayıtları incelendiğinde gerçek anlaşılacaktır.
Bu olayla birlikte polisliğin aslında bir seviye olduğunu gördüm. Bekçiliğin memurlukla bir ilgili olmadığını, bütün bu uygulamalarda devletin hizmetini yapabilecek bir yetkinliğe sahip olmadığını, sokaktaki herhangi bir kriminal kişi gibi davrandıklarını gördüm. Kendimden çok halk adına kaygılandım.”