Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol ve dava arkadaşı Milliyetçi Ülkücü camianın kanaat önderlerinden Ülkücü fikir ve siyaset adamı, araştırmacı yazar Hakkı Öznur, Başbağlar katliamının 27. yılında sitemiz Enpolitik'e özel yaptığı açıklamada '5 Temmuz 1993 günü, OHAL kapsamında olmadığı halde Başbağlar semalarında ABD helikopterleri uçuyordu. ABD'nin oluşturduğu Çekiç Güç'ün, Başbağlar semalarında ne işi vardı? ' diye sordu.
Başbağlar katliamını PKK’nın yaptığını ancak kanlı eylemi yabancı devlet/devletler tarafından sipariş edildiğinin altını çizen Öznur, 'PKK ve benzeri Türk ve Kürt soluna mensup bazı örgütlerin, Gladyo tarafından taşeron olarak kullanıldığı bugün açık bir gerçektir.' dedi.
İşte Öznur'un Başbağlar Katliamının 27. yılında enpolitik için kaleme aldığı yazının ilgili kısmı: ( yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz )
'ÇEKİÇ GÜÇ HELİKOPTERLERİ BAŞBAĞLAR ÜZERİNDE NE GEZİYORDU?
Başbağlar katliamını PKK’nın yaptığı, ancak bu kanlı eylemin, kendilerine yabancı bir devlet veya devletler tarafından sipariş verildiği, PKK’nın bir “stratejik bir maşa” olarak kullanıldığı bir gerçektir.
PKK ve benzeri Türk ve Kürt soluna mensup bazı örgütlerin, Gladyo tarafından taşeron olarak kullanıldığı bugün açık bir gerçektir.
Türkiye’nin yakın tarihine kara bir leke olarak geçen, Başbağlar katliamının üzerindeki sis perdesinin bir türlü aralanmaması anlamlıdır. Başbağlar’ın gerçek failleri, onlara katliam emrini veren Gladyonun merkezidir. Alman istihbaratı vb. Türkiye düşmanı merkezlerde, Madımak olayında, Başbağlar katliamında, PKK vb. taşeron örgütleri kullanmıştır.
5 Temmuz 1993 günü, OHAL kapsamında olmadığı halde Başbağlar semalarında ABD helikopterleri uçuyordu. ABD'nin oluşturduğu Çekiç Güç'ün, Başbağlar semalarında ne işi vardı? Başbağlar, OHAL dışında bir köy olmasına rağmen Çekiç Güç helikopteri, olay günü Başbağlar semalarında ne geziyor?
Başbağlar katliamının ardından güvenlik güçlerinin olayı daha ayrıntılı bir şekilde araştırmak istemesi, Özellikle, koalisyon hükümetinin SHP kanadı tarafından engellenmeye çalışılmıştır. SHP Başbağlar dosyasının kapatılması için büyük uğraş veriyordu.
BAŞBAĞLAR DOSYASINI KAPATTILAR
Başbağlar katliamı, açık bir vahşet örneği olmasına rağmen, birtakım çevrelerce görmezlikten gelindi. Başbağlar katliamın üzerinden 27 yıl geçmesine rağmen, olayın aydınlatılmasına dair hala herhangi bir adım atılmamış, esaslı bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. 1994 yılında, Erzincan DGM’de başlayan Başbağlar katliamı duruşmaları, İzmir DGM’ye alınmıştır. Erzincan’da açılan davanın, İzmir’e alınması da çok manidardı. Adalet Bakanlığı’na hâkim olan ve kadrolaşan mezhepçi zihniyet, Başbağlar katliamında yer alan sanıkların sol görüşlü olması nedeniyle davanın mağdurlarca takibinin zorlaşması ve mağdurlar üzerinde her türlü psikolojik baskıların uygulanması için davayı sudan sebeplerle İzmir’e aldırdılar. İzmir DGM’de devam eden davada Başbağlar mağdurlarına her türlü baskı yapılıyordu. Katliamı yapanlar ve onların suç ortakları ve arkalarındaki o karanlık odaklar ortaya çıkmasın, deşifre olmasın diye uğraşılıyordu.
1998 yılında dava takipsizlikle kapanırken, 2013 yılında zaman aşımına uğramıştır. 2013 yılında Meclis araştırma komisyonu kurulması talebi reddedilmiş, olay adeta üstü kapatılmak istenmiştir.
Sivas ve Başbağlar olayları, birlikte planlandı. Alevi ve Sünni çatışması çıkartılmak istendi. Katliam sonrası üç bildiri bırakıldı. Bildirilerde; 'Sivas ve Dersim'in intikamı alındı' ifadeleri yer aldı.
Madımak ve Başbağlar olayı birlikte ele alınmalı ve ikisi birlikte muhakeme edilmelidir. Madımak ve Başbağlar olayları birbirinden bağımsız değildir. Başbağlar katliamı üzerindeki sis perdesinin kaldırılması, toplumsal vicdan ve barış için zorunludur. Başbağların sırları 27 yıla rağmen çözülmedi, çözdürülmedi.'
haber: enpolitik/ Melek S. Tunç