Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bilgel, Canboray Soykan'ın konuğu oldu

Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bilgel, Canboray Soykan

Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı Yasemin Bilgel, önceki akşam Haberasi.com’da Canboray Soykan’ın 'Yeni Yaklaşımlar' programına konuk oldu. Yasemin Bilgel Türkiye’deki tüm sorunların demokrasiyle çözülebileceğinin altını çizdi. Bilgel’in gündeme dair değerlendirmelerinden satır başlarıysa şöyle:

GENÇLERİ DİNLEMELİYİZ

Soykan’ın giriş konuşmasının altından Bilgel ‘’Canboray Bey, biz hep konuşuyoruz. Aslında konuşmak eylemi dinlemek eyleminden daha zordur. İnsan bir odada kendi kendine konuşabilir ama karşıdakini gerçekten dinlemek zordur ve siyasetçiler artık dinlemeyi öğrenmelidir. Özellikle de gençleri, gençlerin ihtiyaçlarını dinlemeyi öğrenmeliyiz. Gençlere siyasette alan açmalı, gençleri konuşmaya teşvik etmeliyiz. Bence iyi bir siyasetçi dinlemeyi bilendir. Türkiye’de ne yazık ki kadının siyasetteki yeri konuşulurken, gençlerin siyasetteki yeri konuşulurken konunun muhataplarına söz hakkı verilmiyor  Bunun değişmesi gerekiyor, sizin de dikkat çektiğiniz gibi siyaset değişiyor ve özellikle de yeni kuşak iletişime önem veriyor. Başarılı olmak için iyi dinlemeyi öğrenmemiz gerekiyor, DEVA Partisi’nde bu iletişim kanalı, bu istişare kültürü ve bu zihniyet hakim ’’ dedi.

DEVA PARTİSİ’NİN AKP’YE BENZER BİR YÖNÜNÜ BULMAK GÜÇ

Soykan’ın DEVA Partisi’yle AKP’nin hangi noktalarda farklılaştığını irdeleyen sorusuna ilişkin Yasemin Bilgel ‘’Esasında ben, daha önce AKP’ye hiç oy vermemiş, AKP’nin politikalarını sert dille eleştirmiş bir birey olarak şunu söylemek isterim Canboray Bey, AKP’yle DEVA Partisi nerede farklılaşıyor sorusundan ziyade AKP’yle DEVA Partisi bir yerde buluşuyor mu ki diye düşünmek gerekiyor. En temel farkımız bir lider partisi olmayışımız. DEVA Partisi’nin içinde AKP içinde siyaset yapmış isimler olduğu gibi benim gibi daha önce hiçbir siyasi organizasyonda yer almayan, daha önce AKP’nin uygulamalarını tasvip etmeyen isimlerin varlığı da göz ardı edilemez. Biz lider partisi değiliz, Ali Bey Türkiye’de alışılagelmiş otoriter liderlerden değil. Biz ortak aklı çalıştırıyoruz, her konuda istişare ediyoruz ve toplantılarımız yeri geliyor 5-6 saatleri görüyor. Bunun sebebi Ali Bey’in dinlemeyi bilmesi ve dinleyebilen bir lider olması. Hani karizmatik liderler diye tanımlanan ve betimlenen liderlik anlayışı DEVA Partisi’nde söz konusu değil. Burada bizler Türkiye’deki her kesimin temsilini sağlamaya, Türkiye’deki her kesimin sorunlarına ortak bir zeminde çözüm bulmak istiyoruz bunun için de gerekeni yapıyoruz. Biliyorsunuz bizim partimiz için gecikmeli parti diyorlar, kısmen doğru söylüyorlar. Fakat söylemeliyim ki bu gecikmenin sebebi öyle kulis yapılan sebeplerle alakalı değil. Bizim onlarca komisyonumuz doğru ve yeterli bir parti programı ortaya koyabilmek için hiç durmadan, yoğun araştırmalar yaparak çalıştılar. İnce eledik, sık dokuduk ve Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir parti kurduk.’’ sözlerini sarf etti.

MEVCUT DÜZEN DOĞAL İTTİFAKLARI BERABERİNDE GETİRİYOR

DEVA Partisi’nin ittifaklara bakışıyla alakalı ‘’Önceliğimiz tabii ki DEVA Partisi’nin teşkilatlanma çalışmalarını bir an önce tamamlaması ve tek başımıza bir alternatif oluşturmak. İttifak deyince ne anladığımız burada bence önemli bir yer tutuyor. Örneğin biliyorsunuz çoklu baroların önünü açan kanun değişikliği konusunda tüm muhalefet partileri ortak tavır sergileyerek iktidarı ve ortağını kınadı. Bu organize edilmiş, önceden hazırlanmış ve bir protokole bağlanmış bir tavır değildi. Türkiye’deki siyasi konjonktürün bir neticesi olarak iktidarın totaliter uygulamalarının karşısında olanlar ister istemez ortak noktalarda buluşuyor, benzer tepkiler, benzer tavırlar gösteriyor. Tabii seçim ittifakları hakkında çok erken, bunlar hakkında şimdiden değerlendirmeler yapmak çok da sağlıklı olmaz fakat DEVA Partisi’nin ilkeleri, hedefleri ve misyonu bellidir. Bu misyonun da hangi partilerin misyonunu rahatsız ettiği bellidir.’’ Şeklinde yanıtladı.

TÜM SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLERDE YATIYOR

Türkiye’deki çevre politikalarını değerlendiren Bilgel, ‘’Canboray Bey, buradan bir konuyu netleştirmek istiyorum. Dünyada yapılan endeks çalışmaları var biliyorsunuz ve bu çalışmaların hepsi uluslararası kriterlere uygun olarak tamamen objektif şekilde yürütülüyor. Bu çalışmaları incelediğinizde karşınıza bir gerçek çıkıyor. Nedir bu gerçek? Çevre politikalarındaki gelişmişlik, demokrasi endeksindeki gelişmişlikle paralel olarak ilerliyor. Dünyadaki çevre ve doğa endekslerinde başı çeken ülkelere baktığınız zaman bu ülkelerin demokrasi endeksinde en üstlere oynayan ülkeler olduğunu gözlemliyorsunuz. İsviçre doğa endeksinde müthiş bir noktada aynı zamanda demokrasi endeksinde de müthiş bir noktada. Türkiye bugün doğa endeksinde Pakistan, Hindistan, Umman gibi ülkelerin bulunduğu yerlerde dolanıyor. Bunu Türkiye’ye yakıştırmıyor, çok çok üzülüyorum. Türkiye doğal zenginlikler olarak, ekolojik çeşitlilik olarak müthiş bir ülke. Fakat bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için evvela bu ülkenin yönetilebilmesi gerekiyor. Tüm sorunların çözümü demokrasi ve özgürlüklerde yatıyor. Eğer biz çoğulcu demokrasi anlayışını, katılımcı demokrasi anlayışını hakim kılabilseydik bu endekslerde buralarda mı olurduk? Bir kişinin her şeye karar verebiliyor olması size de çok korkunç gelmiyor ? Ali Babacan’ın bugünkü sistemde Cumhurbaşkanı olacağını bilsem bile bu sistemin karşısında durur, değişmesi için elimden geleni yaparım. Yaparım çünkü böyle bir sistem ilerici bir devlette kabul edilemez. Güçlendirilmiş, sıkıntıları giderilmiş bir parlamenter sistemle birlikte, katılımcı ve çoğulcu demokrasinin perçinleneceği bir sistem olmazsa olmaz.’’ ifadelerini kullandı.

 

haber: enpolitik