Konuşmasının başında Gelecek Partisi Genel Merkezi’nin açılış tarihini veren Ahmet Davutoğlu, “Yeni genel merkezini 26 Temmuz’da açıyoruz. Böylece geçici olarak kullandığımız Beysukent’teki genel merkezimizden Mustafa Kemal Mahallesi, ikibin yüzyirmiyedinci Cadde Numara 8’deki kalıcı genel merkezimize taşınacağız.Açılış sosyal mesafe kuralların uyularak gerçekleştireceğiz. Ayrıca dijital ortamda illerimize bağlanacağız.Hayırlara vesile olmasını diliyorum.” ifadeleriyle genel merkezin açılışına ilişkin detayları duyurdu.
65 il, 300’ü aşkın ilçeGeçtiğimiz hafta içinde Giresun ve Düzce il başkanlarının atamasının gerçekleştirildiğini belirten Davutoğlu, “Geçen hafta Giresun ve Düzce il başkanlarımızın atanmasıyla teşkilatlandığımız il sayısı 65’e ulaştı. Her geçen gün yeni ilçe teşkilatlarımızın oluşmasıyla ilçe sayımız 300’ü, gerçekleştirdiğimiz ilçe kongrelerimiz 70’i aştı.Ben de arkadaşlarımla birlikte geçtiğimiz hafta sonu Ankara Yenimahalle, Konya Meram ve Karatay kongrelerine katıldım. Ayrıca Cihanbeyli ilçe binamızın açılışını gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.
İl kongreleriPartisinin kongre sürecini de anlatan Gelecek Partisi lideri, büyük kongre için de eylül ayını işaret etti. Davutoğlu, “Bu hafta içinde 25 Temmuz Cumartesi günü Batman il kongremiz ile birlikte il kongrelerimiz de başlatmış olacağız. Işık doğudan yükselir diyerek arkadaşlarımızla birlikte 25 Temmuz Batman ve 28 Temmuz Ardahan il kongrelerimize katılacağız. Ağustos ayında kongre seferberliği ilan ederek her hafta ülkemizin her bir köşesinde kongrelerimize devam edeceğiz. Hedefimiz inşallah Eylül ayı içinde Büyük Kongremizi gerçekleştirmektir. Her zaman söylediğimiz gibi olabilecek her seçime kendi gücümüzle katılabilmek için her türlü çabayı gösteriyoruz.” şeklinde konuştu.
Anadolu çıkarması!Parti kurucular kurulu, yönetim kurulu ve genel başkan yardımcılarının geçtiğimiz iki hafta içinde yurt sathına dağılarak Türkiye’yi karış karış gezdiğini belirten Ahmet Davutoğlu, parti heyetlerinden gelen raporlara yönelik değerlendirmeleri de paylaştı. Davutoğlu, şunları söyledi: “Siyaset alanda halkla birlikte ve halkın içinde yapılır. Ankara’nın bürokratik koridorlarına ya da İstanbul’un fildişi kulelerine sıkışan siyaset halktan ve halkın vicdanından kopar. Siyaset Anadolu’nun bozkır toprağının kokusunu, Dicle ve Fırat’ın bereket suyunu, Karadeniz’in çoşkun dalgalarının sesini, Trakya’nın yeşil ovalarının tatlı esintisini, Ege ve Akdeniz’in engin ufkunun derinliğini hissedenlerin gönlünde yer ettiği, çileli ellerinde şekillendiği zaman millete mal olur.”
Gelecek Partisi Genel Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bilinçle geçtiğimiz iki hafta içinde parti yönetim kurulu üyelerimiz ve kurucularımızdan oluşan heyetlerimiz vatan toprağının her bir köşesine gittiler, halkımızla kucaklaştılar, teşkilatlarımızın heyecanını paylaştılar.”
Dört temel talepParti heyetlerinden gelen raporlar ışığında sahadan gelen talepleri aktaran Davutoğlu, vatandaşın kendilerinden dört temel talebi olduğunu belirtti. Gelecek Partisi lideri, bu talepleri şöyle sıraladı: “Korku iklimini yenin, Ekonomik darboğazı aşın, Adaleti tesis edin, Temiz siyaseti getirin”
Böyle iktidara böyle TÜİK!Davutoğlu, ekonomi yönetimi üzerinden sert ifadelerle iktidara da yüklenirken TÜİK’in geçtiğimiz hafta yayımladığı işsizlik rakamlarını sert sözlerle eleştirdi.
Ahmet Davutoğlu, şunları söyledi: TÜİK’in geçtiğimiz hafta yayınladığı %12,8’lik işsizlik oranına bakınca, Korona sürecinde hepimizin yaşayarak gördüğünün, hissettiğinin aksine ülkemizde işsizlik düşüyor. Ne diyelim? Böyle iktidara böyle TÜİK. Yahu Allah aşkına kahvede, evlerde, mahallelerde, çarşıda, pazarda tek gündem maddesi işsizlik.Sağır sultan duydu ama TÜİK duymamış. Çünkü bu iktidar geçinemeyenden koptu, ay sonunu getiremeyenden koptu, alının teriyle kazanmaya çalışandan koptu, mesleği olup emeğiyle çalışandan koptu.Bunlar TÜİK masallarıyla sadece kendilerini kandırırlar. Peki gerçekler ne? Sadece son bir yıllık gelişmelere bakınca ülkede işsizlik hangi boyutlarda?
Son 1 yılda; Çalışma nüfusumuz 1 milyon kişi artmış. Buna karşın işgücümüz 3 milyon kişi azalmış. Başka bir deyişle istihdam piyasasına girebilecek 1 milyon kişiye iş bulmak bir tarafa, işgücünde olan 3 milyon insanımız da istihdam piyasasını terk etmiş. Sonuç olarak sadece 1 yılda işgücü piyasasına dahil olmayanlardaki artış 4 milyon kişiyi aşmış. Halihazırda AB ülkelerinde %74 olan işgücüne katılan nüfus oranı ülkemizde son 1 yıl içinde 5,7 puan azalarak %47,2’ye gerilemiş.Bu nasıl bir felakettir? Tekrar ediyorum. Şu an çalışabilecek nüfusumuzun yarısı bile çalışmamaktadır. Bu manzara karşısında biraz ciddiyeti olan iktidar ağzını başka hiçbir konuda açmaz, kafasını ellerinin arasına alıp ben nerede hata yaptım der.Bu elbette millete karşı hesap verme derdinde olan bir iktidarın yapacağı şeydir. Bunlar ne yapıyorlar? Hesap vermek bir tarafa her konuda kendilerinden olmayana bağırıp duruyorlar.
İyi ne olursa iktidarın, kötü ne olursa dış mihraklar yüzünden!Ülkemiz için bu hiç hak etmediği bir manzaradır. Bu duruma ülkemizi, insanımızı ve hepsinden önemlisi gençlerimizi mahkûm eden iktidar durumdan hiç de rahatsız görünmüyor. Çünkü bunlar ekonomiyi boş laflarla, komplo teorileriyle yöneteceklerini zannediyorlar. Ellerinde bir sihirli çubuk var. Ekonomide iyi ne olursa bu iktidarın büyük bir başarısı oluyor. Ekonomide kötü ne olursa DIŞ MİHRAKLAR yüzünden oluyor.Bu söylem, artık kabak tadı verdi. Yeter artık. Bu memlekete daha fazla kötülük yapmayın. %22 işsizlik, ülkemizin ekonomik bir felakete doğru sürüklendiğinin habercisidir. Sizin kahve muhabbeti düzeyindeki ekonomi yaklaşımlarınızla, borsa simsarı şark kurnazlıklarıyla halledilebilecek meseleler değildir bunlar!
Sistemik yolsuzlukHiçbir dönemde bu dönemde olduğu kadar ağır bir liyakatsizlik, yolsuzluk ve milletimizin geleceğinden çalan bir yönetim olmadı.Bugün milletimizin alın teriyle oluşan kamu kaynaklarını har vurup harman savuran, sorumsuzca harcayan, hesap vermeksizin kamu kaynaklarını dağıtan, yetim hakkını umursamazca harcayan bir yolsuzluk düzeni oluşmuştur. Bu yolsuzluk düzeni dünyada ve ülkemizde bildiğimiz kaba yolsuzluk, çürümüş yönetim ve rüşvet bataklığının ötesindedir. Bu yolsuzluk “sistemik yolsuzluk” denilen bir düzendir. Bugün medyada hiçbir yolsuzluk veya israf haberi yer almıyor. Bu Türkiye’de artık yolsuzluğun yaşanmamasından kaynaklanmıyor. Yolsuzluk ve israfın ahtapotun kolları gibi sistemin her tarafını kaplamasından kaynaklanıyor. İktidar, bir yolsuzluk tuğlasının ortaya çıkması halinde, iktidar duvarının yıkılmasından korkuyor. Artık eskiden olduğu gibi arsızın, haramdan korkmayanın kamu malına ve kaynağına üşüşmesinden bahsetmiyoruz. Bugün tecrübe ettiğimiz sistemik yolsuzluk bizatihi kamu kaynaklarını israf etmek, belli sermaye gruplarına peşkeş çekmek, baştan aşağı birilerini kalkındırmak için milletin gözünü boyayan israf yatırımlarına kanalize etmek için yapılmaktadır.