Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, yapmış olduğu açıklamada, “Ülkemiz son yıllarda kadim devlet geleneğimizin berhava edildiği, siyasi teamüllerin ve devlet terbiyesinin ayaklar altına alındığı bir siyaset anlayışı ile karşı karşıyadır” diyen Özdağ, “Biz milletimiz adına bir soru sorduk ve devlet ciddiyetine yakışan bir üslup ile konunun gerçek muhataplarından bir açıklama bekliyoruz. Siyasilere laf yetiştiren kamu görevlilerinin şirinlik yaparak birilerinin gözüne girme çabası yakın geleceğin ve hukukun konusudur” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın yapmış olduğu açıklama şu şekildedir:
Ülkemiz son yıllarda kadim devlet geleneğimizin berhava edildiği, siyasi teamüllerin ve devlet terbiyesinin ayaklar altına alındığı bir siyaset anlayışı ile karşı karşıyadır.
Özellikle ucube Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğinden beri söz konusu kadim gelenek ve teamüllerimiz ise gereksiz bir takım ritüeller olarak algılanmakta, hükümet mensupları ve bürokratlarının gayretkeşliği ile bu körüklenmektedir.
Bu minvalde bazı bürokratların işgal ettikleri makamları kendilerine siper yaparak muhalefete mensup yönetici ve kadrolarına omuz arkasından ateş etmesi ise ne kadar cesur !!! Birer kamu görevlisi olduklarının delili olsa gerek.
Elbette kabine değişikliğinin konuşulduğu şu günlerde selden bir kütük kapabilmek adına saygı değer külliye eşrafının da gözüne girmenin en kestirme ve tehlike arz etmeyen yolu olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
Bundan birkaç sene önce ülkemizde başbakanlık ve dışişleri bakanlığı yapmış olan Sn Ahmet Davutoğlu, kendisinin en çok vakıf olduğu konuların başında olan ve Çin zulmü altında ezilen Uygurlu kardeşlerimiz hakkında bir duyumunu ve endişesini dile getiren açıklamalar yapmıştır.
Bu açıklamaya kadar Çin zulmü altındakilerin yakınları başta olmak üzere Türk ve dünya kamuoyunun hakka ve hakikate duyarlı devlet yöneticilerinin, sivil toplum örgütlerinin, haykırışları ve açıklamaları herkesin malumudur.
Uygurlu kardeşlerimizin bir büyük abi gibi gözünün içine baktıkları ve bu zulüm karşısında en çok sesini yükseltmesini bekledikleri Türkiye’nin koalisyon hükümetinden ise sadece kocaman bir sessizlik ve sukut-u hayal görmeye devam etmektedirler..
Hazin olan sadece bu sessizlik değil elbette. Kısa bir zaman önce Sisi rejimine teslim edilen ve idam edildiği kamuoyuna yansıyan Mısırlı gencin uçakta elleri arkadan bağlı hüzünlü bakışı hala hafızalardadır.
Yine İran rejimi başta olmak üzere uluslararası yasalara aykırı olarak teslim edilen niceleri gibi örnekler gözümüzün önünde yaşanmakta iken Sn Bürokrat Çatak’ın siyasi bir partinin Genel Başkanına ÇATMASI havada kalan bir HEZEYANDAN başka bir şey değildir.
Zira bu açıklamanın muhatabı bizzat dışişleri bakanı ve külliyedir. Fakat biz biliyoruz ki ne zaman netameli bir konu gündeme gelse gerçek muhataplar bir anda görünmez oluveriyor ve ortamı ismi cismi bir zaman sonra unutulacak figürlere bırakıyorlar.
Biz milletimiz adına bir soru sorduk ve devlet ciddiyetine yakışan bir üslup ile konunun gerçek muhataplarından bir açıklama bekliyoruz. Siyasilere laf yetiştiren kamu görevlilerinin şirinlik yaparak birilerinin gözüne girme çabası yakın geleceğin ve hukukun konusudur.
Biz Gelecek Partisi olarak şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Çin zulmü altında soykırıma uğrayan Uygurlu kardeşlerimizin sesi ve nefesi olmaya devam edeceğiz. Acıları acımızdır, dertleri derdimizdir, feryatları arşı titreten kardeşlerimizden af diliyor ve söz veriyoruz.
