Halk Kültürü Araştırmacısı, Yazar, Şair, Fotoğraf Sanatçısı, Halk Oyunları Uzmanı, Halk Kültürü Ürünleri Koleksiyoneri Sn. Ahmet Şenol ile yaptığımız röportajın 2. Bölümünü yayınlıyoruz
AY:1984’te ilki kurulan ve bugün 7’ye yükselen Konservatuar Halk Oyunları Bölümleri, işlevlerini yapıyor mu? Yapmıyorsa, ekskleri nedir?
ŞENOL: Sanat faaliyetlerimize ön ayak olacak, genç nesilleri sanat dünyasına katacak şekilde dizayn edilen Konservatuarlar, maalesef istenilen sonuçları elde edememektedir. Mezunlarının eğitim dünyasında yer edinmeleri için, kamuoyu nezdinde gerekli girişimleri yoğun bir şekilde yapması beklenmektedir. On sekiz milyon gencimizin okullarda eğitim gördüğü düşünülürse, gerekli öğretmen ve teknik donanımı Konservatuarların kamuya sunmaları beklenmektedir. Konservatuar; mezunlarının, eğitim birimlerinin her kademesinde görev alacak şekilde planlama yapıp, ilgili kurumlarla dirsek teması sağlamalıdır. Yüksek öğretimin görevi sadece öğretmek değil, öğrenileni topluma vermek için gerekli yolları açmak olmalıdır. Onca sanat eğitimi alan gençlerin, branşları dışında çalışma hayatında olmaları düşündürücüdür. Konservatuarların açıldığı günden günümüze kadar verdiği mezunların kaçta kaçı meslekleriyle ilgili bir dalda çalışma yapmaktadır?, araştırılması gereken önemli bir husustur. Konservatuarların özelikle halk oyunları bölümleri mezunlarının öğretmen olarak atanmaları için ilgili bakanlık nezdinde gerekli girişimler yoğun bir şekilde yapılmadır. Konservatuarlar toplumun sanat ve kültür ihtiyaçları doğrultusunda öğretim programlarını düzenlemelidir.
AY: Siz sadece oyun konudunda kalmayıp, yayın konusunda da hizmet ettiniz. Mesela;Halk Oyunları Bibiliyografyası-1 (1989), Halk Oyunları Bibiliyografyası-2 (1996), Türk Halk Oyunları Terimleri Sözlüğü (1998),Türk Halk Oyunları Giysileri MEB Y. (1999) Neden yazmaya gerek duydunuz? THO alanında Prof. olan akaddemisyenler bir yayın yapmaz, alana hizmet etmezken siz neden uğraşıyorsunuz?
ŞENOL: Toplumların refah toplum seviyesine ulaşmasının bir yolu da yayınların çok olmasına bağlıdır. Kendi kültürel değerlerimizi anlatırken, sözel olarak anlatıların havada uçup gittiğini, yazıların ise kalıcı olduğunu görmem üzerine yayın yapmaya karar verdim. Akademisyenlerin yayın yapmamalarını statükoya bağlıyorum. Unvan alınca çalışma hayatının geri kalan kısmında yayın istenmediği için, çalışma temposu düşmektedir. Kamu statüsünde garantili görev, değerli akademisyenlerin hızını kesmektedir. Teşvik edici unsurlarla onlarda ki mevcut bilgileri sağıltmak gerekmektedir. Ücret değerlendirmesi işe göre düzenlenmeli, yayın bu kapsamda değerlendirilmeli,unvan alan akademisyenin çalışma hayatı yeniden gözden geçirilip, düzenlenmesi gerekmektedir.
Diğer bir hususta halk oyunları ve halk kültürü konusunda gerektiği kadar yayınların konservatuarlarca yapılmadığıdır.
Halk oyunları ile ilgili olarak yapılacak yayınlarda, başta kültürel formun (halkoyunları), eğitim, planlama ve programlarında “boş zamanların değerlendirilmesi”, “okul dışı çalışmalar” vb. klasman ve algıdan çıkarılması gerekmekte, salt yarışma boyutu ön plana çıkarılarak bir spor branşı gibi değerlendirilmesi, tarihe, kültüre ve bilime aykırı bir uygulama olarak, vazgeçilmesi bir zorunluluktur.
“Eğitim Birliği İlkesi” çerçevesinde, halk kültürünün yaşatılması ve gelecek kuşaklara doğru aktarılabilmesi için bir an önce kuramsal ve uygulamaya yönelik olarak 'Halk Oyunları Dersi' nin müfredata konması, yayınların hazırlanması, ayrıca halkoyunları ve halk kültürü alanında yapılacak etkinlik ve yarışmaların Milli Eğitim Bakanlığı koordinesinde yeni teşviklerle/desteklerle sürdürülmesi gereklidir. .
Yapılan ve yapılacak yayın çalışmalarında, Halk Oyunlarımız; Millî, Manevî ve Tarihî değerlere sahip kültürel bir değer olarak ; gençlerimizin kötü alışkanlıklardan korunması ve Millî, Manevî, Tarihî ve Kültürel değerlerin geliştirilmesi açısından büyük önem arz ettiği, bu nedenle de Halk Oyunlarımızın tanıtılması, yaygınlaştırılması, yaşatılması ve bu faaliyeti sürdüren kurum, okul ve üniversitelerin yönlendirilmesinin kaçınılmaz bir gereksinim olduğu vurgulanmalıdır.
Günümüzdeki perspektifi ve bakış açısı gelişmiş/geliştirilmiş eğitim anlayışının; merak eden, soru soran, düşünen, analiz ve sentez yapabilen, iyi konuşup yazabilen, toplum içinde yaşamanın kurallarını ve davranışlarını özümsemiş, kendi yetenek ve eğilimlerinin farkında olan 'temel becerilere sahip' bireyler yetiştirmek, değişen ve gelişen ekonomi ile işgücü piyasasının gerekleri doğrultusunda öğrencilerin ve kişilerin bilgi ve becerilerini artırmaya yönelik olması önemli bir bakış açısıdır.
“Okul”un sunduğu toplumsal hizmetler, sanatsal, kültürel (Halk Oyunları-Halk Müziği v.b.) ve sportif faaliyetler başta olmak üzere yürüttüğü tüm sosyal faaliyetler ve açtığı ek kursların çeşit ve kalitesi, yerel, ulusal ve uluslararası etkinlikler, projeler ve yarışmalara katılan öğrencilerin sayıları ve aldıkları derecelerin düzeyleri de değerlendirme kapsamında, okul performansının ölçülmesinde değerlendirmeye katılması öngörülen yeni uygulamada; örgün ve yaygın eğitim kuruluşlarında halk oyunları-halk müziği-halk kültürü ürünleri ile ilgili faaliyetlerin planlaması ve uygulanması, bakanlığımızın geliştirdiği ve omurga hükmünde bireyin eğitiminde ilk dört yıllık eğitimde oyun, bilgi, spor,kültür ve sanat kavramları üzerine kurgulanmış bir temel eğitim sistemi politikası (4+4+4) doğrultusunda, okullarda ve diğer kuruluşlarda eğitim ve öğretim “Halk Kültürü” dersi programının uygulamalı hale dönüşümü veya müfredat içine alınarak eğitim öğretiminin devam etmelidir. Öğretici kadrosunu genişletmek için, ilgili Bakanlıkça, Konservatuvarların Halkoyunları Bölümleri ile işbirliği yapılmalı, halkoyunları dernekleri ve kulüplerinde görev alan elemanları için tamamlayıcı sertifika programları, hizmet içi eğitim seminerleri ve tekâmül kurslar açılmalıdır. Devlet Konservatuarlarının Halk Oyunları Bölümü’nü bitiren gençlerimize öğretmen olarak okullarda görev verilmeli, öğretmen yetiştirmek için, halk oyunları bölümü olan Konservatuarların açılmasına devam edilmelidir. Öğretmen/öğretici kadro ihsası öncelik olsa da hizmet alım yöntemi de uygulamada göz ardı edilmemeli, profesyonel eğitsel uygulaması da öngörülebilmelidir. Halk kültürü derleme/araştırma faaliyetlerinde diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak, bu amaçla her ilde amaca uygun ihtisas kitaplıklarının ve bilgisayar ortamında kullanılabilir malzemenin toplanılması, eğitim faaliyetlerinde değerlendirilmek üzere, kitap-süreli süresiz yayınların hazırlanması ve yayınlanması, iletişim teknolojilerinden yararlanarak bakanlığın internet sayfasının zenginleşmesini sağlayıp yapılan faaliyetlerin gösterilmesi, il ve bölgelerde halk kültürü ve halkoyunlarının uygulamalarında nitelikli sunumlar yapabilen gruplar ile yarışmalarda Kültür ve Turizm Bakanlığının “yurt dışında Türkiye’yi temsil edebilme kriteri” olan derecelendirme puanı üzerindeki grupları, gerek yurt içindeki Kültür ve Turizm Bakanlığı, TRT vb. ulusal organizasyonlara gerekse yurt dışındaki etkinliklere bilgi ve görgülerini artırma, halkoyunlarımızın uluslararası arenada temsili, eğitimlerine katkı sağlanması amaçlı olarak gönderilmeleri ya da desteklenmeleri gerekmektedir. Halk Oyunlarımızın ve Halk Müziğimizin okullarımızda, öğrenimde olan on sekiz milyon gencimize öğretilmesinde, faaliyetlere iştirak ettirilmesi, bu hizmetlerin yürütümü için, bakanlık bünyesinde bulunan veya belgelendirilmiş çok sayıdaki yetişmiş insanlardan, kültür değerlerimizi öğrenmede ve geleceğe taşımada faydalanılmalıdır. Merkez birimlerinin birinde bu görevlerin üstlendirilmesiyle, oluşan /biriken problemlerin çözümüne ivme kazandırılmış olup, Halk Oyunları faaliyetlerinin yeri, eğitim-öğretimin kaynağı bakanlığımız dışında, halk oyunları hizmetlerinin farklı kurum kuruluş ve bağımsız ve denetimsiz bireysel çalışmalara devredilmemesi daha önceki yıllarda olduğu gibi, bu hizmetleri yürütecek Bakanlık bünyesinde liyakatli elemanlara görev verilerek, işlerin yürütümün uygun olabileceği, ayrıca dikkat edilmesi gereken bir husustur. Geleneksel ve özgün halk kültürü öğelerinin (Halk oyunları-halk müziği vb.) sergilemesi, Hak kültürü ve halkoyunları ders programının ölçme ve değerlendirme kriterlerinden biri olarak yarışmalar organize edilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı Halk Oyunları ve Halk Müziği Jüri Üyeleri yönetmeliğinin yürürlüğe konulması, etkinlik vb. bakanlık bünyesindeki tüm faaliyetlerin devlet disiplini ve devlet adına etkinlik yapma hassasiyetine uygun icra- ifâ edilmesi gerekmektedir. Halk yaşantısının tüm ayrıntılarını kapsayan çok kapsamlı bir içeriğe sahip olan Halk Kültürü dersinin teorik uygulamalarını halkoyunları, seyirlik köy oyunlar, atışmalar, maniler, canlandırmalar vb. uygulamalı dersler arasında yer alması bir gerekliliktir.
Tüm bu faaliyetler yayın haline getirilmelidir. Konservatuarlardaki akademisyenlerin bunu yapabilecek donanımları fazlasıyla mevcuttur.
AY: “Halk Oyunları-I / Folklor (Halkbilim) Dergisinde Yayınlanmış Makaleler (1959-1971)” adlı derleme eserinizdeki en önemli sonuç nedir?
ŞENOL: Halk kültürü ile yayın hayatını sürdüren dergilerden biri de FOLKLOR (Halkbilim) dergisidir. Halk oyunları ile ilgili ders verdiğimiz kurumlarda kaynak eksikliğini dolduran Anadolu Folkloru-Ege Üniversitesi DTMK Dergisi-Folklor Araştırmaları Dergisi-Folklor (Halkbilim) Dergisi-Folklor/Edebiyat Dergisi-Halay Dergisi-Lefkoşa Halk Bilimi Dergisi-Sakarya Irmak Dergisi-Kültür Ajanda Dergisi-Milliyet Sanat Dergisi-Musiki Mecmuası-Müzikoloji Dergisi-Niğde Akpınar Dergisi-Sivas folkloru-Niğdemiz Dergileri-Prusa Dergisi-Tarih Yolunda Erzurum Dergisi-Türk Folklor Araştırmaları Dergisi-Türk Folkloru Dergisi-TYB Kültür ve Sanat Yıllıkları-TYB Akademi Dergisi-Türkiye İş Bankası Kültür ve Sanat Dergisi-Ulusal Müzikoloji Dergisi v.b. anlatılarımızda çok yardımcı kaynaklardı.
Bu dergiler ve yayınlanmış diğer halk kültürü içeren makaleler ve kitapların bir kısmı, derlemeler olarak tarafımca yayınlanmıştı. Tüm konu ile ilgilenenlere ücretsiz gönderdiğim bu yayınlar sayesinde, yeni yayınlarla tanışmak mümkün olmuştu. Bu dergileri ve kitapları incelediğinizde Anadolu Halk Kültürü’nün bir çok ürününü bulabilirsiniz. Büyük emeklerle derleme yapan değerli araştırmacılara şükran borçluyuz. Bu derleme ve diğerleri sayesinde, Anadolu’daki halk oyunları ve halk kültürü ile ilgilenenler de araştırmaya yönelmek ve derlemeleri yapmak isteği oluşmuştu.
AY: 'Halk oyunlarındaki sorunlar, herkesin katkısıyla çözümlenecektir. Bunun için herkesin üzerine düşeni yapması gereklidir.” Cümlesindeki “herkes” ten kimler kastediliyor?
ŞENOL: Halk oyunları ile ilgilenen tüm kurum, kuruluş, akademisyen ve şahıslar kastedilmiştir. Çünkü, kültürel çalışmalar bir makinenin dişlileri gibidir. Birbirini tamamlar. Konuya geniş pencereden baktığımızda toplumun tüm bireylerinin halk kültürü ürünlerine ulaşması, faydalanması ve taşıması gerekmektedir.
Milli eğitimin temel taşlarından biri olan halk oyunları, yeniden ait olduğu yere geri dönmeli , 'Milli Eğitim Bakanlığı'nda, eğitim ve öğretim sistemindeki yerini almalıdır'.
Türk kültürünün temel taşlarından biri olan halk oyunlarının, spor faaliyeti olarak görülmesi yanlıştır. Bu kültürün okullarda ders olarak gösterilmesi gerekmektedir. Türkiye Halk Oyunları Federasyonu ile 2007 yılında Milli Eğitim Bakanlığı arasında aktedilen protokol ile devredilen Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olan 'örgün' kurumlarındaki halk oyunları faaliyetlerinin, yeniden Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirilmesi acilen gereklidir. Çünkü okullarımızda bu faaliyetlere 2006 sonu itibariyle üç milyon gencimiz bu çalışmalara katılırken, 2016 sonunda 30 722 öğrenciye gerilemiştir. Halen on sekiz milyon gencin öğrenim gördüğü dikkate alındığında işin vahameti daha iyi anlaşılacaktır.
Toplumumuz da halk oyunlarının, halk müziğinin karşılığı nedir? sorusunun gereği olarak, günümüz gençliğinin, özellikle halk oyunu gönüllülerinin, şahsî veya kurumsal imkânlar sayesinde, halk müziği'ne ve halk oyunlarına olan ilgisinin arttırılması gerekmektedir. Bir zamanlar; oynayanın, eğitenin, dinleyen ve söyleyenlerin, niteliği açısından kalite düzeyi çok yüksek olmayan eğlence, hobi gibi haksız bir algı içinde bulunulan halk oyunları, artık gereken özeni, hak ettiği ilgi ve alakayı görecek, doğru olmayan bu algıyı hızla değişecektir. Halk Müziği ve halkoyunları düğün, dernek gecelerinin ritüelleri olmaktan çıkıp, birer sahne sanatı, korunması gereken bir kültür, eğitimi-öğretimi metodolojik usulleri oluşmaya başlayacak, akademik ayağı da olan bir 'değer' haline gelecektir. Özellikle genç kuşak, giydiği modern - spor kıyafetinin üzerinde, sırtında bağlama taşımayı, müzik ile uğraşmanın, kendini türküler ile ifade edip teveccüh görmesinin doğallığı ve keyfini yaşayacaktır. Günümüzde sırtında davulu, elinde spor çantası içinde halk oyunları çalışmalarına koşan gençler, çocuklar, yetişkinler, sahnelerde birbirinden güzel türküler eşliğinde halk oyunları oynamayı, milli kıyafetler giyerek akranlarının önüne çıkmayı gurur verici bir özerklik olarak benimseyecektir.
Teknoloji ve iletişim çağını yaşadığımız bu günlerde halk oyunları ve halk müziği gibi kültürel, sanatsal değerlerin geleceğinin devamlılığı anlamında ilk akla gelen tedbir olarak, küreselleşmenin ve teknolojik kazanımların olumsuz etkilerini azaltmak adına alınabilecek en önemli tedbir, kültürel, sanatsal birikimin, Milli Eğitime dayanak olarak planlanması olacaktır. Bu nedenle başta kültürel formun (halkoyunları), eğitim, planlama ve programlarında 'boş zamanların değerlendirilmesi', 'okul dışı çalışmalar' vb. klasman ve algıdan çıkarılması gerekmekte, salt yarışma boyutu ön plana çıkarılarak, bir spor branşı gibi değerlendirilmesi, tarihe, kültüre ve bilime aykırı bir uygulama olarak vazgeçilmesi bir zorunluluktur. Milli Eğitim Birliği İlkesi çerçevesinde, halk kültürünün yaşatılması ve gelecek kuşaklara doğru aktarılabilmesi için, bir an önce kuramsal ve uygulamaya yönelik olarak 'Halk Kültürü' dersinin aktifleşmesi, 'Halk Oyunları Dersi' nin müfredata konması, ayrıca halkoyunları ve halk kültürü alanında yapılacak etkinlik ve yarışmaların 2003 yılı öncesindeki gibi Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir birim aracılığıyla koordinesinde, yeni teşviklerle/desteklerle sürdürülmesi sağlanmalıdır. Halk oyunlarımız, millî, manevî ve tarihî değerlere sahip kültürel bir değer.
Halk oyunları camiasının temel sorunu 'halk oyunlarının” temelde, Milli Eğitimin ve Kültür Bakanlığının esastan konusu olduğu ve özellikle gelecek nesillere aktarılması hususunda da Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve konservatuarların, bu konuda özel bir politika üretmesi gerekliliğidir. Bu etkinlikler özel ve resmi kuruluşlarla birlikte tüm yörelerde, kişilerin kendi bilgi ve deneyimleri doğrultusunda yapılmaktadır. Halk oyunları, bugün okullarda, genel olarak 'Sosyal Çalışma' programları içinde ya okul öğretmenleri, ya öğrenci başı ücretlendirilerek bir antrenör/usta öğretici veya 'dernekler' de yetişmiş oyuncu elemanlar tarafından yapılmaktadır. Maddi yetersizlikleri dayanak olarak kullanan pek çok okul, çalışmalara yanaşmamaktadır. Halbuki halk oyunları öğretiminin Milli Eğitimin konusu olarak 'örgün' olarak ele alınması, çağdaş bir eğitim sisteminin oluşmasına sebep olacaktır. Halk oyunlarının en önemli özelliklerinden olan 'Milli duygu' anlayışı içinde, öğrencilerin dostluk, arkadaşlık, sorumluluk, sanat, sevgi, estetik, kendini tanıma, kendine güven gibi duyguları geliştirir. Gelecek yaşantılarında gerekli bilgi ve becerileri kazanmalarına büyük çapta olanak sağlayacaktır. Ayrıca halk oyunlarının bir sportif yönünün de hazine niteliğinde olduğu düşünülürse bu tarz eğitimin ne derece yararlı olacağı kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Bu eğitim, ilköğretim çağında başlamalı. Halk oyunlarımızın renkli ve görkemli görünümü ile çocuksu gönüllerde bir sevgi yaratılmalıdır. Ortaöğretimdeki gençlerimiz, ilköğretim alışkanlığı ile daha da bilinçlenmiş olarak, halk oyunları öğrenimine devam ettirilmelidir. Halk oyunlarımızın öğretimini en mükemmel seviyeye çıkarmak, şüphesiz hepimizin arzusudur. Diğer ülkelerin halk danslarına verdiği değer, ortaya koydukları eğitim ve öğretim metotlarına bakıldığında açıkça görülmektedir. Okullara, mutlaka sportif ve kültürel faaliyetleri için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödenek aktarılmalıdır. Bu faaliyetlerin çoğaltılarak, düzenli yapılması sağlanmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı tüm okul ve yaygın eğitim kurumlarında, yönetim ve idari kadroda bulunan yöneticiler, kültürel faaliyetlere önem vermelidir. Bilinmeli ki kültürlerini kaybeden milletler ' millet ' olma vasfını da kaybederler. Onun için tüm kurum ve kuruluşlar, bu faaliyetlerden biri olan halk oyunlarına bakış açılarını değiştirmeli geliştirmelidirler.
Geçmişten bugüne halk oyunları spor mu, kültür mü? diye genel bir tartışma vardır. Türkiye'de azımsanmayacak sayıda genç, çeşitli dernek ve kurumlarda halk oyunları çalışmalarına katılmakta ve çalışmalarını sergilemektedir. Birçok dernek ve kurumlar bu çalışmaları yapmıştır veya halen yapmaktadır. Bunların dışında kalanlar ise yapabilme koşullarını yaratma çabası içindedir. Bu çalışmalarla ilgili birçok şeyin eksik kaldığı bir gerçektir. İnsanlarımızın kendi yörelerinin oyunlarına yönelim göstermesi severek, haz duyarak seyretmesi, oynaması güzel bir olgudur. Ancak bu alanda birçok yetersizlik (çalışma salonlarının eksikliği, yanlış ya da eksik giysiler, müzisyen yokluğu, bilgisiz ve deneyimsiz öğreticiler) varken, halk oyunlarının salt bir yarışma ve spor mantığı-teorisi-uygulamaları ile ele alınması, durumu daha karmaşık bir hale getirmiştir. Kültür Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 354 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 ve 2. maddeleri ile 468 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12/a maddesi uyarınca, Kültür Bakanlığı ana hizmet birimlerinden 'Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü 'ne verildiği belirtilmektedir. Ayrıca; halk oyunlarımızın bir spor dalı ve faaliyeti olmayıp, Türk Halk Kültürünün bir parçası olduğu, oyun-müzik-adım olarak öyküsünü anlattığı olayların bütününü ifade eden, ülkemiz halkının yörelere göre karakteristik özelliklerini taşıyan, yüzyıllardır süre gelen ve halkımızın yaşamının, duygu ve düşüncelerinin ifadesi olan kültürel bir birikim olduğu; belirtilmektedir. Halk oyunları bir kültür müessesi olup Türk kültürü içinde özel bir yeri vardır. Bu yer 'halk bilimi' dalları arasında en canlı ve güncelliği olan bir konudur ve asla spor değildir. 'Halk oyunları çalışmaları sosyal ve kültürel bir faaliyet olarak, eğitim ve öğretimin bir parçası olarak değerlendirilmektedir.' Bu cümleden olmak üzere; Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulunun kararlarında da görüldüğü üzere, halk oyunları bir spor faaliyeti değil, eğitim ve öğretimde değerlendirilen bir kültür faaliyetidir. Halk oyunlarımızın Türk Halk Kültürü'nün bir parçası olup, oyun-müzik-adım olarak öyküsünü anlattığı olayların bütününü ifade eden, ülkemiz halkının yörelere göre karakteristik özelliklerini taşıyan, yüzyıllardır süre gelen ve halkımızın yaşamının, duygu ve düşüncelerinin ifadesi olan kültürel bir birikimdir. Halk oyunları denince; oyun, müzik, kıyafetler, koreografı, çalışma/çalıştırma şekilleri, oyunların anlamı gibi oldukça geniş bir alam kapsayan yapı söz konusudur. Sportif bir yarıştan çok kültürel bir olgu olan halk oyunları her şeyden çok bir eğitim-öğretim yönüne sahiptir. Bu yönüyle her hangi bir kurum ve kuruluşa kısmen veya tamamen devri yapılamayacak kadar önem taşımaktadır. Bunun anlaşılması ise halk oyunların tarihsel bir süreç içinde değerlendirmekle olanaklıdır. Öncelikli olarak halk oyunlarının başlangıç noktasındaki amacından başlayarak günümüze doğru bakarak bu zorunluluk daha iyi anlaşılacaktır.
21.yüzyılın öznesi olarak 2023 kuşağı ve 2071 hedefine koşanlar ve topluma rehber olanlar 'Yeni Dünya Stratejileri' bağlamında Modern, Milliyetçi ve Muhafazakâr rol vizyona sahip sanatçı, öğretmen, edebiyatçı, mühendis ve din adamları ile devlet politikalarındaki gelişim-değişim olacaktır.
Devam edeceğiz…