Canboray Soykan’ın bugün kaleme aldığı yazısında, “Meral Akşener ne yapacak hep birlikte göreceğiz. Şundan emin olunuz ki bu Meral Akşener’in liderlik sınavıdır, bu kesinlikle bir liderlik sınavıdır. Vizesini ve finalini kaçırdığı bu dersi artık bütte verebilmesini diliyorum. Geçin artık Meral Hanım bu dersi, vurun yumruğu masaya ! Vurun artık !” dedi. Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin oy durumunuda köşeşine taşıyan Soykan, “Gelecek Partisi oylarının tamamına yakınını doğrudan AKP’den alırken; DEVA Partisi oylarının yarısını AKP’den diğer yarısını ise diğer partilerden alıyor. Gelecek Partisi şu ana kadar bir tık daha fazla ilgi toplamış gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.
Canboray Soykan’ın “Meral Akşener’in Liderlik Sınavı” başlıklı yazısının tamamı şu şekilde:
Türkiye bir daha aydınlığın yolundan ayrılmasın
Eskileri karıştırmayı, arşivlere göz atmayı çok seviyorum. Eskileri kurcaladığımda genelde keşke o günleri keşke görebilsem diye geçiriyorum aklımdan. Dünyamızın ve ülkemizin kaderini değiştiren yüzlerce olay aklımdan geçiyor; keşke o olayları içinde yaşayabilseydim diye hayıflanıyorum. Daha sonra aklıma AKP döneminin gelecek yıllarda ders kitaplarında detaylıca işleneceği geliyor ve tebessüm ediyorum. AKP’li yıllar hep konuşulacak, tartışılacak; bu yıllar hakkında araştırmalar yapılacak hatta makaleler yazılacak. Ben de bu günleri yerinde yaşamış biri olarak AKP’li günleri yetişen nesillere anlatacağım, anlatacağım ki bir daha eşi benzeri asla yaşanmasın. Anlatacağım ki Türkiye bir daha bu duruma hiç düşmesin, bir daha nakaratı kırılmasın ve aydınlığın yolundan ayrılmasın.
Kopan seçmenler Kararsızlar Partisi’ne gidiyor !
Türkiye’de 18 seneden beri belki de ilk kez kamuoyunda ciddi bir iktidar değişimi beklentisi var. Bugün toplumun her kesiminde bir değişiklik beklentisi var. Önceki seçimde %42,6 oy alan AKP, kendisini avantajlı gösteren anketlerde bile en yüksek %37-38’leri görebiliyor. Ciddi kamuoyu araştırma şirketlerinin verileri AKP’nin oyunun %31-32 bandında olduğunu gösteriyor. Bu araştırmalar bir veriyi daha ortaya koyuyor; o da AKP oy kaybederken, muhalefet partilerinin bu oyları çekememesi garabeti. AKP’den kopanların oldukça sınırlı bir kısmı yeni kurulan partilere giderken ciddi bir kısmı da an itibariyle AKP’nin %31-32’lik performansının ardından, %25 ile Türkiye’nin ikinci partisi olan Kararsızlar Partisi’ne gidiyor ! AKP’den kopanların büyük çoğunluğu kararsız seçmenlerin arasına katılıyor, muhalefet partilerine doğrudan kaymıyor ! Bu da muhalefetin oy çekmekte halen istenilen düzeyde başarı gösteremediğini kanıtlıyor !
Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ne durumda ?
AKP’den oy çekip çekemeyeceği ve Türkiye’de dengeyi değiştirip değiştiremeyeceği merak edilen iki parti vardı; Gelecek Partisi ve DEVA Partisi. Kamuoyu araştırmaları gösteriyor ki iki partinin de oy oranı birbirine oldukça yakın. Gelecek Partisi %2,7 ile %3 arasında bir yerlerde dolanırken, DEVA Partisi de %2,2 ile %2,5 arasında bir yerlerde dolanıyor. Gelecek Partisi oylarının tamamına yakınını doğrudan AKP’den alırken; DEVA Partisi oylarının yarısını AKP’den diğer yarısını ise diğer partilerden alıyor. Gelecek Partisi şu ana kadar bir tık daha fazla ilgi toplamış gibi görünüyor. Tabii burada Gelecek Partisi’nin teşkilatçılık noktasında tecrübeli isimlerle yola çıkmış olmasının ve AKP içinde belli kitlelere kanaat önderliği yapmış isimleri kadrosuna katmasının önemli bir etkisi var. DEVA Partisi dinamik bir yapı kurmak için siyaseten bagajı olmayan genç isimleri bir araya getirmeyi tercih etti, oldukça da donanımlı isimleri bir araya getirmeyi başardı ama bunun bir bedeli de oldu.
Gelecek Partisi ve DEVA Partisi dengeleri değiştirebilir
Siyaset yapacak insanların entelektüel donanım noktasında doygunluğa ulaşmış olmaları oldukça önemli ama aynı zamanda toplumla buluşabilmeleri de önemli. Bu yönüyle bu iki yeni parti ayrışıyor; DEVA’da genç, bagaj yükü daha hafif ama saha pratiği zayıf isimler öne çıkarken, Gelecek’te tecrübeli, bagaj yükü daha ağır ama saha pratiği güçlü isimler öne çıkıyor. Gelecek Partisi toplumla bütünleşme işin kıvırırken, DEVA Partisi toplumla hemhal olma konusunda bohem bir imaj çiziyor. Gelecek Partisi gençlerle etkileşim kurmakta zorlanırken, DEVA Partisi gençlerin trendlerini yakalamayı beceriyor. Gelecek Partisi doğrudan doğruya AKP’nin tabanına hücum ederken, DEVA Partisi CHP tabanı içinde mobilize olmuş merkez sağ seçmenlerine ve İYİ Parti’nin tabanına da hücum ediyor. Ahmet Davutoğlu eleştirilerini sertçe dile getirirken, Ali Babacan ölçülü davranıyor. Ben DEVA Partisi’nin Türkiye’nin siyaset kodlarında köklü bir değişim yaparak yeni bir siyaset normali ortaya koymak istediğini çıkarıyorum. Gelecek Partisi’nin ise varılacak menzili yolculuğun manzarasına tercih ettiğini görüyorum, en hızlı şekilde çözüm bekleyen sorunlara eğilmek istediğini çıkarıyorum. Hasılı iki yeni parti rekor oylara ulaşmıyor ama iki yeni parti de tüm dengeleri değiştirmeye yetecek kadar oy çekebiliyor.
İYİ Parti kilit bir parti oldu
Türkiye’deki değişimi sağlamak ve başarıya ulaştırmak için toplam % 5-6 oyun ne kadar önemli olduğunu işte görüyorsunuz. %7-8 Oyun ne kadar önemli olduğunuza zannediyorum ayrıca ifade etmeme gerek yok. 25 Ekim 2017’de Meral Akşener liderliğinde kurulan İYİ Parti de yeni partilerle birlikte dengeler açısından hassas bir pozisyon aldı. İYİ Parti kurulurken Atatürk ilkelerinin savunucusu, özgürlükçü, milliyetçi, ilerici ve herkesi kucaklayacak bir merkez partisi olma idealini taşıyordu ya da en azından bu niyetin hasıl olduğu anlatılıyordu.İYİ Parti kurulurken bambaşka siyasi geleneklerden çıkmış insanlar bir araya geldi ANAP’lılar, DYP’liler, DSP’liler, CHP’liler, AKP’liler ve tabii ki ülkücüler. Bu geleneklerin en baskın olanı ülkücü gelenekti, kendisini ülkücü olarak tanımlayan köklü bir kitle önce Meral Akşener’in MHP genel başkanlığı için sonra da yeni parti için önemli fedakarlıklar yaptı, bunu sanıyorum kimse inkar edemez. Bunu nasıl inkar edemiyorsak sadece ve ülkücü kadrolarla bir yere varılamayacağını da inkar edemeyiz. Eğer yalnızca ülkücü gelenek Türkiye’yi o kocaman bayram sofrasının etrafında birleştirmeye yetseydi MHP’nin tarihinde aldığı en yüksek oyu %18 olmazdı. İYİ Parti asla güncelleme almış MHP olmamalı küçük olsun ama benim olsun düşüncesine uğramamalı diyordum, öyle olmadı. Son il ve ilçe kongrelerinde teşkilat başkanı Koray Aydın’ın parti teşkilatlarında demokrasi kisvesiyle istediği adamlara söz hakkı vereceği bir süreci işlettiğini hep birlikte gördük. Üzülerek söylemeliyim ki tek adamlığın karşısında duran, demokrasiyi savunan İYİ Parti; bu hamleleriyle birlikte tutarlılığını yitirdi ve karşısında durduğu zihniyete benzedi.
İYİ Parti köklü değişiklikler yapmalıdır
20 Eylül’de yapılan İYİ Parti 2.Olağan Kurultay’ında da antidemokratik tutumun devam etmesi üzerine İYİ Parti içinde 18 milletvekili alevlendi. Koray Aydın’ın yaptıklarını gerekçe göstererek onu istifa etmeye davet ettiler. Keşke işler buraya gelmeden önce, İYİ Parti’nin meseleleri ortalığa saçılmadan önce partideki yetkililer ağırlığını koyabilseydi ve mevzu harlanmadan çözülseydi. Bu milletvekillerinin itirazını değerli bulsam da oldukça geciktiklerini düşünüyorum. Zira Koray Aydın’ın o görevde kalıp kalmamasından ziyade 3 sene boyunca teşkilatlarda bıraktığı tahribat ortada. İl ve ilçe kongreleriyle dizayn ettiği teşkilatlar önemli. Eğer İYİ Parti gerçek anlamda bir iyileştirme yapmak istiyorsa kökten değişikliklere imza atmalıdır. İYİ Parti, tüzükte değişiklik yaparak delege denilen demode aracıları ortadan kaldırarak, 81 ilde ve her ilçede teşkilat mensuplarının önseçim yaparak yöneticilerini seçmesini sağlamalıdır. Bu zaman alacak sürecin ardından yeniden bir kurultay toplanmalı; bu kurultayda herkesin kabul edebileceği, sindirebileceği ve kimsenin meşruiyetini tartışmayacağı bir parti yönetimi ortaya çıkarmalıdır.
Meral Akşener ne yapacak ?
Bazen insanların sonu hazin oluyor, hani insanlar korktukları insanlara dönüşüveriyorlar ya hani işte İYİ Parti’de üzücüdür ki parti içi demokrasi konusunda dışarıdan güllük gülistanlık görünürken içeriden yavaş yavaş karşısında durduğu zihniyete benzemekte. Meral Akşener güçlü bir siyasi figürdür, verdiği mücadele de öyle herkesin harcı değildir. Türkiye gibi bir ülkede MHP gibi bir gelenekten koparak yeni parti kurmak, bu partiye ilk seçimde 43 vekil kazandırmak öyle kolay gerçekleşecek bir hadise değildir. Meral Akşener devlet tecrübesi olan bir bürokrattır da aynı zamanda, stratejik düşünmeyi bilir. İşte Meral Akşener bana göre siyasi kariyerinin en büyük sınavlarından birini veriyor şu anda. Bu zamana kadar sessiz durdu, meseleye karışmadı ve kendisine seslenmeye çalışanları duymazlıktan geldi. Lakin bu ses artık öylesine yükseldi ki partinin milletvekilleri sosyal medyadan, bazı haber kanallarından birbirine girdi.
Meral Akşener artık sessiz kalamaz, bir adım atmak zorunda.
Meral Akşener atacağı adımla birlikte İYİ Parti’nin tabanına ya nefes aldıracak ya da büyük hayal kırıklığı yaşatacak.
Atacağı adım aynı zamanda Meral Akşener’in samimiyet testi de olacak zira herkes lafta demokrattır.
Meral Akşener’in atacağı adım Türk siyasetine yeni hareketler, yeni partiler kazandırabilir; hatırlarsanız İYİ Parti içindeki gidişatı eleştiren Sözümüz Var Hareketi, CNN’de manşet olmuştu.
Meral Akşener’in meseleleri halı altına süpürmesinin çözüm olmadığını ve sorunlara gerçekçi çözümler getirmesi gerektiğini artık anladığını umut ediyorum.
Meral Akşener ne yapacak hep birlikte göreceğiz.
Şundan emin olunuz ki bu Meral Akşener’in liderlik sınavıdır, bu kesinlikle bir liderlik sınavıdır.
Vizesini ve finalini kaçırdığı bu dersi artık bütte verebilmesini diliyorum.
Geçin artık Meral Hanım bu dersi, vurun yumruğu masaya ! Vurun artık !