Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Türkiye’nin gündemine oturan gözaltılara yönelik ses getirecek yorumlarda bulundu.
Hükümetin 6-8 Ekim terör ve vandalizmine giden süreçte terör örgütünün şehirlerimize çukurlar kazmasına, silah ve bomba tahkimatı yapmasına göz yummasının bu kanlı süreçte rolü olduğunu belirten Özdağ, iktidarın gerçekçi bir özeleştiri yapması ve tüm gerçekleri kamuoyuna açıklaması gerektiğini söyledi.
Terör örgütü ve uzantıları ile mücadele edilmesi gerektiğini belirten Özdağ, “Lakin terör örgütünün ekmeğine yağ süren bu siyaset 40 yıl daha bu illet ile uğraşmak zorunda kalmamıza, örgüte ve dünyaya yeni istismar malzemesi vermemize hizmet eder.Biz tüm terör ve şiddet eylemlerini amasız ve şerhsiz lanetlerken biat etmeyenlere hukuku katlederek uygulanan hukuk dışılığı da aynı şekilde takbih ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İktidara, millete gün aşırı yaşattığı sıkıntı ve çöküşleri sonlandırmak için muhalif kesimlere operasyon yapmak yerine istifa etme çağrısında da bulunan Özdağ’ın açıklamaları şu şekilde:
Koalisyon iktidarının, milletimizin hassasiyetleri üzerinden siyasi rant devşirmesi artık hiç kimseyi şaşırtmıyor. Ülke yönetmeyi bir piar çalışması olarak gören bu anlayış, devlet yönetimini bir kaç ailenin kazandığı geriye kalan herkesin kaybettiği şekle sokmuştur.
Hukuk ve adalet devre dışı bırakılmış, arada bir göstermelik yargı reformlarıyla milletin gazı alınmaya tepkileri gevşetilmeye çalışılmıştır. Amaç göz boyayarak bir sonraki hukuksuzluklarına zemin hazırlamaktır.
Koalisyon iktidarı için hiç bir evrensel değer, bir mana ifade etmemektedir. Hukukun en genel geçer kaidesi olan usulün esasa şamil olması da diğer konular gibi bu iktidarın önceliği değildir.
Çıkmaza girdikleri her durumda belirledikleri, müşterisi hazır hedeflere çullanmaktır.
Milletimizin kahir ekseriyetinin hassas olduğu vatan, ezan, bayrak gibi değerleri istismar etmekte bu iktidarın alamet-i farikasıdır. Terör ve ihanet kavramlarını muhaliflerin üzerine boca ederek yol almayı çok iyi kotarmakta mahirdirler.
Son günlerde el yükselterek efelendikleri güya dış güçlere karşı Ege, Akdeniz, Suriye ve Libya’da uğranılan basarsızlığın üzerini örtmek, bir günde yapılan nerdeyse %35 e varan elektrik ve doğalgaz zamlarının, ödenmeyen ilaç paralarının, Coronanın gerçek verilerinin, işsizliğin, hayat pahalılığının, düşecek dedikleri faizleri yükseltmelerinin, ABD meclis başkanının ülkemizi K Kore. S Arabistan- Rusya ile aynı değerde göstermesinin ve de Rıza Zarrab’ın kuryesinin iddialarının konuşulmasını engellemek adına gündem değiştirme maksatlı olduğu ortadadır.
Bundan altı sene önce soruşturulmuş ve bazı HDP yöneticileri için AYM’nin bazıları hakkında hak ihlali kararı verdiği bir konuda yeniden bir hukuki süreç başlatılması manidardır. Bakanlık, hukuki sürecin yeniden başlatılmasının hangi gerekçelerle olduğunu, bu gecikmenin sebeplerini kamuoyu ile paylaşarak tereddütleri gidermek durumundadır. Aksi takdirde bu soruşturma ve gözaltıların siyasi bir amaç adına yapıldığı konusunda şüpheler oluşacak, operasyon farklı amaçlarla pusuda bekleyenlere hizmet edecektir.
Kobani olayları (6-8 Ekim terör ve vandalizm) sırasında bazı HDP yöneticilerinin söylem ve tavırlarının da ayrıca aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. Mesele suç ve suçluların soruşturulması değil, kimsenin adaletten şüphe etmeyeceği yol yöntem ve zamanlamanın olmasıdır.
Saray iktidarı, güneydoğuda hendekler kazılıp her yere silah depolanırken, bunu bildiği halde niye göz yumduğunu da bu millete izah etmek zorundadır. Zira Kobani olayları (6-8 Ekim terör ve vandalizm) bu görmezden gelmenin sonucudur, olayların soruşturulmasına da buradan başlanmalıdır. Barışa alan kazandırmak vs gibi argümanlar boştur ve de gerçekçi değildir. Olayın nasıl sonuçlandığı açıktır.
İktidarın, terör örgütünün şehirlerimize hendekler kazmasına, silah ve bomba tahkimatına göz yumması, o dönem asker ve güvenlik güçlerimizin operasyon yapmasına onay vermemesi maalesef bu kanlı olayların yaşanmasına zemin hazırlamıştır.
Herkes bu konuda gerçekçi bir özeleştiri yapmak ve tüm gerçekleri kamuoyuna açıklamak zorundadır. Bütün bu süreçler terör örgütünün istismar edeceği toplumsal alanı genişlettiği gibi iktidara da kendi kutuplaştırıcı siyasi alanını tahkim etmek imkanını vermektedir.
Operasyonlarda Legal ve meşru alanda siyasetin önünün tıkanmaması için dikkatli davranılmalıdır. Siyaset yapma imkanlarının yok edilmesi en çok terörü yöntem olarak belirleyenlere yarar.
Elbette ki legal ve meşru zeminde siyaset yerine silahlı faaliyetlerin odağında olan terör örgütü ve uzantıları ile mücadele edilmelidir. Lakin terör örgütünün ekmeğine yağ süren bu siyaset 40 yıl daha bu illet ile uğraşmak zorunda kalmamıza, örgüte ve dünyaya yeni istismar malzemesi vermemize hizmet eder. Biz tüm terör ve şiddet eylemlerini amasız ve şerhsiz lanetlerken biat etmeyenler hukuku katlederek uygulanan hukuk dışılığı da aynı şekilde takbih ediyoruz.
Ülkemizi, tüm bu terör ve şiddet sarmalından kurtaracak olan ise esasen meşru ve legal alanda siyaset yapan başta HDPli ve diğer siyasetçilerin, amasız lakinsiz terör örgütünü lanetlemek ve onları yokluğa hapsetmeleri olacaktır.
Bu şekilde iktidarın elinde özellikle Kürt siyasetini terör ve şiddet ile irtibatlandırıp istismar ettiği alan gerekçesiz kalacağı gibi toplumsal muhalefetin de eli güçlenecektir. Zamanlaması bakımından zamları, ekonomik krizi, dış politikadaki başarısızlıkları örtmek için Siyaseten yapıldığı aşikar bu soruşturma ve gözaltıların biran önce sonlandırılarak siyasi bir zeminden hukuki bir zemine kaydırılması şarttır.
İktidar ülkemize ve milletimize gün aşırı yaşattığı sıkıntı ve çöküşleri sonlandırmak istiyorsa muhalif kesimlere operasyon yapmak yerine biran evvel istifa edip bu milletin yakasından düşmelidir.