Davutoğlu'ndan Erdoğan'ın 'mümin' tarifine sert tepki: En büyük musibet sizsiniz

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir" sözlerine sert tepki gösteren Davutoğlu "Erdoğan'ın sözlerinden musibetlere kimin sabredeceğini öğrendik: Millet. Milletimizin başındaki en büyük mu

Güncel 10.10.2020 17:53:18 0
Davutoğlu'ndan Erdoğan'ın 'mümin' tarifine sert tepki: En büyük musibet sizsiniz

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir' sözlerine sert tepki gösterdi, 'Erdoğan’ın sözlerinden musibetlere kimin sabredeceğini öğrendik: Millet. Peki sabredecek olan millet ise musibet kim? Bu millete bu musibetleri getirenler kim? Milletimizin başındaki en büyük musibet, aile şirketine dönmüş bu iktidardır' dedi.

Partisinin Mersin 1. Olağan Kongresi'nde konuşan Davutoğlu, bir kez daha iktidara yüklendi. Erdoğan'ın sözlerinden ekonomiye kadar pek çok başlıkta açıklamalarda bulundu.

'ARTIK ÜLKEMİZDE BİR GELECEK PARTİSİ GERÇEĞİ VAR'

İl kongrelerinin, Mersin'in ardından Osmaniye, İzmir ve Karaman'da devam edeceğini belirten Davutoğlu, 'Gelecek Partisi olarak bugünkü kongrelerimizle, büyük kongremizi yapma hakkını kazanıyoruz. Bugünkü kongrelerimizde kazandığımız hak ile inşallah 1 Kasım'da hep beraber Ankara'da yeni bir geleceğe yürüme destanını yazacağız.' dedi.

Davutoğlu, partisinin bütün gönüllülerine teşekkür ederek, şöyle konuştu: 'Artık ülkemizde Gelecek Partisi gerçeği var. En kısa sürede büyük kongremizi de gerçekleştireceğiz. Bugün Mersinlilerden de bunun için ruhsatı aldık. Çok önemli bir adım atmış olacağız. 'Parti kuramaz, kursalar bile yalnız kalırlar, çevrelerinde 3-5 kişi toplanır başka kimseyi bulamaz' diyenlere en güzel cevap il il, ilmik ilmik dokuduğumuz kongrelerimizdir.'

Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle: 

'Erdoğan’ın sözlerinden musibetlere kimin sabredeceğini öğrendik: Millet. Peki sabredecek olan millet ise musibet kim? Bu millete bu musibetleri getirenler kim? Milletimizin başındaki en büyük musibet, aile şirketine dönmüş bu iktidardır. 

Sayın Cumhurbaşkanı artık fakirliğin toplumda kabul edildiğinde, ben ülkeyi yönetemiyorum, sizler için musibete dönüştüm itirafında bulunuyor ve 'sabredin' diyor. Millet niye size ve 'eski Türkiye' ortaklarınıza sabretsin?

Türkiye tarihi boyunca böyle bir dönem görmedi. Ülkenin ekonomisi fiilen iflas etmiş ama bu hükümetin gündemine girmiyor. Bunları konuşmazsak sefamızı sürmeye şatafat içinde yaşamaya devam ederiz, millete de 'sabret' deriz diyorlar. Bu nasıl bir arsızlıktır? Bunlar (iktidar) sahada maçı kaybetmiş, skor tabelasını değiştirmeye çalışıyor.

Bu koalisyon iktidarının ekonomik seviye olarak kendine 2007'ye ulaşmayı hedef koyan programı ancak ve ancak Türkiye'yi küçültme programıdır.'

ERDOĞAN'DAN 'MÜMİN' TARİFİ

Camiler ve Din Görevlileri Haftası Programı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'mümin' tarifi siyasette yeni bir tartışma başlamıştı.

Müminin görevinin varlıkta şımarmamak, yoklukta ise sabretmek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Gerçek mümin, musibetler karşısında, ‘Kahrın da hoş, lütfun da hoş’ diyerek acıyı bal eyleyendir. Kur’an-ı Kerim bizlere ‘Her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylığın’ olduğunu müjdeliyor. Nitekim koronavirüs salgınıyla mücadele ettiğimiz sıkıntılı dönemde, millet olarak, Rabb’imizin birçok müjdesine mazhar olduk' ifadelerini kullanmıştı.

KILIÇDAROĞLU: MÜMİN KUL HAKKI YEMEZ

DEVA Partisi'ne ziyaret gerçekleştiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na da Erdoğan'ın bu sözleri sorulmuştu.

Bir muhabirin 'Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik sıkıntılar yaşayanlar için 'Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir' dedi. Bu sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna Kılıçdaroğlu 'Mümin alçakgönüllüdür. Mümin kul hakkı yemez. Mümin, bu ülkede yatağa aç giren çocuklar var ise Saray'da oturmaz. Bir insanın söylemiyle eyleminin örtüşmesi gerekiyor. Söylemi farklı, yaşam tarzı farklıysa orada riya vardır, ikiyüzlülük vardır. Dolayısıyla Erdoğan’ın söylemlerinin ciddiye alınacağını düşünmüyorum' diye cevap vermişti. 

BABACAN: HÜKÜMETİN GÖREVİ NASİHAT ETMEK DEĞİLDİR

Aynı soruya DEVA Partisi lideri Ali Babacan da 'Hükümetlerin görevi, vatandaşlarımızdan yokluk karşısında sabretmesini istemek değil; mümkün olduğunca en yüksek refah sevisini sunmaktır. Bunu yapamayıp da yokluğa karşı sabredin diye nasihatte bulunmak bir hükümetin görevi değildir diye düşünüyorum' yorumunda bulundu. 

Bu arada Hamit Karış, tek aday olduğu kongrede Gelecek Partisi Mersin İl Başkanlığı'na seçildi.

ÇOK SERT DOĞU TÜRKİSTAN TEPKİSİ

Davutoğlu, Osmaniye İl Kongresi'nde de partililere seslendi. Doğu Türkistan üzerinden hem hükümeti hem de Bahçeli'yi hedef alan Davutoğlu 'İktidara, Bahçeli'ye soruyorum: Doğu Türkistan'a, Kaşgarlı Mahmud'un mirasına sahip çıkmanızı engelleyen kimdir, hangi menfaattir, hangi çevredir...' dedi.

Bahçeli'ye erken seçim çağrısı yapan Davutoğlu 'Osmaniye'den Bahçeli'ye bir çağrı yapıyorum: Gelecek sene erken seçime gidin, Gelecek Partisi'nin gücünü görün' diye konuştu.

Davutoğlu'nun Osmaniye'den mesajları şöyle:

'Bize gözdağı verenlere şunu söyleyeyim: Biz milletin gönlüne girmek adına hangi tehdit üzerimize gelirse bilsinler ki; milletin sinesine sığınır, 15 temmuz gecesi direndiğimiz gibi direniriz. 15 Temmuz'da darbecilerin içinde bulunanların en yakınları en üst devlet makamlarına gelmiş ama sıradan biri aldatılarak bir toplantıya gitmişse yedi sülalesi cezalandırılmış. Cumhurbaşkanının aldatılma hakkı var da sıradan insanların aldatılma hakkı yok mu?

Eski partimizde şeffaflık yasası çıkarmak istediğimizde 'ilçe başkanı bile bulamazsın' dediler. Gelecek Partililere sesleniyorum: Böyle birlerinin bizim ilçe başkanımız olmaya asla hakkı yoktur. Gitsinler başka kapılarda çıkar arasınlar.

'KİBRE VE LÜKSE SON VERİN'

Millete sabır tavsiye edenler, senede 1 gün gidecekleri Ahlat Sarayı için masraf yapıyorlarsa önce tavsiyelerinin gereğini kendileri yapacaklar. Sayın Erdoğan'a sesleniyorum: Geldiğiniz yeri unutmayın. Erdoğan'a sesleniyorum: Kibre, lükse, israfa, şatafata son verin. 

Cengiz Dağcı'nın naaşını Kırım'a Dışişleri Bakanı iken ben getirdim. Türk Dünyası konusunda bize kimse ders veremez. Hele hele Türkçeyi doğru düzgün konuşamayanlar Türkçe konusunda hiç ders veremez.

Buradan söylüyorum. Gelecek Partisi olarak iktidara geldiğimiz gün asgari ücretliden vergiyi kaldıracağız. Asgari ücretliden vergi alacaksınız ama son 5 yılda bütün ihaleleri almış müteahhite vergi istinası getireceksiniz.

'ÇOK ÇOCUKÇA BİR ŞEY'

Başbakanlık yaptığım dönemde terörle mücadele sürerken gittiğim Diyarbakır’da Cuma namazı çıkışı toplanan vatandaşlar Kürtçe 'Başbakan' anlamına gelen 'Serok Vezir Davutoğlu' diye tezahürat yapmışlardı. Bahçeli bunu eline aldı ve bana karşı kullanmaya çalışıyor. Çok çocukça bir şey. Toroslar’ın zirvesinde doğmuş, Horasan lehçesini kaybetmemiş bir annenin dizinde, Türkçe ninnilerle büyümüş olan ben, Davutların Ahmet, Dicle’nin kenarında kendi ana diliyle Kürtçe ninnilerle büyümüş Kürt kardeşlerimizin diline de aynı saygıyı gösteririm.

'KARDEŞLİĞİMİZİN ARASINA KİMSE GİREMEYECEK'

Bunlar istiyorlar ki Kürtler bir partiye oy versin, Türkler bir partiye. Sünniler bir partiye, Aleviler bir partiye. Ama biz bu topraklarda Cihan Devleti kurmuş olanlar şunu biliriz, eğer Selçuklu ve Osmanlı yönettiği halkın örfüne, diline saygı göstermeseydi bin yıllık devlet gelenekleri bu topraklarda sürmezdi.

Cumhuriyetimizin bekası da vatandaşlarımızın kültürüne, diline saygı göstermekle, bunları hakaret unsuru olarak görmemekle olur. Bana her fırsatta 'Serok' diyen Bahçeli bunun için rahatsız. Bizim Güneydoğu’da, Doğu’da bu kadar hızlı örgütlenmemiz nasıl oradaki etnik bazlı bir partiyi rahatsız ediyorsa, İç Anadolu’da, Karadeniz’de, geri kalan yerlerde itibar görmemiz de diğer partileri rahatsız ediyor. Fakat bizim kardeşliğimizin arasına kimse giremeyecek.

'ERDOĞAN DA BAHÇELİ DE SUSUYOR'

Bahçeli'nin Kürtçe dilinde yapılan bir tezahürat için bizi hedef aldığı vakitlerde, ilk Türkçe lügat olan Divan-u Lügatit Türk’ün yazarı Kaşgarlı Mahmud’un diyarında, bizim ata yurdumuzda her gün Uygur kardeşlerimiz işkence altında ve Sayın Bahçeli susuyor, Erdoğan susuyor. Bu utanç vesilesidir. Sayın Bahçeli’nin bize sesi çıkıyor, Erdoğan gerektiğinde her şeyi söylüyor ama Çin’e gelince ses yok. Kaşgarlı Mahmud’un torunlarına sahip çıkmanızı engelleyen nedir? Hangi menfaattir? Hangi çevredir? Bunu söyleyin! İşte meydan okuyorum. Çin’in zulmüne karşı 39 ülkenin imza attığı bir bildiriye imza atmamak da bu hükümetin gelecek nesillere bıraktığı bir yüz karasıdır.


Cuma 15.6 ° / 10 °
Cumartesi 16.1 ° / 9.6 °
Pazar 13.7 ° / 2.7 °