Sitemiz köşe yazarı, İTÜ TMDK Sanatçı Öğretim Üyesi Dr. Göktan Ay ile, yeni yayımlanan “Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Müzik Kurumlarımız” adlı eserini konuştuk…
ENPOLİTİK: Sn.Hocam, nasılsınız? Korona sürecinde yine boş durmadınız ve ikinci kitabınız yayımlandı. Neden sürekli yazıyorsunuz?
AY: Teşekkür ederim, iyiyim. Bu eseri Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın üretken Müdürü Prof. Dr. Uğur Türkmen ile birlikte hazırlamak için yola çıkmıştık. Türkmen Hoca; Çok Sesli Müzik , ben Türk Müziği alan uzmanı olarak aynı sorulara cevap verecek, sonra sonuçları çıkaracaktık. Sonra, corona v.b. sebeplerle ayrı çıkarmaya karar verdik. İnanıyorum ki; aynı soruların cevaplarını, Sevgili Uğur Hocam, ayrı bir kitapla sizlere ulaştıracaktır.
Yazmak; içimden gelen bir olgu. Rahmetli babamın Köy Enstitüsü mezunu olması ve şahsımın ailemle çok şeyi paylaşmam etken oldu. Rahmetli annem de çok yaratıcıydı, hiç boş durmazdı, ekonomik olarak eve çok destek vermişti. Dolayısıyla; yanlış yapılan işleri görünce, uygun bir dille, uyararak ama kurumsallaşmaya önem vererek düşüncelerimi ifade ediyorum. 1400’e yakın köşe yazım oluştu. Hepsinde, sorunları çözüm yollar ile yazdım. Bu eserde de aynı yolu takip ettim. Gizlilik yok, gerçekler var!..Kimseye yaranmak yok, doğru eleştiri yok…
Müzik akademisyenleri unvan almak, makama gelmek için YÖK’ün belirlediği her maddeyi yerine getiriyor, ama, alana hizmet için ellerini taşın altına koymuyorlar…
Ayrıca, gençlerin birçok konuda eksik olduğunu, müzik akademisyenlerinin sorunların üzerine eğilmediğini görüyordum. Bu, alanında ilk kitap olmuştur.
ENPOLİTİK: Güzel Sanatlar ve Müzik Eğitimi’nin sosyalleşmede, etkileşimde, başarıda rolü var mı?
AY: Güzel Sanatlar ve Müzik Eğitimi hayatın en önemli ve zevkli bir parçasıdır. Birey, kişisel gelişimini, mutluluğunu, diğer bireylerle ve toplumlarla sağlıklı iletişimini bu yolla geliştirir. Ve mesleğinde sosyalleşerek, etkileşimde, başarıda önemli roller üstlenir.
Güzel Sanatlar ve Müzik STK’larına baktığınıza, binlerce meslek sahibinin, akşamları ya da hafta sonları ,meslek edinme- yetenek-resim-spor-koro-çalgı – kurslarına katıldığını görüyoruz.
“Bilgisiz insan şüphesiz kördür; ey bilgisiz, yürü, bilgiden nasip al. Bak, doğan ölür; ondan eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun. İnsan iki şey ile kendisini ihtiyarlamaktan kurtarır: biri iyi iş ve diğeri iyi söz. Kendin ölümsüz bir hayat dilersen, ey hâkim, işin ve sözün iyi olsun” (Kutadgu Bilig)
ENPOLİTİK: YÖK tarafından yayımlanan, Kanun ve Yönetmeliklerin doğru uygulanmasını, ya da kaldırılmasını savunuyorsunuz…Neden?
AY: Çok açık. Yayımlanan kanun ve yönetmeliklerin uygulanmaması devlete olan güveni yitirtiyor. Her yönetici Devleti temsil ediyor. Bhayatımda, kişisel değil, kurumsal düşündüm. Ama, akademisyenler bazı isteklerimi şahsi aldılar. Ne yazıyorsam ispatlıdır, dedikodu yapmam ve yazmam…
Mesela YÖK Başkanlığı’na (Ankara/10.12.2019) bir yazı yazdım.
Lisansı “müzik” olmadığı halde, sadece Y.L./Dr.’yı “müzik” alanında yaparak, müzik alanında “kadrolu Doç.” olarak atanabilir mi? Lisansı “müzik” olduğu halde, sadece Y.L./Sy.’yi “iletişim” alanında yaparak, iletişim alanında Doç. olunabilir mi? diye sordum ve örnekler verdim.Gelen cevapta, 2547 sy.kan. Doç. olmak için gereken şartları belirten sayfaları fotokopi yaparak gönderilmişti. Yani, kısaca çözüm istenmiyordu!..Bu konu benim şahsi işimde değildi, kurumların inanırlaığını bitiriyordu.
ENPOLİTİK: Yıllardır, Müzik Alanı Öğretmen Yetiştirme Programları’nda, “Türk Müziği (TSM-THM)” dersleri ve çalgıları neden yer almamıştır? Son yıllarda; ders yapılanmaları/içerikleri v.b. gibi konularda gerçekçi adımlar atıldı mı?
AY: Maalesef,modernleşme ve çağdaşlaşma batı takliti olmakla eşdeğer sayılmış, ilk kurulan müzik kurumlarında çok sesli müziğe yer verilmiş, ama Türk Müziği’ne yer verilmemiştir. Oysa, yetenekli gençlerin, kendi; tarihinden, kültüründen, edebiyatından, sanatından, müziğinden haberdar olması kadar doğal bir yol olamaz.
Fakat, 1975’te kurulan İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’ndan sonra Konservatuvarlarda, 1996’dan sonra nihayet,Eğitim Fak. GSE Bölümü Müzik Öğretmenliği ABD’lerde Türk müziği çalgıları-nazariyatı-koro çalışmaları yapılmaya başlanmış ve ders planlarına girmiştir.
2809 sy.kan. geçici 10.md.2. fık. İle, yüksek tahsil yapmış Konservatuvar Sanatçı Öğretim Elemanları’nın , üniversiteye intibakı sağlanırken de yine Çok Sesli Müzik mensupları pozitif ayrımcılık görmüş ve her başvurana Prof. unvanı verilmiştir. Ancak, aynı şartları taşıyan Türk Müziği Konservatuarı hocalarına ise Y.Doç.Dr. ve Doç. unvanı verilerek mağduriyet yaratılmıştır.
Hala, gizli gizli Türk Müziği’nin eğitime girmesinden rahatsız olan ve yetkililere etki ederek bu doğru uygulamayı , proje adı altında kaldırmak isteyenleri maalesef görebiliyoruz.
Ancak, artık geçmiştir, Çok Sesli Müzik ve Türk Müziği “müzik eğitiminde” birlikte yerlerini almışlardır ve alacaklardır da…
ENPOLİTİK: “Konservatuvar öğrencisi “özel yetenekleri olan” kişidir. Bu öğrencinin; doğru, gerçekçi ve ideal olarak işlenmesi gerekir…” diyorsunuz. Açar mısınız?
AY: Küçük yaştaki ‘yetenekli’ öğrencinin gelişiminde; sadece çalgıda değil, kişiliğiyle de sağlamak, ülkeye hizmet edecek, ülkesi ile gurur duyacak bir kişi olarak yetiştirmek vb. konservatuvar hocalarının asli görevidir.
Geleceğin konservatuvarları; A/ Ortak metodolojiyi kullanan, B/ Müziği; Çok Sesli Müzik/Türk Müziği diye ayırt etmeyen, C/ Her alanda değil, özel alanlarda etkili/yetkin olan, festivallerde yer alan, D/ Öğrencilere yeteneklerine ve isteklerine göre müzik eğitimi sunabilen, E/ Okuyan ve okuduğunu sorgulayabilen, F/ Araştıran ve yazan, G/ Sadece çalmak değil, teorik bilgilere de sahip olan H/ Sağlam karakterli ve kişilikli öğrenciler yetiştirmeyi amaç edinen, I/ Bulundukları il/ilçe insanlarına hizmet eden, onların kültürel değerlerine sahip çıkan, etkinliklerine katan kurumlar olmalıdır.
SANAT KURUMLARINA; İYİ SEÇİLMİŞ, DİKSİYONU DÜZGÜN AZ SAYIDA ÖĞRENCİ VE KURUMUNA SAHİP ÇIKAN, KURUMU MAAŞ İÇİN GÖRMEYEN, LİYAKATLİ/KALİTELİ ÖĞRETİM ELEMANI KADROSU SEÇİLEMEDİĞİNDEN VE AMACINA/HEDEFİNE UYGUN BİR DERS PROGRAMI YAPILAMADIĞINDAN, YABANCI DİLİN SANATI EZMESİNE İMKÂN VERİLDİĞİNDEN hedefe ulaşılmış demek zordur. Çünkü bir konservatuvar müdürü göreve gelirken rektöre ve atandığında çalışanlarına hedeflerini açıklamaz. Hiçbir rektör de konservatuvar çalışanlarının eğilimlerini dikkate almaz… Bazıları da kendi atadığı için, yanlışlarını duymak istemez. İşte en kötüsü budur! Bunu bilen müdür; rahatlıkla at oynatır, mobbing uygular, ötekileştirme yapar… Ama üç yıl sonra çok başarılı -istisnasız- olduğunu söyler. Devran böyle gelir, geçer…
ENPOLİTİK: Birçok olay, konser, basındaki haber, bazen bizi; “müzik eğitiminde nerede yanlış yapıyoruz?” diye düşündürüyor…Ama hâlâ “sanatçı meslek tanımı” yapılmamış ve ortalık sanatçıdan(!) geçilmiyor. Bu durumda genç ne yapacak?
AY: Bu konuda yaklaşık bir senedir Çalışma Bakanlığı Mesleki Yeterlilik Kurumu Genel Müdürlüğü ile Eyüp Musıki Vakfı çatısı altında bir çalışma yürütüyoruz. “Türk Müziği İcracısı, Türk Müziği Çalgıcısı, Türk Müziği Koro Şefi” alanlarında Mesleki Yeterlik kurallarını/yönergesini hazırlıyoruz. Bu çalışma müzik alanında ilk olacağı için zorlanıyoruz, ama başaracağımıza ve bazı konuların netleşeceğine inanıyoruz.
Ayrıca, gençlere; güzel ve önlerini açacak, mezun ettikleri okulları önceleyecek bir yapıyı armağan ederek, karamsarlıklarına çözüm bulmaya çalışıyoruz.
ENPOLİTİK: TÜBİTAK- AB v.b. Projeleri ilginç. Proje başlıklarından bir anlam ve nasıl bir sonuç çıkacağı anlaşılmıyor ve “alana yararlı olmayan” konulara evet deniyor…Neden?
AY: Bunu ben de anlamıyorum, enerjiler ve paralar boşa akıyor. Yazdığımız zamanda müzik akademisyenleri küsüyorlar. Oysa, o projeler sadece unvan ve akademik teşvik almak için yararlı…
ENPOLİTİK: MEB ile YÖK‘ün, müzik eğitiminde aynı terminoloji ve amaçta birleşmediğini yazmışsınız..Nasıl? Neden?
AY: Bu konudaki “tenakuzları” ve olması gerekenleri en çok yazan kişiyim. YÖK ayrı, MEB ayrı, Kültür Bakanlığı ayrı bilim dili ve terminolojisi oluşturamaz. Ama, oluşturuluyor ve bizim camia ses çıkarmıyor. Şimdi bir de “rektör olma” hevesi çıktı, çünkü rektörlük te kriterler yok oldu…Rektörler arasında uçurum meydana geldi, ama isimleri ve hakları rektörlükten!
İki örnek verelim; MEB, yanlış olarak “Geleneksel ‘müzik kültürümüzü’ yansıtan örneklere yer verilmelidir” demiş, ancak YÖK, doğru olarak “geleneksel” kelimesini kullanmamıştır. Çünkü geleneksellik, Türk müziğinin doğasında olan bir özelliktir, ayrıca vurgulamak doğru değildir. YÖK; “Çok sesli müzik literatürde yoktur” demiş, ama MEB kullanmıştır. Bir yazıma YÖK tarafındam gelen cevapta; “7. Uluslararası literatürde ‘Western Music’ ve ‘Türk Müziği’ ifadelerinin yaygın olarak kullanılmasından dolayı bazı derslerin adlarında ‘Batı Müziği’ ve ‘Türk Müziği’ ifadeleri kullanılmıştır” denilmiştir. Ancak, YÖK’ün taslağında “Batı Müziği” diye bir terim yoktur. İlginç değil mi?
Yöntem şöyle: YÖK, bir akademisyene (genellikle aynı kişilere) görev veriyor, “komisyon kur” deniyor. Sağolsun, o da; kendine ses çıkarmayacak, akıllı olduğunu onaylayacak, eğitim planları hakkında tek bir makalesi, çalışması vb. olmayanlardan ekip kuruyor. Çalışma; “olağanüstü oldu, mükemmel oldu, bugüne kadar yapılanların en iyisi vb.” denerek YÖK’e sunuluyor. Kısaca; komisyon başkanı, kendini parlatmak için komisyon üyelerini kullanıyor. Sonuç, yine “müzik eğitiminde memnuniyetsizlik” oluyor….
Öğretmeni; tek yanlı bir “müzisyen” değil, “çok yönlü olması”nı sağlamak yeterlidir.
Gelelim yayınlara: “Müzik Eğitimi Alanında kitap yazanların branşı ne? Alan mensubu olabilir de, o dersin öğretmeni mi? Bağlama çal(a)mayanın, bağlama metodu yazması olabilir mi? Bağlama çal(a)mayanın, “Haydar Haydar”ı notaya alması mümkün mü? Keman çalmayanın, “keman dersi kitabı” yazması mümkün mü? Mesela, GSL’de okutulan kitapları kim(ler) yazmış?
ENPOLİTİK: 46. Kuruluş yılını kutlayan “İTÜ İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı” nın web sayfasında, yıllardır yayında olan; “misyon-vizyon” ve “tarihçesinin” eksik ve yanlış yazıldığını yazıyorsunuz…Nasıl olabiliyor?
AY: 1975’te, İstanbul TMDK’nın ve İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun kurulması gerçekleşmiştir. TMDK’nın kurulmasında başta Süleyman Demirel olmak üzere, Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem, Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Emin Bilgiç ve Kurucu Başkan Ercüment Berker’in ve birçok kişinin desteği olmuştur. Kendilerine teşekkür ediyoruz.
Ben kurumuma çok bağlıyım ve Türk Müziği’nin merkezi olduğunu, fakat son yıllarda çizgisinden çıkarıldığını düşünüyorum. İlgili düşüncelerimi de sürekli yazılı olarak Müdürlükle paylaşıyorum. Çünkü; söz uçar, yazı kalır! Yapılan yanlış işleri, nasıl olması gerektiği açıklaması ile yazıyorum, ama, akademisyenlerce olumlu bulunmasına rağmen, bütün Müdürlerden tepki aldım. Merak edenler, dosyalarımdan bulabilirler.
Misyon-Vizyon konusu birçok kurumda ve üniversitede yanlış. Seri halinde bir süre köşemde yayınladım ve o kurumlara da gönderdim. (İTÜ ve İTÜ TMDK dahil) Hiçbir şey değişmedi. Kurumların başındakiler eleştiriyi hep yıkıcı ele alıyorlar. Mesela; Ekim 2018’de rektörlüğe e-posta gönderdim. “İTÜ WEB'inde yer alan şu haber yanlıştır; 'Üniversitemiz bünyesinde ilk Türk Müziği Konservatuarı olarak kurulan İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı, bilimsel ve sanatsal faaliyetlerinin yanı sıra “İTÜ TMDK Yayınları” kapsamında müzik alanına kazandırdığı birbirinden değerli eserler ile dikkat çekiyor.' Konservatuarımızın adı Türk Musıkisi Devlet Konservatuarı'dır, bu resmi addır ve değiştirilemez.Ayrıca, üniversite bünyesinde ilk kurulmamış olup, 1975'te kurulan Konservatuar,1982 yasası ile İTÜ'ye bağlanmıştır. Bu gibi yanlışların web'de yer almaması gerekir. Saygılarımla.” Yine Aralık 2019’da webte yer alan haberi, yine ben ikazla düzelttirdim. 'Türkiye'nin Antarktika'da ne işi varhttp://www.itu.edu.tr/itu-hakkinda/haberler/2019/02/27/antarktikada-turk-bilimsel-arastirma-kampi-kuruldu
Sn.Rektörüm, Antartika olacak. Saygılarımla.”
Belirtmek isterim ki; İTÜ TMDK olarak, büyük bir Konservatuarız. İTÜ web sitesinde neden bağımsız/ yüksekokullar içinde değil de “Öğrenim Birimleri” içinde “MİAM, Güzel Sanatlar Bölümü, Türk Dili Bölümü vb.” ile birlikte yer alıyoruz? anlayamıyoruz. Yeni rektörümüz Sn. Prof.Dr.İsmail Koyuncu’nun gerekli değerlendirmeyi ve düzeltmeyi yapacağına inanıyorum.
Bir web sayfasında böyle yanlışlar olabilir mi? Kurumsal İletişim görevlileri ne yapıyor?ENPOLİTİK: Müzikte Neler Tartışılıyor?
AY: Müzik alanında akademik çalışma için sanat alanında “bazı temel eserlerin okunması” bile yeterli olacaktır. Her yıl öğrencilerime; müzik alanında okumak isteyen kişilerin 4 yıl boyunca okumalarında yarar gördüğüm yayınların olduğu bir liste veriyorum. “Her ay, ‘bir kitap’ alsanız bu bile kazançtır. Hocalarınızın dediğini ezberlemeyin, sorgulayın. Çalgınızda ‘kopya’ olmayın, ‘iyi örnekleri dinleyerek’ kendinize göre bir tarz geliştirin. Okuyuşta iyi örnekleri dinleyerek kendinizi farklı kılın. ‘Arşiv’ oluşturun vb.” diyorum. Ama maalesef, “imtihanda soracak mısınız?” sorularına muhatap oluyorum. İstanbul’da, Pan Yayıncılık’ın yerini bilmeyen, bir kere dahi uğramamış müzik öğrencisinden fayda gelir mi? İTÜ TMDK Kütüphanesi’ne en fazla kitap hediye eden kişiyim. (2018’e kadar, kütüphane ismine, emeği geçmeyen liyakatsiz bir kişinin isminin eklenmesi ile artık hediye etmiyorum.) O nedenle; her öğrencinin/mesleğe başlayan araştırma görevlisinin, evinde bir küçük kütüphane yer almalıdır. THM ve THO alanında eğitim gören her öğrenci, en az dört yörede derleme gezilerine katılmış olmalıdır
ENPOLİTİK: Kütüphaneye yeni isim verilmesini açar mısınız?
AY: Okuldaki gelişmeleri takip eden, içinde olan, notlar yazan, kurullarda olan, dilekçe ile uyaran/bilgi-görüş sunan bir kişiyim. Aramızdan ayrılan ve hiçbir kavgamız/tartışmamız olmadığı halde, hakkımda sürekli kötülükler/dedikodular yapan Ş.B. için yapılan yayınları, “kütüphaneye isim eklemeleri” görünce yazmadan edemiyor insan.. Çünkü, başka bir profil çiziliyor. “Ölmüş kişinin arkasından konuşma” diyorlar, ama yapılan yanlışlar durmuyor ki! İTÜ’nün amaçlarına uygun olarak çağdaş, uluslararası düzeyde lisansüstü eğitim imkânı sağlanmıştır. Müdür Prof.Dr. Lale Berköz zamanında başlatılan çalışmalar devam ettirilmiş,yer tahsisi yapılmış ve daha sonra Konservatuvar Kurucu Başkanı Prof. Ercümend Berker’in adını taşıyacak “Prof. Ercüment Berker Kütüphanesi Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi” kurulmuştur. Ancak eski rektör Prof.Dr. Mehmet Karaca zamanında, birden kütüphaneye yukarda adı geçen Ş.B.’nin koleksiyonunun Teyzesi tarafından bağışlanacağını ve isminin ekleneceği duyurulmuştur.Ben de sormuştum;
Acaba, bu koleksiyonun değeri, Kütüphaneye ismi verilen, Konservatuarımız Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı rahmetli Prof.Ercümend Berker’le eşit midir?
Ya da, 2019’da arşivini bağışlayan Tanbur üstadı Sn. Sadun Aksüt hocamızla eşdeğer midir?
Eşdeğer ise, Sadun Aksüt adı neden verilmemiştir?
Ş.B.’nin ismi, neden bir köşeye değil de, E.Berker’in ismine eklenmiştir?
Bu koleksiyonun değeri ne kadardır?
Veya ben de bağış yapar, Kütüphanenin bazı ihtiyaçlarını giderirsem, adım eklenecek midir?
TMDK Kurucu iki sanat dalından THM’nin Başkanı olan, rahmetli Nida Tüfekçi Hocamızın arşivi gelince, onun ismi de eklenecek midir? (Bana göre sadece o isim eklenebilir..)
Kısaca, bu durum Konservatuarı rahatsız etmiş bir uygulama olmuştur. Ama, arkadaşlarımız, haklısın ama boşver” dediler…Ben, resmi bir yazı ile Müdürlüğe ve TMDK akademisyenlere, “bu güne kadar ençok bağış yapan kişi olarak, bu isim kaldığı sürece bağış yapmayacağımı ve kapısından içeri girmeyeceğimi” belirttim, görevimi yaptım…
Bu ismin eklenmesini “etik” bulmuyorum…
ENPOLİTİK: Sonuç olarak bu kitabı alanlar neler bulacaklar?
AY: Kitapta şu soruların cevaplarını rahatlıkla bulabileceksiniz;
Günümüzde sayıları hızla artan Müzik Eğitimi Kurumları ve Konservatuvarlar, üzerine düşen görevi yapıyorlar mı?
MEB Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri, Eğitim Programları ile Lisans Eğitimi’ne hazırlık yapabiliyor mu?
Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümleri, müzikte; hangi açığı kapatıyor ya da kapatıyor mu?
Eğitim Fakülteleri, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Müzik Öğretmenliği/Eğitimi ABD’lerin eğitim programları, ülke gerçeklerini yansıtıyor mu?
Devlet Konservatuvarları ile Türk Müziği Konservatuvarları, nerede birleşiyor ya da birleşiyor mu?
Üniversiteleşme Müzik Eğitimi Kurumları’na ve Konservatuvarlara ne getirdi?
Unvanlar; yayınların/projelerin artmasına yardımcı oldu mu?
Çeşitli kuruluşlarla yapılan Müzik Projeleri ve Sempozyumlar’da sunulan bildiriler uygulamada yer buluyor mu?
Unvanlar; Müzik Terminolojisi’nin netleşmesine yardımcı oldu mu?
Müzik; üniversitelerde kendini sanat ve bilim dalı olarak kabul ettirebildi mi?
MEB ve YÖK; müzik alanında paralel çalışma yapıyor mu?
Müzik Akademisyenleri, sorunları çözmek için elini taşın altına koyuyor mu?
İşte; 42 yılda kafamda oluşan, derslerde öğrencilerimin merak ettiği, her müzik insanının bilmesi gerektiği, bu ve benzeri soruların cevaplarını vermeye çalıştım.
ENPOLİTİK: Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz.
AY: Çok teşekkürler…Kitabımın; müzik alanı sorunlarının çözülmesine yardımcı olmasını dilerim.