Gelecek Partisi 1 yaşında!

Gelecek Partisi 1 yaşında!

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, partisini 1. yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sert sözlerle yüklendi: Vasisi Bahçeli, rota çizeni Perinçek olan bu vesayet rejiminden Sayın Erdoğan’a sadece sözcülük kalmıştır.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisini 1. yıl dönümünde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sert sözlerle yüklenen Davutoğlu 'Vasisi Bahçeli, rota çizeni Perinçek olan bu vesayet rejiminden Sayın Erdoğan’a sadece sözcülük kalmıştır. Bu iktidarın içinde bulunduğu vesayet rejimi dünyası milletin ve Türkiye’nin içinde bulunduğu dünyadan tamamen kopmuştur. Millet iş derdindedir, bunlar bir kişiye beş maaş verme derdindedir' dedi.

Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle:

'İlk aşamada, zarar vermeye değil düzeltmeye, egoya değil kamuya ayarlı hayat felsefemizin bir gereği olarak içinde bulunduğumuz iktidar partisinin en üst makamlarına gördüğümüz yanlışları en açık ve en samimi bir dille özel görüşmelerde aktardık.

Bu iyi niyetli çabalarımıza trol çetelerinin saldırıları, bizzat sayın Cumhurbaşkanını ağzından trenden inme binme ithamları ile, 28 Şubatta bile kesilmeyen konferanslarımızın iptallerine varan baskılarla cevap verildi.

Bu cümleleri, eleştirileri ve çözüm önerilerini iyi niyetle yapmış ve AK Parti’nin girdiği yanlış yoldan dönmesini arzulamıştık. Maalesef bütün iyimser beklentilerimiz kibirli bir inkarla, bütün samimi çabalarımız hak tanımaz bir ihraçla sonuçlandı.

AK Parti bir aile yönetimine, iktidar ise başta 28 Şubat artıkları olmak üzere Türkiye’nin ve milletin hayrına sicilleri boş ancak darbecilikten ekonomik iflasa sicilleri sabıkalı isimlerle koalisyon hükümetine döndü.

2 Eylül 2019’da ihraç istemiyle disipline sevk edilince 13 Eylül 2019’da birlikte istifa ederek yeni bir siyasi hareket başlatacağımızı ilan ettik. Böylece bu mücadelede üçüncü aşamaya geçerek Gelecek Partimizin geleceğinin işaret fişeğini çakmış olduk.

O dönemde yazılanları bir hatırlayın kardeşlerim. Bir taraftan medya diğer taraftan ülkemize bu toprakların hamurundan neşet eden yeni, iddialı gelecek ideali konmasından rahatsız çevreler “kuramazlar, yapamazlar,bu korku ortamında kimseyi ikna edemezler” dediler.

Bundan yüzyıl önce Sivas Kongresinden TBMM’nin kuruluşuna giden süreçte Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliye hareketi için söylenenler bizler için de söylendi. 'hayal' dendi, “millet mücadeleden bezgin” dendi, “kendinizi ateşe atıyorsunuz” dendi.

Birileri her türlü baskı yöntemlerinin hazırlıkları içindeyken, birileri konforlarına gömülmüşken, birileri ses çıkarabilmek için korku duvarlarının aşılmasını sessizce beklerken yüzü aşkın yiğit insan Bolu’da biraya gelerek “biz buradayız” dedi.

3 Aralık 2019’daki toplantı bizim Sivas kongremizdi. Anadolu’nun, Mezopotamya’nın çocukları, her inançtan, mezhepten ve gönül coğrafyamızın her bir köşesinden ve her bir siyasi geçmişten samimi, basiretli ve cesur insanlar bir kez daha omuz omuza vermişlerdi.

Üç ay içinde böyle nitelikli ve cesur bir toplulukla buluşabilmek ne tesadüfle ne de şahsi çabalarımızla izah edilebilirdi. Bu Allah’ın takdiri ile toplumsal mayanın tarih sahnesine çıkış iradesiydi.

Arkadaşlarımızla birlikte 12 Aralık günü partimizin 152 kişilik kurucu listesini, İçişleri bakanlığı ve Yargıtay başsavcılığına teslim edip kuruluşu ilan ettiğimizde bizi iktidar partisinin dar kulvarına sıkıştırmak isteyenlerin ne kadar yanıldığı ortaya çıktı.

Çok sık gündeme gelen haklı bir kaygı var; ‘kazanımlarımızı kaybetmemek...' Kazanımlarımızı kaybetmemeliyiz ama ya kaybettiğimiz değerleri nasıl kazanacağız diye samimiyetle sorduk ve cevap verdik: Yolsuzlukların ve kaymalarının tek çözümü siyasi ahlaktır dedik.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sadece ama sadece kriz, hukuksuzluk, adaletsizlik, verimsizlik üretir dedik. Bu sistem demokrasimizi de milletin ekmeğini de küçültür dedik. Rasyonel bir yönetim ancak liyakat sahibi kadrolarla olur dedik. Bu kafayla ekonomimizi iflasa sürüklersiniz dedik.

Soru açıktır: Gelecek Partisi’nin cesur ve samimi kadroları bütün bu baskıları göğüsleyerek korku duvarlarını yıkmasaydı bu partilerin kurulmasının önünü açan iklim değişikliği yaşanabilir miydi? Türkiye siyasetine Gelecek Partisi ile birlikte yeni bir soluk, yeni bir yaklaşım ve yeni bir tarz gelmiştir.

Eğer Bolu’daki 3 Aralık 2019 kurucular kurulu toplantımız 1919 Eylülündeki Sivas Kongresi ise, 1 Kasım 2020’deki Büyük Kongremiz TBMM’nin 23 Nisan 1920’deki kuruluşu gibidir.

Milletimizin sessizliğini kimse suskunluk zannetmesin. Milletin sessizliğinden daha büyük bir feryat yoktur. Bu koalisyon iktidarı millete sağır olduğu için milletin sesini duymamaktadır. Bu koalisyon iktidarı millete kör olduğu için milletin halini görmemektedir.

Vasisi Bahçeli, rota çizeni Perinçek olan bu vesayet rejiminden Sayın Erdoğan’a sadece sözcülük kalmıştır. Bu iktidarın içinde bulunduğu vesayet rejimi dünyası milletin ve Türkiye’nin içinde bulunduğu dünyadan tamamen kopmuştur. Millet iş derdindedir, bunlar bir kişiye beş maaş verme derdindedir.

Önlerine gelen herkesi dış mihrak uzantısı olarak suçlayıp sonra da küresel siyasi gelişmelere göre bakan değiştiriyoruz, politika değiştiriyoruz, hatta dış mihrak için reform bile yapmayı düşünüyoruz çizgisine gelmişlerdir.

Samimi bir iktidar, yerli bir iktidar, yerli bir hükümet Biden’a, Putin’e, Trump’a bakıp ülkesinin demokrasisini şekillendirmez. Milletine bakar, milletine. Bunlar milletin sesini unutalı çok zaman oluyor.

Sayın Erdoğan’ın ülkeyi getirip bıraktığı yer “acı reçete” yazan bir iktidardır. Evet Erdoğan millete aç karna içilmek üzere acı reçete yazacaklarını söylüyor. Nasıl olsa kendilerine bu acı reçetenin ucu dokunmayacak. Nasıl olsa onların keyfi yerinde.

Size yazdığımız Gelecek acı reçetesi şifa bulmanız için tek çıkış yoludur. Bu reçeteyi tıpkı millete söylediğiniz aç karna içmeniz gerekiyor. Öncelikle yemeyi bırakın. Bir kişiye beş maaş düzenini bitirin. İsraf projelerini durdurun.

Geniş işsizliğin yüzde 30’a, enflasyonun yüzde 15’e, faizlerin yüzde 15-20’lere ulaştığı bir yerde siz nasıl millete acı reçete yazacaksınız. Millet zaten sizin zehir ettiğiniz hayatını çile ile yaşıyor. Yetmiyor bir de millete acı reçete mi yazıyorsunuz.

Yıllar sonra hukuk dediniz ertesi gün Ayhan Sefer Üstün’ün evini mafya artıkları kurşunladı. Bir tek cümle söylediniz mi? Bu ucuz mafya artıklarınızın, ortağınız 28 Şubat artıklarının, medya silahşörlerinin bizleri korkutabileceğini mi düşünüyorsunuz?

Ağzınızdan seneler sonra adalet kelimesi çıktı ertesi gün affedip serbest bıraktığınız bir mafya lideri ortağınızla birlikte ana muhalefet partisi liderini ağza alınmayacak küfürlerle tehdit etti. Çıkıp bir tek cümle söyleyebildiniz mi?

Hayaller reform, gerçekler beşinci sınıf mafya düzeni! Hayaller tam bağımsız Türkiye, gerçekler Küresel güçlere uygun değişiklikler... Hayaller koalisyonsuz tek başına Erdoğan iktidarı, gerçekler eski Türkiye’nin bütün artıklarının yönettiği bir gizli koalisyon.

Partimiz Türkiye’nin 20. yüzyıla ait krizlerden artık çıkması ve geçen yüzyılın muhasebesini hitama erdirip ülkemizin yeni yüzyılda mesafe alması için yola çıktı. Bu hedefin anlamı eski Türkiye defterinin kapatılması ve geleceğimize sahip çıkılmasıdır.

Ülkemiz ve milletimiz bu sığ ve basit kısır döngüyü hak etmemektedir. Geçen yüzyılın prangaları, sorunları ve tabuları siyasal sermaye olarak kullanıldıkça milletimizin geleceğinden seneler kaybolmaktadır.

Gelecek Partisi milletimize zorla giydirilmiş, mecbur bırakılmış ve mahkûm edilmiş bütün çıkmazlardan kurtaracak çözümün amasız fakatsız tam demokratik bir Türkiye arzusu olduğunu gören kadroların ve fikirlerin buluşmasıyla ortaya çıkmıştır.

Geleceğe bakamayanlar eski defterlere sıkı sıkı sarılmakta, geleceğe yürümeye cesareti olmayanlar geçmişin konforlu tabularını kaybetmekten korkmaktadırlar.

Bütün dünyanın durduğu ve endişeli bir şekilde geleceğini tekrar tekrar tefekkür ettiği 2020 yılı sonrasında küresel ve ulusal düzeyde yeni doğumlara şahitlik edeceğimizi şimdiden öngörebiliriz.

KOVID-19 salgını sonrası dünya ve Türkiye’nin farklı olacağını hepimiz görüyoruz. Gelecek Partisi olarak bu yeni döneme “Türkiye İçin Hazırız” diyerek giriyoruz. Dünyada ciddi bir şekilde popülist ve içe kapanmacı politikalardan çıkış tartışmaları tekrar başlarken Türkiye ciddi bir demokrasi açığı vermektedir.'