DEVA Partisi'nin 1'inci Olağan Kongresi Ankara'da gerçekleşti. Canlı yayında Türkiye-Çin ilişkileri ile ilgili çarpıcı bir yorumda bulunan Babacan "Oradan çok ciddi kötü kokular geliyor. Doğru mu yanlış mı henüz bunl
Ali Babacan'ın liderliğinde 9 Mart'ta kurulan DEVA Partisi, 1. Olağan Kongresi'ni Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleşti.
Pandemi koşulları nedeniyle kongreye sadece parti yöneticileri ve delegeler katıldı.
Saat 10.00'da başlayan kongrede 'Türkiye'nin umudu Ali Babacan' sloganlarıyla karşılanan Babacan, 'Biz hep beraber bu ülkenin umuduyuz' dedi.
Kız kardeşinin başörtüsü nedeniyle üniversiteden uzaklaştırıldığını hatırlatırken gözyaşlarına hakim olamayan Babacan, sık sık partililer tarafından alkışlandı. Babacan 'DEVA Partisi bir kadro hareketidir, bir kişi tek başına bir hiçtir' diye konuştu.
Babacan, kongrede yaptığı konuşmada, 2020 yılındaki sıkıntılara rağmen Türkiye'nin derdine derman olmak için yola çıktıklarını söyledi.
Türkiye'nin çok zor ve karanlık dönemlerden geçtiğini belirten Babacan, 'Hiçbir zorluk umudumuzu kaybetmemize neden olmadı. Hiçbir karanlık sonsuza dek sürmedi' diye konuştu.
Babacan, 28 Şubat'taki zorbalığı hep birlikte yaşadıklarına dikkati çekerek 'Benim o dönemlerde siyasete girmem, tüm bu yaşananlara karşı bir isyandı. Siyasete girdim, ülkemizi hak ettiği adalet, özgürlük ve refah seviyesine taşımak ve 2001 krizinden çıkarmak için mücadele ettim' ifadelerini kullandı.
'YAZDIK GÜNAH DEĞİL Mİ?'
Ülkenin yeniden ekonomik krize girdiğini ifade eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Yoksulluk ve gelir adaletsizliği tüm toplumda derinden hissediliyor. Kötü yönetim yüzünden yoksulluk hızla yaygınlaşıyor. Çiftçiler, üreticiler elindekini kaybediyor. Esnaf günlerce siftah yapamıyor. Emeklilerin aldığı maaş günbegün eriyor. Memur ve işçiye onurunu ve gururunu aşağılayan sefalet ücretleri reva görülüyor. Gençlerimiz işsiz ve umutlarını yitiriyorlar. Hazinenin borcu son iki yılda tam ikiye katlandı. Yazık günah değil mi?'
'BU ÜLKENİN DEVASI OLMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR'
Ali Babacan, Türkiye'deki eğitim sisteminin fırsat eşitliği sağlamadığını, bazı medya organlarının ise susturulduğunu ifade etti. Gittikleri tüm il ve ilçelerde 'başı dik', 'alnı açık' yürüdüklerini aktaran Babacan, şunları kaydetti:
'Birebir duyduğumuz, gördüğümüz ve dinlediğimiz insanların derdi artık bizim derdimizdir. Bütün dertlerin çaresi olmak, bu ülkenin devası olmak boynumuzun borcudur. Biz bu ülkenin hangi yolda gitmesi gerektiğini biliyoruz. Sevgi, saygı ve adaletin egemen olduğu refah devleti için hakikatin yolundan bir an bile ayrılmayacağımızı biliyoruz. Bu ülkenin daha iyi bir yönetimi, demokrasiyi, adaleti ve refahı hak ettiğini çok iyi biliyoruz. Bu ülkede yaşayan tek bir insanın adaletsizliği, yoksulluğu, yoksunluğu hak etmediğine inandığımız için buradayız.'
Babacan'ın açıklamaları şöyle:
'Benim siyasete girdiğim zamanlar da yine böyle acıların yaşandığı günlerdi. Asker vesayeti vardı. Demokrasi, hukuk, özgürlükler ayaklar altındaydı. Ülkemiz yine derin bir ekonomik krizin içindeydi. Ben kendi ailemde o günlerin ızdırabını yaşadım. 28 Şubat’ın ağır ikliminde kız kardeşim Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde okuyan kız kardeşim okuldan üç defa uzaklaştırma cezası aldı.
Başındaki örtü yüzünden. Üstelik düzenledikleri tutanağa da 'Ders araç ve gereçlerine zarar vermek' yazdılar. Gerçek sebep neydi? Başörtüsü. Hiç utanmadan yaptılar bunu. Benim siyasete girmem bütün bu yaşananlara bir isyandı. Bir daha kimse böyle bir yasağı getirmeye cüret edemez.
'MEMURA İŞÇİYE SEFALET ÜCRETLERİ REVA GÖRÜYORLAR'
İçinde olduğumuz ülkede insanlar aç, yoksulluk ve gelir adaletsizliği derinden hissediliyor. Kötü yönetim eliyle yoksullar ordusu oluşturuluyor. Çiftçiler, üreticiler elindekini avucundakini kaybediyor. Esnaf, günlerce siftah yapamıyor, borçlarını ödeyemiyor, kepenklerini kapatmak zorunda kalıyor.
Emeklilerin aldıkları maaş gün be gün eriyor. Sabit gelirli vatandaşlarımız, insan onurunu ayaklar altına alan bir hayat standardına mahkum ediliyor. Memura, işçiye onurunu, gururunu aşağılayan, sefalet ücretleri reva görülüyor.
İktidarı sert sözlerle eleştiren DEVA Partisi lideri Ali Babacan 'Utanmalarsa siyasi partilere de kayyum atacaklar. Kayyumlar ülkesi olduk. Bu ülke, büyük bir ülke. Böyle bir ülkeyi kayyumlarla yönetemezsiniz' dedi.
'KARA DELİKLER BAŞ GÖSTERDİ'
Ekonominin her alanında kara delikler baş gösterdi. Devletin hazinesi boş, merkez bankasının döviz rezervi kalmadı. Gençler işsiz ve daha da hazini umutlarını yitiriyor. Sağlık hakkına erişim zorlaşıyor, halkımız tedbirsizlik yüzünden hayatını kaybediyor. Devlet okullarının eğitimdeki kalitesizliği büyük bir eşitsizliğe sebep oluyor. Anne babalar çocuklarının iyi eğitim alamamasından, karınlarını doyuramamaktan, yarınlarından korkuyor. Medya her gün daha da fazla susturuluyor, ekranlar karartılıyor, gazeteciler tutuklanıyor. Kadınların maruz kaldıkları şiddet artıyor.
'İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ ÇİĞNENİYOR'
Hukukun üstünlüğü yerine bir insanın keyfi kararlarının üstünlüğüne biat ediliyor. İnsan hak ve özgürlükleri çiğneniyor. Belediyelere teker teker kayyum atanıyor, halkın iradesi yok sayılıyor. Sivil toplum kuruluşlarına baskı kuruluyor. Koskoca devlet, hukuka sadakat yerine, tek bir kişiye sadakat ile yönetiliyor. Rant uğruna çevre ve şehir katliamları yapılıyor. Ülkenin doğal kaynakları yok ediliyor. Şahsileştirilmiş kararlarla dış politika yönetiliyor, ülkemizin dünyadaki itibarı yerlerde sürünüyor. 84 milyonluk bu büyük ülke tek bir kişi ve dar bir karar mercii tarafından yönetiliyor.
'ÇARESİZ VATANDAŞIMIZIN YANINDAYIZ'
Bütün bu dertlerin, bu ülkenin devası olmak bizim boynumuzun borcudur artık. Biz; ‘borcumu ödeyemiyorum’ diyen, ‘ne yapacağımızı şaşırdık’ diyen çaresiz vatandaşımızın yanındayız. Yoksulluğa terk edilen, artan maliyetlerle boğuşan fedakar çiftçimizin yanındayız. Bunca yıl çalışmasına rağmen, yoksulluğa ve haksızlığa mahkum edilen emeklimizin yanındayız. Çocuklarının yarınlarından kaygı duyan annelerin, babaların yanındayız. Her gün ölüm korkusuyla yaşayan, çığlığını tüm dünyaya duyurmaya çalışan kadınların yanındayız.
'ZULME UĞRAYAN KHK'LILARIN YANINDAYIZ'
Etnik veya dini kimliğinden ötürü ayrımcılığa uğrayan, kendisini ikinci sınıf hisseden, hor görülen tüm vatandaşlarımızın yanındayız. Senelerce okuyup yazılı sınavlarda yüksek not almasına rağmen, mülakatlarda haksızlığa uğrayan gençlerin yanındayız. Yargının beraat kararına rağmen hakkı iade edilmeyen, zulme uğrayan binlerce KHK’lının yanındayız. 'Ölüyoruz' diye feryat eden, zor şartlar altında çalıştırılan sağlık çalışanlarımızın yanındayız. Üretim yapan, yatırım yapan, ekonomimize can katan ama yaşadığı sorunları kısık sesle konuşmak zorunda kalan, mülküne el konulma tehdidiyle yaşayan sanayicimizin, girişimcimizin yanındayız.
Biz, tüm kimlikleri ayrılık değil çeşitlilik olarak görüyoruz; bunun bilincindeyiz. İşte bu yüzden tüm bu çeşitliliğin zenginliği ile yürüyoruz. Biz çocukların hem bugününü hem yarınını refaha kavuşturmak için ne yapacağımızı biliyoruz. Biz kadınların haklı mücadelesini durdurmaya çalışanlara mani olacağız.
BABACAN'DAN TURGUT UYAR GÖNDERMESİ
Hiçbir karanlığın sonsuz olmadığını ve hiçbir sorunun artık çözümsüz olmadığını hatırlatan Ali Babacan, Şair Turgut Uyar’ın ‘Göğe Bakma Durağı’ adlı şiirinden yola çıkarak şu ifadeleri kullandı:
'Hani şair diyor ya, ‘göğe bakalım!’ Hepimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım dostlarım. Ben göğe bakınca, yarınlara bakınca ne görüyorum, biliyor musunuz? Huzur ve kardeşlik içinde bir arada yaşayan bir ülke görüyorum! Komşularıyla barış ve iş birliği içinde zenginleşen, çözümün adresi, saygın bir Türkiye görüyorum! İşçinin, çiftçinin, emeklinin, sanayicinin, girişimcinin yüzünün güldüğü bir Türkiye görüyorum! Ayağa kalkan, konuşan, kalıplardan kurtulan ve çözüme inanan bir Türkiye görüyorum. Birbiriyle kucaklaşan, helalleşen, yarınlara bakan bir Türkiye görüyorum.
Ben göğe bakınca; adaleti görüyorum, insan haklarını görüyorum. Her bir bireyin eşit vatandaşlığını, her inancın koşulsuz saygıyla karşılandığını görüyorum. İnsanını seven bir Türkiye’yi görüyorum. Yaşayan ve yaşatan bir Türkiye görüyorum kardeşlerim. Yarınlarını kendi vatanında kuran gençleri görüyorum! Hayata geriden başlamayan, her alanda önde yer alan kadınları görüyorum! Engellilerin sokakta, işte, siyasette engellenmediği bir ülke görüyorum! Ben göğe bakınca; çocukların iyi eğitim aldığı, fırsat eşitliğinin sağlandığı, anne babaların huzurla başını yastığa koyduğu bir ülke görüyorum. Hep birlikte kazanan bir Türkiye görüyorum! Gün, Türkiye’ye umut olmanın günüdür'.
Babacan’ın konuşmasının ardından Genel Merkez Yönetim Kurulu (GMYK) seçimlerine geçildi.
BABACAN GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
DEVA Partisi lideri Ali Babacan, partisinin 1'nci Olağan Kongresi'nde 28 Şubat anısı anlattı, salonda duygusal anlar yaşandı.
Babacan, 28 Şubat döneminde ailesinin gördüğü zulüm ve kız kardeşinden bahsettiği sırada gözyaşlarını tutamadı. Salondaki katılımcılar ise gözleri dolan Babacan'ı alkış yağmuruna tuttu.