Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, basın toplantısında konuştu.
Karamollaoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
'Gaflet içerisinde sadece bu adımların eğitimi düzgün bir seviyeye getireceğini zannettiler. Bugün sıkıntısını çekiyoruz. Hele de birkaç çocuğu bulunan bir evde en az birkaç bilgisayara ihtiyaç var.
2020'nin en fazla hasar gördüğü alan ekonomi olmuştur. İktidarın yanlış ekonomi politikaları ile birleşen pandemi işsizlikte patlama meydana getirdi.
TÜİK iktidarın kolayca kabul edeceği, meseleleri hafife alabilecek rakamları hiç tereddüt etmeden kamuoyuna arz ediyor. Pazara giden sepetini dolduramıyor. Bir süpermarkete giden bazen eli boş çıkmak zorunda kalıyor. Karşılaştığı fiyatlar karşılayabileceğinin çok üstünde.
Bebek bezleri, ayçiçek yağları alarm cihazlarına bağlanmış şekilde kilit altında tutuluyor. Alım gücüne sahip insanların alıp götürme ihtimali ortaya çıktı diye. Bu da içinde yaşadığımız fecaati gösteriyor.
Asgari ücret ile ilgili alınan zam kararını hatırlatmak istiyorum. Herkesin yarasına derman aradığı bir süreçte açıklanan 2 bin 825 liralık asgari ücret milletimizi tatmin etmemiştir. Bu rakamlar çalık sınırı gibi rakamlar çeşitli kuruluşlar tarafından hesap ediliyor. Genelde 2 bin 825 lira açlık sınırının altında bir rakam. Sendikaların hesapları 3 bine yaklaşan rakamı ortaya koyuyor. Bu bakan hanımefendi hiç pazara çıkmıyor herhalde. 'Türkiye gayet rahat bir noktaya geldi' diyebiliyor.
Belediyeler bile buna isyan etti. İstanbul ve Ankara belediyeleri 3 bin 100 liranın altında vermeyeceğiz dediler. O da yetmez ama 2 bin 825'e nazaran önemli bir fark var arada.
İktidar en azından bu dönemden başlamak üzere asgari ücret üzerindeki prim ve vergileri almasın, bundan vazgeçsin. Bir de onun üzerine enflasyonu dikkate alarak yüzde 7'lik zam yapmalı.
Bizi üzen hususlardan bir tanesini dövizi psikolojik sınırda 130 milyar doları eritti. Onun da kar etmediğini görünce bir zamanlar faizleri düşürmedi diye işten attıkları merkez bankası müdürü yerine başkalarını getirdiler. Bu kadar çelişkili bir hele de bu kadar kısa zaman içerisinde herhalde hiçbir hükümet yaşamamıştır.
Bu problemlerin çözümü hepimizin arzusu. Bunun çözümü için iktidarın farklı kanaatteki muhalefet ile oturup görüşmeye gerekirse tartışmaya ihtiyacı var.
Çin'de bir vahşet yaşanıyor. Şimdi Türkiye eğer bu anlaşma Meclis'ten geçerse Çin'in talep edeceği Uygurları terörist yaftasından dolayı onları iade etmek zorunda kalacak. İşte o zaman siz fecaati görün. Çin bu konuda dünyaya kapalı bir ülke. Bu vebalin altından siz değil sülaleniz bile kalkamaz. Gelecek sülaleriniz bu vebalin altından kalkamaz. Böyle bir kanunu Meclis'ten geçirmeyin. Şu anda Çin'de Uygurlara karşı büyük bir zulüm kampanyasının başladığına şahit oluyoruz. Hiçbir zaman baskılar bu seviyeye çıkmamıştı.'
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Karamollaoğlu, Osman Kavala sorusuna şöyle cevap verdi:
Mahkemelerimizin özellikle iktidarın baskısı ve etkisi altında olmamaları gerektiğini düşünüyorum. Konunun derinliğine hakim olmadığım için bir şey söylemek istemiyorum.
Aylin Sözer cinayeti sonrası kadın cinayetlerine ilişkin görüşleri sorulan Karamollaoğlu:
Bazı kesimler kadın cinayetlerine karşı kör ve sağır. Sesleri çıkıyor ama tedbir alma yoluna girmiyorlar. Başta devletin çok ama çok ciddi araştırmalar yapması, bunun altında yatan gerekçeleri iyi belirlemesi lazım. Maalesef böyle bir çalışma olmadığı için bu cinayetler giderek artıyor. 2021 yılının bu konularda ciddi bir tedbir alındığı yıl olmasını temenni ediyorum.
'Çin'den alınan aşı ne kadar sağlıklı olur?' soruna ilişkin şunları söyledi:
Bu bir ilmi mesele. Keyfi olarak alınacak bir karar değil. Başka yerlerden de aşı gelecek anlaşılan. Bu aşı kaça gelecek belli değil. Genlerimiz aşıya karşı duyarlılığımızı da ortaya koyuyor. Ben ihtiyatlı davranmayı tercih ederdim. Yani 'Çin'den geldi diye almayalım' yerine 'Bu aşı gerçekten derde derman olur mu' noktasından yaklaşılmalı. Diğer aşılar da bu şekilde gündeme getirilmeliydi. Çin ile hükümetin münasebetlerindeki yaklaşımı anlamakta zorlanıyorum.
Çin hakikaten Uygurlara zulüm ediyor. Ayrıca Çin ekonomik münasebetlerinde de iki almadan bir vermiyor. Şu an dünyada en güçlü ekonomik yapıya sahip olan ülke Çin.