Uğur Şahin ile Özlem Türeci'den bir ilk daha...

Uğur Şahin ile Özlem Türeci'den bir ilk daha...

Yüzde 95 etkili olan korona aşısının mimarlarından Prof. Dr. Uğur Şahin ile Dr. Özlem Türeci, bir ilki daha başardı. Şahin ile Türeci'nin kurucu ortağı olduğu BioNTech, Multiple skleroz (MS) hastalığına karşı tarihte ilk kez mRN

Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci'nin kurucusu olduğu BioNTech şirketi bir başarıya daha imza attı.

Haberci RNA (mRNA) teknolojisi ile tedavi çalışmaları yapan şirketin deneysel multiple skleroz (MS) aşısı farelerde olumlu sonuç verdi.

Otoimmün hastalıklar adı altında sınıflandırılan MS (Multiple Skleroz) beyinde ve omurilikte, mesajları taşıyan sinir telleri etrafındaki koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) olağan çalışmaması durumunda meydana geliyor. Merkezi sinir sistemi ile organların bilgi iletişimini sağlayan omuriliğin miyelin tabakası üzerindeki fiziksel tahribatın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

'ANORMAL' TEPKİLERİ AZALTAYACAK

NTV'nin haberine göre, BioNTech'in deneysel enflamatuar olmayan aşısının ise miyelin tabakasına karşı görülen anormal bağışıklık tepkilerini azaltmak için tasarlandı.

Science dergisinde yayımlanan 'Deneysel otoimmün ensefalomiyelit tedavisi için enflamatuar olmayan bir mRNA aşısı' adlı çalışmada, BioNTech'teki araştırmacılar, Almanya'daki Johannes Gutenberg Üniversitesi Mainz Araştırma Enstitüsü’ndeki meslektaşları ile birlikte deneysel otoimmün ensefalomiyelit (EAE) modeline dayalı MS'in çeşitli fare modellerinde mRNA aşısının etkilerini test etti.

MS HASTALIĞI FARELERDE SONUÇ VERDİ

Değerlendirilen tüm fare modellerinden elde edilen sonuçlar, aşının MS hastalığının gelişimini önlediğini veya hastalığı erken aşamada durduğunu ortaya koydu. Ayrıca hayvanların motor sinirlerinin işlevini geri kazandığını gösterdi. Bununla birlikte tedavi edilen farelerin beyin ve omuriliğinde önemli ölçüde az sayıda proinflamatuar bağışıklık hücresi ve daha az miyelin hasarı görüldü.

Diğer taraftan bilim insanları, tedavi edilen farelerin genel bir bağışıklık bastırma belirtisi göstermediğini belitti. Bu durum ise MS hastaları için mevcut bağışıklık bastırıcı tedavilerle ilişkili olumsuzlukların üstesinden gelebileceğine dair büyük bir umut yarattı.

SADECE ZARARLI HÜCRELERİ HEDEFLİYOR

MS, bağışıklık sisteminin sinir liflerini örten yağlı koruyucu kılıf olan miyeline saldırması durumunda ortaya çıkıyor. Bu nedenle, MS ve diğer otoimmün hastalıklar için tedavi geliştirmedeki ana amaç, tüm bağışıklığı baskılamadan miyeline saldıran hücreleri spesifik olarak etkisiz hale getirilmesi amaçlanıyor.

Ancak MS hastalığına karşı geliştirilen mevcut tedaviler, miyeline saldıran bağışıklık hücrelerinin yanı sıra, vücudu yabancı mikrorganizmalara karşı koruyan tüm bağışıklık sistemini etkisiz hale getiriyor. Bu durum MS hastalarının bağışıklık tepkilerini bozuyor.

Bilim insanları, geliştirilen deneysel aşıyla, bağışıklık sistemi düzenleyen T hücrelerinin (Treg'ler) yeniden eğitilerek sadece miyeline saldıran hücrelere odaklandığı ve bağışıklık sistemini yapısının bozulmadığı belirtti. Geleneksel aşılardan iki yönüye farklı olan BioNTech aşısı, bir kişinin bağışıklık sistemini belirli mikropları veya molekülleri tanıması, ezberlemesi ve kolayca savaşması için uyarmak yerine, belirli bir moleküle karşı bağışıklık toleransını teşvik ediyor. Bunu protein parçacıkları yerine hücrelere haberci RNA (mRNA) protein üretimi için bir şablon görevi gören DNA'dan üretilen ara molekülleri ileterek gerçekleştiriyor.

BioNTech tarafından yapılan açıklamada 'treg'lerin bağışıklık hücrelerinin 'Karmaşık bir hastalık ortamında iltihaplı dokudaki diğer moleküllere karşı aktivitesini bloke edebileceğini gösteriyor' denildi.

DİĞER OTOİMMÜN HASTALIKLAR İÇİN DE UMUT

Öte yandan BioNTech çeşitli kanser türleri ve Covid-19 enfeksiyonu için aday tedaviler geliştirmek için mRNA teknolojisini kapsamlı bir şekilde kullandı. Ancak bu aşı, otoimmün hastalıkların tedavisi için bu tür teknolojinin ilk uygulaması olarak tarihe geçti.

Bununla birlikte BioNTech tarafından geliştirilen MS aşısı, mRNA teknolojisinin diğer otoimmün hastalıkların tedavisinde kullanılabileceğini gösteriyor. Otoimmün hastalıklar, insanın kendi bağışıklık sisteminin, bozulup kendi dokularını düşman görüp saldırmasıyla meydana geliyor. Lupus, iltihaplı romatizma, haşimato, behçet hastalığı, çölyak en çok bilinen otoimmün hastalıklar arasında yer alıyor.