Canboray Soykan: Selçuk Hoca, mücadeleye kaldığı yerden devam edecek

Canboray Soykan: Selçuk Hoca, mücadeleye kaldığı yerden devam edecek

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın saldırıya uğraması üzerine Enpolitik Genel Yayın Yönetmeni Canboray Soykan yazısında, ‘’Kendisine saldıran, sopalarla, silahlarla canına kast edenlere yaptığı ilk açıklamada ‘’Ben o çocuklara da kızmıyorum belki beni tanımıyorlardır bile. Gençler, iyi okuyun siyasi oyunlara gelmeyin !’’ diye seslendi. İşte bu benim tanıdığım Selçuk Hoca’dır. Selçuk Hoca, Türk siyaseti için büyük bir değerdir. Onu tanıdığım için ve onun gibi bir büyüğüm olduğu için çok şanslıyım. Taburcu olur olmaz kaldığı yerden mücadeleye devam edecek. Eminim ki bu saldırıdan sonra kararlığı daha da artacak. Bu zihniyetle mücadele etmeye birlikte devam edeceğiz.’’ifadelerini kullandı.

Canboray Soykan’ın “Türkiye Distopyası’’ adlı yazısının tamamı şu şekilde:

Kendimizi iyi yetiştirmek zorundayız

Yorucu bir dönemin ardından final haftasının son virajına yaklaşıyorum. İki üniversite okumanın doğal bir sonucu olarak sınav haftalarında gündemden biraz kopuyorum. 15 Sınava yetişmek kolay bir iş değil takdir edersiniz. Sizi temin ederim ki sınavlara çalışırken bulduğum motivasyonun içinde bu topluma hizmet etme arzusunun ciddi bir yeri var. Tabii ki bireysel ideallerim var, iyi bir evlat, iyi bir öğrenci olma hedeflerim var ama bunun yanında bu kadar çabalamamda toplumumuzun içinde bulunduğu durum büyük etken. İyi yetişmiş insanlara tahmin ettiğimizden daha fazla ihtiyacımız var, dünyayı çok yönlü değerlendirebilen insanlara tahmin ettiğimizden daha fazla ihtiyacımız var. Bunlardan biri olabilme arzusu benim için önemli bir motivasyon kaynağı. Gençler olarak kendimizi iyi yetiştirmek zorundayız.

Puslu bir Ankara gününde demir sopalar…

Hayatta hiçbir şey garanti edilemez çünkü siz planlar yaparken, hayat da kendi planlarını yapar. Genelde de sonunda onun dediği olur. Hiçbir şeyden emin olamayız ama eğer kendimizi iyi yetiştiremezsek gelecek ideallerimizle bağımız temelli kopar. Eğer kendimizi iyi yetiştiremezsek bu toplumu ileriye taşıma ihtimalimizden uzaklaşırız. Bunun için mücadele etmek zorundayız, ediyoruz. 15 Ocak 2021’de neden özgür bir Türkiye ideali için savaşmamız gerektiğini hep birlikte bir kez gördük Üzülerek gördük, kalbimiz kırılarak gördük. Türkiye Distopyası dehşeti bu kez suratımıza okkalı bir tokat indirmedi. Puslu bir Ankara gününde demir sopalarla sinsice vurdu kafalarımıza. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a ve Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu’na alçak saldırılar yapıldı.

Selçuk Hoca’nın yeri bende çok farklıdır !

Öncelikle iki büyüğüme de geçmiş olsun dileklerimi bir kez daha bu yazı vesilesiyle köşemden göndermek istiyorum. Saldırıya uğrayan iki isim de tanıdığım, sohbet ettiğim insanlar. Ama Sayın Selçuk Özdağ’ın, Selçuk Hoca’nın yeri bende çok daha farklı. Selçuk Hoca’yı bundan 2 sene önce tanıdım ve bu 2 sene içinde aramızda adına amca – yeğen mi yoksa ağabey – kardeş mi dersiniz bilemem ama özel bir hukuk oluştu. Selçuk Hoca, Türkiye Cumhuriyeti’nde önemli siyasi mücadeleler vermiş, 12 Eylül’ün diktasında 7,5 sene hapis yatmış, farklı farklı partilerde üst düzey görevler almış ve 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Başkanvekilliği gibi bu devlet için oldukça kritik bir görevi yerine getirmiş tecrübeli bir siyasetçi. Biliyorsunuz en son Gelecek Partisi’nin kurucusu oldu ve an itibariyle Gelecek Partisi’nin en güçlü kurmaylarından biri olarak değerlendiriliyor.

Selçuk Hoca robotlaşmadı, makineleşmedi !

Eklemek isterim ki Sayın Selçuk Özdağ’la siyasette her konuda aynı şeyleri düşünmüyoruz. Ama aynı insanideğerler etrafında buluşuyoruz. Edep, doğruluk, dürüstlük, insanlık, vicdan. Türkiye için aynı idealler etrafında buluşuyoruz. Özgürlük, adalet, liyakat, demokrasi, şeffaflık. Kendisini çok önemli zanneden pek çok siyasetçi tanıdım. Hiçbiri de 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Başkanvekilliği gibi önemli görevler de üstlenmemişti. Bazı değerli isimleri tenzih edecek olursam kahir ekseriyetini eleştirmek mümkün değildi. Ama Selçuk Özdağ, hiçbir zaman insan olduğunu unutmadı. Hiçbir zaman robotlaşmadı, makineleşmedi. Siyasetteki tüm mevkilerin, tüm makamların gelip geçici olduğunu ve en önemlisi de insanın insan olduğu için değerli olduğunu hiç unutmadı. Türkiye’de bunun bilincinde olan siyasetçi sayısı düşündüğünüzden çok daha az. Selçuk Hoca, işte bu yüzden benim için Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Selçuk Özdağ’dan da öte Selçuk Hoca oldu.

İşte benim tanıdığım Selçuk Hoca !

Selçuk Özdağ siyaseten hiç hata yapmadı mı yani? Elbette yaptı, kimi önemli hatalar da yaptı. Bu hataları konusunda benimle uzun uzun sohbetler etti. Günün sonunda da ekranlarda bu hataları kabul ederek bu ulustan özür diledi. Ankara’da olabildiğim günlerdeki bir sohbetimizde ‘’Canboraycan, bizim de vebalimiz var. İşte bu yüzden hiç durmadan çalışmak zorundayız. Türkiye’yi bunlardan kurtarmak için üzerimize düşeni yapmak zorundayız !’’ demişti bana. Bu samimi bir cümleydi. Hatalar konusunda kendisine yönelttiğim eleştirilere hiçbir zaman ters bir cevap vermedi. Hiçbir zaman bir sorumu yanıtsız bırakmadı. Hiçbir zaman hatalar konusu açıldığında onu eleştirdiğimde beni incitecek en ufak laf etmedi. İşte Selçuk Özdağ bu yüzden Selçuk Hoca’dır benim için. Kendisine saldıran, sopalarla, silahlarla canına kast edenlere yaptığı ilk açıklamada ‘’Ben o çocuklara da kızmıyorum belki beni tanımıyorlardır bile. Gençler, iyi okuyun siyasi oyunlara gelmeyin !’’ diye seslendi. İşte bu benim tanıdığım Selçuk Hoca’dır. Selçuk Hoca, Türk siyaseti için büyük bir değerdir. Onu tanıdığım için ve onun gibi bir büyüğüm olduğu için çok şanslıyım. Taburcu olur olmaz kaldığı yerden mücadeleye devam edecek. Eminim ki bu saldırıdan sonra kararlığı daha da artacak. Bu zihniyetle mücadele etmeye birlikte devam edeceğiz.

İbretlik bir ders olarak anılacaksınız !

Selçuk Özdağ’a ve Orhan Uğuroğlu’na yapılan saldırılar aslında bu iki ismin nezdinde sorgulayan, eleştiren, düşünen ve gidişatı değiştirmek için elinden geleni yapan tüm insanlara yapıldı. Bu saldırı düşünen ve farklı bir Türkiye’nin mümkün olduğuna inanan tüm bireylere yapıldı. Bu saldırının Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıdan, Meral Akşener’e yapılan saldırıdan bir farkı yok. Bu saldırıların hepsi insanları düşünmekten dahi korkar hale getirerek uyuşturmak isteyenlerin taktiğidir. Birileri kendileri gibi düşünmeyen insanlara istedikleri hakaretleri reva görecekler, şahsına, ailesine, onuruna dil uzatacaklar; edep sınırları içinde siyaset yapan insanlar ve yine edep sınırları içinde gazeteciliğini yapan insanlar kendilerini eleştirince onlara tekme tokat sinsice saldıracaklar. İşte bugün Türkiye’de olan biten tamamıyla budur. Bugün Türkiye’de o parti, bu parti, şu siyasetçi, bu siyasetçi, ocu, bucuyoktur ! Bugün Türkiye’de alçakça pusu kuranların dehşet dolu distopyası karşısında; insanların özgür olduğunu, insanların özgürce konuşabileceğini savunanların aydınlık ütopyası vardır !

Büyük Biradercilik oynayanlar iyi bilsinler ki, bu saldırılar kimseyi yıldırmaz.

Bu saldırılar ancak ve ancak sizin vebalinizi artırır.

Kendi hırs ve çıkarlarınız uğuruna, üç beş sana daha gücü elde tutabilmek için şu ülkeyi ne hale getirdiğinize bir bakın !

İnsanlar sırtlarına yapışmış midelerinin çığlıklarını yatıştırmak için su içip yatarken sizler üç beş sana daha gücü elde tutabilmek için bu toplumu birbirine düşürmeye devam ediyorsunuz !

Milyonlarca genci, milyonlarca Türk gencini kendi ülkelerinde üretemez, konuşamaz hale getirdiniz; beyin göçüne mahkum ettiniz ve hala düşünen gençleri düşman ilan etmeye devam ediyorsunuz !

Başınızı yastığa koyduğunuzda nasıl rahat uyuyabiliyorsunuz ?

Bu yaptıklarınız yüreğinizi paslı bir mengenede eğip bükmüyor mu hiç ?

Muktedir olarak kalacağınızı zannediyorsanız yanılıyorsunuz, iyi bilmenizi rica ederim ki;

Ne siz İskelet Kral’sınız ne de biz Mandarin’iz !

Ne siz Megatron’sunuz ne de biz Cybetronlularız !

Ne siz Büyük Birader’siniz ne de biz Winston’ız !

Ne siz İdi Amin’siniz ne de biz Ugandalılarız !

Ne siz Abdülhamit’siniz ne de biz tebaayız !

Sizler, bu yaptıklarınızla bizleri korkutamazsınız !

Bu sopalar özgürlük türküsü söyleyenleri korkutamaz !

Biz bu topraklarda farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek hep birlikte, özgür şekilde yaşama türküsünü söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz !

Biz bunu başaracağız, sizler de ibretlik bir ders olarak anılacaksınız !

Korkunun, nefretin, dehşetin,baskının ve kutuplaştırmanın savunucuları olarak hatırlanacaksınız !

Sizleri ibretlik bir ders olarak hatırlayacağız ve Türkiye’nin başına bir daha bunların gelmesine katiyen izin vermeyeceğiz !

Sizin ibretlik devrinizde Türk gençleri olarak kafamıza mıhladık adaleti, hukukun üstünlüğünü, liyakati, demokrasiyi, Atatürk’ü, Cumhuriyet kazanımlarını, özgürlüğü, denge ve denetlemenin önemini…

Döneminize baktıkça ibret alacağız, sizlere benzemekten korkacağız !

Sizin yaptığınız gibi düşünceleri yüzünden, eleştirileri yüzünden, kılığı yüzünden, müzik zevki yüzünden, cinsel tercihi yüzünden, dini inanışı yüzünden birilerini şeytanlaşmaktan korkacağız !

Bu dehşet, terör ve korku distopyasını kabul etmiyoruz, hiçbir zaman etmeyeceğiz !

Biz Aydınlık Türkiye ütopyamızın peşinden gitmeye hiç durmadan devam edeceğiz !

Karanlık gidecek, aydınlık gelecek.

Distopya gidecek, ütopya gelecek.

Dehşet gidecek, özgürlük gelecek.

Nefret gidecek, sevgi gelecek.

Ve siz kaybedeceksiniz, Türkiye Cumhuriyeti kazanacak !