Tarih: 28.01.2021 14:22

Kılıçdaroğlu ve Babacan'dan ortak açıklama: İkili bazda istişare süreci başlatıyoruz

Facebook Twitter Linked-in

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu Genel Merkez'de ziyaret etti. Görüşmenin ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi.

Babacan, görüşmede Güçlendirilmiş Parlamanter Sistem ile ilgili görüş alışverişinde bulunduklarını belirterek şunları kaydetti:

'Bizim ve pek çok siyasi partinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ilgili hazırlıkları var. Kendi hazırlığımızı kamuoyuyla paylaşmadan önce toplumsal mutabakat zemini oluşturmayı önemsiyoruz. Böyle bir sürecin başlatılmasıyla ilgili görüş alışverişinde bulunduk. CHP'nin de önemli hazırlıkları var. Bundan sonraki süreçte ikili bazda heyetlerimizin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ilgili diyalog ve istişare süreci başlatmasının iyi olacağı kararına vardık.'

'TOPLUMUN YÜZDE 58'İ SİSTEMDEN MEMNUN DEĞİL'

Kılıçdaroğlu da şöyle devam etti: 'Kamuoyu yoklamalarına göre, toplumun yüzde 58'i var olan sistemden memnun değil, güçlendirilmiş parlamenter sistem istiyor. Dolayısıyla toplumun önüne bir tablo koymak, ana ilkeleri koymak çok önemli. Bunu partiler olarak bir araya gelip oturup konuşmak, ana ilkeleri belirlemek ve dolayısıyla belli bir uzlaşma kültürünü güçlendirerek toplumun önüne bunları koymak son derece değerli.

Kısır çekişmeler değil, kısır tartışmalar değil, uzlaşma ile ülkenin içinde bulunduğu bu açmazları aşmak, Türkiye'yi kendi bölgesinde, dünyada önemli bir konuma getirmek, demokrasiyi güçlendirmek, demokrasi konusunda pek çok ülkeye örnek bir ülke konumuna gelmek için bu çalışmalara ihtiyaç var. Dolayısıyla Sayın Genel Başkan'ın ve arkadaşlarının önerileri bizim açımızdan da son derece değerli. Hepinizin huzurunda Sayın Genel Başkan'a ve arkadaşlarına teşekkür ediyorum.'

'BELLİ BİR TAKVİM YOK AMA...'

Bu konuda nasıl bir süreç işleyeceğine yönelik soru üzerine Kılıçdaroğlu 'Belli bir takvim yok. Yetkin arkadaşlar bir araya gelecekler, sadece kendileri değil, akademik dünyadan da bu işin uzmanlarından da yararlanacaklar. Dolayısıyla siz toplumun önüne bir belge koyarken veya ilkeleri koyarken o ilkelerin toplum açısından da kabul edilebilir olması lazım.

O çerçevede salt kendimiz belirleyecek ve kamuoyunun önüne koyacak değiliz, geniş bir mutabakat sağlayarak ve işin uzmanlarının da görüşünü alarak belli bir çalışmayı gerçekleştireceğiz' diye konuştu. 

KILIÇDAROĞLU'NDAN 'MİLİTAN' TEPKİSİ

Kılıçdaroğlu, 'militan' tartışmaları hakkında da konuştu, 'Sözlüğe bakıldığı zaman, militan, belli bir düşünceyi savunan kişi demektir. O düşünce için mücadele eden kişi demektir. Bizim burada kastettiğimiz devletin tarafsızlığıdır, vatandaşlarına karşı tarafsızlığıdır. Eğer bir Milli Eğitim Müdürü, İhvan'ın yaptığı hareketi, logosunu arka tarafındaki panoya koyup böyle bir fotoğraf veriyorsa bu kişi devlet memuru değil. Devlet memuru siyasetle uğraşmaz. Valiler, kaymakamlar siyasetle uğraşmazlar. Onlar tarafsızdır, devleti temsil eder, bir siyasi partiyi temsil etmezler. Eğer siz devlet memurlarını belli bir siyasi partinin elemanı haline getirirseniz onu militanlaştırmış olursunuz. O kişi tarafsızlığını kaybetmiş olur.

'İŞİN ÖZÜ BUDUR...'

Üzerinde özenle durduğumuz nokta budur ve bu konuda çok sayıda örnek var. Sayın Erdoğan'ın 'bütün valiler dava açsın' demesi, 'bütün valiler benim emrimdedir ve AK Parti'nin emrindedir dolayısıyla ben talimat veriyorum, hep beraber dava açın'... Bu ne demektir, bir partinin genel başkanının talebinin bütün valiler tarafından kabul edilmesi demektir. Bunun akılla, mantıkla bir ilgisi var mıdır? Dolayısıyla üzerinde durduğumuz nokta bu. Oturup baksınlar, devleti politize etmesinler. Kamu görevlilerini politize etmesinler. Onlar gelen her vatandaşa yasaların öngördüğü hizmeti vermekle sorumludurlar. Valisi, kaymakamı, emniyet müdürü, defterdarı, vergi dairesi müdürü, hiçbir ayrım yapmadan, vatandaşların siyasi görüşüne bakmadan her vatandaşa hizmet etmek zorundadırlar. İşin özü budur' dedi.

Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: 'Erdoğan Z kuşağına güveniyorsa gelip Z kuşağının önünde oturup tartışalım. Ben güveniyorum Z kuşağına. İsterse a Haber'de tartışabiliriz. Asla ve asla çekinmiyorum. Benim görevde olduğum dönemle ilgili bir müfettiş ordusu görevlendirdi. Tek kuruş bulamadı.'

'TAMAM, GELSİN TARTIŞALIM'

SSK eleştirileri için de Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

'SSK ile ilgili söylüyor. Korkmasın gelsin kurmaylarını da alsın gelsin. Oturup tartışalım. O bana 10 soru sorsun ben 5 soru soracağım. O isterse 100 soru sorsun ben yine 5 soru soracağım. Çekinmiyorum. Verilmeyecek hiçbir hesabım yoktur. Ama onun sadece bize değil egemen güçlere dahi verecek hesabı vardır. Mal varlığını araştırırız dediğimiz zaman tık çıkmadı. Mal varlığı dolayısıyla egemen güçlerin yönlendirmesi altında olan bir kişi TC devletini sağlıklı yönetemez ve o ülke için milli güvenlik sorunu haline gelir.'

Terör sorusu için de CHP lideri şu cevabı verdi: 'Teröre asal ve asla pirim erilmesini doğru bulmam. Teröre her ortamda karşı çıktık karşı çıkmaya devam edeceğiz. Uygur Türklerine yapılanları doğru bulmuyoruz. Baskı yapıldığını biliyoruz. Onlarla görüştüm. Mağdur olanlar geldi, görüşmekte de hiçbir sakınca yok. Dünyanın neresinde olursa olsun insan hakkı ihlali varsa o ihlale tepki göstermek insanlığın ortak çabası olmak zorundadır.'

Babacan da 'Türkistan İslam Partisi'ni terör örgütü olarak görüyor musunuz?' sorusuna şu karşılığı verdi:

'Türkiye'de yargı bir örgütün, terör örgütü olduğunu tespit etmişse o Türkiye'deki terör örgütü listelerine girer. Herhangi bir örgütün, Türkiye'deki siyaset düzeninde gölgesinin olmaması gerekir. Siyaset kendi mecrasında işlemelidir. Kimse çözümü başka araçlarda aramasın.'

Babacan'ın açıklamaları şöyle:

'Bizim ve pek çok siyasi partinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ilgili hazırlıkları var. Kendi hazırlığımızı kamuoyuyla paylaşmadan önce toplumsal mutabakat zemini oluşturmayı önemsiyoruz. Böyle bir sürecin başlatılmasıyla ilgili görüş alışverişinde bulunduk. CHP'nin de önemli hazırlıkları var. Bundan sonraki süreçte ikili bazda heyetlerimizin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ilgili diyalog ve istişare süreci başlatmasının iyi olacağı kararına vardık. Demokrasimiz için hayırlı olsun.

'HEYETLERİMİZ KARŞILIKLI GÖRÜŞECEK'

Anayasa değişiklik teklifimizi bir siyasi partinin çalışması olarak ortaya koymanın doğru bir yöntem olmayacağını düşünüyoruz. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ilgili bir vizyon belgesi oluşturup, bu çerçevede siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve meslek örgütleriyle görüşerek süreci işletmek istiyoruz. Diyalog ve istişare önümüzdeki sürecin kilit kelimeleridir. Belirleyeceğimiz heyetler karşılıklı görüşerek hem takvimi hem de içeriği çalışacaklar.

'SEÇİMLER İÇİN HAZIRIZ'

Seçime girmek için yasaların öngördüğü zorunlulukları tamamladık. Büyük kongremizi yaptık. Bizim için altı aylık takvim işlemeye başladı. Seçimin tarihi Meclis veya Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor. Mümkün olan en kısa zamanda yapılacak seçim için kendimizi hazırladık. Seçimlere hazır bir siyasi parti olmayı hedefledik ve hedefimizi gerçekleştirdik.

'HERHANGİ BİR İTTİFAK GÜNDEMİMİZDE YOK'

Herhangi bir ittifak konusunu gündemimizde tutmuyoruz. Genel başkanlarla yaptığımız görüşmelerde bu konu gündeme gelmiyor. İttifaklar, seçim öncesinde görüşülmesi gereken konulardır. Yasal düzenleme de zaten partilerin seçim öncesinde bir arada hareket edip etmemeleriyle ilgilidir. Gündemimizde ittifak yok ama istişare, diyalog ve iş birliği var.

'TALEP GELİRSE HDP'YE RANDEVU VERİRİZ'

HDP'den bize ulaşmış resmi bir randevu talebi henüz yok. Eğer talep gelirse, randevu veririz. Bunda herhangi bir sorun yok.

Bir örgütün, terör örgütü olup olmadığı kişilerin şahsi kanaatiyle değil, yargının tespitiyle belirlenir. Doğu Türkistan'da, yani Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde ağır insan hakkı ihlallerinin olduğu uluslararası insan hakları örgütleri tarafından tespit edildi. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir insan hakkı ihlali varsa DEVA Partisi mazlumun yanında yer alır. Türkiye'nin de bugünkü hükümetin de mazlumun yanında yer alması gerekir.

'HÜKÜMETE VE KÜÇÜK ORTAKLARINA SESLENİYORUM'

Günlük hayatımıza yeni kavramlar girdi. 'Yoksulluk intiharları' diye bir olay var. 'Ev gençleri' diye bir grup oluşmaya başladı. Hayatımıza yeniden 'siyasal şiddet' kavramı girdi. Hamaset yapacaklarına, ülkeyi tekrar kaos ve şiddet ortamına sürükleyecek adımlar atacaklarına, bu ülkenin bir numaralı sorunu olan ekonomiyi çözsünler. İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı sorunlarımız var.

Hükümet, başkalarıyla kavgaya harcayacakları enerjiyi, bu memleketin sorunlarını çözmek için harcamalıdır. Hükümetin büyük ortağı da iki küçük ortağı da çözüm bulmakla sorumludur. Küçük ortaklardan birisi veto yetkisiyle ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Öbürü zaten geminin rotasını çizdiğini söylüyor.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —