Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Boğaziçi Üniversitesi’ne Rektör olarak atanan Melih Bulu'yu açık mektupla istifaya davet etti: Eğer bir kurban verilecekse, akademik barışı, gençliği ve geleceğimizi değil, makam?
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, atanmasına yönelik eylemlerin devam ettiği Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu’ya açık mektup yazdı.
“Sizi gerek üniversitede huzuru sağlamak gerekse ülkemizde kutuplaşmayı önlemek adına, makamınızdan istifaya davet ediyorum” diyen Yavaş, rektöre mektubunu da sosyal medya hesabından paylaştı.
“TARİHİ BİR FEDAKARLIK YAPABİLİRSİNİZ”
Yavaş’ın paylaştığı mektupta şu ifadeler yer alıyor:
Sayın Melih Bulu, bir yönetici sorumluluğu ile size bu mektubu yazıyorum. Gerginliklerden yorulmuş olan ülkemizde, elinize tarihi bir fırsat geçti. Tek bir hareketinizle, ülkemize ve milletimize büyük bir iyilik yapabilirsiniz. Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan ve ülkeye yayılma eğilimi gösteren krizle ilgili, belki de hiçbir siyasi liderde, hiçbir partide ve hiçbir sivil toplum kuruluşunda olmayan bir imkana sahipsiniz.
Sorumluluk sahibi bir bilim adamı olduğunuzu göstererek, atandığınız rektörlük görevinden feragat edip, ülkemiz adına tarihi bir fedakarlık yapabilirsiniz. Lütfen bir feraset örneği gösterin ve isminiz üzerinden gençlerimizin, güvenlik güçlerimizin, toplumsal kesimlerimizin karşı karşıya gelmesine daha fazla izin vermeyin.
“GENÇLİĞİ VE GELECEĞİ DEĞİL MAKAMINIZI KURBAN VERİN”
İsminiz, kamplaşmanın bir öznesi değil, ülkesi ve milleti için makamdan fedakarlık yapabilen bir bilim adamı olarak anılsın. Bu tarihi olgunluğu, kendinizden ve milletimizden esirgemeyin.
Bu ülkenin nice genç fidanları vatan savunması için hayatlarını feda ederken, ülkenin krize girmemesi adına size düşen en anlamlı görev makamı terk etmekse, bunu derhal gerçekleştirmek, sizi asla küçültmeyecek, aksine büyütecektir.
Gelin akl-ı selimle davranın. Ne gençlerimiz zarar görsün ne de polislerimiz onlarla karşı karşıya gelsin. Gerginliklerden ve kutuplaşmalardan yorulmuş milletimize babacan bir tavırla soluklanma imkanı sağlayın. Eğer bir kurban verilecekse, akademik barışı, gençliği ve geleceğimizi değil, makamınızı kurban verin. Çünkü makamlar gidici, milletçe birlik ve beraberliğimiz kalıcıdır.
“HER GENCİMİZ BİR ANNENİN DUASI, BİR AİLENİN PARÇASI…”
Unutmayın, siz makamdan ayrılma kararlılığı gösterdiğinizde, bir yandan üniversitede huzurun sağlanmasına vesile olacak, diğer yandan bu krizi fırsata çevirmek isteyen kötü niyetlilerin heveslerini kursaklarında bırakmış olacaksınız.
Mesele, artık sizin akademik kariyerinizi tartışmak değildir. Mesele, ülkemizin, sizin adınız ve atandığınız makam üzerinden yeni bir krize sürüklenme meselesidir. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, her gencimiz bir annenin duası, bir ailenin parçası, bir geleceğin yazısıdır. Boğaziçi kültürünü ‘işi kavgaya götürmeden uzlaşılabilen bir kültür’ olarak tanımlamıştınız.
“KRİZİN EŞİĞİNDEKİ ÜLKEMİZE NEFES ALDIRMIŞ OLUN”
İşte tam fırsatı. İşi daha fazla kavgaya götürmeden, üniversiteyi ‘bilim yuvası’ kimliğine dönüştürmek ve uzlaşının önünü açmak için fedakarlık yapmak size düşüyor. Tek bir hareketinizle bunu sağlamak elinizde.
O koltukta bulunduğunuz her dakika, masum gençlerimizin zarar görmesine, gözümüzden sakındığımız güvenlik güçlerimizle karşı karşıya gelmesine sebep oluyorsa, o tek hareketi yapmanız, hem akademisyenlik hem de vatanseverlik görevidir.
Kendinizi ve ülkemizi bu milli görevden mahrum etmeyin ve gecikmeden gereğini yapın. Böylece fedakarlıkla tarih yazmış, yeni bir krizin eşiğindeki ülkemize nefes aldırmış olun.