Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İbrahim Kahveci ve Bora Erdin ile Paradoks Özel programına konuk oldu.
Programda, Karar gazetesi yazarı Kahveci'nin 'Özgürlüğü kısıtlayıcı bir cami siyaseti ortaya çıkıyor. Hatta bugün aynı çevrelerde 'iktidarı eleştirmek muhalefete yarıyorsa günahtır' gibi beyanlar bile var. Bugün belki de özgürlük mücadelesi muhafazakarlığın tam merkezinde yapılması gerekiyor. Bu iklimi nasıl değiştireceksiniz?' sorusuna Davutoğlu şöyle yanıt verdi:
'DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI'NIN ÖZERKLEŞTİRİLMESİ'
'Benim başbakanlık döneminde yapmayı düşündüğüm reformlardan biri de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın özerkleştirilmesiydi. Mehmet Görmez'i (dönemin Diyanet İşleri Başkanı) o zaman çağırdım. 'Bakana bağlı değilsin artık, bize bağlısın yani doğrudan başbakana. Atamalarında ve uygulamalarında serbestsin. Benden bir talimat almayacaksın. Hiçbir personel konusunda da baskıyla muhatap olmayacaksın. Sizde beklediğimiz tek şey milletin ahlakını ve manevi değerlerini koruyacak şekilde toplumun hepsine hitap etmek' dedim. Güvenmezsem Diyanet İşleri Başkanı olmaz. Güvendiysem idaresinde özerk olacak ve bütün dini kesimleri de temsil edecek bir hale dönüşecekti.
'CAMİLERDE TEMİZ SİYASET HUTBESİ OKUNSUN'
Siyaset bugün üniversiteler, din, birçok STK üzerindeki kontrolü geçmişteki seküler kontrol gibi kontrole dönüşüyor. Ve tamamıyla yanlıştır. Eğer bugün bir hutbe okunacaksa temiz siyaset hutbesi okunsun. Şahsi hatalar hepimizin olabilir. Allah bize peygamber üzerinden şunu söylüyor. 'Şahsin günahlarınızı affederim ama bana kul hakkıyla gelmeyin' diyor. Bugün din adamlarımızın öncelikli görevi kul hakkı konusunda insanları uyarmak. Öncelikli görevi temiz bir toplum oluşturmak. Manen temiz madden temiz. Ben de o hutbeleri dinlediğimde üzülüyorum.
'ÖĞRENCİLER DİNE KARŞIYMIŞ GİBİ YAPMAK DOĞRU DEĞİL'
Kabe'ye saygısızlık yapıldığı zaman Boğaziçi Üniversitesi'nde küçük bir grup tarafından ona tepkiyi hepimiz gösterdik. Ben Boğaziçili öğrencilerle de oturup konuştum bunları her kesimden öğrencilerle. Ama oradaki öğrencilerin tümü sanki din dışındanmış gibi davranıldı. Ki tutuklanan öğrencilerin kimisinin babası sayın cumhurbaşkanının da benim de tanıdığım muhafazakar kanaat önderleri olan var. Ve onlar da vaktinde bu mücadelenin içinde olmuş isimler. Şimdi bunları sanki din dışı, dine karşı gibi ayrım yapmak doğru değil.
'ÖNEMLİ OLAN 84 MİLYONUN ÖZGÜR HİSSETTİĞİ TÜRKİYE'Yİ YENİDEN İNŞA ETMEK'
Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı da dahil olmak üzere, YÖK de dahil olmak üzere bütün devlet kurumlarının topluma güven verecek şekilde yeni bir iklime, yeni bir kültüre kavuşturulması lazım. Bu konuda da biz ileride benzer reformlarımızı açıklamaya devam edeceğiz. Hepsiyle ilgili de net ve kesin çözümlerimiz var. Önemli olan 84 milyonun kendisini özgür hissettiği, dışlanmadığı, ötekileştirilmediği, herkesin düşündüğü ve inandığı şekilde yaşamasının serbest olduğu, onurlu ve vakur insanların ülkesi olarak Türkiye'yi yeniden inşa etmek.'
