CHP Genel Başkan Kılıçdaroğlu grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Devletin, ilk günahı, yabancı parayla borçlanarak işlediğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Kefen alırken bile vergi ödüyorsunuz'' diyerek, devleti
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle.
''Değerli arkadaşım Müyesser Hanım uzun süre cezaevinde kaldı. Olmayan belgeden ötürü ceza aldı. Asıl sorgulanması gereken nedir: Rütbeli olan birisinin, kara kuvvetleri istihbarat başkanlığına getirilmesidir. Kim getirdi bu makama onu? Gazetecilerle uğraşacağınıza bu konularla uğraşın. Müyesser Hanım, tam 5 ay hak etmediği bir ortamda kaldı. Doğru değil. Birlikte mücadele edeceğiz. Buradan bütün kalemini satmayan gazetecilere selam gönderiyorum.''
''İmamoğlu'nun seçimini bir grup hakim iptal etti. Sonunda 15 binlik bir fark ortaya çıktı. Ekrem bey, Trabzon'a giderken VIP uçağa binmesine izin vermediler, valiye hakaret ettiği söylendi. Şİkayetçi valinin 12 tanığı dinleniyor, Ekrem Bey'in 10 tanığından 4'ü dinleniyor. O kadar aceleleri var ki, hemen iddianameleri hazırlanıyor, karar veriliyor. Eğer insan hakları gerçek anlamda uygulanıyorsa bu davadan süratle bir beraatin çıkması lazım.
Değerli arkadaşlarım, her toplantıda üretimden söz ederim, alın terinden, huzurdan, uyumdan söz ederim. Üretim ordusu bizim çiftçilerimizdir. Sabahın köründe tarlasına giden, hayvanına bakan, ekmeğimizi, peynirimizi, sütümüzü sağlayan çiftçilerimizdir. 6 Nisan'da Erdoğan'ın bir açıklaması var. ''Çiftçilerimiz, ekilmeyecek tek bir toprak bırakmayacaktır diye. Bunu pekiştiren bir açıklamada Tarım ve Orman Bakanı'ndan geliyor. Etiniz sütünüz bile elinizde kalmayacak, gerekirse biz alırız.'' Ne güzel bir açıklama, tam sosyal devlet.
Peki gereği yapıldı mı? Bir devletin saygınlığı nasıl ölçülür, verdikleri sözün arkasında durarak. Buradan tüm çiftçi kardeşlerimize sesleniyorum, cevabınızı sandıkta verin. Sizin bu devletten 210 milyar lira alacağınız var.
Sosyal devlet diyoruz, fakirin fukaranın yanında olan devlet demektir. Neden yardım yapmıyorsunuz? Bu konuyu beni dinleyen hiçbir kardeşimin unutmasını istemiyorum. Bir baba 'Çocuklarım uyuduktan sonra eve gidiyorum, ona verdiğim sözü tutamıyorum' diyor. Kim yönetiyor bu ülkeyi?''
Gülmeyi kadınlardan öğreniyoruz. Kadınlar, birlikte yaşadığımız, birlikte sevindiğimiz, tasada ve kıvançta birlikte olduğumuz bireylerdir. Toplumsal cinsiyet eşitliği için birlikte mücadele edeceğiz.
Kadınlar ne istiyorlar? Kadınların talepleri ne? Kadınların taleplerini birileri duymak istemiyor. Kadınlar güvenceli çalışmak ve üretmek, alın teri dökmek istiyor ama kayıt dışı değil, sigortalı çalışmak istiyorlar. Çalışmak kadının da hakkı mı? Evet, hakkı... Peki hangi gerekçeyle buna karşı çıkılıyor?
Kadıköy'de esnafı gezerken, bir kadın önümü kesti: 'Benim kocam yok, 4 tane çocuğum var, Cumhurbaşkanına 10 tane mektup gönderdim. Allah'a şükür kötü yola düşmedim. Ben paket maket istemiyorum. Bana bir babalık yapın, beni işe alın, benim çalışmam lazım' diyor. Bir kadın yardım istemiyor, onuruyla çalışmak ve kazanmak istiyor. Çalışmak herkesin hakkıdır. Çalışmak herkesin hakkıysa devlet üzerine düşeni yapmalıdır.
İşkur'da üniversiteyi bitiren 472 bin kadın iş bekliyor. Kadın, iş buldu çalıştı ama eşit işe eşit ücret alması lazım. 'Aynı işi yapıyorsak, aynı ücreti alalım' diyor.
Kadınlar sadece bunu mu istiyor? Hayır. Kadınlar iş güvenliği de istiyor. Kadının bu talebi haklı mı? Evet, haklı.
Kadınlar sendikalı da olmak istiyor. Bu talepleri de haklı.
Kadın konukevi... Sosyal devletin yapması gereken yapılardan birisi. Şiddete uğradığında, yalnız kaldığında, sosyal devletin onu güven içinde tutacağı mekanı sağlaması lazım ama bugün çok sayıda belediye bunu yapmıyor. Kadınlar şiddete uğradıklarında, kalacak yer bulmadıklarında gidecek yer bulamıyorlar.
Bunları anlatıyorum çünkü bu konuda yüzlerce şikayet geliyor, bizlere de, belediyelere de... Biz gerekeni yapmaya çalışıyoruz ama büyük bir sıkıntı var. Kadın şiddete uğradığında nelerin yapılması yasalarda yazılı. Samsun'da şiddete uğrayan kadının görüntülerini inanın sonuna kadar izleyemedim... O küçük kız çocuğunun, annesinin uğradığı şiddet karşısında nasıl çaresiz kaldığını görüyorsunuz. Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bir olay bu. Ne demek hakimin karşısına çıkınca iyi hal indirimi? Hala güvenliğinin sağlanmasını isteyen birçok kadının korktuğunu biliyoruz. Kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitliği istiyor.
Biz belediyelerimize kadınlara destek olmaları için talimatlar verdik. Kadın kooperatiflerine verilen destekle, hem çalışacaklar, hem üretecekler. Bunlar sosyal devletin görevidir.
Bir bakanın söylemi... Duyduğumda tüylerim diken dilen oldu. Kadınlar çalışıyor diye işsizlik artıyormuş. Bu sözler, 21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti'nde bir bakanın sözleri.. Kadını insan olarak görmüyorlar. Kadınların bunu asla unutmamasını istiyorum. Bu zihniyetin değişmesi lazım.
Kadınlar hayatın her alanında eşit olmak istiyorlar.
Ayrıca bir şey daha ifade edeyim. Kadın kollarımız bir uygulama yaptı. Türkiye'nin neresinde olursa olsun, herhangi bir kadın şiddete uğradığında veya bir sorunla karşılaştığında bir telefon numaramız var. Oraya ulaştıklarında sorunları süratle çözüme kavuşturulacak.
Ayrıca kadın milletvekillerimizin de, diğer parti kadın milletvekilleriyle oturup konuşmalarını diliyorum.
Geçen grupta demiştim ki, yüzde doksan maliyetle borçlanırsa bir devlet sonu ne olur? Bir hükümet elbette kendi ülkesinde borçlanır. Ama bir hükümet kendi ülkesinde, kendi yurdunda Türk lirası üzerinden de değil, yabancı parayla borçlanırsa günahı işlemiş olursunuz. Çünkü bunun riski çok yüksek. İlk günahı orada işlediler.
Türkiye, öyle bir noktaya geldi ki, kendi vatandaşınıza dolar üzerinden borçlanıyorsunuz, altın üzerinden borçlanıyorsunuz, dünyanın faizi geliyor. Bu parayı kim ödüyor? Hepimiz... Dolmuşa binerken, sakız alırken, çocuğa bez alırken, musluğu açarken, kefen alırken bile vergi ödüyorsunuz.
Buradan Ak Parti'ye oy veren bütün kardeşlerime sesleniyorum. Elinizi vicdanınıza koyun. Oy verdiğiniz ve tek başına 19 yıldır iktidar yaptığınız bir siyasi parti, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sırtına yüzde doksan maliyetli bir yük getiriyorsa, bu yük nereye kadar çekilir? 19 yıldır ülkeyi yöneten bir parti, 19 yılın sonunda işsizlik yaratıyor.
Beraber mücadele edeceğiz, biz kazanacağız. Kadın erkek ayırmadan, herkesi eşit görerek ilerlemeliyiz. o zaman Türkiye güçlü olacaktır, o zaman başkalarının ne dediğine bakmayacaktır. Devleti yönetenler, ceplerini değil, vatandaşın cebini dolduracaktır.