Muhalefeti ikiye bölen Danıştay kararını hatırlatan Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, "Danıştay’ın aldığı karar hukuk, demokrasi ve toplumsal barış açısından oldukça önemli ve olumludur. Bundan sonra Danıştay’a düşe
Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
Özcan'ın açıklamaları şöyle:
'Gün geçmiyor ki hükümet yeni bir itirafname yayınlamasın. Önce İnsan Hakları Eylem Planı, şimdi de sözde Ekonomi Reform Paketi. İnsan Hakları itirafnamesine yeni alışıyorduk ki, ardından Ekonomi Paketi adı altında bir yenisi kondu önümüze.
Tahmin edebileceğiniz üzere yine 'Dağ fare doğurdu' eylem planlarının neden heyecan yaratmadığı, neden inandırıcı olmadığının cevabı, hükümetin icraatlarında aslıda. Hani güzel bir deyiş vardır ya dilimizde; 'Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır' diye.
Bugün reform diye önümüze konulan şeyler, birkaç uzmanın Google’da arayıp bulabileceği, birkaç gün içinde bir dosya haline getirip önümüze koyabileceği, defalarca yazılmış, ancak her seferinde bugünkü iktidarın kara cehaletine takılmış maddelerden ibaret.
Ülke resmi rakamlara göre bile yüzde 16 enflasyonla Nijerya, Zambiya ligine düşmüşken; Cumhurbaşkanı çıkıp 'ikide bir fiyat istikrarı diyorlar, onu bir kenara koyun' diyebiliyor. Birkaç dakika geçmeden bu sefer de bir Fiyat İstikrarı Komitesinin kurulmasından bahsediyor.
HÜKÜMETİ TEMİZE ÇIKARAN, ESNAFA ÇAMUR ATAN İCRAATLAR
İnanın bu Fiyat İstikrarı Komitesi’nin adı bile insanın tüylerini ürpertmeye yetiyor. İnşallah yine, hükümeti temize çıkaran, esnafa çamur atan icraatlarla televizyon şovları izletmez, yeniden soğan depolarındaki 'Teröristlerin' peşinde koşmazlar.
''PARALEL BAKANLAR KURULU OLUŞTURUYORLAR''
Reform paketinde her bakanlığın izdüşümü başkanlıklar kurulacağı müjdeleniyor! İşler kolaylaşacak, hızlanacak, bürokrasi azalacak falan demişlerdi ya, demek ki bunların icraatlarına bir hükümet yetmiyor, adeta Paralel Bakanlar Kurulu oluşturuyorlar şimdi de.
'Kamuda taşıt alımı, temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına sınırlama getiriyoruz' deniyor. Bu cümle de bizi aldatmamalı. 17 Milyar zarar etmiş THY’ye yeni lüks araç alımı ihalesi açanlar da bu yıl Saray’ın bütçesinin artırılacağını ilan edenler de kendileri.
''VARLIK FONU TASFİYE EDİLSİN''
Ekonomi planında yer alan 'Merkezi yönetimin yanı sıra yerel yönetimlerde de tasarrufçu bir bakış açısının oluşmasını hedefliyoruz' cümlesi bile 'Acaba Muhalif belediyelere tasarruf laflarıyla yeni bir tırpan mı geliyor?' sorusunu sordurtuyor millete.
Yıllardır denetimden ve hesap vermekten kaçmak için yollar bulup, icraatlarında sürekli şeffaflık normunu çiğneyenlerin, bütçede birlik ilkesini hatırlamış olmaları oldukça kıymetli. Lakin burada da Sayın Cumhurbaşkanı'na tavsiyemiz, gerçekten inandırıcı olmak istiyorsa, bu işe öncelikle Başkanı olduğu Varlık Fonu’nun tasfiyesinden başlaması.
''YANLIŞTAN DÖNMEYE REFORM MU DİYECEĞİZ ŞİMDİ?''
Asıl itiraf konularından biri de 'Borç stokunun dış şoklara karşı duyarlılığını azaltabilmek için döviz cinsi borçların, toplam borç stoku içerisindeki payı düşürülecek' vaadi. 'Günaydın' diyelim; Yanlıştan dönmeye reform mu diyeceğiz şimdi? Madem şimdi bunun kötü olduğunu kavradınız; O halde bir zahmet damadınıza sorar mısınız, nasıl olup da kendi vatandaşına 5 kuruş döviz borcu olmayan hazineyi, kısa sürede içeriden 35 milyar dolar borçlandırmış?
Yere göğe sığdıramadığınız, hızınızı alamayıp 'Başınıza damat kadar taş düşsün' dediğiniz damadınızın iç borç stokunun yüzde 24’ünü nasıl dövize çevirdiğini bu millete bir anlatır mısınız lütfen? Uygulamada zaten var olan maddelerin pakete eklenmesi ise tam bir evlere şenlik durumu! İşi ne kadar ciddiye almadıklarını gösterdiği gibi, reform diye çalakalem alelacele bir şeyler hazırlayıp milletin önüne koyduklarının da ispatı.
''GELECEĞE DAİR VİZYONSUZLUK İLE KARŞI KARŞIYAYIZ''
Dünyada devletten en çok ihale alan müteahhitler listesinde bazı Türk firmaları başı çekerken, kamu ihaleleri konusunda dişe dokunur hiçbir şey söylememek, bu çalakalem metnin samimiyetsizliğini ele veren maddelerin başında geliyor. Ülke ekonomisini uzun yıllar cendereye alacak şekilde tasarlanmış KÖİ projelerini 'Bu konuda kanun çıkarılacaktır' cümlesiyle adeta geçiştirmek geleceğe dair nasıl bir vizyonsuzluk ile karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha gösterdi.
''SİSTEM ÖVGÜLERLE YÜRÜTÜLÜR SANIYORLAR''
KÖİ projelerinde yapılacak iş belli. Yeni kanuna da ihtiyaç yok. İhalesinden sözleşmesine bilgileri şeffaf biçimde kamuoyuna açarsınız, baştan sona bunların denetimine izin verirsiniz ve hepimiz görürüz bu işler milletin mi yoksa başkalarının mı menfaatine yapılmış? İtirafnameleri bile mahcup edalarla hazırlıyorlar. Herhalde bütün kirli çamaşırlar bir anda ortaya dökülmesin diye düşünüyorlar. Sistem, bir yandan hazırdakileri yakarak, diğer yandan propagandayla, sürekli övgülerle yürütülmeye çalışılıyor.
Bakanlar, vekiller, başkanlar Cumhurbaşkanı'nı övdü mü, Cumhurbaşkanı da damadına övgüler düzdü mü tren yürür sanıyorlar. Ülkenin kaynaklarını yiyip bitirerek, kasasını tamtakır edip, ardından da içine yüksek faizli borçları tıkayarak yürüttüklerini zannediyorlar.
''KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE DE PERVASIZLAŞTILAR''
Bunlar kadına yönelik şiddette de pervasızlaştılar. Kadınlara dönük iğrenç iftira kampanyalarını bir siyasi parti liderine kadar taşıdılar. Üstelik özür dileyip, günah çıkartacaklarına, terör iltisakıyla suçlayıp iftiralarını sürdürdüler. Çıplak aramayı inkar etmekle kalmayıp, üstüne insanların onurunu dillerine dolayıp terörle itham ettikleri gibi. Evet, artık insanları terörle itham etmekle de kalmıyor, namuslarına da iftira atmaktan çekinmiyorlar.
''DANIŞTAY'IN 'AND' KARARI TOPLUMSAL NORMALLEŞME ADINA OLUMLU''
Danıştay'ın toplumsal normalleşme adına oldukça olumlu olan 'and' metni kararı iktidarın küçük ortağını çileden çıkardı. Kükredikçe kükredi! Siyasetin emrindeki güvenlik bürokrasisi ise üst yargı mercinin aldığı karara karşı siyasal tartışmalara taraf olarak katıldı.
Emniyetin bu konuda görüş ifade etmesi, bu görüşü masaya dizdiği kurşunlarla yazması, bunu medya üzerinden dolaşıma sokabilmesi neyin işaretidir? Bu gücü nereden almaktadır? Türkiye Ogün Samast’a fotoğraf çektiren polis görüntülerine geri mi döndü?
''MİLLETİ AYRIŞTIRAN HER TÜRLÜ SÖYLEMİN KARŞISINDA DURMALIYIZ''
Kapsayıcı demokrasilerde andımız gibi metinlerde yer alan tek tipçi 'makbul vatandaş' anlayışı kabul edilemez. Danıştay gibi kurumların kararları eleştirilebilir ama bu kurumları 'tehdit' asla kabul edilemez! Bu anlayış, milleti yok sayan zihniyeti geri getirmektir. Milleti ayrıştıran ve kamplaştıran her türlü söylemin karşısında hep birlikte dimdik bir şekilde durmalıyız. Kimsenin dilinin, renginin, dininin, meşrebinin dışlanmadığı bir Türkiye olmak zorundayız.
Bu iktidarın liyakatten ve ciddiyetten nasibini almamış politikalarıyla, milleti kendi ülkesinde kiracı konumuna düşürmesinden kurtarmak zorundayız. Dışlamanın, inkarın, asimilasyonun hiçbir kesime dayatılmadığı bir ülke tasavvur ediyoruz ve mücadelemiz bu yöndedir.
Danıştay’ın aldığı karar hukuk, demokrasi ve toplumsal barış açısından oldukça önemli ve olumludur. Bundan sonra Danıştay’a düşen baskılara karşı direnmektir. Aldığı hukuki kararın arkasında durması ise vesayet odaklarına verilebilecek en sağlam cevap olacaktır.'