Davutoğlu: Merkez Bankası krizinin Türkiye'ye ilk maliyeti 525 milyar TL

Davutoğlu: Merkez Bankası krizinin Türkiye'ye ilk maliyeti 525 milyar TL

Ekonomi üzerinden iktidarı bir kez daha sert sözlerle eleştiren Davutoğlu, Merkez Bankası bürokrasisine de yüklendi. "Bugün ne MB Başkanı'nın olaylara bir perspektifi vardır ne de MB bürokrasisinin üretebileceği alternatif çöz?

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu.

'Sistemin kendisi artık kriz üretiyor, bu sadece ekonomik bir kriz olarak bakamayız. Bu tespit, yanlış bir tespittir. Sistemin bütünü krizde. Peki, bu kriz nereden başlıyor? Önce zihniyetten başlıyor' diyen Davutoğlu, iktidarın yanısıra Merkez Bankası'nı da sert sözlerle eleştirdi: 

'Kurumsal akıl tümüyle yerle bir edilmiştir. Bugün ne MB Başkanı'nın olaylara bir perspektifi vardır ne de MB bürokrasisinin üretebileceği alternatif çözüm vardır. Çünkü hepsinin tek bir derdi var; Cumhurbaşkanı'nın istediği yönde ekonomik gerçekleri tahrif etmek.'

'DANIŞMANLAR DEVLETE YÜK OLMASIN'

Devletin önce kendisinin tasarruf yapması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti: 'Beştepe'de boş odalarda oturup hiçbir işlev görmeden maaş alan, artık sayılarının bizlerin de bilmediği ama sayılarının yüzleri aştığı söylenen danışmanlar derhal devlete yük olmaktan çıkarılmalı.

Eğer faizi düşürüp kredileri artırarak bir yola girilirse bu sefer de eldeki döviz rezervlerini tüketmek zorunda kalacaklar. Elde zaten döviz rezervleri kalmadı. Daha da borçlanacaklar ve Türkiye, iflas noktasına sürüklenen bir yönetim anlayışının içine girecek.'

'FATURANIN FAİZ YÜKÜ DE KAPIDA'

'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 33'üncü ayında 3'üncü büyük ekonomik krizini çıkararak siyaset tarihine geçti. Geçen hafta yaşanan kriz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen keyfiliğin kendi eliyle çıkardığı bir krizdir. Küresel ekonomi toparlanır, piyasalar olumlu gelişmelerle rekor üstüne rekor kırarken, 84 milyon vatandaşımız, parti içi hesaplaşmanızın üzerine yüklediği bedelleri ödemek zorunda kalıyor' diyen Davutoğlu, Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alındığı günü hatırlatarak '22 Mart krizinin ülkeye ilk maliyeti 525 Milyar TL olmuştur. Yıllık ilave 150 milyar TL faiz yükü de kapıdadır' ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, Erdoğan'ı da Bahçeli'ye karşı uyardı: 'MHP ile AK Parti arasındaki görüş ayrılıklarının derinleşeceği kanaatindeyim. Çünkü Bahçeli'yi tanıyorsak, 2001'de iktidarı birlikte kullandığı Ecevit'i sonda nasıl yalnız bırakmışsa, şimdi de aynısını yapabilir.'

'Zamanında yaptığımız bütün uyarılara kulak tıkayarak ve 'Türkiye'yi uçuracak' sloganları eşliğinde hayata geçirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sadece son bir haftada vatandaşa yüklediği maliyeti hesapladığımızda karşımıza çıkan tablo vahimdir' diyen Davutoğlu, '22 Mart krizi'ni rakamlarla da anlattı:

'-Bir günde devletin döviz cinsi iç ve dış borcunun tutarı 115 milyar TL artmıştır.

-Bir günde devletin KÖİ yükümlülük tutarı 135 milyar TL artmıştır.

-Bir günde reel sektörün döviz cinsi iç ve dış borcunun tutarı 275 milyar TL artmıştır.

-Bir günde Ülke Risk Primi 170 baz puan artmıştır. Sadece bu artışın kamu döviz borcuna getirdiği ilave yük yıllık 20 milyar TL olacaktır.

-Bir günde uzun vadeli TL faizleri yüzde 4 artmıştır. Bu artışın kamuya getireceği ilave yıllık faiz yükü 30 Milyar TL olacaktır.

-TL faizindeki artış kamuya benzer biçimde reel sektör faiz ödemelerini de arttıracaktır. Yıllık reel sektör ilave faiz yükü 55 milyar TL olacaktır.

-Ülke risk primindeki artışın reel sektör YP faiz ödemelerinde yaratacağı etki ise yaklaşık 45 milyar TL olacaktır.'

İktidara çağrı yapan Davutoğlu, şu tedbirleri sıraladı:

'-2017 sonrası sürekli çift hane enflasyona mahkum edilen Türkiye, Cumhur İttifakı ile derin bir 'itibar açığına' maruz kalmıştır. Ülke risk primimiz 2018 sonrası resmen 'küme düşmüştür'. Güven ortamını yeniden tesis edecek inandırıcı ve ciddi reformlar ve uygulama takvimi açıklanmalıdır. Ancak bu kez millete masal anlatmadan, içinde şeffaflık ve hesap verebilirlik olan bir açıklama bekliyoruz.

-Bu reformlar içerisinde, gelir dağılımını daha da bozan mevcut vergi sisteminin baştan aşağı değişimi de olmalıdır. Asgari ücrete kadar olan ücretlerden vergi ise, hemen kaldırılmalıdır.

-Acilen kayıt dışı istihdamı ve güvencesiz çalışmayı engelleyecek 'emek barışı' ilan edilmelidir.

-KÖİ sözleşmeleriyle döviz kaynağı aktarılan müteahhitlerin ödemelerinin durdurulması gerekir. İşletmeye alınmış KÖİ yatırımlarının 'adil değer' tanımı çerçevesinde maliyet ve ödemeleri yeniden belirlenmelidir. Bugüne kadar yapılan fazla ödemeler de mahsup edilerek, oluşacak kaynak işsizlere, esnafa ve sözleşmeli tarım yapanlar dahil olmak üzere çiftçiye hibe ve destek olarak verilmelidir.

-Kamuda gerçek tasarrufa iktidarın kendisi başlamalıdır. Mesela 15 Cumhurbaşkanlığı uçağının 14'ünü satarak, işlevsiz bankamatik danışmanların sayısını azaltarak, birden çok maaş alanları tek maaşa indirgeyerek, kiralık binalarda hizmet veren bakanlıkları Beştepe’ye alarak, lüks makam araçlarının tahsisine son vererek kamuya örnek olmaları gerekir.

-Hesap verme yükümlülüğünden kaçmak için icat ettiğiniz Varlık Fonu başta olmak üzere tüm bütçe dışı işlemler derhal sonlandırmalıdır.

-Yarın hiç gelmeyecekmiş gibi satılan 128 milyar dolar Merkez Bankası döviz rezervleri ile ilgili olarak başta imtiyazlı damat bakan olmak üzere işlemlerde sorumluluğu olan tüm yetkililer hakkında gerekli idari ve hukuki süreç başlatılmalıdır.'

Gelecek Partisi'nin kurmayları da Ekonomi Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu.

Gelecek Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Tuncay Dinç: Merkez Bankası'nın bir kriz halinde, kullanabileceği rezervler elden çıkarıldı. Sorumlularının muhakkak bunun hesabını vermesi gerekiyor. 90'lı yıllarda mali disiplinden çok büyük taviz verilmişti. Bu sebepler nedeniyle Türkiye, bütçe ve cari açık ile karşı karşıya kalmıştı. Yine aynısını yaşıyoruz. AK Parti iktidarı, Türkiye'yi maalesef geçmişe döndürüyor.

Türkiye, Avrupa'da birinci en yüksek faizde. Dünyada yedinci sıradayız. Bir zamanlar faiz lobisi diye etrafındakini suçlayanlar bu tablodan memnunlar mı?

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kerim Rota: Döviz artışları vatandaşları vurmakla beraber kamuyu ve Merkez Bankası'nı da vurmaya başladı. Böylece Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte, ilk günah dediğimiz iç borçlanmanın arttığını görüyoruz.

AK Parti'nin yönetimi ele aldığı 2002 yılından 2011 yılına kadar 99 ayda iki katına çıkan kamu borcu, 2011 ile 2018 arasında 89 ayda iki katına çıkıyor. Berat Albayrak'ın görev aldığı 2018 Haziran ile 2020 Kasım arasındaki sürede de 28 ayda iki katına çıkıyor.'