CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında, lüks aracında uyuşturucu madde kullanırken çekilen görüntülerinin yayılması üzerine gündem olan Kürşat Ayvatoğlu hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu konuşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
'SMA hastalığını gayet iyi biliyorum. Aileleriyle defalarca görüştüm. Sosyal devletin görevi bu ailelere her türlü yardımı yapmaktır. Bu tedavinin pahalı olduğunu da biliyorum. Her yerde her koşulda sizin yanınızdayız. Çocuklarınız bu ülkenin evlatları.
Devlet bilgiyle, gelenekleriyle, ilimle irfanla yönetilir. Devlet kinle yönetilmez. Hz. Ali'nin dediği gibi devletin dini adalettir. Dolayısıyla devletimizi her şeyin üstünde tutarız. İsteriz ki devleti yönetenler aynı duyguyu devleti yönetirken hissetsinler. Devleti yönetenlerin ilham alacakları en büyük kaynak kendilerine yöneltilen eleştirilerdir. Eleştirdi diye insanı hapse atmak çağdaş devletlerde söz konusu değildir. Ve yine devleti yönetenler devletin kaynaklarını kendileri için, aileleri için, yandaşları için kullanmazlar.
Devleti yönetenler harcadıkları her kuruşun hesabını millete vermesi gerekir. İsraf inancımıza göre haramdır. Madem ki haramdır o zaman şatafattan kaçarlar devleti yönetenler. Devleti yönetenler kendileri, yakınları ve aileleriyle topluma örnek olurlar.
CUMARTESİ ANNELERİ AÇIKLAMASI
Cumartesi anneleri, Diyarbakır'daki anneler... Nedir bu ailelerin dertleri? Kimisi eşini kimisi çocuğunu arıyor.
Peki devletin görevi nedir? Bu annelerin taleplerini karşılamaktır. Cumartesi anneleri diyor ki oğlumu arıyorum bari mezarını gösterin. Hak arayan anneleri toplayıp yargılıyorsunuz. Hangi devlet anlayışında bu vardır. Hakkı teslim etmesi gereken devlet kişinin hakkını elinden alıyor. Neden hakkını talep ettin diye mahkemeye çıkarıyorsun. Geçmişte AK Parti'ye ve MHP'ye oy veren bütün kardeşlerime anlatıyorum. Böyle bir devlet yönetimi olmaz, böyle bir devlet yönetimi kaos, şiddet getirir. Devleti yönetenler yargıya müdahale etmemek zorundadırlar. Yargıya müdahale etmenizden itibaren devletin en temel organında çürüme başlar.
Bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz? Böyle bir devlet yönetimi olmaz, kaos getirir, şiddet getirir. Biz şiddetten ve kaostan uzak huzurlu bir devlet istiyoruz.
Devleti yönetenler hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına, medya özgürlüğüne inanmak zorundadırlar.
AK Partili kardeşlerim defalarca söylüyorum bir siyasi partinin genel başkanı mahkemelere hakim tayin etmemelidir aksi halde çürüme başlar.
'10 MİLYON İŞSİZ 10 MİLYON HANEDE HUZURSUZLUK'
Devleti yönetenler işsizliğin nasıl bir felaket olduğunu bilmek zorundadırlar. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsiz insan kendisini toplumdan koparmış insan demektir. Kendi iç hesaplaşmasını bile doğru düzgün yapamayan demektir. Hele hele üniversite mezunu olup aylar yıllar boyu iş bulamayan kişilerin derdini kim bilebilir. Devleti yönetenler iş bulmak zorundadır. Daha bugün gazetelerde mevsimlik işçi alacaklar 210 kadroya 23 bin kişi başvurmuş.
Bu ülkenin evlatları hepimizin evlatlarıdır. Bu ilkenin evlatlarından biri işsizse hepimizin oturup düşünmesi lazım. AK Partiye geçmişte oy veren kardeşlerime sormak isterim 19 yıl ülke yönetecek 10 milyonun üzerinde işsiz yaratacak. 10 milyon işsiz 10 milyon hanede huzursuzluk var demektir. Sarayda oturanlar farkında mı? Benim içim yanıyor ama onların için yanmıyor zaten temel sorunumuz da bu.
Devleti yönetenler siyasi kadro Türkiye'nin siyasi ve ekonomik bağımsızlığını korumak ve onları bir avuç yabancı kişiye muhtaç etmemelidir.
Londra'daki tefecilere 100 milyarlarca lira faiz ödeyeceğinize onları Türkiye'de yatırıma dönüştürseydiniz ne olurdu?
Allah'ın izniyle iktidara geldiğimizde yapacağım ilk iş Borçlar Genel Müdürlüğü'nü kapatmaktır. yeter artık.
'TÜRKİYE'NİN NE ÇIKARI OLDU?'
Mısırla kavga ediyorsunuz. Suriye'yle kavga ettiniz ne oldu? 401 milyar dolar Suriyeliler için harcadınız. Türkiye'nin ne çıkarı oldu. İdlib'te şehitlerimiz oldu hesabını sormaya korktular. Vuran Rusya apar topar Rusya'nın kapısına gittiler. 33 şehidimiz var, vuran Rusya sen gidiyorsun Putin'in kapısına bekliyorsun, sonra Türkiye'ye itibar kazandırdık. Ne itibarı?
Devleti yönetenler işi ehline teslim ederler. Adamın dünyadan haberi yok ama yandaş o da malı götürüyor o da malı götürüyor.
'TBMM BAŞKANI O KOLTUKTA OTURAMAZ'
Gelişmiş ülke tanımı nedir? Öyle ya ülke gelişmiş diyoruz. Neresi, Kanada, Japonya. Ne demek? Eskiden kişi başına düşen milli gelir diyorlardı baktılar bu değil. Gelişmiş ülke küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülkedir. Ne kadar çok toplum alt ayrıntılarda yeni kadrolar oluşturursa o ülke gelişmiştir. Eskiden doktor diyorduk şimdi hangi doktor diyoruz. Demek ki küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir. Bir kişiye bütün yetkilerin verildiği ülke de felaket ülkesidir. Devleti yöneten kadroların asgari düzeyde kendi tarihlerini bilmesi lazım. Eğer Türkiye'de TBMM Başkanı Montrö Sözleşmesi'nin ne anlama geldiğini bilmiyorsa o koltukta oturamaz. Oturmamalıdır. Şimdi efendim ben öyle söylemedim. Bırakın onları! Bir gece yarısı bir kararla TBMM'nin iradesine ipotek kondu mu konmadı mı? Kondu! İstanbul Sözleşmesi ne oldu? Meclis Başkanı'ndan bir haber var mı? TBMM'nin iradesini ipotek altına alamazsın diyor mu, diyemiyor. Cesaret edemiyor, neden? Koltuğunu ona borçlu bir kişiye borçlu. Bir kişiye hizmet ediyor. AK Parti milletvekilleri ve MHP milletvekillerinin tamamı ama tamamı TBMM'de bir kişiye hizmet ediyor. İradesini bir kişiye teslim edenler milletin vekili olamazlar. Sarayın ve milletin vekilleri ayrıdır. Biz milletin vekiliyiz. Bir daha ifade edeyim, o zorba gidecek İstanbul Sözleşmesi geri gelecek!
'KREDİ FAİZİNİ SIFIRLAYACAĞIZ'
Bütün çiftçilere sözüm var aldığınız kredilerin faizini sıfırlayacağız ana parayı da makul takside bağlayacağız.
Her kesimin sorunu var. Devleti yönetenlerin söylemleriyle tavırları arasında tutarlılık olması lazım. Sokağa az çıkalım pandemi var. Kim diyor en tepedeki. Türkiye niye kıpkırmızı oldu e lebaleb doldurdun salonları.
Esnaf kardeşim sana sesleniyorum. Beni ve ailemi biliyorsun, nasıl yaşadığımı da biliyorsun saraydakileri de biliyorsun. Her kuruşun hesabını vereceğim sana a destek olacağım. Sen Türkiye Cumhuriyeti'nin orta direğisin.
50 bin avroluk çantayla gezemezsiniz. Bu kadar açlık fakirlik fukaralık varken gezemezsiniz. Asgari ücretli 2825 lira net para alıyor. Her ay devlete gelir vergisi ödüyor. Bizim bütün belediyelerimizde 3100 lira yaptık. Bizim yaptığımızı devleti yöneten kadro yapamadı. En küçük belediyemizden en büyük belediyemize kadar işçinin hakkını vermeye çalışıyoruz.
'BU MUDUR ADALET?'
Borsa İstanbul yönetim kurulu maaşlarına zam yapmışlar. yüzde 33, net 24 bin lira net para alıyorlar. Asgari ücreti 752 lira veri öderken Borsa İstanbul'un yetkilileri 5 kuruş ödemiyorlar. Vergiyi Borsa İstanbul ödeyecek diyorlar. Bu mudur ahlak? Bu mudur adalet?
Bütün asgari ücretlilere sesleniyorum sana 2 bin 825 lira veriyorlar kendi yandaşlarına 24 bin lira.
AK Parti'nin Suriye politikasını en sert şekilde eleştiren benim ama asla ırkçılık yapmam. Suriye politikasını eleştirmek ayrı ırkçılığa kapı aralamak ayrı.
Göçmen politikası ayrı ırkçılık ayrı. Irkçılığa karşıyız. Coğrafyanın neresinde yaşarsa yaşasın o insana saygı duyacağız.
KÜRŞAT AYVATOĞLU TEPKİSİ
Bir tarafta zevki sefa olan AK Partili gençler var. Altlarında lüks arabalar, vurgun deseniz gırla gidiyor. E ben de yapayım diyor. Ben de malı götürürsen ben de yükselirim diyor. Buradan kokain, şeker falan bunlardan söz etmek istemiyorum. Allah şifalar versin inşallah sağlığına kavuşur ama ortaya çıkan tablo bizim değerlerimizle barışık bir tablo değildir. Ortaya çıkan tepeden tırnağa bir vurgun tablosudur.
Bütün gençlere sesleniyorum. Sizler hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin bugün hem de yarınısınız. Bütün gençlerle gurur ve onur duyuyoruz. Ahlaklı, ülkesini seven gençlerle. Öyle bir tablo inşa ettiler ki gençler geleceklerini neredeyse yurt dışında arayacaklar. Bunun hesabını soracağız. Sormak zorundayız. Bu çocuğu bu hale kimler getirdi, kimler görmedi. Hesabını sormak zorundayız. Bütün gençlere şunu söylemek isterim, sizden çalınan her şeyi onlardan alıp size iade edeceğiz, bu rezaleti telafi edeceğim, hakkınızı teslim edeceğim size.'