Tarih: 12.04.2021 15:21

Babacan'dan Kanal İstanbul tepkisi: Bütçemize ipotek koyma projesi

Facebook Twitter Linked-in

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Çankaya İlçe Kongresi'nde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle güçler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırıldığını, bütün yetkilerin tek kişide toplandığını belirten Babacan, yeni yönetim sistemiyle vadedilen istikrar ortamının sağlanamadığını söyledi. 

BAHÇELİ'YE TEPKİ GÖSTERDİ

Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile koalisyon döneminin biteceğinin söylenmesine rağmen Türkiye'nin koalisyonla yönetildiğini kaydeden Babacan 'Partili cumhurbaşkanlığı sistemi geldi, kendilerini de ülkeyi de krizlerin ortağı Sayın Bahçeli'ye bağımlı hale getirdiler. 'Ekonomi için güven ve istikrar' diyorlardı. Bu sistemden sonra güven de gelmedi istikrar da gelmedi ve mevcut olan ne varsa gitti' diye konuştu. 

'YANLARINDA DÜZGÜN KADRO KALMADI'

Kendisinin ekonomi yönetiminde bulunduğu dönemde elde edilen başarıların sürekli hatırlatıldığını söyleyen Babacan 'Bizler sistemden ayrıldıktan sonra iş üretecek doğru, düzgün kadro kalmadı yanlarında. Laf üretmekle götürmeye çalışıyorlar ama lafla peynir gemisi yürümüyor. Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz. Geçmiş başarıları tekrar tekrar konuşarak şu anki sorunların üzerini örtemezsiniz' ifadelerini kullandı. 

Kanal İstanbul projesinin hayata geçirilmesi halinde ekonomide yaşanan sorunların daha da derinleşeceğini belirten Babacan, bu proje ile büyük yatırımların önünün kesileceğini söyledi. 

'HER ÜRÜNDE ZARAR EDER HALE GELDİK'

Büyümenin sanayi ve tarıma yatırımla mümkün olacağını vurgulayan Babacan, 'Çiftçimiz, ürettiği her üründe zarar eder hale geldi. Hayat pahalılığı altında ezilen vatandaşımızın derdine Kanal İstanbul ile değil, toprağı su ile buluşturarak derman olabilirsiniz. Kanal İstanbul için harcanacak kaynak Türkiye'deki tarımsal sulama projesi için harcanacak miktardan katbekat fazla' diye konuştu.

Babacan'ın açıklamaları şöyle:

'Sayın Erdoğan yeni sistemle birlikte istikrar, ekonomik büyüme ve huzur getireceğini vaat etmişti. Sistem geldi geleli zerre kadar kazanç yok. Hep zarar. Böyle olunca ne yapsın?

O da çıkıyor, bizim dönemin başarılarını anlatmak zorunda kalıyor. Siyasi tarihimize geçen meşhur bir sözü hatırlatıyorum; dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz. Geçmiş başarıları tekrar tekrar konuşarak sorunların üstünü örtemezsiniz.

'KANAL İSTANBUL'DA SADECE 3-5 KİŞİ KAR EDER'

Kanal İstanbul'un imar projesi askıda. İmar planı ne zaman yapıldı? Son aylarda. İmar planı yapılmadan önce nasıl bir planın yapılacağını hangi arazinin kaç para edeceğini kim biliyordu?

Bu salonda bilen bir kişi var mı? Bu projenin rantı dar bir gruba gidecek, yükü vatandaşın sırtına kalacak. Kar eden 3-5 kişi, zarar eden 84 milyon. Bu projenin muhasebesi bu.

'HAZİNE'DEN FİNANSE EDİLİRSE KAMU MALİYESİ ÇÖKER'

Halkımızın sırtına Kanal İstanbul gibi bir rant projesini yıkma çabasındalar. Projenin maliyetiyle ilgili tahminler 20 milyar dolardan başlayıp, 60 milyar doların üzerine çıkıyor. Halkımız altında yıllarca ezileceği ağır bir borç yükünün altına sokulmak isteniyor.

Kanal İstanbul, Hazine kaynaklarından finanse edilirse, bütçe açığı ve kamu borç yükü artacak. Borç-faiz sarmalı derinleşecek. Kamu maliyesinde tam bir çöküş yaşanacak.

'BU MODEL İLE ÖZEL SEKTÖRÜN MALİYETİ ARTAR'

Yap-işlet-devret modeliyle yapılırsa, bu sefer özel sektör borçlanacak. Bu kadar yüksek tutardaki projenin finanse edilmesi için Hazine'den garanti istenecek. Özel sektörümüzün verimli yatırım için kaynak teminini zorlaştıracak.

Özel sektör çok daha yüksek maliyetle karşı karşıya kalacak. Kreditörler 'Türkiye’nin limiti doluyor, Kanal İstanbul'a bir sürü kredi verdik' diyecekler.

'HAZİNE'YE İPOTEK KOYMA PROJESİDİR'

Memur ve emekli gelirinde iyileştirme beklerken, gelecekteki gelirlerine bugünden ket vuran bir rant projesi için hükümet yangından mal kaçırma çabasına girdi. Bu proje yapılırsa bunun borcunu ödemek için daha çok vergi sağmak zorunda kalacaklar.

Kanal İstanbul'a harcayacakları parayı daha çok vergi olarak vatandaştan ve gelecek nesillerden alacaklar. Adını açık koyalım. Bu proje Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’ne ve bütçesine ipotek koyma projesidir.

'SAKIN KARADENİZ'İN DENGELERİNİ BOZMAYIN'

Karadeniz eğer bir barış deniziyse bunda Montrö’nün rolü büyüktür. Dışişleri ve AB Bakanlığı yapmış bir arkadaşınız olarak uyarmaya mecbur hissediyorum. Riskler görüyorum.

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim dikkate alındığında, Karadeniz'deki dengeleri ve ülkemizin güvenliğini ve çıkarlarını korumak için Montrö Anlaşması'nın tavizsiz uygulanması gerekmektedir. Sakın ola kısa vadeli hevesler peşine düşüp bölgenin jeopolitik dengelerini bozmayın. Onlar ne dediğimi iyi anlıyorlar.

'DÖVİZ REZERVİ EKSİ 60 MİLYAR DOLAR'

Sayın Erdoğan, Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin sıfırlandığını ve eksiye düştüğünü söyleyenlere sahtekâr diyor. Önüne gelene hakaret davası açana bakın. Ağzından düzgün kelime çıkmıyor. Hakikati söyleyeyim. Merkez Bankası'nın döviz rezervleri sıfırın altına düştü. Merkez Bankası borçlandı. Rezervler tam eksi 60 milyar.

Cumhurbaşkanı sadece cüzdanındaki parayı gösteriyor. Aynı cüzdandaki kredi kartının bir borç batağında olduğundan, bloke edildiğinden bahsetmiyor. Merkez Bankası'nın web sitesinde 90 milyar dolarlık rezerv görünüyor.

Ama buna karşı tam 150 milyar dolar borç var. Bankalara borç var. Swap anlaşmalarıyla dışarıdan borç almış. Dediği rezerv de Hazine’nin borç ödemesi için tuttuğu para, günü geldiğinde dış borç ödemesi için kullanılacak. Merkez Bankası'nın kendi parası değil. Bunları düşünce, rezerv iniyor eksi 60 milyar dolara.

'HANGİ YÖNTEMLE SATTINIZ?'

Merkez Bankası'nın döviz rezervlerine ne oldu? 130 milyar dolar rezerv nereye gitti? Açın bakın, en son internet sitesindeki en son müdahale benim görevde olduğum tarihte görünüyor. Ondan sonra hiçbir şey açıklanmamış. Nerede bu kayıtlar? Ne zaman, kime, hangi kurdan, hangi yöntemle sattınız?

Her şey hukuka uygunsa niye açıklamıyorsunuz? Bu paralar kimseye babasından miras kalmadı. Rezervleri 28 milyar dolardan alıp, tam 136 milyar dolara çıkarttık. Bu ülkenin ekonomisini ayağa nasıl kaldırdığımızı görselerdi çuvallamazlardı. Hazır yemek önlerine kondu, servisini yaptılar. Mutfağa girmediler ve başarının sırrını anlayamadılar.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —