Şehit lider Muhsin Yazıcığlu’nun dava ve yol arkadaşı, Ülkücü fikir ve siyaset adamı, Ülkücü hareketin önde gelen isimlerinden Hakkı Öznur, terör devleti İsrail’in, Mescid-i Aksa’ya yönelik kirli emellerini, yaptığı provokasyon
Şehit lider Muhsin Yazıcığlu’nun dava ve yol arkadaşı, Ülkücü fikir ve siyaset adamı, Ülkücü hareketin önde gelen isimlerinden Hakkı Öznur’un yapmış olduğu açıklamanın tam metni:
TERÖR DEVLETİ SİYONİST İSRAİL KAN DÖKMEYE DEVAM EDİYOR
Siyonist İsrail, Orta Doğu’da terör estirmektedir. Zaten İsrail deyince akla kan ve gözyaşı gelmektedir. Şöyle bir geçmişine bakarsak Deir, Yasin, Sabra, Şatilla, Beyrut katliamları ve Gazze ile vahşet halkaları birbirine ekleniyor.
1948’den beri masum Filistin halkının üzerine 73 yıldır bombalar, füzeler, roketatarlar, kurşunlar yağmaktadır. İsrail’in temelinde terör vardır, terörizm vardır. Sabotaj ve suikastlar vardır. Katliam ve soykırım vardır.
Amerikan emperyalizminin ileri karakolu İsrail birterör üssüdür. ABD başkanları değişsede,“İsrailin güvenliği” politikası değişmez. Washington,Ortadoğu’daki en büyük terör ve saldırı üssü olan işgalciterör rejimine destek vermeye devam ediyor.
İsrail’in temelinde terör vardır, terörizm vardır. Sabotaj ve suikastlar vardır. Katliam ve soykırım vardır. Soykırım masalı üzerine kurulan İsrail, soykırımı kendisi yapmaktadır. Filistin’de yaptıkları bunun en açık örneğidir. Siyonistler daha ilk günden itibaren işgal ettikleri filistin topraklarını bir terör yuvasına dönüştürdüler. Bu rejim ile mücadele aslında terörizme ve zulme karşı mücadeledir.
Siyonist işgal rejimi İsrail'in varlığına alışmak, İsrail ile normalleşmeyi kabul etmek, işgalci İsrail'in zulmünü görmezden gelmek her Müslüman için bir utanç vesilesidir. İslam coğrafyasındaki tüm zulümlerin sebebi terör çetesidir
Mescid-i Aksa ve Kudüs işgalaltında olduğu müddetçe İslam coğrafyasında kan, gözyaşı, esaret ve zulüm asla bitmez. Siyonist İsrail istediği zaman ezanı susturmakta, istediği zaman Müslümanların Mescid-i Aksa'ya girmesini yasaklamaktadır.Siyonistler, İslam’ın kutsallarına dokunacak provokatif eylemlerine devam ediyorlar. Siyonist vahşet ve kural tanımazlık hiç değişmiyor.
Terörist İsrail’in Mescid-i Aksa’ya ve Gazze’ye yönelik haksız ve hukuksuz saldırıları, ne yazık ki bitmek bilmiyor. Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa ve Kudüs, çok tehlikeli gelişmelere gebe.
Filistin ramazanı ve ramazan bayramı'nıterörist İsrail'in bombalarıyla karşıladı. İşgalci İsrail, belirledikleri program doğrultusunda Mescid-i Aksa’da ,Gazze’de, terör estirmektedir.
Mescid-i Aksa'da yaşananlar, İsrail'in yürüttüğü kirli savaşın en önemli halkasıdır. Terör ordusunun saldırıları Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın işgalinin hazırlığıdır. Yüz yıldan fazladır süren işgal ve zulümle bu emeline ulaşmaya çalışıyor.
Siyonistler, Mescid-i Aksa ve Kudüs’ü tamamen işgal etme ve Müslümanları buradan tamamen çıkarmanın provasını yapmaktadır.İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’nın, İsra ve Mirac’ın şehri olan Kudüs’ün işgali kabul edilemez. Terörist İsrail’in yaptığı bir işgaldir, bir eşkıyalık ve haramiliktir. Uluslararası hukukun ve bütün sözleşmelerin ihlalidir.Karşımızda bir “devlet terörü” değil, terör devleti var, terör rejimi var.
Gazze’de, İsrail terörü durmuyor. İsrail ordusu, 10 Mayıs günü Gazze Şeridi'ne yönelik 'Surların Muhafızı' adıyla askeri operasyon başlatmıştır. Terör rejimin ordusu, bütün gücüyle Müslümanlara saldırmaktadır. Mescid-i Aksa avlusunu çiğneyerek kirleten, Kudüs mahallelerinde haksızca evleri gasp eden terörist İsrail abluka altındaki Gazze’yi havadan ve karadan bombalıyor.
İşgalci, terör devleti İsrail savaş uçaklarının Gazze’ye yönelik saldırılarında64’ ü çocuk, 37’ si kadın olmak üzere 210 masum insan yaşamını yitirmiş 1500 kişi yaralanmıştır. Korsan devlet İsrail, sivil Müslümanları, kadınları, çocukları vahşice katletmeye devam ediyor.
SİYONİST İSRAİL ORDUSU BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR
1948’den beri Filistin topraklarını işgal eden, katliamlar yapan Siyonist terör rejimi, 2014 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ne karşı sivil, kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırılar sonucunda 1483’ü sivil, toplam 2205 Filistinli hayatını kaybetmiştir. 11 binden fazla Filistinli yaralanmıştır. Ölenlerin 521’i çocuk, 283’ü kadındır.
Adım adım işgal ettiği Filistin topraklarında soykırıma girişen terör rejimi, terör üssü, İsrail’in hedef gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırılarda son 13 yılda altıbinden fazla Müslüman şehit edilmiştir. 120 binden Müslüman yaralanmıştır.
İsrail ordusu bir terör örgütü , komutanları savaş suçlusudur. Terör devleti İsrail Filistinli kardeşlerimizin haklarını, uluslararası hukukun ilkelerini çiğneyerek gasp etmektedir. İşgal sona ermeli , abluka kaldırılmalı ,sürecin sorumlusu terör devleti İsrail’in yetkilileri, uluslararası ceza mahkemesinde işledikleri, insanlık suçlarından dolayı yargılanmalıdır.
Ortadoğu’daki etnik kavgaların, mezhep savaşlarının ve tüm terör olaylarının kışkırtıcısı İsrail’dir. Siyonistlerle mücadelede tek yol, Orta Doğu’da var olan bu kanser tümörünü, İsrail’i, tarih sahnesinden silmektir.
KUDÜS YAHUDİLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR
Kudüs ve Mescidi Aksa Siyonistlerin zulmü altında Siyonist rejim, ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’nın yıkılmasını bile göze alarak, Filistin topraklarında terör estirmeye devam ediyor. İşgal rejimi, Kudüs’ü adeta bir askerî karargâha dönüştürdü
İsrail’in nihai hedefi, belli bir strateji çerçevesinde yıllardır adım adım uyguladığıKudüs’ü Müslümanlardan arındırma ve Mescid-i Aksa haremindeMüslümanların mukaddes mekânlarını yıkarak burada Süleyman mabedini inşa ve ihya etme politikasını devam ettiriyor.
yahudilerin birinci hedefi Mescid-i Aksa'nın altında Süleyman Mabedi inşa etmektir. Mescid-i Aksa'nın altında kazılara başladıkları günden beri kazılar yapıyorlar. Mescid-i Aksa'nın altında 72'den fazla tünel kazmışlar. David Freedman adlı ABD büyükelçisi bu tünelin açılışını yapmıştırr. Bu tünel Yahudi projesidir. Bir Yahudi kenti oluşturmanın ilk adımıdır. Kudüs'ün altında yaptıkları kazılara yeraltı Kudüs adını vermişlerdir.
Yine işgalci İsrail kurumları Mescid- i Aksayı çepeçevre kuşatacak bir biçimde bir dizi Yahudi havrası inşa etmeye devam ediyorlar.
Bugün insanlığın kadim şehri ve İslam’ın ilk kıblesi Kudüs, haksızca bir teşebbüsle karşı karşıyadır. İnsanlığı, kadim geleneği, uluslararası hukuku hiçe sayan pervasız bir anlayış Kudüs’ü, İsrail’in başkenti olarak dünyaya kabul ettirmeninin gayreti içerisindedir.
Mescid-i Aksa'da son zamanlarda yaşananlar, İsrail'in yürüttüğü kirli savaşın en önemli halkasıdır. Mescid-i Aksa’ya girmek isteyen Filistinlilere yönelik hunharca saldırılar, terör rejimi İsrail’in Kudüs ile ilgili planlarını göstermektedir.
“Tapınak Örgütü”nün organizesi ve işgalci rejim güçlerinin koruması altında on binlerce Yahudi, Mescid-i Aksa’yı işgal etmeyi hedeflemektedir.Şu an kutsal şehirde meydana gelen hadiseler, kuşkusuz ‘Kudüs Savaşı’dır. Tam anlamıyla bir Kudüs mücadelesidir. Bu savaş da birçok şekilde devam ediyor.
İsrail, Kudüs’ü sadece bir şehir, bir toprak parçası olarak işgal etmemiştir. Kudüs’ü, müslümanlardan arındırılmış salt bir Yahudi yerleşim merkezine dönüştürmek istemektedir.İşgalin tarihi, kültürel, toplumsal, ekonomik ve demografik amaçları da vardır Tarih, kültür, toplum, demografik doku, tümüyle imha edilmektedir. İsrail’in Yahudileştirmesinin bir maksadı da İslam dünyasının simgesi haline gelmiş olan Mescid-i Aksa ile Kubbet-ül Sahra gibi iki kutsal mekânın önemini azaltmaktır.
Siyonistler şimdilerde, Mescid-i Aksa’da şu üç önemli şeyi yapmanın tam zamanı olduğunu düşünüyorlar. Birincisi, Mescid-i Aksa’yı vakitlere göre Yahudiler ve Müslümanlar arasında bölmek, ikincisi,Aksa’yı tamamen yahudileştirmek,üçüncüsüMescid-i Aksa’da Yahudi yapısını güçlendirmek.
İsrail eski İç Güvenlik Bakanı Siyonist GiladErdan’ın, “Mescid-i Aksa bizim elimizde. Açılıp kapanması konusunda ilk ve son söz İsrail’e aittir. Mescid-i Aksa ve çevresini de kapsayan mekânın efendisi İsrail’dir.” şeklindeki sözleri, bu gerçeği apaçık ortaya koymaktadır. Kudüs, bütünüyle Yahudileştirilmek isteniyor. Şehrin doğu kısmının 1967’de işgal edilmesiyle birlikte uygulanmakta olan Yahudileştirme planı, yaşamın her alanını kapsayacak şekilde devam etmektedir.
Terör rejimi Batı Şeria ve Kudüs'te yasa dışı yerleşim birimlerini genişletmeye devam ederken, ayrıca aldığı yıkım ve müsadere kararlarıyla işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinlileri tahliye etmeye yönelik sistematik girişimlerini sürdürmektedir.İsrail'in işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs'teki uyguladığı planlı tahliyeler, milyonlarca Filistinlinin maruz kaldığı apartheid (ırkçılık, ayrımcılık) gerçeğini bir kez daha göstermişti.
Sözün özü; Doğu Kudüs, askeri işgalden ötesine maruz kalmıştır. Kudüs’ün Yahudileştirilmesi çok yönlü işgal, istila ve imha projesinden başka bir şey değildir.
MESCİD-İ AKSA’YA YÖNELİK SALDIRILAR PLANLI VE PROGRAMLIDIR
1967 yılından beri defalarca Mescid-i Aksa’da kan döken, namaz kılınmasını engelleyen, belli bir yaş aralığındaki Filistinlileri mescide sokmayan, kirli postallarıyla mescidi kirleten Siyonist rejim, mescidi tamamen ibadete kapatmak için kirli planlar yürütmeye devam etmektedir.
Terör devletinin asıl hedefi, Mescid-i Aksa’yı yıkmaktır… Yıkıp yerine Süleyman Tapınağı’nı inşa etmek istiyorlar. İsrail'in yaptığı, Mescid-i Aksa'yı Müslümanların elinden alma ve Kudüs’ü Yahudileştirme girişimidir.
İsrail ordusundan ve hükümetlerinden cesaret alan fanatik Yahudi işgal grupları onlarca kez , Mescid-i Aksa’ya zorla girdiler veya girme teşebbüsünde bulundular. ‘Filistin celladı’ diye bilinen eski Başbakan Ariel Şaron’da İsrailli askerler ve korumalar eşliğinde bu kutsal mekanı kirletmişti.
2014 yılında,Mescid-i Aksa saldırısının ardından terör rejiminin Başbakanı teröristlerin başı, bebek katili Netanyahu, “Kudüs 3 bin yıldır Yahudilerin başkentidir. Kudüs için savaşıyoruz. Uzun bir savaş olabilir ancak galip geleceğimize eminim. Müslümanların ilk kıblesinin yerine Yahudi tapınağı yapacağız.” demişti. Siyonist liderler, her fırsatta Kudüs'ün İsrail'in başkenti olacağını söylüyorlardı.
İsrail, Doğu Kudüs'ü işgal ettiği Haziran 1967'den bu yana Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerini sürdürüyor. Söz konusu ihlallerin en çok yaşandığı ve tehlikeli aşamaya vardığı yıllar 2014-2021yılları arası oldu.
Mescid-i Aksa'nın içine ziyaret adı altında Yahudilerin alınması, içeride ibadet etme çabaları ve Müslümanların içeri girmesine yönelik yasaklar bu kutsal mekanı bölmek için zamana oynamak, bunun için ortam hazırlamaktır.Tüm bu yaşananların asıl hedefi Mescid-i Aksa'yı Müslümanlar ve Yahudiler arasında zamansal olarak bölmek.
Aşırı sağcı Siyonist işgalci/yerleşimciler ve İsrailli siyasiler, istihbaratçılar, askerler, polislerMescid-i Aksa Külliyesi içerisindeki avlu ya da binaların içine girerek cami cemaatini ve eğitim gören öğrencileri taciz etmeye devam ediyorlar.
SİYONİST KÖPEKLER KİRLİ VE KANLI POSTALLARIYLA MESCİD-İ AKSA’YA GİRDİLER
2014 yılından bugüne İsrail ordusu ve İsrail hükümetinin himayesindeki Yahudi işgalci/yerleşimciler,Mescid-i Aksa'nın avlusuna girmişler ve Müslümanlara saldırmışlardır.
İsrail askerleri 1967’den beri ilk kez5 Kasım 2014 günü Mescid-i Aksa külliyesinin ana mihrabının bulunduğu kubbenin altına kadar girerek mihrabı postallarıyla çiğnedi.Yaklaşık 300 İsrail askeri Mescid-i Aksa’yı bastı. Askerlerin bir kısmı Kıble Mescidi’nin içinde mihrab ve minberin yer aldığı bölgeye postallarıyla girdi
Siyonist İsrail Mescid-i Aksa'yı kuşattı, ibadete kapattı, postallarıyla ve Siyonist bayraklarıyla içine girdi.Terör rejimi İsrail, Müslümanların ilk kıblesine saldırmış, 47 sene sonra ilk defa Siyonist İsrail askerleri, o kirli ve kanlı postallarıyla Mescid-i Aksa'ya girmişti.
Bir grup Yahudi’nin Megarib kapısından içeri alınmasını protesto eden Filistinlilere saldıran Siyonist askerler, Mescid-i Aksa’nın içine girerek işgali bir adım daha öteye taşımış olmuşlardı.
İsrail güvenlik güçleri, Mescid-i Aksa avlusunda protesto gösterisi yapan Müslümanlara ateş açmıştı. Ardından İsrail yönetimi, Kudüs'te 50 yaş altı erkekler ve 40 yaş altındaki kadınların Mescid-i Aksa'ya girişini yasaklamışlardı.
Mescid-i Aksa’ya kilit vurup, necis postallarıyla içeriye girip Kur’an-ı Kerim’leri ayaklar altına almışlardır. İsrail askerleri, Harem’i çiğneyip mescidin daha önce psikopat-Mesihçi bir Avustralyalı tarafından yakılan minberine kadar girmişti.
1994'te El-Halil'de, İbrahim Mescidi'nde yapılan olay burada da tekrarlanıyor. Önce katliam yapıldı, sonrasında çıkan olaylarda cami kapatıldı. Daha sonra cami açıldığında, yarısının Yahudiler için mabede dönüştürüldüğü görüldü. Bu tür gelişmelerle, Mescid-i Aksa'da yapılmak istenenler oldu-bittiye getirilmek isteniyordu.
14 Eylül 2015 günü yine İsrail askerleri Aksa’ya baskın düzenleyerek içerde bulunan cemaate saldırmıştı Kıble Mescidi'nden içeriye postallarıyla giren İsrail askerleri Filistinli Müslümanları gözaltına almıştı.
Aradan geçen 3 yıl sonra , 14 Temmuz 2017 günü Mescid-i Aksa’nın avlusunda üç Filistinli genç, yine işgalci İsrail askerleri tarafından kurşun yağmuruna tutularak şehit edilmişti. Ardından Müslümanların ilk kez Mescid-i Aksa'da Cuma namazı kılmasını engellemişlerdi. 21 Temmuz günü, yine Cuma namazının kılınmasını engellemişlerdi
Bu süreçte İşgalci İsrail, Mescid-i Aksa’nın giriş kapılarını Filistin halkına kapattı ve içeride Cuma namazının kılınmasına izin vermeyeceğini açıkladı. Daha da ileri giderek, eski şehrin çevresindeki yolları trafiğe kapattı, şehre asker ve polis yığınağı yaptı. Siyonist askerlerden birisi, provokasyonu ileri götürerek Mescid-i Aksa içerisine sırtında gayri meşru İsrail devletini simgeleyen bayrakla girdi. Bu sırada Kudüs Müftüsü Şeyh Hüseyin, Siyonistlerce gözaltına alındı.
Mescid-i Aksa’da elli yıldır ilk defa iki hafta üst üste Cuma namazı kılınamamıştı. Siyonizm bir kez daha Kudüs'te vahşi bir komplonun hazırlayıcısı olmuştur. Siyonist işgal rejimi Mescid-i Aksa’yı bazı vakit namazlarında kapattıysa da Cuma namazına kapatma cesareti gösterememişti.Mescid-i Aksa’yı ibadete kapatan işgalci rejim, Filistin’i işgal ettiği 1948 yılından beri ilk kez Mescid-iAksa’da Cuma namazı kılınmasına engel olmuştu.
Mescid-i Aksa’nın giriş noktalarına elektronik arama cihazları yerleştirildi. İsrail polisinin kapılarda dedektörlerle arama yapması, Müslüman kardeşlerimize ses bombası ve plastik mermiyle müdahalede bulunması, Siyonist rejimin vahşi yüzünü bir kez daha göstermişti.Filistinli kardeşlerimiz, canları pahasına Mescid-i Aksa’yı koruyorlardı. Üzerlerine kurşun yağıyor, yerlerde sürünüyorlar. Ama yine de Mescidi Aksa’ya girmenin yolunu arıyorlardı.
Tüm bu süreç boyunca Filistin halkı, başta Aksa’nın çevresi olmak üzere pek çok noktada protesto gösterileri düzenledi. 21 Temmuz Cuma Filistinliler tarafından “öfke Cuması” ilan edildi. Mescid-i Aksa önünde ve Filistin genelinde pek çok eylem düzenlendi.
Filistinlilerin yoğun tepkisi üzerine Mescid-i Aksa'nın27 Temmuz günü tüm kapıları açıldı, on binlerce kişi Harem-i Şerif'e girmeye başladı. İsrail'in geri adım atmasının ardından tekbirler ve özgürlük sloganlarıyla kutsal mabede giren Müslümanlar, 14 Temmuz'dan bu yana ilk defa Mescid-i Aksa'ya girebilmenin sevincini yaşamışlardı.
Aksa'nın kapılarında verdikleri özgürlük mücadelesinin neticesinde İsrail'e geri adım attıran Müslümanlar, Kudüs alimlerinin çağrısı üzerine ikindi namazı için Harem-i Şerif'e akın etmişlerdi.
Harem-i Şerif’in Müslümanların girişine kapatılması uygulamasında dikkatçekici bir planın uygulanmakta olduğu görülmeli. 2012’de toplam 3 kere, 2013’te ise 8 kere kapatılan Harem-i Şerif’e 100kez Müslümanların girişi engellendi.
KUDÜS ESARET ALTINDA
Kudüs Müslümanların yurdudur. Kudüs, İslâm’da özel bir yere ve kudsiyete sahiptir. Zaten adı da bu yerine ve kudsiyetine işaret eder. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’yı bağrında barındırması ve Resulullah (sav)’in İsrâ ve Mirac mucizesine şâhit olması, bu üstünlüğünün sebeplerinin başında gelir.
Kudüs İslam’da çok önemlidir. Kur’anî ve nebevi bir meseledir. Peygamberimiz pek çok hadiste Kudüs’ten bahsetmiştir. Kudüs Peygamberlerin şehridir, Kudüs ilk kıbledir. Resullullah oradan miraca çıkmıştır. oradaki peygamberlere de imamlık yapmıştır.
Kudüs'e sahip çıkmak, her Müslümanın görevidir. İsrail'in saldırılarının hedefinde olan Kudüs, birçok peygamberden izler taşıyan mübarek bir şehir.
Kudüs; maddi bir mekanın değil, manevi coğrafyamızın ismidir Herkes bilsin, duysun ve inansın ki; Kudüs Filistin’dir. Kudüs İslam şehridir
Kudüs’ün statüsü, sadece siyasi bir konu olarak değerlendirilemez. O herhangi bir ülkedeki herhangi bir toprak parçası değildir. Onun İslam tarihi boyunca Müslümanlarca titizlikle korunan Daru’s-Selam yani barış yurdu olma niteliği bugün yıkılmak istenmekte, böyle bir teşebbüsle barış yurdunun çatışma yurdu haline getirilmesi hedeflenmektedir..
Mukaddes şehir kudüs’ünonurunu , şerefini, izzetini, haysiyetini korumak her bir Müslümanın boynunun borcudur. Kudüs semalarından ezanın susturulmasına izin vermeyeceğiz. Kudüs ve Mescid-i Aksa, sadece Filistinlilerin değil, tüm ümmetin sorunudur. Mescid-i Aksa ve Kudüs, bir ümmet ve aynı zamanda bir insanlık meselesidir.
Kudüs, risaletin beşiği ve Mescid-i Aksa, miracın beşiğidir. Mescid-i Aksa tüm Müslümanların, ortak davasıdır. Mescid-i Aksa, alınların secdeyle buluştuğu, gönüllerin Rab ile buluştuğu ilk kıblemiz... Mescid-i Aksa, Müminlerin haykırışı, Müminlerin niyazı...
Kudüs, tarihten beri, farklılıklar içinde bir arada yaşama tecrübesinin en muhteşem örneğidir. Kudüs her bir Müminin canından, malından aziz bildiği, mukaddes bir şehirdir. Kudüs sadece Filistin ve Mescid-i Aksacivarında yaşayan Müslümanların değil, tüm dünya Müslümanlarının ortak meselesidir.
Kudüs ve Mescid-i Aksa, Müslümanlara Hz. Peygamber’in müjdesi ve emanetidir. Mekke ve Medine Müslümanlar için ne ise Miraç mucizesinin gerçekleştiği Kudüs de odur.
Kudüs, İslâm’da özel bir yere ve kudsiyete sahiptir. Zaten adı da bu yerine ve kudsiyetine işaret eder. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’yı bağrında barındırması ve Resulullah (sav)’in İsrâ ve Mirac mucizesine şâhit olması, bu üstünlüğünün sebeplerinin başında gelir.
Kudüs, Türk milletinin mahşeri vicdanında manevi mirastır. Cehd ve cihadı, hayatımızın kaçınılmaz gerçeği olarak görüp, özgür Kudüs’e tevhid bayrakları ile girene dek bize rahat uyku yok!
Bugün İslam coğrafyası, işgalci İsrail güçlerinin Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yönelik artan saldırılarını bırakın durduramaya, neredeyse kınamaya mecal kalmamış bir manzara arz ediyor.Kudüs Yahudilerin elinde esirdir.Kudüs özgürleşmedikçe İslam ümmeti asla özgürleşemez. Kudüs İslam ümmetinin kalbidir, Kudüs ümmetin onurudur,
Bize yakışan; Kudüs’ün izzetine, Mescid-i Aksa’nın kutsiyetine yaraşan onurlu ve izzetli bir duruş bir amel sergilemektir. Er ya da geç Kudüs fethedilecektir. Bize düşen, bizim ne yaptığımızdır, bizim alacağımız roldür.
Sezai Karakoç'un mısralarıyla; 'Gökte yapılıp yere indirilen şehirdir Kudüs'. Kudüs, bitmeyen duamızdır. Kudüs, emanettir bize. Kudüs, insanlığın vicdanıdır. Kudüs, ümmetin göz bebeğidir. Kudüs, Müslümanların kutsalıdır. Kudüs, bizim namusumuzdur. Kudüs, bizim gözümüzün nurudur. Kudüs'ü çocuk katili, işgalci terör rejimine bırakamayız.“Kudüs’ün Yahudilerin elinden alınıp özgürleşmesi için inşallah güneş yakında doğacaktır.
MESCİD-İ AKSAONURUMUZDUR
Beytülmakdis/ Mescid-i Aksa kırmızı çizgimizdir. Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesidir. Bu özelliğinden dolayı da İslâm’da ayrı bir öneme sahiptir. İlk kıblemiz işgal altındadır. Aksa'ya sahip çıkmak sorumluluğu, İslam ümmetinin omuzlarındadır.
Siyonistler müslümanlar ile alay edercesine, hakaret edercesine, dalga geçercesine en mahrem/kutsal yerlerimizi kirli postalları ile kirletmektedir. Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'nın bugün siyonistlerin kirli ayaklarıyla çiğnenmiş olması, Müslümanlar için zuldür, zillettir.
Mescid-i Aksa tüm Müslümanların, ortak davasıdır. Mescid-i Aksa, alınların secdeyle buluştuğu, gönüllerin Rab ile buluştuğu ilk kıblemiz... Mescid-i Aksa, Müminlerin haykırışı, Müminlerin niyazı.
Mescid-i Aksa, bizim için kutsal. Hem de iki kere kutsal. Hem ilk kıblemiz hem de İsra’nın gerçekleştiği makam olarak özel bir anlamı var bizim için. Mescid-i Aksa, biz Müminlere Allah’ın yeryüzündeki emanetidir. Bu emanete sahip çıkmak, boynumuzun borcudur.
Dünya ne kadar sessiz kalırsa kalsın bilsinler ki her Müslümanın kalbinde, zihninde Mescid-i Aksa yaşar. Kudüs bize Hz. Ömer’in, Yavuz Sultan Selim’in, Kanuni Sultan Süleyman’ın emanetidir...
73 YILDIR DİNMEYEN ACI: NAKBA
Siyonist terör devleti İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kalan Filistinliler, Nakba'nın 73. yılına girdi.Filistin halkı, Nakba’nın 73’üncü yıl dönümünde İsrail saldırıları nedeni ile 200’den fazla şehit verdi.
Nakba günü: Filistinliler açısından felaket olarak görülen terör üssü İsrailin kuruluşunun ilan edildiği ve ardından gelen katliam ve işgallerin adıdır. Filistinliler için zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olan İsrail'in kurulduğu 14 Mayıs'tan bir gün sonrası 15 Mayıs'a atfedilen Nekbe/Nakba (Büyük Felaket) yıllardır dinmeyen acıları ifade ediyor.
Günümüze kadar uzanan bu süreçte Filistin topraklarının büyük bölümü işgal edildi, sistematik katliamlarla binlerce Filistinli Müslüman şehit edildi. 1 milyona yakın kişi vatanından sürüldü, 755 köy yok edildi ve bazı kentler Yahudileştirildi.
Nakba'dan bu yana işgali genişleten İsrail, şu an 27 bin kilometrekarelik tarihi Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koymuş durumda. Filistinliler ise bu alanın sadece yüzde 15'ini kullanabiliyor.
Nakba unutulamaz. 73 yıldır işgal altındaki topraklarında hayatta kalmayı başaranların yaşadığı esaret unutulamaz.Kudüs’ün kalbinde ve surlarında Filistin bayrakları dalgalanana kadar Filistin Müslümanlarının şanlı yürüyüşü durmayacaktır. Zafer direnen Filistin halkının olacaktır.
Müslümanların ilk kıblesini ve Filistin topraklarını savunurken şehid düşen kardeşlerimizin ailelerine en içten taziyelerimizi sunuyoruz. Mescid-i Aksa asla terk edilmeyecektir. Filistin'e ve Mescid-i Aksa'ya sahip çıkmak imanımızın, vicdanımızın ve insanlığımızın ortak sorumluluğudur. Kudüs veMescid-i Aksa onurumuzdur.