Tarih: 30.06.2021 08:08

30'a yakın profesör istifa etti, başhekimden ilginç savunma geldi

Facebook Twitter Linked-in

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde 30’a yakın profesörün istifa etmesinin ardından Başhekim Serkan Öncü, çok tartışılacak bir açıklamaya imza attı. Profesörlerin pandemi şartlarının hafiflemesinin ardından istifalarını sundukları belirtildi. Hastanede profesörlerin hariciden çok sayıda sağlık çalışanının da istifaya hazırlandığı iddialar arasında. Bu gündemde ise hastane Başhekimi Serkan Öncü’nün yaptığı açıklama tartışmaya sebep oldu.

TEPKİYİ DUYANLAR BAŞHEKİME SİNİRLENDİ

Serkan Öncü, yaptığı skandal açıklamada faturayı kente kesti. Aydın’da hiçbir şey olmadığını, bu yüzden herkesin kaçıp gitmek istediğini iddia eden Öncü’nün açıklamalarına bölge halkı tepki gösterdi. Öncü’nün sözleri “kamuoyunda yaşadığı şehre ihanet” olarak yorumlandı.

Öncü, “Bana bu şehirde şu oldu diyeceğiniz ne var Allah aşkına çıkıp biri söylesin. Oğlum gelecek sene üniversite imtihanına girecek, bir an evvel lise bitsin de bu şehirden gideyim çabasında. Tabii benim oğlum gibi sosyal yaşamı gençlere hitap eden hiçbir şeyi olmayan bu şehirden gençlerin gitmeleri haklı tabii. 30 bilim adamının ADÜ'den gitmesi de normal değil mi” ifadelerini kullanmıştı.

Sitemiz Enpolitik köşeyazarı ve Gelecek Partisi kurucular kurulu üyesi Ali İhsan Dilmen bugün köşesine taşıdığı konuyla ilgili, “Rektöre düşen görev genel iktidarın yanı sıra yerel yönetimlerle işbirliğini artırmak, yönettiği kurumu cazibe merkezine dönüştürmektir.

Tabi Rektörlüklerin sıradan devlet memurluğuna, üniversitelerin devlet kurumuna dönüştüklerini de unutmamak,  Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle akademik özgürlüklerin hadım edildiğini de görmek lazım.

Makamları bir kişinin dudakları arasından çıkacak iki kelimeye bağlı olan kişilerden olunca, dirayetli tavır beklemek ne kadar doğru ve insaflı olur bunu da gözardı etmeden düşünmek lazım.” İfadelerini kullandı.

Ali İhsan Dilmen’in “Şehir Hepimizin Yaşanılır Kılmak Yöneticilerin Görevi” başlıklı yazısının tamamı şu şekilde:

İlimizde bulunan üniversite hocalarının üniversite ve şehrimiz hakkında yaptığı değerlendirme ve İstifalar, emeklilik talepleri, atama istekleri bize adeta 'Kral çıplak' masalını hatırlattı.

Bu talepler ve eleştirileri dikkate almak gerekiyor.

Alınganlığa ve meydan okumaya gerek yok.

Hocanın ne dediğine kulak verelim.

Prof. Serkan Öncü hoca diyor ki;'Bu şehirde şu oldu diyeceğiniz ne var Allah aşkına çıkıp biri söylesin. Oğlum gelecek sene üniversite imtihanına girecek, biran evvel lise bitsin de bu şehirden gideyim çabasında. Tabi benim oğlum gibi sosyal yaşamı gençlere hitap eden hiçbir şeyi olmayan bu şehirden gençlerin gitmeleri haklı tabi. 30 bilim adamının ADÜ'den gitmesi de normal değil mi” diyerek Aydın'ı yönetenlerin bunları görmesi gerektiğini söyleyerek eleştiride bulunmuş ve uyarmış.

Bu eleştiri ve uyarı sonrası CHP yönetiminden, başhekimin ifadelerini kabul edilemez ve siyaset yapma arzusuna yoranlar Başhekim Öncü'ye, “Kadronuzdan 30 akademisyen ayrıldıysa bunun sorumluluğunu Aydın şehrinde değil, kendinizde arayın, kurumunuzda arayın. Bu şehir; hem bugün yaşayan biz Aydınlılar, hem de kadim halklar için ‘gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzüdür' haberiniz olsun! Aydın'ı kötülerken tekrar tekrar düşünün. Siyaset yapacaksanız, ayrılın kurumunuzdan, karşılıklı çatır çatır siyaset yapalım sizinle” ifadeleriyle yanıt vermiş ve ilave etmiş 'Aydın'ı bu kadar sevmeyen birinin, sağlık alanında Aydınlıya ne kadar gönülden hizmet üretebileceğini de' sormuş.

Soru yerinde ama cevabını Profesör veya diğer hocalar değil, hükümet ve yerel yöneticiler verecek.

'Siyaset yapacaksanız istifa eden, hodri meydan!' efelenmeleri Ak Parti'nin kullandığı mottodur.

CHP'li yönetici, bu efelenme ve meydan okumayı pek sevmiş sanırım.

Ama bu doğru değil.

Her eleştiriye alınganlık göstermek doğru olmaz.

Eleştiri olmadan gelişme olmaz ve eleştiri hakkı sadece siyasetle ilgilenenlere özgü değildir.

JES'ler yüzünden ilimizin yaşadığı sıkıntılar ortada, oradan yayılan kokuların oluşturduğu sıkıntıları biliyoruz.

İsterdim ki, üniversitemiz bu konuda da ön alsın ilimiz insanının sesi olsun.

Ama maalesef 'tık' yok!

Evet, Aydın'ımız tabi güzelliklerle dolu, ancak sosyal yaşam alanlarını zenginleştirmemiz lazım, tiyatro, sinema, seviyeli eğlence merkezleri, spor alanları vb. açısından eksikliklerimiz var.

Bu eksiklikleri siyasi açıdan dert edinenler, haklarını teslim etmek gerekir genelde CHP'lilerdir.

İlimizin sosyal donatıları açısından var olan eksiklikler, yerel yönetimler tarafından giderilmelidir.

Bu ihtiyaç hem öğretim üyeleri hem öğrenciler, hem de ilimizde yaşayanlar için gereklidir.

Unutmayalım, şehir daha çok sosyal donatıları ile şehirdir.

Büyükşehrin imkan ve gücü bunları giderecek projeleri hayata geçirmeye yeterlidir.

Yeter ki, biraz sorunları anlamaya ve çözüm üretmeye odaklanalım.

ADÜ Rektörü ise ayrılan sayı üzerinde durmuş ve talihsiz bir şekilde:

”Salgın süreci bir yorgunluk yarattı. Emekliliği gelenler, özel hastanelere gitmek isteyenler oldu. Ancak sayı 30 değil. İstifalar üniversitemizde doku kaybı, kan kaybı yaşatacak kadar değil. Her yerde ne kadar varsa, bizde de o kadar var” demiş.

Bu yaklaşım doğru değildir.

'Giden gider kalanlarla idare ederiz' yaklaşımıyla üniversite gelişmez ve bu anlayışın olduğu yere öğrencide nitelikli hoca da gelmez.

Nitelikli hoca ve öğrenci gelmiyorsa 'çoraklaşma' kaçınılmazdır.

Rektöre düşen görev genel iktidarın yanı sıra yerel yönetimlerle işbirliğini artırmak, yönettiği kurumu cazibe merkezine dönüştürmektir.

Tabi Rektörlüklerin sıradan devlet memurluğuna, üniversitelerin devlet kurumuna dönüştüklerini de unutmamak,

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle akademik özgürlüklerin hadım edildiğini de görmek lazım.

Makamları bir kişinin dudakları arasından çıkacak iki kelimeye bağlı olan kişilerden olunca, dirayetli tavır beklemek ne kadar doğru ve insaflı olur bunu da gözardı etmeden düşünmek lazım.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —