AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan'da hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri'yi kabul etti. Kanal İstanbul Sazlıdere Köprüsü Temel Atma Töreni'nin ardından Vahdettin Köşkü'ne geçen Erdoğan, Saad Hariri'yi kabul etti. Görüşme basına kapalı gerçekleşti.
Erdoğan ve Hariri, geçen Ocak ayında da bir araya gelmişti.
TÜRK TELEKOM VURGUNU
Türk Telekom’un yüzde 55 hissesi, 15 yıl önce 6.5 milyar dolara Lübnanlı Hariri ailesinin ve Suudilerin ortak olduğu Oger Telekom’a satılarak özelleştirildi.
Satışla birlikte Türk Telekom’la sonradan adı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) olan Telekomünikasyon Kurumu arasında bir imtiyaz anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla devlete ait olan bütün iletişim şebekesi ve teçhizatı 21 yıllığına Oger’e devredildi.
Sözleşme sonunda Oger, şebeke ve teçhizatı kullanılabilir halde ve şirketi de borçsuz bir şekilde devlete iade edecekti. Ancak Oger Telekom ise 13 yılın ardından milyarlarca dolar batık kredi bırakarak Türkiye’yi terk etti.
“MİLLETİN PARASINI SÖKE SÖKE ALIRDI”
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ bugün kaleme aldığı yazısında, “Devlet dediğiniz vatandaşının hakkını ona buna yedirmeyen, dünyanın ucuna gitse de yakasına yapışıp milletin hakkını alandır.
Hariri ailesi zengin bir aile. Saray istese tahkime başvurur, bu milletin parasını söke söke alırdı. Bugüne kadar böyle bir teşebbüs olmadığı gibi Hariri dolandırdığı ülkeye elini kolunu sallayarak gelip onun Cumhurbaşkanı ile görüşebiliyor. Ne yargı, ne siyaset bu adamdan milletin parasını niye almıyorsunuz diyemiyor” dedi.
Özdağ yazısının devamında, Çalarak, rüşvet alarak, yalan söyleyerek yapılan bir politika ile İslam'a hizmet edilmez, hırsızlığın, yolsuzluğun yolu İslam'a çıkmaz. Onun için şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim, AKP'ye verilen her oy, hırsızlığı, yolsuzluğu, kul hakkı yemeyi yasaklayan İslam'a vurulmuş bir darbe değil midir? Yani İslam'a hizmet ettiğini sanarak oy verenler aslında bilerek, isteyerek İslam'a kötülük ediyor” ifadelerini kullandı.
Selçuk Özdağ ‘ın “Hariri'den Niçin Hesap Sormuyorsunuz?” başlıklı yazısının tamamı şu şekilde:
Telekom'u dolayısıyla Türk Milletini dolandıran Lübnanlı Hariri geçen hafta CB Erdoğan ile görüştü.
Bu Hariri'nin bu millete maliyetinin 10-15 milyar dolar olduğunu ekonomistler söylüyor.
Hariri kaçıp gideli yıllar oldu. Bir tarafı yabancı olan anlaşmaların hepsinde tahkim şartı vardır. Sizi dolandıranı dünyanın her yerinde takip eder, paranızı alırsınız. ABD, Sezgin Baran Korkmaz'ı nasıl takip edip, Avusturya'da göz altına aldırdı? Devlet dediğiniz vatandaşının hakkını ona buna yedirmeyen, dünyanın ucuna gitse de yakasına yapışıp milletin hakkını alandır.
Hariri ailesi zengin bir aile. Saray istese tahkime başvurur, bu milletin parasını söke söke alırdı. Bugüne kadar böyle bir teşebbüs olmadığı gibi Hariri dolandırdığı ülkeye elini kolunu sallayarak gelip onun Cumhurbaşkanı ile görüşebiliyor. Ne yargı, ne siyaset bu adamdan milletin parasını niye almıyorsunuz diyemiyor.
Erdoğan önceki gün Kanal İstanbul'un başlangıcı olduğunu söylediği bir köprünün temelini attı. Muhalefetin eleştirilerine cevap vererek müteahhitlerin yanında durdu. İhale alan müteahhitlerin tahkim yoluyla paralarını söke söke alacaklarını belirtti. Haklı olarak muhalefet de Hariri'den milletin parasını niçin söke söke alamadığını sordu.
Dünyada son on yılda en çok büyüyen, en çok kamu ihalesi alan 10 şirketin arasında 5 Türk şirketi var. Bazıları bunları beşli çete olarak isimlendiriyor. Ticari kapasitesi Türkiye'nin 5-10 katı olan ülkelerin şirketleri bile bu kadar büyüme sağlayamadı. Niye çünkü hukuk yok edildi, rekabet yok, doğru dürüst kırım yapılmadan ihale veriliyor. Bu tip ihaleler yasal görünümlü birer soygundan başka bir şey değil.
AKP bugüne kadar İslam'ı kullanarak iktidarda kaldı. Ona oy verenler oylarının bir partiye değil, İslam'a gittiğini sandılar. Oysa o partide üç dönem milletvekillik yapmış biri olarak söylüyorum, AKP'nin İslamla fazla bir alakası yok. Tam aksine AKP'ye verilen her oy İslam'a, Müslümanlığa bir darbe olarak dönüyor. Elbette içlerinde çok az sayıda bu işlere bulaşmamış insan da var ama susarak bu soygun ve talan düzenine destek vermiş oluyorlar. Bir çoğu inançları ile çıkarları arasındaki tercihi çıkarlarından yana yapıyor.
Hz. Peygamber'in çizgisi bellidir, o hep emin insandı, sözünün muhataplarında makes bulması bundandı. O hiç ahlak dışına çıkmadı, kazanmak için her yol mubahtır demedi. İyi sonuçlar iyi yöntemlerle elde edilir. Çalarak, rüşvet alarak, yalan söyleyerek yapılan bir politika ile İslam'a hizmet edilmez, hırsızlığın, yolsuzluğun yolu İslam'a çıkmaz. Onun için şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim, AKP'ye verilen her oy, hırsızlığı, yolsuzluğu, kul hakkı yemeyi yasaklayan İslam'a vurulmuş bir darbe değil midir? Yani İslam'a hizmet ettiğini sanarak oy verenler aslında bilerek, isteyerek İslam'a kötülük ediyor.
Bir toplum neye layıksa öyle yönetilir. Hallerini değiştirmemekte ısrar edenlerin hallerini Allah değiştirmez. Ya halinizi değiştirecek ya da bu soygunun, bu haramın parçası ve ortağı olacaksınız.