Ali Babacan'dan elektrik ve doğalgaz zammına tepki: Tam bir şark kurnazlığı

Elektrik ve doğalgaza yapılan yüksek zammı değerlendiren Babacan, "Zamlar haziranın son günü yapıldı. İlk 6 aylık enflasyon sepetinin dışında kaldı. Halbuki 1 Temmuz’la başlayan ikinci altı aydaki emeklilerin, memurların maaşı

Güncel 1.07.2021 18:57:30 0
Ali Babacan'dan elektrik ve doğalgaz zammına tepki: Tam bir şark kurnazlığı

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Antalya’da partisinin 1. Olağan Kepez İlçe Kongresi’nde konuştu. Gündeme dair önemli açıklamalar yapan Babacan, söylemleriyle iktidara yüklendi. Dün elektrik ve doğalgaza yapılan yüksek zamlarla ilgili de hükümeti eleştiren Babacan, zammın Haziran ayının son gününde yapılmış olmasının dahi anlamının olduğunu söyleyerek yapılanın 'şark kurnazlığı' olduğunu belirtti.

Zamlarla ilgili Babacan şöyle konuştu, 'Ayın son günü yapılan zamlar enflasyon sepetine girmeyeceği için altı ay boyunca bu zamların getirdiği enflasyon yükünü emeklimiz ve memurlarımız kendi ceplerinden karşılamaya çalışacak. Tam bir şark kurnazlığı. Bu zammı 30 Haziran’da değil de 31 Mayıs’ta yapsalar enflasyon hesabına girecekti ve 1 Temmuz’daki zamlarına bu enflasyon artışı yansıtılacaktı. Artık bundan medet ummaya başladılar.'

Türkiye'nin birçok ilini ve ilçesini gezerek sokağın derdinde kulak verdiklerini dile getiren Ali Babacan, 'Vatandaştan bir dokunup bin ah işitiyoruz. Biz bugünkü iktidarın yaptıklarını ettiklerini anlatalım diye söze başlamaya niyetlenirken vatandaşımız hemen sözü bizden alıyor ve şu anki kötü yönetimin sebep olduklarını tek tek anlatmaya başlıyor' dedi.

Ali Babacan'ın konuşmasından satır başları şöyle;

'GÖZLERİNDEKİ RANT GÖZLÜĞÜNÜ ÇIKARAMIYORLAR'

İktidarı eleştiren ve rantçılığın önüne geçilemediğinden bahseden Babacan, 'Bizler de halkımızı dinliyor ve onların dertleriyle dertleniyoruz. Bu ülkemizin bir numaralı sorunu; işsizliktir, yoksulluktur, hayat pahalılığıdır diyoruz. Ama iktidar bunları duymuyor, dinlemiyor, işine gelmiyor. Gerçek sorunlarla yüzleşmiyor, yüzleşmek istemiyorlar. Sağda solda kendilerine düşman arayıp duruyorlar. Bu ülkenin gerçek sorunlarını çözemediklerinde, gözlerinin önüne yoksulluk gelmediğinde, kafalarını çevirip bakamadıklarında ne yapıyorlar? Dışarıda düşman arıyorlar. Gözlerinin önünde işsizlik duruyor bakmıyorlar, gözlerinin önünde hayat pahalılığı duruyor, bakmıyorlar. Ne zaman ki bir yerlerde rant var, bir yerlerde rant duyuyorlar o zaman hemen kilitlenip kafalarını gözlerini o tarafa yönlendiriyorlar ve oradan başka tarafa da gözlerini çeviremiyorlar. Gözlerindeki o rant gözlüğünü bir türlü çıkarmıyor, çıkaramıyorlar.' dedi.

'Öyle bir ortam oluşturdukları Türkiye'de, kimse bu ülkede yeni bir yatırım, üretim yapmak istemiyor. Kendi yatırımcımız, bu ülkeye, kendi ülkesine, Türkiye'mize yatırım yapmaktansa sermayesini başka ülkelerde değerlendiriyor.'

'ULUSLARARASI YATIRIMCILAR TÜRKİYE'YE GELMEK İSTEMİYOR'

Finansal anlamda Türkiye'nin yabancı sermaye kaybettiğini söyleyen ve kendisinin ve arkadaşlarının hükümetle çalışmayı bırakmasından sonra daha kötüye giden bir ivme olduğunu belirten Babacan, şunları söyledi, 'Uluslararası yatırımcılar Türkiye'ye gelmek istemiyor. Geçen ay bir veri yayınlandı. Son 20 yılda, Türkiye'ye de bunu yaşattılar maalesef, doğrudan sermaye giriş rakamlarına baktığımızda tam 20 yıldan sonra ilk defa, Nisan ayı sonu itibarıyla birikimli 12 aylık rakam eksiye düştü. Tam -800 milyon dolarlık bir sermaye hareketi var. Bu ne demek? Türkiye'den çıkan doğrudan sermaye yatırımı Türkiye'ye giren yatırımdan 800 milyon dolar fazla olmuş demek. Biz böyle bir şey görmemiştik. Bu ülke 1990'larda dahi net anlamda sermaye cezbetti yahu. 1992 ve 2002 yılında kurulan hükümette göreve gelmeden önce ben ve arkadaşlarım, Türkiye'ye giren yabancı sermayenin toplamı net anlamda 10 yılda 10 milyar dolardı. Ortalama yılda 1 milyar dolara denk geliyordu. Biz bunu aldık 1 yılda tam 22 milyar dolara çıkarttık. Doğrudan sermaye girişinden bahsediyorum. Yatırım, fabrika, üretim anlamında doğrudan gelen sermayeden bahsediyorum. Üstelik borç, kredi değil. Geliyor ve kalıyor burada. Bu rakam bizler ayrıldıktan sonra, özellikle 2015'ten sonra düşüş aşamasına geçti ve Nisan ayı itibarıyla -800 milyon dolara da düştü. Bunu da gösterdiler bu ülkeye.'

'ÜLKEM ADINA UTANÇ DUYUYORUM'

Sedat Peker'in ortaya attığı iddialar ve yayınladığı videolar hakkında da konuşan Babacan, hükümetin harekete geçmediğini, yargının susturulduğunu ve iddiaların üzerine gidileceğine konuşan kişiyi susturmaya çalıştığını söyledi. Babacan, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu, 'Biz hukuk güçlensin, yatırım gelsin, gençler işsizlikten kurtulsun dedikçe, bir de bakıyoruz başka insanların kara paralarını aklama yeri ülkemiz haline geliyor. Hukuk yok. Çete liderleri, mafya liderleri ortada cirit atıyorlar. Her türlü pislik ortalıkta. Suç işleyenin kendisi çıkıp da ben bu suçu işledim, üstelik bu suçun içerisinde şu şu siyasetçiler, bürokratlar da vardı, üzülerek söylüyorum, yargı mensupları, medya mensupları vardı deyince tabi bütün Türkiye ekranların başına toplandı ve ortaya çıkan videoları Netflix video serisi gibi izlemeye başladı. Ülkem adına utanç duyuyorum. Bu ülke buna layık değil. Normalde böyle bir durumda o ülkenin yargısı resen harekete geçer. Kimseden talimat beklemez. Bu iddiaların yüzde biri bile ortada olsa yargı derhal adım atar ve bir yargı süreci işler. Bakın 2 ay geçti. Böyle bir süreç yok. Hükümetin talebiyle, hükümetin yönlendirmesiyle yargı ne yaptı? Bu açıklamaları yapan suç örgütünün başındaki kişiye karşı süreç başlattı bir de bu videoların yayınlanmasıyla ilgili yayın yasağı getirsin yargı diye çaba gösterdi. Bu kadar iddia var arkadaşlar bunları incelemek lazım, yargı duruyor mu, susuyor mu niye hareket etmiyor diyeceklerine, konuşanı susturmaya dönük, konuşanı yayından kaldırmaya yönelik bir çabaya girdi hükümet.'

'TÜRKİYE ARTIK BİR 'NARKO DEVLET''

Ortaya atılan narkotik iddialara da değinen Babacan, Türkiye'nin kirli işler yapanlara alan açtığı için artık bir Narko Devlet olduğunu söyledi ve şunları ekledi, 'Ortada uyuşturucu ticaretiyle ilgili bir sürü iddialar var ortada. Türkiye artık dünyada uluslararası basında bir 'Narko Devlet' olarak anılmaya başladı. Bu narko narkotikten geliyor. Narko Devlet ne demek, uyuşturucu ticareti yapanların, bu zehir ticaretiyle uğraşanların rahat hareket ettiği, önlerinin açıldığı, onlara iş imkanlarının sağlandığı, devlet kurumlarının da buna göz yumduğu, alan açtığı devlet demek narko devlet. Yazık değil mi bu ülkeye. Biz bu ülkeyi hukuk devleti yapmak için yıllarca mücadele ettik. Mücadeleye de devam edeceğiz. Bu ülke hukuk devleti olma özelliğini kaybederse narko devlet olma yoluna girer. Bunu da gördük, görüyoruz, yaşıyoruz şu an. Dünya bunu konuşuyor. Tablo böyleyken Cumhurbaşkanı ne yapıyor? Çıkıyor bizim ekonomi yönetiminde olduğumuz dönemin başarılarını dönüp dolaşıp anlatıp duruyor. Bugünle ilgili anlatacak başka bir şey yok çünkü. Buradan kendisine sesleniyorum; Sayın Erdoğan, o günler geçti. Ekonomideki altın çağı biz açtık, biz yaptık. Biz gidince de yapamıyorsunuz. Üstelik diyorsunuz ki ben ekonomistim. Benim alanım ekonomi diyorsunuz ama yapamıyorsunuz. Niçin bu ülkede faizler yüzde 19. Niye Türkiye Avrupa'nın en yüksek faizine mahkum, dünyanın 7'nci yüksek faizine mahkum, niçin enflasyon kontrolden çıktı, niçin paramız pul oldu. Önceki dönemde siz başardıysanız yine düşürün faizi. Yapın hadi.'

'YOLUN SONU GÖRÜNDÜ'

Hükümetin artık sayılı günlerle devleti yönettiğini ve artık yolun sonunun göründüğünü dile getiren Babacan, iktidara geldiklerinde yapacakları faaliyetlerden şöyle bahsetti, 'Ekonominin temeli hukuktur, adalettir. Sağlam bir demokrasi üzerine kurulur ancak. Temelini sağlam atmazsanız sağlam bir ekonomiyi asla inşa edemezsiniz. Bunu görmüyorlar, bunu bilmiyorlar. Ülkenin en önemli konusu adalet. Adalet yoksa ekonomi olmaz, refah olmaz, zenginlik olmaz. Bizim dönemimizde yapılan başarılardan başka şuandaki hükümetin anlatacak bir hikayesi kalmadı. Sürekli o dönemle övünüyorlar. Anlatacak bir başarı hikayesi kalmayanlar kaybetmeye mahkumdur. Baskıyla, korkuyla, olmayan düşmanları bahane ederek üç beş gün daha yönetmeye çalışsınlar dursunlar bakalım. Ama bitiyor artık. Artık yolun sonu göründü. Çok az kaldı. Sayılı gün çabuk geçer. İlk seçim sonrası Deva günleri var. Hukuk devletinin tesis edildiği, meclisimizin güçlendiği, halkımızın zenginleştiği Deva günlerini inşallah hep beraber göreceğiz. Emaneti teslim almaya geliyoruz.'

'KENDİLERİ ÇALIP KENDİLERİ OYNUYORLAR'

'Bugünkü yönetim milletle arasını iyice açtı. Vatandaşın buzdolabından, mutfağından haberleri yok. Vatandaşın cüzdanından, banka borçlarından, işsizlerin umutsuzluğundan, gençliğin kaygısından, esnafın borcundan, çiftçiye gelen hacizlerden, emeklilerimizin durumlarından haberleri yok. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Başları sıkışınca ne yapıyorlar, bir ihale kanunu var ya hani, onu değiştiriyorlar. Hiçbir ihaleleri açık değil, şeffaf değil bakın. Hiçbir ihalelerinde fırsat eşitliği falan yok. Geçenlerde sayın Erdoğan belediye başkanlarına hitaben yaptığı konuşmada, ihaleleri şeffaf yapın diyor. Siz şu son yıllarda, milyar dolarlık ihaleleri şeffaf yaptınız mı? Hatta canlı yayınlayın diyor ihaleleri. Son yıllarda devletin, bakanlıkların hangi büyük projesi canlı yayınlandı? Asıl büyük işleri, kendi kontrollerindeki işleri davet usulü, işlerine gelenlere davet edip onlara veriyorlar, belediyelere, daha küçük projeler için diyorlar ki şeffaf olun, canlı yayınlayın.'

'MKE’Yİ VARLIK FONU'NUN KARA DELİĞİNE Mİ ATACAKSINIZ?'

“MKE’yi (Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu) anonim şirkete çeviren hükümete sormak istiyorum. Bu kurumu şirkete çevirerek kamu düzenlemelerinden, Maliye’nin ve Hazine’nin kontrolünden çıkarıp ne yapmayı planlıyorsunuz? Kimin burada daha kolay tasarrufta bulunmasını istiyorsunuz? Bu kurumla ilgili hangi yatırımı yapmak istediniz de yapamadınız? Niçin böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duydunuz? MKE’yi anonim şirket yaptıktan sonra kimlerle ortaklık yapacaksınız, kimlerle şirket kuracaksınız? Yoksa diğer kamu iktisadi teşekküllerde olduğu gibi, MKE’yi de Varlık Fonu’nun kara deliğine mi atacaksınız? Yoksa basında haftalardır konuşulduğu gibi, yolsuz ve dolandırıcı isimlerle iş tutmanın bir hazırlığı mı var burada?”

'ÜLKEYİ KİRLİ İŞLERİN MERKEZİ HALİNE GETİRDİLER'

'Bu yönetim hukuksuzluğu alışkanlık haline getirince ülkeyi gerçekten kirli işlerin merkezi haline getirdi. Avusturya’da gözaltına alınan, kara para aklama suçundan Amerika tarafından da iadesi istenen kişi var. Belli ki, ülkemizi başka ülkelerdeki kara paraların aklandığı bir suç cehennemine çevirmişler maalesef. Biz bu gidişe izin vermeyeceğiz. Artık yeter.'

'BİRAZ DA SİZ KENDİNİZ TASARRUF ETSENİZE'

Dün yayınlanan kamuda tasarruf genelgesiyle ilgili de konuşan Babacan, 'Sayın Erdoğan, dün ‘kamuda tasarruf’ demeye başlamış. Resmî Gazete’deki tasarruf genelgesinde ‘Cumhurbaşkanlığı hariç’ yazıyor. İhaleyi kendi şeffaf yapmıyor, belediyeye ‘Yap’ diyor. Kamuda, kendisi tasarruf etmiyor, diğer kurumlara ‘tasarruf et’ diyor. Sayın Cumhurbaşkanı her şeyden muaf. Soruyorum kendisine: Niye? Siz, bu ülkenin kamu yönetiminden sorumlu değil misiniz? Önden buyursanıza… Devletin ve milletin harcamalarından tasarruf çağrısı yaparken, biraz da siz kendiniz tasarruf etsenize.' dedi.

'TAM BİR ŞARK KURNAZLIĞI'

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren Babacan, elektrik ve doğalgaza gelen zamlarla ilgili şunları söyledi: 'Kendinize tasarruftan muafiyet getirdiğiniz günün akşamında, vatandaşın elektriğine yüzde 15 zam yapmayı biliyorsunuz. Dün gece bir de evlerdeki doğalgaza %12, sanayide kullanılan doğalgaza %20 zam yaptınız. Yükü yine vatandaşa yıkıyorsunuz. Zamlar haziranın son günü yapıldı. İlk 6 aylık enflasyon sepetinin dışında kaldı. Halbuki 1 Temmuz’la başlayan ikinci altı aydaki emeklilerin, memurların maaşı ilk 6 aylık enflasyona bakarak artırılıyor. Ayın son günü yapılan zamlar enflasyon sepetine girmeyeceği için altı ay boyunca bu zamların getirdiği enflasyon yükünü emeklimiz ve memurlarımız kendi ceplerinden karşılamaya çalışacak. Tam bir şark kurnazlığı. Bu zammı 30 Haziran’da değil de 31 Mayıs’ta yapsalar enflasyon hesabına girecekti ve 1 Temmuz’daki zamlarına bu enflasyon artışı yansıtılacaktı. Artık bundan medet ummaya başladılar.'

HÜKÜMETE TASARRUF REÇETESİ SUNDU

Hükûmete tasarruf reçetesi de sunan Babacan sözlerini şöyle noktaladı: 'Anayasa ve kanunlara bağlı kalın. Şu yurt içi, yurt dışı seyahatlerinizdeki uçak sayılarını, konvoylarınızdaki araç sayısını azaltın. Kamu ihale mevzuatını değiştirin. Şeffaf ve açık bir ihale sistemiyle, kamuya mal ve hizmet alımlarında, yandaşlarınızın değil, halkımızın kâr etmesini sağlayın. Avrupa Birliği’nin kamu alımları mevzuatını alın, aynen uygulamaya başlayın. Kanal İstanbul gibi rant projelerine artık bir son verin. Tüm kurum ve kuruluşları Sayıştay denetimine açın. Varlık Fonu’nu kapatın. Bu reçeteyi uygulayın da görün, maliyetler nasıl düşüyor. Bu milletin alın teri olan o vergiler nasıl bereketleniyor.'

'HİÇBİR PARTİ İLE İTTİFAKTAN BAHSETMİYORUZ'

İttifaklar ile ilgili soruya cevap veren Babacan, partilerinin şu an kendi özgün kimliğini inşa etmekle uğraştığını söyledi. Babacan, 'Şu anda hiçbir parti ile ittifak ile ilgili bir temasımız yok. Şu anda yaptığımız görüşme ve temaslar, hiçbir parti ile ittifaktan bahsetmiyoruz. Bizim şu anda ittifak gündemimizde yok. Bir gün seçim kararı alınır, o günkü şartlarda ne yaparız, onun kararını o gün veririz.' diye konuştu.


Pazartesi 5.3 ° / 0.9 °
Salı 5.3 ° / 2.8 °
Çarşamba 6.6 ° / 0.6 °