Gelecek Partisi’nin Genel Merkez Sağlık Politikaları Komisyonundan Oğuz Şalvız bugünlerde gündeme gelen bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair TBMM’ye verilen kanun teklifinin sağlık ile ilgili 6. ve 7
Eski Başbakanlardan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu ve kuruluşundan itibaren Mecliste yer almamasına rağmen tüm konularda titiz çalışmaları ile gündeme gelen Gelecek Partisi’nin Genel Merkez Sağlık Politikaları Komisyonundan Oğuz Şalvız bugünlerde gündeme gelen bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair TBMM’ye verilen kanun teklifinin sağlık ile ilgili 6. ve 7. Maddelerine dair görüşlerini paylaştı. Gelecek Partili Şalvız'ın görüşleri şu şekilde:
Kanun Önerisi
Görüşlerimiz:
Olumlu: Kanun değişikliği önerisinin gerekçeler kısmında bahsedilen, ilgili unvanlı personelin başka kurumlara geçmesinin önlenmesi amacıyla döner sermaye ödemelerinin iyileştirilmesi faydalı bir gelişme olarak görülmekle birlikte;
Olumsuz: Kamuoyunu ve sektör otoritelerini tatmin edici nitelikte değildir.
İlgili personelin görev aldığı kurum ve kuruma bağlı birimlerden ayrılmak isteme nedenleri ve çözümleri tespit edilmeden ve/veya paylaşılmadan sadece döner sermaye ödemeleri takviyesi üzerinden kurumsal hafızanın korunmaya çalışılması günlük, pansuman çözüm olarak değer bulacaktır. İdari aksaklıklar, hükümet politikalarına uygun kararlar alınması veya bilmediğimiz farklı yapılanmalardan kaynaklı psikolojik baskılar da personel için kurumlarından ayrılma gerekçesi olabilir mi? Bu konuda bakanlığın bir çalışması mevcut mudur, merak etmekteyiz.
Kanun Önerisi
Görüşlerimiz:
Olumlu: Kimi kamu sağlık tesislerince karşılanamayan hizmetlerin diğer sağlık kurumlarından protokol desteği ile karşılanması, sağlık hizmetlerinde süreklilik esası açısından olumlu karşılanacaktır.
Olumsuz: Söz konusu kanun maddesi mevcut hali ile gerek içerik ve gerekse şekil yönünden kötü kullanılmaya müsaittir.
Kamu kurumlarının protokoller ile hizmet satın alması özellikle şehir hastaneleri konusunda gerekliliği ve aciliyeti tartışılabilecek hizmetlerin alınması ve bu hizmetlerden dolayı tahakkuk edecek ödemelerin muhtemelen öncelikli olarak şehir hastanelerine ödenmesi,
ödemesi gerçekleştirilmemiş tutarların da kayıtlarda şehir hastaneleri (özel işletmecileri lehine) alacak olarak yer alması hususuyla tedirginlik yaratmaktadır.
Diğer kamu sağlık kuruluşlarının öncelikli-rutin-ihtiyari hizmet protokolleri ile birlikte sağlık dışı kamu kurumlarının gerekliliği tartışılabilecek fakat konu sağlık olduğu için etik ve sosyal devlet değerleriyle karşı cevap verilerek geçiştirilebilecek hizmet ifalarının ( yada verilmiş gibi gösterilecek) ortaya çıkması söz konusu olabilir.
Ayrıca bu durum sağlık ve idari iş yükünü de artıracaktır. Mevcut durumda kamu ve anlaşmalı özel sağlık işletmelerinden zaten gerekli hizmetler kişilerce satın alınabilmektedir.
Kanun maddesinde yer alan korkutucu ifade ise; söz konusu hizmetlerden dolayı fatura ve belge kullanılmayacak olması.
Türk Ticaret Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve hastane hizmetlerinin ilgili maddeleri gereği verilen hizmet ve kullanılan malzeme gereği oluşturulacak faturanın bu protokollerle ortadan kaldırılması, şeffaf ve hesap verilebilir olma yönünden sağlık hizmetlerine gölge düşürecektir.
Bu ifadenin bir kanun maddesine özellikle konulması oldukça düşündürücüdür.
Böyle bir kanuna ihtiyaç duyulmasında akla gelen bir diğer husus da kamu bütçesinde ve ödeme yapısında sürdürülmesi zor olan bir sürece girilmiş olması sebebiyle hükümetin özel, üniversite ve vakıf hastanelerine ödeme yapmakta zorlanması ve hizmetleri kendi bünyesinde karşılama isteği de olabilir.
Mevcut haliyle bu yasaların kabul edilmesi halinde, müteakiben yapılacak protokollerin ve hizmet alınlarının takipçisi olacağız.