AY: SM Anlamak, SM Toplum, Araştırma, SM ve Algı Yönetimi, SM Sosyolojisi adlı eserleriniz var…Çoğu akademisyenin kitabı yok.. Neden yazıyorsunuz?
ERASLAN: Her şeyden önce ben bir eğitimciyim. Bu benim kimliğimin en önemli parçalarından birisi. Öğrenmeyi, öğretmeyi, bilgiyi paylaşmayı seviyorum ve değer veriyorum. Sosyal medya ve dijital güvenlik konuları ise nispeten yeni ve hızla değişen, dönüşen konular. Bu dünyada toplumumuzun bilgi sahibi olması ve güvende kalması çok önemli. Her yaştan birey ile özellikle geleceği şekillendirip kurgulayacak gençlerimizin okuması, öğrenmesi ve başarılı olması için yazıyorum ve yazmaya devam edeceğim…
AY: “Öğretmenler atama bekliyor. Bu yetişmiş insan potansiyellerini ‘Eğitim danışmanı’ olarak istihdam edelim” diyorsunuz… Olabilir mi?
ERASLAN: Halihazırda ve yıllardır atama bekleyen binlerce öğretmenimiz var. Bu öğretmenlerimizin tamamının yakın zamanda atanması mümkün görünmüyor, ancak bu yetişmiş insan potansiyellerini etkili bir şekilde kullanmak gerekmektedir. Bu şekilde hem eğitimi ileri taşımış hem de öğretmenlerimizin istihdamını sağlanmış olacaktır. “Eğitim danışmanlığının” bir okul ekosistemi içerisinde ortaya koyabilecekleri birbirinden farklı çok sayıda görev bulunmaktadır. Örneğin bu danışmanlar; öğrencilerimizin oryantasyon sürecinde ve ya kariyer planlama sürecinde, eğitim ortamlarında etkin kullanma sürecinde, proje planlama, hazırlama ve tasarlama becerileri kazandırma da öğrencilerimize yardımcı olabilirler. Bununla beraber yine eğitim danışmanı olarak görev yapan öğretmenlerimiz aileler ile birlikte çalışarak onları okul sistemi içerisine dahil edebilirler. Bunun gibi onlarca farklı görevi yerine getirebilecek olan öğretmenlerimizin atama olması durumunda eğitim danışmanı olarak çalışmaları doğru olacaktır.
AY: Yaz tatilinde çocuklar için “dijital önerileriniz” var mı?
ERASLAN: Elbette, artık her yaştan çocuğumuz dijital dünya ile iç içe yaşıyorlar. Çocuklarımızın dijital dünyada güvende kalması ve burada etkili üreticiler ve tüketiciler olması çok değerli. Ancak en önemlisi ise onları yine bu dünyada yer alan tehlikelerden korumaktır. Bu nedenle onlar için ilk önerim bu dünyada var olurken kendilerini korumayı öğrenmeleri olacaktır. Dijital dünyada mümkün olduğunca az bilgi ve veri paylaşılmalılar. Kendilerine, ailelerine ve arkadaşlarına dair kişisel hiçbir bilgiyi sosyal medya hesaplarında paylaşmamaları gerekiyor. Aksi halde bu durumdan hiç beklemedikleri “kötü sonuçlar ile karşılaşabileceklerini”; kedilerinin ve sevdiklerinin “zarar görebileceğini” unutmamalılar.
İkincisi dijital dünyada çok sayıda oyun var ve bu oyunlardan bir kısmı gerçekten çocukların bilişsel ve sosyal gelişimlerine önemli katkılar sunuyor. Çocukların bu oyunlardan tamamen uzak kalmalarını elbette istemeyiz. Kendileri için faydalı olacak oyunları oynamalı ve öğretici içeriklerle keyifli zaman geçirmeliler. Ancak kendilerine zarar verecek tehlikeli dijital oyunlardan mutlaka uzak durmalılar. Bunun için oynadıkları oyunları anne ve babaları ile paylaşmalılar. Onların uygun gördükleri ve gerçekten gelişimlerine uygun oyunları tercih etmeliler.
Son olarak evet dijital dünya “ilgi çekici” ve birbirinden farklı “milyonlarca içerik ile” dolu, ancak dışarıda hatta evin içinde bile onları gerçek bir yaşam bekliyor. Bu dünyada öğrenmeleri ve deneyimlemeleri gereken tonlarca şey var. Bu nedenle mümkün olduğunda “dijital cihaz ve ortamlardan uzak durmalılar” ve etraflarındaki “dünyayı keşfetmeye” yönelmeliler.
AY: “Yaz tatili sürecinde tehlikeli dijital oyunlar ve kriminal saat olarak belirlenen gece 02.00-05.00 arasında çocuklarının dijital ortamlardan uzak tutun' diyorsunuz. Bilinçli ebeveynler gerekli değil mi?
ERASLAN: Kesinlikle, ailelerimizin bu konuda bilinçli olması gerekiyor. Dijital dünya birbirinden farklı tehlikelerle dolu ve çocuklarımız bu dünyada aslında çok savunmasızlar. “Bilinçli anne baba”, güvenli çocuğun sağlayıcısıdır. Bu nedenle biz SODİMER olarak yine anne ve babalarımıza yönelik çalışmalar sürdürüyoruz. Onları; bilinçlenmeye, dijital dünyanın tehlikelerinin farkında olmaya ve bu tehlikelere karşı çocuklarını nasıl koruyabileceklerini öğretmeye çalışıyoruz.
AY: Önümüzdeki dönemde ne gibi hazırlıklarınız var?
ERASLAN: Önümüzdeki süreçte çalışmalarımıza tüm hızıyla devam edeceğiz. Ağustos ayında “SODİMER Dijital Öğretmen Akademisi Yaz Atölyelerinin” yeni dönemine başlayacağız. Bu arada “SODİMER Anne-Baba Okulu” çalışmalarımız başlayacak, burada da anne babalarımız ile bir araya gelip çalışmalarımıza başlayacağız. Değerli akademisyenlerimiz yine ücretsiz olarak ders verecekleri bu okulda anne babalarımızla bir araya gelecek. Aynı zamanda “Telafide Biz de Varız” vurgusuyla Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılacak çeşitli projelerde yer alacağız. Ayrıca Eylül ayında öğretmelerimizin katılımıyla sadece onların etkin olduğu bir sistem içerisinde ‘Büyük Öğretmen Şurası’nda öğretmenlerimiz ile bir araya geleceğiz. Yaz dönemi içerisinde planlanmış çalışmalarımız bu şekilde ancak SODİMER çok hızlı aksiyon alan ve dinamik bir ekip ile çalışıyor ve süreç içerisinde karşımıza çıkan tüm projelere destek olmaya çalışırız.
AY: Bizler de SODİMER’e kültür/sanat alanında destek vermek isteriz. Ülke için varız. Teşekkür ederiz…
ERASLAN: Maarif davası kapsamında bizler her türlü çalışmanın içerisinde olmaya hazırız. Bu anlamda geleceğimizi inşa edebilmek için hep birlikte çalışmalıyız ve birlik olmalıyız. Yeni çalışmalarda görüşmek dileğiyle, teşekkür ederim.