Sitemiz köşe yazarı Dr.Göktan Ay ile “Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin ve “Rektör Prof. Erol Parlak’ın “4 yılını” değerlendirmeye devam ediyoruz..
ENPOLİTİK: Üniversiteyi sıklıkla takip edip, ne yapıyorlar? diye merak ediyor musunuz?
AY: Asla..Sadece sosyal medyada veya basında yer alırsa okuyorum.Bir gün arkadaşların haber vermesi üzerine web sayfasını açtık ve iki danışmanın yer aldığını gördük. İkisi de İstanbul’dandı; Prof. T. Sağer, diğeri Prof. S.Murtezaoğlu idi. “Neden İstanbul’dan, zaten bu arkadaşların idari görevleri var, Ankara’da müzik insanı mı yok? v.b.” konuşmaları geçti…
Konu ile tarafımla görüşen Prof. Sağer ve Prof. Parlak’ın aramızda geçen konuşmalarını da yazmıştım (01.07.2020); “Ankara Müzik ve G.S.Üniversitesi’nde 3 yılda neler oldu?...(1)” https://www.ittifakgazetesi.com/ankara-muzik-ve-g-s-universitesi-nde-3-yilda-neler-oldu-1-m1862.html Bu yazımızdan kısa bir süre sonra web sayfasında iki isim yer almadı. Demek ki, doğruymuşuz… Ayrıca bu yazıda “Bu arada, Sn.Parlak, “sanat alanından” yeniden ÜAK Y.K.Üy. seçildi, alan akademisyenlerinin sorunlarına çözüm konusunda çalışma yapmasını dileriz” demişiz, ama (tıpkı Prof.Sağer’in ÜAK SADEK Başk. olması gibi) bir yarar sağlanamadı.ENPOLİTİK: Size göre akademik yapılanma yanlışı hala devam ediyor mu?
AY: Maalesef, evet demek zorundayım.
Üniversitenin yapılanması üzerine görüşlerimi aktarmışım (08.07.2020); “Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Yapılanmasında Yanlışlar Var! (3)”
https://www.enpolitik.com/muzik-ve-guzel-sanatlar-universitesi-yapilanmasinda-yanlislar-var-3-makale,4168.html
Bu yazımı okuduktan sonra lütfen üniversitenin şemasını ve bu yapının birbirini nasıl boğduğunu, örttüğünü görelim:
https://www.mgu.edu.tr/tr/pages/organizasyon-semasi.html
15.07.2021’de Prof. Dr. Hakkı Alper MARAL, Prof. Dr. Serda TÜRKEL OTER Rektör Yard. olarak görülüyor.
Yönetim Kurulu (web sayfasında) şöyle;.
“Prof. Erol PARLAK/ Rektör,
Prof. Dr. Ebru TEMİZ, Müzik ve Güzel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dekan V.,
Prof. Erol PARLAK (Uhdesinde)/Müzik Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı,
Prof. Dr. Toğrul GANİOĞLU/İcra Sanatları Fakültesi Dekanı,
Prof. Erol PARLAK (Uhdesinde)/Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı,
Prof. Erol PARLAK (Uhdesinde)/Müzik ve Güzel Sanatlar MYO Müdürü,
Prof. Dr. Serda TÜRKEL OTER/Prof. Temsilcisi”
Görüldüğü gibi Prof.Parlak “mahkeme kararlarına” ve “etik olmamasına” rağmen hala 2 Dekanlığı ve 1 Müdürlüğü üzerinde tutuyor.
ENPOLİTİK: Siyasette üst makamlarda çifte görev ve maaşlar çok konuşuluyor. Siz de “akademide çift görev devamlı olmaz, geçici (kısa süreliğine) olabilir” diyorsunuz. Neye dayanıyorsunuz?
AY: Konuyla ilgili üç bilgi verelim:
1/ YÖK Personel Kanunu’nun 14. Md.’nde maaşlarla ilgili olarak; “Almakta oldukları aylık gösterge ve ek gösterge toplamının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca belirlenen ‘aylık katsayı’ ile ‘çarpımı sonucu’ bulunacak miktarın ‘beş katına kadar’ geliştirme ödeneği ödenebilir” deniliyor.
2/ Danıştay Sekizinci Dairesi kararı:
https://www.memurlar.net/haber/926328/bolum-baskani-ile-dekan-ayni-kisi-olabilir-mi.html
“…..dekanın ise fakültenin ve bağlı birimlerinin öğretim kapasitesinin rasyonel bir şekilde kullanılmasından ve geliştirilmesinden rektöre karşı birinci derecede sorumlu olması, ayrıca bölüm başkanlığı görevinin bizzat dekanlık tarafından yerine getirilebileceğine ya da dekanın uhdesine alınabileceğine ilişkin bir hükme yer verilmemesi karşısında, bölüm başkanı ve dekan sıfatlarının aynı kişide birleşmesinin, bölümün işleyişini ve hiyerarşik yapısını bozacağı kuşkusuzdur.” (11/02/2014)
3/ İstanbul 2. İdare Mahkemesi
https://medyascope.tv/2021/01/25/mahkeme-fakulteden-biri-atanmaliydi-dedi-msgsu-rektoru-handan-inci-kendini-atama-davasini-kaybetti/
İstanbul 2. İdare Mahkemesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Rektörü Handan İnci’nin, Prof. Dr. Sami Şekeroğlu Sinema Televizyon Merkezi’ne müdür olarak atamasına ilişkin görülen davada, İnci aleyhine karar verdi. Mahkeme, İnci’nin bu makama kendisini atamasının usulsüz olduğunu belirterek, “Merkez yönetmeliğinin işaret ettiği üzere müdürlüğe Sinema – Televizyon Bölümü öğretim elemanlarından birisinin atanması gerekir” dedi ve atama işlemini iptal etti.H. İnci’nin istinaf başvurusu da reddedildi (Ocak 2021)”
Kısaca, idari görevlerde akademisyenin “bir görevde bulunması” doğru bulunmuş, mevzuatta “ikinci görev alınabilir” diye bir madde olmadığı belirtilmiş, aksi halde hiyerarşik yapının bozulacağı belirtilmiştir ki çok doğrudur. Yine biliyoruz ki, Devlet idaresinde; “vekalet görevleri kısa süreli” olarak kullanılır ve boşluk doldurulur.
Bunu “Genel Sekreterin” bilmemesi mümkün değildir, ama nedense devam etmektedir. Üniversitemizin, “bu tür konularla” gündeme gelmesini arzu etmiyoruz. Bu yazımızdan sonra düzeltileceğini umuyoruz.
İlk çalıştayda, binaları gezdirirken büyük bir “konser salonu” vardı, faaliyete geçti galiba! “Müzik Müzesi” için bir yer ayrılmıştı? Hatta rahmetli Etem Ruhi Üngör’ün “çalgı koleksiyonunu” alınacağı açıklanmıştı. O konuda bir gelişme olmadığını biliyoruz.
ENPOLİTİK: Üniversite etkinliklerinde; Çok Sesli Müzik ve Güzel Sanatlar alanları daha ağırlıklı görülüyor” diyorsunuz. Örnek mümkün mü?
AY: Kuruluşta “Türk Müziği” ağırlıklı “butik” bir üniversite düşünülmüştü.
Prof.Parlak 18.10.2017’de A.A. verdiği demeçte tezimizi doğruluyor; “Bu projelerden birinin “tematik bir müzik üniversitesi kurulması.” Tematik üniversiteler özellikle Batı'da yaygın, Türkiye'de yeni gelişiyor, müzik alanında ise hiç yok! Türkiye'deki üniversitelerde müzik çoğunlukla teknik üniversitelerin içinde yapılanmış, kendini ifade edebilecek mecraları çokça bulamamıştır. Türkiye güçlü kültür-sanat potansiyeli olmasına rağmen bu konuda neredeyse dünyada kendini ifade edemez durumdadır. Müzik eğitimcileri ve sanatçılar olarak bunu görmekte ve ülkemiz adına üzüntü duymaktayız. Böyle bir üniversiteye ihtiyaç olduğunu, yıllardan beri de düşünmekteydim ve ödül töreni sırasında bir dilek olarak telaffuz ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu çok dikkatli bir şekilde takip etmişler, önerimi dikkate alarak orada bana 'Erol Hocam müzik üniversitesini kuruyor muyuz?' dediler. Ben de 'Büyük hizmet olur.' dedim. Bu şekilde süreç başladı.'
“Dünyada güçlü bir temsiliyetten” söz etmenin mümkün değil. Üniversitemizin temel felsefesi bu olacaktır. Ancak bu yaklaşımdan salt belli müzik müziği yanında ayrıca çeşitli müzik türleri de ayrımsız biçimde bir arada olacak. Türk halk müziği, Türk sanat müziği, batı müziği yanında ayrıca çeşitli müzik türleri de ayrımsız biçimde bir arada olacak. Ruhunu Anadolu'dan alan, ancak, evrenselliği gözeterek dünyaya geniş bir medeniyet ufkuyla bakabilen, ülkemizin müzik sanatına dair sahip olduğu tüm imkanları olumlu bir potansiyel olarak değerlendiren bir kurum olmalıdır. Üretken, dinamik, Ar-Ge ve inovasyonu teşvik eden, yaratıcı fikirlerin filizlenmesine olanak tanıyan, öncü yapısıyla değişime yön veren, uzman bilim-sanat insanları yetiştiren, güçlü ve kimlikli bir temsiliyeti olan, alanında fark yaratacak etkin bir üniversite, müzik sanatı ve bilimi üzerinden ülkemize önemli katkılar sağlayacaktır”
Tespitler:
1/ “Tematik bir Müzik Üniversitesi” kurulamamış, yanına G.S. eklenmesine izin verilmiştir.
2/ “Türkiye'deki üniversitelerde müzik çoğunlukla teknik üniversitelerin içinde yapılanmış, kendini ifade edebilecek mecraları çokça bulamamıştır.” Cümlesi yanlıştır. “Teknik üniversite” içinde olanlar (çok azdır) dahil, “kendini ifade eden” Konservatuvarlarımız vardır (İTÜ TMDK-Hacettepe Ün. Devlet Konservatuvarı, Afyon Kocatepe Ün. Devlet Konservatuvarı v.b. gibi” ama sayının 48 olması, “kaliteli kadro sıkıntısı” yaratmaktadır.
3/ “Türkiye güçlü kültür-sanat potansiyeli olmasına rağmen bu konuda neredeyse dünyada kendini ifade edemez durumdadır” cümlesi de yanlıştır. Dünyada Çok Sesli Müzik, Popüler Müzik ve Türk Müziği alanında kendini ifade eden orkestralarımız (Senfoni Orkestrası-Tekfen Flarmoni v.b. gibi), çalgı sanatçılarımız (Tahir Aydoğdu-Kudsi Erguner-Arif Sağ-Erdal Akkaya, Cihat Aşkın v.b.gibi), Ses İcracılarımız (Selva Erdener- Murat Karahan-Selda Bağcan- rahmetli Barış Manço-Ahmet Özhan v.b. gibi) çoktur. (Prof.Parlak; Arif Sağ-Erdal Erzincan ile birlikte oluşturdukları “Bağlama Üçlüsü’nü de unutmuş gözüküyor.) Bu nedenle, “Dünyada güçlü bir temsiliyetten” söz etmenin mümkün değil” cümlesine de katılmıyoruz.
4/ “Ülkemizin ‘müzik sanatına’ dair sahip olduğu tüm imkanları olumlu bir potansiyel olarak değerlendiren bir kurum olmalıdır” cümlesi de G.S.’nin eklenmesi ile çökmüştür.
5/ Elbette 4 yıl kısa bir süre, ama çok iddialar , büyük sözler yerine daha gerçekçi hedefler seçilmeli ve planlama ona göre yapılmalıdır. Geçmişte yapılanları, icracıları yok farz etmek yerine, onların da gönlünü alan, onurlandıran cümleler üniversiteye bal-kışı değiştirecektir.
Çünkü,” reformlar nitelikli kadrolar” ile yapılabilir.
ENPOLİTİK: Etkinlikleri takip edebiliyor musunuz?
AY: Maalesef, mümkün olmadı..Ama, web sayfasına baktım. “Güzel Sanatlar” ve “Çok Sesli Müzik” etkinlikleri baskın gözüküyor. WEB sayfasından etkinlikler
şöyle belirtilmiş (26.02.2019-14.07.2021)
“İCRA SANATLARI FAKÜLTESİ ÇALGI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ YILSONU KONSERİ MÜZİKÇE SÖYLEŞİLER
ULUSLARARASI YARIŞMALAR, KAZANDIĞI ÖDÜLLER, YARIŞMA KOÇLUĞU, BESTELEDİĞİ ÖDÜLLÜ ESERLER İLE DOÇ. HAKAN HALİT TURGAY FLÜT-PİYANO RESİTALİ 'VİRTÜÖZ FLÜT ESERLERİ' 'KIRMIZI' ULUSLARARASI JÜRİLİ ÇEVRİMİÇİ KARMA SERGİ KATALOĞU YAYINLANDI ODA MÜZİĞİ KONSERİ - DMİTRİ SHOSTAKOVİCH PİYANOLU TRİO’LAR İCRA SANATLARI FAKÜLTESİ ÇALGI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ YILSONU KONSERİ MGÜ’DE TÜRKİYE VE AZERBAYCAN BESTECİLERİNİN ESERLERİ KONSERİ NİHAVEND TAKIM (MUALLİM İSMAİL HAKKI BEY) KONSERİ MÜZİKÇE SÖYLEŞİLER MGÜ'DEN İSTANBUL’UN FETHİNİN 568. YILINA ÖZEL SERGİ R. GÖRKEM AYTİMUR VE BAHADIR NOYAN COŞGUN’LA ŞAN SÖYLEŞİLERİ 'TÜRKİYE’DE SES EĞİTİMİ' R. GÖRKEM AYTİMUR VE BAHADIR NOYAN COŞGUN’LA ŞAN SÖYLEŞİLERİ 'SES EĞİTİMİNDE BİR UZMANLIK ALANI OLARAK OPERA' 19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI, GENÇ MÜZİSYENLERİN USTALARLA BULUŞMASI SÖYLEŞİ VE DİNLETİ 19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI SÖYLEŞİ VE KONSERİ;ENPOLİTİK: Son olarak neler söylemek istersiniz!..
AY: Bu konuları mümkün olduğu kadar tarihsel olarak cevaplamaya çalıştım. Bazı akademisyenlerle olan “özel telefon konuşmalarını” yazmadım, kurumlar içindeki hiyerarşiyi bozmamak için onlar bende kalsın. Gerekirse paylaşırım. “Kişilere” ve “kurumlarla” karşı bir duruşum yok. Aksine hepsinin yanındayım. Yıllardır; iyi çalışmaları/örnek davranışları tebrik ettik, kötü uygulamaları eleştirdik. (Elbette, olumsuz eleştirdiklerimiz bize küstü, arkamızdan konuştu.) Kimsenin kul hakkını yemedik, yalan beyanda bulunmadık, doğruluktan ayrılmadık. Yazılarımın paylaşım sayısının (6000 civarı), birçok köşe yazarından çok fazla olması sevindirici. Demek ki, ana konulara temas etmiş, akademisyenlerce paylaşılmışız. Eleştirilerimizin uygulamalara etki ettiğini görünce mutlu oluyoruz.
Yanlışımız varsa, ilgili ve bilgili arkadaşlarımızın bize yazmalarını rica edeceğiz, tek harfine dokunmadan (bugüne kadar yaptığım gibi) köşemde yayınlanacaktır. Boşuna CİMER’i v.b. meşgul etmeyiniz… Sonuçta karar verecek olan Siz okurlarımız olacaktır.
Ancak, “MÜZİK VE SAHNE SANATLARI ÜNİVERSİTESİ” VE “ANKARA GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ”(MSGSÜ paralelinde, Konservatuvar hariç) olarak iki ayrı yapı mutlaka sağlanmalıdır.
ENPOLİTİK: Çok teşekkürler…
AY: Bu konuda “tarihe ışık tutmama” imkan verdiğiniz için, ben teşekkür ederim