Karamollaoğlu'ndan Asiltürk'e 'itaat' cevabı: Partileri genel başkanlar yönetir

Karamollaoğlu'ndan Asiltürk'e 'itaat' cevabı: Partileri genel başkanlar yönetir

Karamollaoğlu, "Bana biat ettiniz unutmayın" diyen Oğuzhan Asiltürk ile ilgili soruya da cevap verdi: Parti içi meseleleri kamuoyuyla paylaşmam. Oğuzhan bey kendi düşüncelerini aktardı. Siyasi partilerin başında genel başkan vardı

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Habertürk TV'de Hülya Hökenek'in moderatörlüğünde Enine Boyuna programına konuk oldu.

Karamollaoğlu Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, Habertürk TV Ankara Temsilci Yardımcısı Fevzi Çakır, Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca ve gazeteci Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtladı...

'OĞUZHAN BEY'LE KÜS DEĞİLİZ, KONUŞUYORUZ DA'

Onlar kendisine ilgi gösteriyor, o da o ilgiyi elinin tersiyle itmiyor. Parti içi meseleleri kamuoyuyla paylaşmam. Oğuzhan bey kendi düşüncelerini aktardı. Ben o toplantıda bulunmadım. Bulunmadığım için bir şey diyemem. Toplantının başında vardım, konuşma yaptım çıktım. Genel İdare Kurulu toplantısıydı. Biat marufadır, doğru olanadır. Kendisinin zihninden bunlar geçebilir. Biz Oğuzhan Bey'le küs değiliz, kendisiyle konuşuyoruz da. İstişare Kurulu bazı vefatlardan dolayı sayısı azalmıştı. Allah nasip ederse toplantımız olacak. O zaman bu meseleler konuşulur. Daha da fazla bir şey söylemem.

'SİYASİ PARTİLERİ GENEL BAŞKANLAR YÖNETİR'

Bizim sistemimiz çok rahat belli. Siyasi partilerin başında genel başkan vardır. Danışma kurullarımız vardır. Ama partiyi genel başkan yönetir. Şu anda sayın Cumhurbaşkanı elbette kendi menfaati için bazı girişmlerde bulunur. Mahalli idarelerde Türkiye'nin her yerinde seçimlere gittik. Oyumuz yüzde 3'ün biraz üstünde çıktı. Demek ki bir teveccüh var ve zaman içinde artıyor. Partinin daha yüksek oy almasının sebebi partiye daha fazla iltifat edilmesi. Ben Türkiye'de düşünen, hakikaten arayış içinde olan ciddi bir kesimin bize daha fazla yöneleceğine, eskiye kıyasla bir patlama olacağına inanıyorum.

'CUMHURBAŞKANLIĞINA BU SEFER ADAY OLMAM'

Prensip itibariyla Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı değiliz. Ancak denetlenemeyen Cumhurbaşkanlığı sistemine karşıyız. Onu da denetleyecek olan Meclis'tir. Şu geçiş döneminde mutlaka bu sistemin değişmesine inanıyoruz. Türkiye bu sistem değişmeden istikrar, adalet olmaz. İnsanlar birbirleriyle konuşamaz. Bizim bir numaralı meselemiz barış ve huzurdur. Bu sisteme biz destek veremeyiz, açık ve net olarak söylüyorum. Cumhur İttifakı'nın adayı belli; sayın Erdoğan. Karşıda tek bir aday çıkarmak istenirse bir kısım zorlanacak belki. CHP'li, İYİ Partili, yeni kurulan partilerden birisi, bizden de olur. Ama bu kolay bir iş değil. Ben artık Cumhurbaşkanlığına aday bu sefer olamam. Cumhurbaşkanı her kesime rahatlıkla hitap edecek bir insan olmak mecburiyetinde. Bunu bulmak kolay değil. Parlamentoda denge sağlanabilirse Cumhurbaşkanının yetkileri sorgulanabilir hale gelebilir.

'BİZ BÜTÜN PARTİLERLE GÖRÜŞMEK İSTİYORUZ'

Herkesin kendi oy oranına göre bir etkisi vardır. Onlar da kendi üzerine düşeni yapmak mecburiyetindeler. Biz birbirimizle görüşebilmeliyiz. Taban tabana zıt fikirlerimiz olsa bile. Normalde bütün partilerle görüşmeyi arzu ediyoruz. Ne düşünüyorlar anlamak istiyoruz. Bugünkü seçim sistemi partileri belli noktada ittifaklara zorluyor, mecbur bırakıyor. Bizim kongremizin süresi Ekim ayında doluyor. Partiler Kanunu'na göre en az 1 yıl daha var. Zamanı gelince oturulur, konuşulur. Adayım demedim, demem de, ama olmayacağım manasına da gelmez. Genel başkan olarak bana teklif edilene kadar genell başkanlığı aklımdan geçirmedim.

'TÜRKİYE'NİN AFGANİSTAN'DA ABD'NİN YERİNİ ALMASI TEHLİKELİ'

Ben bugünkü Taliban'ı bilmiyorum. Ruslar Afganistan'ı işgal ettiğinde bir direnç harketi başladı. Tek gruptu zamanla 7'ye kadar çıktı. Rusları çıkardılar. Rahmetli Rabbani Cumhurbaşkanı, Hikmetyar Başbakan oldu. Ama Hikmetyar uymadı, çatışmaları bir noktaya getirdi. Bu sefer ABD, Afgan hükümetini kurdu. Siz bir direniş hareketi başlatacaksınız, cuma günler camiyi berhava edeceksiniz, böyle olmaz. Ha bunlar üstlenmiyorlar ama. Biz bunu yapmadık diyor. Ama Taliban şu anda belli noktaya gelmiş. Amerika Taliban'la görüştü. Avrupa'da görüşmüş. Şimdi yüzde 70'ine hakim Afganistan'ın. Yarın ABD bütünüyle çekildiği zaman Afganisan'a hakim olacak. Görüşmeye ve geçiş dönemini kavgasız halletmeye ihtiyaçları var. Bizim orada ABD'nin yerini almasını tehlikeli bir girişim olarak görüyorum. Taliban bunu ifade etti, çatışmaya gireriz dedi. Bizim askerimiz orada çatışmaya girmeden çözebilirlerse o zaman aferin bunlara derim.

'135 TANE SÖNDÜRME UÇAĞIMIZ OLMASI GEREKİRDİ'

Bugünden itibaren bu arkadaşların tedbir alacakları konusunda hiçbir ihtimal görmüyorum. İstanbul kanalı kime, neye, hangi yangına, ekonomik problemimize çözüm üretecek? Biz kaynaklarımızı İstanbul kanalına tahsis edeceğiz, herhalde 30-40 senede öder, gerçi ödeyemeyecek de. Doktora gittiğiniz zaman sizi muayene eder, şikayetiniz varsa bile genel muayene neticesinde der ki, 'Seni ameliyat edecektim ama kalbinde sıkıntı var, önce onu çözelim' der. Bugün Türkiye'de 35 tane değil 135 tane uçağın olması icap ederdi. Türkiye'nin en az 6-7 bölgeye ayrılması, meydana gelebilecek olan felaketlere hazırlanması icap eder. İşte Rize'de sel felaketiyle karşılaştık. Almanya'da sel felaketinden şehirler darmadağın oldu. Bizim başımıza gelmeyecek diye bir şey yok.

'İSTER SABOTAJ İSTER AFET HAZIRLIKLI OLMALIYIZ'

Kurumlar arası ikinci kademedir. Siz önce kendiniz bu tip felaketlere karşı nasıl mücadele vereceksiniz bunu belirlersiniz. Arkasından yardımlaşılarak müdahale edilir. Şimdi kuraklık geliyor. Çok daha fazla buğday ithal etmek mecburiyetindeyiz. Bu geliyorum diyor. Hükümet bunu görmüyorsa o zaman burada zihinsel bir problem var. Zihniyetler değişmeden Türkiye değişmez. Afetler konusunda en kolay yol, birisine yükleyip, siz mesuliyetten kurtulacaksınız. Sabotaj olsa bile ama bu sadece bizde olan felaket değil. Bu bir iki tanesi böyle bir felaketten dolayı, sabotajdan dolayı olmuş olsa bile bunun başka yerlerde yaygınlaşma ihtimali var. Bizim arkadaşlarımız bölgeye gittiler. İster sabotaj ister afet olarak çıksın Türkiye hızla hazırlığını yapmak zorunda. Aşırı yağışlar mesela. Akıl almaz bir yağış oluyor. İklim değişikliğine sebep olan tesislerin modernize edilmesi, hava kirliliğinin, su kirliliğinin önlenmesi önemli. Ben inanıyorum ki Afet Yönetmeliği bu günkü sıkıntıların üstesinden gelecek kadar gelişmiş bir yönetmelik değil.

'TÜRKİYE HUKUK YÖNETİMİNDE AFET BÖLGESİ'

Operasyonel olarak yeni bir Afet Yönetmeliği hazırlamaları gerekiyor. Türkiye sel, deprem felaketlerine karşı hazırlığını yapmalıdır. Her şey de öncelikler vardır. Şu anda Türkiye hukuk yönünden bir afet bölgesi. Türkiye'de hukuksuzluk hakim. Hukukun olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Bugün Türkiye, ekonomik yönden bir felaketin içinde. Bunu günlük yaşıyoruz. Türkiye dış politikada aciz, ne yapacağını bilmeyen bir ülke konumunda. Şimdi de afetlerle karşılaştık. Bundan sonra afetler için ayrı bir hazırlık yapılmasına ihtiyaç var. Türkiye belli bölgelere ayrılarak müdahale edecek ekipler oluşturulmalı. Şu anda süratle helikopter ve uçak hemen alınabilir. Yeter ki parayı verin. Bizim bekleyecek zamanımız yok. İktidar süratle yeterli uçağı hemen alsın. Paranız varsa yarın uçaklar hemen Türkiye'ye gelir. Yangın söndürme uçakları çok basit uçaklar.

'TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ÜÇ KONU ÇOK ÖNEMLİ'

1989'da belediye başkanı seçildim. Sivaş perişan. Elinizde araçlar tamirhanede bekliyor. Paramız yok dendi. Emin olun bir ay içinde yüzde 70-80'in tamamı hizmete girdi. Türkiye 6 milyonla, 6 milyarla hizmetten alıkonulacak bir ülke değil. Bu paralar bulunur. Ekonomi için üç şey önemli. Yolsuzluk ortadan kalkacak. Milyarlarca dolarlık israf var. Şimdi Kıbrıs'a külliye sözü verildi. Kime fayda sağlıyor bu? Bir de rüşvet. Bu üç unsur ortadan kalkacak. Türkiye bu üç kademede dönen para benim kanaatim 200 milyarın altında değil. Güne 700 milyon lira düşer.

'IBAN NUMARASI VERMEK ACZİYETİN İFADESİDİR'

Vatandaş devletten yardım istiyor, geçinemiyorum diyor. Şimdi deniyor ki, 'IBAN numarası verelim bize yardım edin'. Bizim milletimiz hakikaten cömerttir. Ama el insaf, devletin çıkıp da 'yardıma muhtacız, şu yangınları söndürelim' diyorsa o muktedir değildir. Muktedir olmayan hükümetin hizmet etmesi mümkün değil. Ellerindeki imkanları doğru yerde kullanmıyor. Şu anda Türkiye'nin yeni yola ihtiyacı var mı? Yeni yollar için temeller atılıyor. İstanbul Kanalı'na milyarları tahsis etmekte tereddüt etmeyeceksiniz ama yangın için IBAN numarası vereceksiniz. Bu acziyetin ifadesidir. Şu anda Türkiye bu yangın söndürme uçağını yapma kapasitesine sahip. Pilotsuz uçaklar imal ediyoruz. Bütün mesele niyete geliyor. Siz onu yaparken 'bunu yaparken ne kadar pay alırım' diye düşünürseniz, o zaman 4-5 milyon yetmeyebilir.