DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babaca, partisinin Ankara Polatlı İlçe Kongresinde konuştu. Burada önemli açıklamalarda bulunan Babacan'ın gündeminde kuraklık ile mücadelede izlenmesi gereken eylem planları, kurdaki yükselişin yol açtığını söylediği fahiş fiyatlar ve kredi borçları vardı.
Vatandaşların kötü yönetimin yakıcı bedelini ödediğini söyleyen Babacan bireysel kredi borçlularına dikkat çekerek, “Şu an geldiğimiz aşamada bütün ülke, kötü yönetimin yakıcı bedelini artık ödüyor. Bütçeyi faiz ve rant transferine çevirdiler. Öyle bir noktaya getirdiler ki, artık borç, borçla da dönmüyor. Bireysel kredisini ödeyemeyenlerin sayısındaki artış tam 6 kat. İşte kredi pompalamasının yansıması bu'' dedi.
Babacan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
Kuraklık için bugün çalışmazsak ah vah demek kurtarmaz geleceğimizi. Kuraklığın olumsuz etkilerine karşı önlem alınmalı. Suyun en çok kullanıldığı sektör olan tarımda etkin su yönetimini bir an evvel hayata geçirmeliyiz. Teknoloji ile her bir damla suyun ulaşabileceği sistemler mevcut. Kuraklık koşullarına uygun iyi tarım uygulamalarının hayata geçirilmesi lazım. Toprağın da suyun da devası olacağız. Tarımda atılımın öncüsü olmak için yola çıkmış bir partiyiz. Gıda güvenliği için tarımın önemi büyük. Hükümetin önceliğinin buna göre belirlenmesi gerekiyor. Kaç kere söyledik bu ülkenin sulama yatırımlarını öncelikler arasına alınması gerekiyor.
Tarım kredilerinin 2 yıl geri ödemesiz olmak üzere taksitlendirilmesi gerekiyor. 2001 krizinden sonra biz bunu yaptık. Basit işler bunlar. Gübre maliyeti 2-3 kata çıktı. Çiftçimizin gübre maliyetinin yüzde 50'sini biz karşılayacağız. Mazotun ÖTV'sini geri iade edeceğiz. Tarımsal ve hayvancılık üretimi bu gidişle düşer.
'ARTIK MÜSAİT BİR YERDE İNMELERİ GEREKTİĞİNİ FARKINDALAR'
Salgın döneminde vatandaşa destek vermek yerine pandemi başlar başlamaz vatandaşına iban veren bir hükümet ile karşı karşıyayız. Salgında dünyada vatandaşına milli gelire oranla en az destek sağlayan ülke oldu. Doğrudan destek vermeyip borcu faizi geri aldılar. Gündelik kazanıp geçenin vatandaşlarımıza, esnafımıza destek olun dedik. Pandemide Kanal İstanbul'u kaç defa konuştular; alelacele köprünün temelini attılar. Ne bu acele? Artık müsait bir yerde inmeleri gerektiğini farkındalar.
'ARTIK BORÇ BORÇLA DA DÖNMÜYOR'
“Şu an geldiğimiz aşamada bütün ülke, kötü yönetimin yakıcı bedelini artık ödüyor. Bütçeyi faiz ve rant transferine çevirdiler. Öyle bir noktaya getirdiler ki, artık borç, borçla da dönmüyor. Bireysel kredisini ödeyemeyenlerin sayısındaki artış tam 6 kat. İşte kredi pompalamasının yansıması bu. Ekonomideki çarpık zihniyetin eseri bu. Vatandaşlarımız geçinmek için borçlanıyor. Bir varlığa sahip olursunuz onun karşısında borçlanırsınız. Yoksulluğun, işsizliğin üstesinden gelmek boynumuzun borcudur. Türkiye'de açta açıkta kimseyi bırakmamak için gece gündüz çalışmak boynumuzun borcudur. İhtiyacı olan ailelere asgari gelir desteği sağlayacağız bunun sözünü veriyoruz. Yoksul vatandaşlarımızı güvence altına alacağız.
'ÜLKENİN CUMHURBAŞKANI ÜLKESİNDEN BU KADAR KOPABİLİR Mİ?'
Türkiye'de kriz çarşıda, pazarda, sokakta, mutfakta her yerde. Siz cumhurbaşkanının ağzından şunları duydunuz mu; ülkede enflasyon düştü, faiz düştü. Bütün yetkiyi elinde topladı. Sonuç ne? En sonunda gençlerimize, yurt bulamayan öğrencilerimize, kayıt yaptıramayan gençlerimize 'Elinize dizinize dursun' diyor. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı ülkesinden bu kadar kopabilir mi? Artık yorgun bir iktidar var.
Fahiş etiketlerle mücadele edeceğiz diyerek yola çıktılar. Fahiş fiyatın sorumlusu kim? Döviz kuru artınca her şeyin maliyeti artmıyor mu? Niye kuru kontrol edemiyor? Niye faizi düşürmüyor? Fahiş fiyatların ve maliyet artışının sebebi kurdaki artıştır. Kurdaki artışın sebebi de iktidardır''