Babacan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
'3 yıl 3 ay önce ülkemizin balına kötü bir iş geldi. Uygulanmayan başlanan bu taraflı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye'ye her alanda zarar verdi. Bu keyfi yönetim zihniyeti hak ve özgürlüklerimizi birer birer geriletti, geriletiyor. Ülkemiz ekonomiden dış politikaya, tarımdan hukuka her alanda geriledi. Şu son 3 yıl 3 aylık süreçte ülkemizde düzelen, iyiye giden hiçbir şey yok.
Hani bu ucube sistemin oylanacağı günlerde Türkiye'nin uçacağını söylüyorlardı değil mi? Türkiye bir yere uçmadı ama Türkiye maalesef gençlerin ilk buldukları uçakla kaçmak istediği bir ülke haline geldi.
İstikrar getireceğiz vaatleri sunulan bir sistem istikrarlı bir şekilde ülkemizi yoksullaştırdı. Bu sistem ülkemizi yalnızlaştırdı. Bugünün ve yarının dünyasından bu sistemi silip atacağız.
Taraflı Cumhurbaşkanlığı Sistemi tarih kitaplarında kısa bir bölüm olarak geçecek; o bölümün adı da ‘Gerileme Dönemi’ olacak. Tarih kitapları, taraflı Cumhurbaşkanlığı Sistemini ‘Bir kişinin duyguları ve dürtüleriyle ülke yönetildiğinde nasıl oluyor' bunun örneği olarak kayıtlara geçecek.
Bu durum niye böyle? Bakın gerileme, rakamlar, kriz ortada. Türkiye ekonomisini yerlerde sürüklenecek hale getirdiler. Ekonomiyi öyle kötü yönettiler ki kendilerine dolu teslim edilen kasaya rağmen hiçbir alanda başarı sağlayamadılar. Hem kuru hem faizi hem de enflasyonu aynı anda artırdılar. Faizi de kuru da enflasyonu da çift haneli rakamlara kilitlediler.
Bizim iş başında olduğumuz dönemde Türkiye ekonomisi ortalama her yıl 7,3 büyümüş. Taraflı cumhurbaşkanlığı döneminde yüzde 3,6. Bu 3,6'yı da kim hissediyor bilmiyorum. Kişi başı millî geliri yıllık ortalama yüzde 12,2 artırdık. Taraflı Cumhurbaşkanı döneminde yüzde 2,9 düştü. Biz milleti zenginleştirmişiz, onlar yoksullaştırmış. Bunun için bu döneme 'Gerileme Dönemi' diyorum. Zarar büyük.
Bizim dönemimizde her yıl ortalama dolar cinsinden asgari ücret yüzde 10,9 arttı. Taraflı Cumhurbaşkanı bütün yetkiyi elinde toplamış asgari ücret ortalama yüzde 3 düşmüş. Asgari ücrete baktığınızda Türkiye Çin'in bile altında. Sayın Erdoğan arada bir ‘Asgari ücreti artırdık’ diyor. 2002'den başlıyor hesaplamaya. Bizim dönemde artmış. Haydi, yeniden yapsın. Buyursun tekrar yapsın. Tek imza ile şu anda yapamayacağı bir şey yok.
1 puan faiz düşürdü, ne oldu Hazine'nin uzun dönem borçlanma faizi arttı. Yine Merkez Bankası rahat değil, Cumurbaşkanı'nın dürtüleri, talimatları ile hareket ediyor. Bilmedikleri, yapamadıkları için düzelmiyor bir türlü. Ülkeyi adeta bir iflas noktasına götürdüler. Koskoca ülkeyi fakirleştirdiler, vatandaşlarımızı açlığa mahkum ettiler.
Bu tabloda vatandaşıyla kavgaya tutuşan bir Cumhurbaşkanı var. Bu tabloda yürütmenin etkisi altına girmiş bir yargı var, paspas edilen ifade özgürlüğü var, bütün bir ülkeyi ceza tehdidiyle susturacağını zanneden bir kişi var, kanunların sadece tek bir siyasi partinin genel başkanını korumak amacıyla kullanılması var. Bu tabloda parti devlet var. Sayın Erdoğan; sizin, kanunlar karşısında Dersimli Kemal’den, İzmitli Meral’den, Mardinli Mithat’tan, Osmaniyeli Devlet’ten ne farkınız var? Genel başkan şapkanızı takıp taraflı davrandığınız anda diğer genel başkanlarla mevzuat önünde eşitlenmeniz gerekir.
Bir öğrenci Cumhurbaşkanına hakaret suçundan cezalandırırlarsa, o öğrenciye yurtlarda yer verilmiyor. Hakaret dedikleri de bir genel başkana yapılacak eleştiriler. Bu zihniyet, bu gençlerimize 'Bana muhalifsen, senin devletin yurdunda yatacak yerin yok’ diyor.