İYİ Parti kuruluşunun 4. yılını Haliç Kongre Merkezi'nde kutluyor.
Konuşmasına 'Türkiye, yeni bir çağrıyı bekliyor' diyerek başlayan Akşener, 'Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nden kurtulacağız. İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ' diye seslendi.
Akşener'in konuşmasından satır başları şu şekilde:
'Çünkü Türkiye, yeni bir çağrıyı bekliyor. Asırlık çınarların gölgesinde, boy atan hikâyemize, kulak kesiliyor. Anneler, babalar, gençler, geçmişten bugüne, o kutlu mirası taşıyanlar, yarınlar, can kulağıyla bizi dinliyor.
'YÜREĞİMDE TURAN HAYALİ VAR'
Adalet erlerine selam olsun! Cesareti cinsiyette değil, şahsiyette arayanlara, İyilikte yarışanlara, iyilikle yaşayanlara, binlerce selam olsun!
Bugün çok özel bir gün…Yüreğimde; Hatice’nin, Fatma’nın, Ayşe’nin, Nene Hatun’un, Halide Edip’in heyecanı var. Mavi Gözlü Bozkurt’umuz Mustafa Kemal Atatürk’ün, mücadelesi var. Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in, herkesi kucaklayan, Turan hayali var!
Rahmetli Demirel’in, rahmetli Özal’ın, kalkınmış büyük Türkiye vizyonu var. Cumhuriyetin ve hürriyetin, adaletle yükselişi var…
'YENİ DEĞİL, BİR TANE TÜRKİYE VAR'
Dava arkadaşlarım; Hepimizin ülküsüyle süslenen Anadolu’da; O, bu, şu yok. Ocu, bucu, şucu yok. Biz varız. Milletimiz var. Türkiye var. Eski, yeni değil, bir tane Türkiye var. O Türkiye’de; Herkes eşit, her şey adil. Müreffeh insanlar, Mutlu çocuklar, Umutlu gençler, Korkmadan yaşayan kadınlar var. Evine rahatça ekmek götüren babalar, Siftahını yapmış esnaflar, karnı doymuş hayvanlar, ormana yürüyen ağaçlar, gürül gürül akan dereler, cıvıl cıvıl ötüşen kuşlar var. huzur var, bereket var, adalet var, çevre var.
Ve bu kutlu hedefin, bu kutlu ülkünün yolunda yürüyen, bu memleketin vefalı evlatları, İYİ Partimizin neferleri var. Şükürler olsun. Bugün, İYİ Partimiz 4 yaşında. Kutlu olsun.
Bu partiyi Türkiye'yi yönetmek iddiası üzere kurduk. Biz hazırız şimdi onlar düşünsün. İktidar olmak hizmet almak demektir.
'YAPAMAZSINIZ, 2 GÜNDE DAĞILIRSINIZ' DEDİLER...'
Rabbim daha nice yaşlara eriştirsin inşallah... Dava arkadaşlarım; İyilik hareketimizi, 4 yıl önce, 25 Ekim’de, nice zorluklara, göğüs gererek kurduk. Yolumuza engeller çıkardılar, aştınız. Duvarlar ördüler, yıkıp geçtiniz. 'Yapamazsınız, 2 güne dağılırsınız.” dediler, ama sizler inandınız. Bana güvendiniz.
'MİLLETİMİZ BİZE, TEVECCÜH GÖSTERDİ'
Milletimiz bize, teveccüh gösterdi. Nitekim, göstermeye de devam ediyor. Ve büyük bir heyecanla görüyoruz ki; memleketin dört bir yanında, Millet Bizi Çağırıyor!
Biz de, milletimizin bu kutlu çağrısına, daha çok çalışarak karşılık vereceğiz. Onları, asla mahcup etmeyeceğiz. Türkiye’yi, iyilikle düze çıkartacağız. Bu bizim, milletimize olan, vefa borcumuzdur. Bu bizim, milletimize olan, şeref sözümüzdür!
Partili Cumhurbaşkanlığı kararından kurtulacağız. İyileştirilmiş parlamento sistemiyle yeniden kutlu bir hale getireceğiz. Yandaş kavramını kaldıracağız. Milletin sırtındaki keneleri kaldıracağız. Artık karar veren millet olacak. Özgür düşünceyi savunacağız.
Üniversiteler hür hale gelecek. Akademisyenlere hak ettiği gibi davranılacak.
'ARTIK ÖNCEDEN HAZIRLANAN LİSTELER OLMAYACAK'
Torpil olmayacak. Önceden hazırlanan listeler olmayacak. Eğitim sistemini oyuncak olmaktan kurtaracağız. Çocuklarımız, güzel şartlarda büyüyecek, eğitim alacak, ve ülkelerine faydalı bireyler olacaklar.
Eğitim sistemini, canı isteyenin kurcaladığı, bir oyuncak olmaktan çıkaracağız. Çocuklarımızın, daha sağlıklı öğrenim alacakları, rasyonel bir eğitim modelini, hayata geçireceğiz.
Rüzgârgülü Projemiz ile; ilk, ortaokul ve lisedeki çocuklarımıza, sabah kahvaltısı ve öğle yemeklerini ücretsiz vereceğiz.
Böylece tüm çocuklarımız, eşit beslenecek, eşit şartlarda okuyacak ve sağlıkla gelişecek. Rüzgârgülü ile, büyük bir istihdam ihtiyacı da ortaya çıkacak; çiftçiden üreticiye, nakliyeciden dağıtımcıya, herkes kazanacak.
Özellikle kadınların, işgücüne katılımı da artacak. Türkiye eşitlenecek, eşitlendikçe büyüyecek!
Ekonomide hayata geçireceğimiz, yapısal reformlarla, borçlu esnafımızın çilesine son vereceğiz. Çiftçimiz, hakkı olan mazotu, gübreyi, ilacı alacak; yerli tohum ile beraber, bereketli Anadolu toprağını, hakkıyla sürecek.
Türkiye, tarım ve hayvancılıkta, dünyanın, önde gelen ülkelerinden biri haline gelecek. Tarım, Turizm ve Teknoloji alanında, Türkiye’yi mutlu edecek, büyük projelerimiz var. Bunları, süratle devreye alacağız.
Üretimi destekleyeceğiz. İnşaata dayalı ekonomi modelinden çıkıp, sanayisiyle, hızla kalkınan Türkiye hedefimizi, hayata geçireceğiz. İşçi kardeşlerimizin, evlerine rahatça ekmek götürebilmeleri için, fabrikalar kuracak, kurulması adına teşvikler sunacağız.
Üreticiyi güçlendirecek; böylece asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızı da, bu zenginliğe ortak edeceğiz. Emek sahiplerine, hak ettikleri, insanca yaşayacakları şartları sağlayacağız. ARTAGAN Projemiz ile; kayıt dışı para trafiğine, israfa, ranta, çalma-çırpmaya, ÖTV zulmüne, son vereceğiz.
'ZENGİNLİĞİ TABANA YAYACAĞIZ'
Türkiye’nin zenginliğini, tabana yayacağız. Nakitsiz bir toplum ile, bugüne kadar görülmemiş bir zenginlik ve refaha erişeceğiz.
Haksız kazançla zenginleşen varsa, ondan alacağız, milletimiz için kullanacağız.
Doğalgaz, su ve elektrik faturalarını gören vatandaş korkuyor. Biz, insanımızın fatura derdini, en adil şekilde çözeceğiz.
“Karadeniz’de doğalgaz rezervi bulduk.” diyenlerin, getirdikleri zamları kaldıracağız. Milletimizi, insan onuruna yakışan, müreffeh şartlara kavuşturacağız. Kiracı kan ağlıyor.
Allah’ın izniyle biz, kira fiyatlarını sorun olmaktan çıkaracağız. “Bunu nasıl çözeriz?” diye kurul oluşturduk, çalışıyoruz.
İnşallah hem ev sahiplerini, hem de kiracıları memnun edecek, çözümler üreteceğiz. Türk Milleti, kendi memleketinde, artık ikinci sınıf vatandaş olmayacak, hakkıyla yaşayacak. Konut satışlarının, daha hakkaniyetli bir çizgiye girmesini sağlayacağız.
Yabancılara konut satışını, sınırlandıracağız. Medya özgür ve adil düzende, olması gerektiği gibi; “toplum yararına” çalışan, kurumlar haline gelecek. TRT, vergisini ödeyen herkesin kanalı olacak, her kesime hizmet verecek.
Dava arkadaşlarım; Dış politikada bir tutarsızlık, istikrarsızlık ve çözümsüzlük durumu, kronikleşmiş şekilde devam ediyor.
İYİ Parti iktidarında; bu garip anlayışa, derhal son vereceğiz. Bizimle birlikte, rasyonel, planlı ve programlı, tutarlı ve istikrarlı bir dış politika anlayışı gelecek.
Atatürk’ün koyduğu o büyük vizyona uygun şekilde, düşman değil, dost kazanan bir anlayışla adımlar atacak; Ve mevcut saat uygulaması da dâhil olmak üzere, Türkiye’yi dünyadan koparan, tüm engelleri kaldıracağız.
Dünya’nın saygın Türkiye’si, Türkiye’nin İYİ Parti’si olacağız. Sığınmacı sorununu çözmeye yönelik hamleleri de, gelir gelmez, süratle yapacağız. İnsani değerleri göz ardı etmeden, bu konuyu hassasiyetle ele alacağız.
Sığınmacılar, vatanlarına kavuşurken, biz de, ekonomik ve sosyal anlamda, rahatlamış bir Türkiye olacağız. Elbette cennet doğamızı, tarih mirasımızı ve sessiz dostlarımızı da unutmayacağız. Türkiye’mizi, hayvanlara eziyet, tarihi mirasımızı rezil, ormanlarımızı da talan eden, bu anlayışsız zihniyetten kurtaracağız. Aziz milletim;
Proje gerekliyse, elbette yapılır. Ama, sırf yandaşları zengin etmek için, ne orman bıraktılar, ne su bıraktılar. Karadeniz’de, HES diye diye, neredeyse, kurutmadık dere bırakmadılar.
Maden diye diye, dağları, ormanları talan ettiler. Doğamız, bizim için kutsaldır.
Şart olsun ki; ormanları yakarak, yıkarak yapılan oteller için gereği neyse yapacağız. Milletin, devletin, yetimin hakkını, kimselere yedirmeyeceğiz!
İYİ Partililer! Sizler, bu memleketin, Güneşçağ Savaşçıları olarak, milletin huzurunda söz vermeye hazır mısınız? O zaman, şimdi lütfen ayağa kalkın.
Devlet malına, yetimin hakkına, emanetçi olup; Ömer’in yolunda, emin ve güvenilir siyasetçiler olmaya, söz veriyor musunuz?
Bir mazlum için, bin zalime karşı durmaya, söz veriyor musunuz?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe, durmadan yürüyeceğinize, söz veriyor musunuz? Cumhuriyetin, temel değerlerini, korumaya ve kollamaya söz veriyor musunuz?
İnsanlarımıza, aşk ile, sevgi ile, muhabbet ile bakıp, tüm farklılıklarıyla, onlara kucak açmaya, söz veriyor musunuz? Milletimizin kutsalı, onuru, özgürlüğü ve mutluluğu yolunda, gerekirse cefa çekmeye, söz veriyor musunuz?
İyilikle dirilmeye ve iyilikte diretmeye, söz veriyor musunuz? Kızıl elmaya giden, kutlu ülkümüz uğrunda, gücünüzün yettiği ufka kadar, benimle yürümeye, söz veriyor musunuz? Allah sizlerden razı olsun.
Ben de siz dava arkadaşlarıma, iyilik neferlerine, mahcup olmamak için, “sonunda ölüm olsa bile”, verdiğim tüm sözleri yerine getirmek için çalışacağıma, Cenab-ı Hakk’ın huzurunda söz veriyorum! Allah bize yar olsun, milletimiz var olsun,
Türkiye’miz ebed müddet olsun… Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun