DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Fatih İlçe teşkilatının 1. Olağan Kongresinde konuştu. Burada gündeme dair açıklamalarda bulunan Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla tek bir gecede çıkarılan İstanbul Sözleşmesi üzerinden tepki gösterdi. Babacan, ''İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldığı günden bu yana en az 162 kadın cinayeti, 106'dan fazla şüpheli kadın ölümü var. İktidar sırf birkaç oy için, küçük grup için koskoca sözleşmeyi çöpe attı. Kadına karşı şiddet faillerinin tümü hukuk önünde hesap verene kadar kadınların yanındayız. Tekrar imzalanan kadar İstanbul Sözleşmesi'nin yanındayız.'' dedi.
'KRİZDEN KURTULUŞUN YOLU KADINLARIN AKLIDIR'
Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Kadınların siyasetteki ve toplumdaki yerini hak ettikleri gibi güçlendireceğiz. Hedefimiz her alanda eşitlik. Ülkemizin içinde olduğu çoklu krizden kurtuluşun yolu kadınların aklıdır. Ekonomik dar boğazdan, politik sıkışmışlıktan kurtuluş yolu kadınların fikridir. Hukuksuzluktan, şiddetten kurtuluşun yolu kadınların emeğidir. Özellikle ev kadınları son 20 yılın en zor zamanlarını geçiriyor son günlerde. Alım gücünün düşmesini en çok onlar hissediyor. Dolar karşısında en çok değer kaybeden para TL'miz.
'DÖVİZ KURU ARTINCA A'DAN Z'YE HER ŞEYE ZAM GELİYOR'
Bu iş bilmez hükümetin ekonomik dengeleri düzeltmesi mümkün değil. Döviz kuru artınca A'dan Z'ye her şeye zam geliyor bu memlekette. Taraflı partili cumhurbaşkanı göreve başladıktan sonra kur yılda yüzde 22 arttı. Dolar kuru son günlerde 9,50 civarında. Elektrikten, doğalgaza, sudan süte varana kadar her şeye zam biniyor. Ülkenin ekonomisini mahvettiler. Pazar fileleri boş, tencereler boş. Ülke Survivor'a dönmüş vaziyette.
Kapı önleri parti logolu paketler bırakıyorlar. Bizim kültürümüzde ne vardır; sağ elin aldığını sol el görmez. Yoksul vatandaşlarımıza aile gelir desteği sağlayacağız. Bunu göstermeden yapacağız. Vatandaşlarımızı bu sosyal yardım destek almaktan kurtaracağız. Ülkeyi hızla ayağa kaldıracağız.
‘ERDOĞAN BİRLİKTE YOLA ÇIKTIĞI KADINLARI DİNLEMEDİ’
Erdoğan birlikte yola çıktığı 1994-2002 zaferlerini kendisine kazandıran kadınları dinlemedi, fikirlerine önem vermedi. Aynı gece hem Merkez Bankası başkanını görevden aldı hem de İstanbul Sözleşmesi'nden bir imzayla koskoca ülkeyi çıkardı. Kadınların, sivil toplumun uluslararası kurumların bütün emeğini kenara attı, tek bir imzayla yaptı. Kadınların taraflı cumhurbaşkanı sistemiyle derdi var. Günün her saati aklına ne geliyorsa onu yapıyor. Ne kurumlar kaldı ne kurallar. İktidar ve küçük ortakları her gün anayasayı ihlal ediyor.
'SIRF BİRKAÇ OY İÇİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ ÇÖPE ATTI'
Kadınların sadece ekonomik değil hukuk sorunu var. Hukuk yok hukuk. Erdoğan tek bir imzayla Türkiye'yi İstanbul sözleşmesinden çıkardı. Sadece biz değil onlarca ülke altına imza atmış. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldığı günden bu yana en az 162 kadın cinayeti, 106'dan fazla şüpheli kadın ölümü var. İktidar sırf birkaç oy için, küçük grup için koskoca sözleşmeyi çöpe attı.
'KADINLARI RAHAT BIRAKMANIN ZAMANI GELDİ'
Kadınların hukuk sorunu var. Senelerce bu ülkede laiklik kadınların kıyafeti üzerinden tartışıldı. Erkekler rahat tabii. Kadınların başındaki örtüyle kavga ettiler. Kullanılan bu dil tüm toplumu etkiledi. İktidara ve kadınlara dil uzatan herkese sesleniyorum: Kadınları rahat bırakmanın zamanı geldi. Asla ama asla kazanılmış haklardan bir adım geri atmayacağız.
Kıyafetleri yüzünden taciz edilen kadınların yanındayız, hayat tarzı, dini inancı etnik kimliği nedeniyle dışlanan, daha az ücret alan kadınların yanındayız. Çok netiz, şiddet mağduru olan her kadının 'Kimlerden? Üzerinde ne vardı? Saat kaçtı?' demeden yanındayız. Kadına karşı şiddet faillerinin tümü hukuk önünde hesap verene kadar kadınların yanındayız. Tekrar imzalanan kadar İstanbul Sözleşmesi'nin yanındayız.
'YÖK'Ü KAPATACAĞIZ'
Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman eğitimde fırsat eşitliği bu kadar bozulmamıştı. Biz YÖK'ü kapatacağız. Üniversitelere akademik özgürlük, idari özerklik sağlayacağız. Eğitim, siyaset ve ideolojik yaklaşımlardan arındırılmış bir alan olmalı. Eğitim günlük siyasetin oyun alanı olamaz. Eğitim iş başına geleni kendi ideolojisini empoze ettiği bir alan olamaz. Eğitimi kendi içinde evrensel doğrularla götürmemiz gerekiyor.
Kimseyi enflasyona, hayat pahalılığına mahkum etmeyeceğiz. Çiftçilerle esnafla eğitimcilerle adalet için yola çıktık. Ayrışmayacağız, ayrıştırmayacağız. Toplumu kutuplaştırmayacağız.''