İYİ Parti lideri Meral Akşener, Türk Gençliği Büyük Kurultayı'ndaki konuşmasında partililere zülfikâr gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye cevaben 'Kabadayılık yapan tosunlara buradan sesleniyorum. 2012'de neler yaşandı bu ül
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Siirt gezisi sırasında bir esnafın kendisine yönelik 'Burası Kürdistan' sözlerinin ardından yapılan eleştirilere yanıt veren Akşener, 'Kaç gündür İçişleri Bakanı ve küçük ortağının dilinde. Neymiş nasıl olur da burası Kürdistan dermiş. Niye şaşırıyorsunuz muhteremler? Bu kişi bir HDP çalışanı. Biz aylardır ne diyoruz. HDP bizzat bana sorulan bir soruya verdiğim bir cevap. HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırıyorum. HDP PKK'yla arasına mesafe koymalıdır diyoruz' dedi.
Türk Gençliği Büyük Kurultayı'nda konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin konuşması sırasında 'Evlatlarım! Elinizde her zaman bir kalem olsun. Ama yeri geldiğinde de elinizde Zülfikar bulunsun' diyerek elindeki kılıcı göstermesine göndermede bulunan Meral Akşener 'Kabadayılık yapan tosunlara buradan sesleniyorum. 2012'de neler yaşandı bu ülkede, o kabadayılığı gösteremeyen ağzı dili lal olmuşlar, doğru ya elinizde bilgisayar vardı, bugün elinize zülfikâr verilmişse buyurun gelin kesin kafamı da görelim' dedi.
Meral Akşener'in açıklamaları şöyle:
Türkiye'de kadın olmanın zor olduğu günlerden geçiyoruz. Bugün bir kadının istediği saatte istediği yerde bulunması zor. Bugün bir kadının istediği işi yapması zor. Bugün bir kadının istemediği bir kişiyle evlenmemesi zor. Bugün maalesef bir kadının hayatta kalması bile zor.
Ülkemizde her gün başak bir kadın bu zorluklarla mücadele ederken hayatını kaybediyor. Şebnem kızımızı kurban verdik. Gencecik bir çiçeğimiz daha soldu. Hepimizin başı sağ olsun. Maalesef her cinayette benzer gelişmeleri sonuçlarını görüyoruz. Kadın ayrılmak istediğinde, hayır dediğinde saldırıya uğruyor. Çünkü bugün Türkiye'de kadın hayır dediğinde onun iradesini koruyacak bir hukuk yok. İstanbuk Sözleşmesi hayat kurtaracağını bildiğimiz için yaşatır diyoruz. Tam olarak uygulanmış olsaydı şimdiye kadar yüzlerce kadını şiddetten koruyacak olan bir sözleşmesiydi. Bu ülkenin kadınları yerine birkaç Taliban aklına uymayı tercih ettiler. Ülkemizde bugün kadına şiddetin en büyük dayanağı İstanbul Sözleşmesi'ni kaldıran sizlersiniz.
Bu ülkenin kadınları, pırıl pırıl gençleri sizinle gurur duymuyor. Ölçmek isterseniz sandık orada, buradan açık seçik söylüyoruz. Daha göreve gelmeden İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olacak.
AK Parti iktidarı uzun zamandır destansı başarısızlıklarını üstlenmek yerine başkasını suçlamayı seçiyor. Gün geliyor geçmişi suçluyor, bürokratlarını suçluyor, muhalefeti suçluyor, hatta hızını alamayıp milleti bile suçluyor.
Dün milletin adamıyım diyenlerin bugün millete nasıl sırt çevirdiğini tüm çıplaklığıyla görüyoruz. Onun için de artık şaşırmıyoruz.
Siirt'e gittik. Bir HDP çalışanı 'Burası Kürdistan' dedi. Kaç gündür İçişleri Bakanı ve küçük ortağının dilinde. Neymiş nasıl olur da burası Kürdistan dermiş. Niye şaşırıyorsunuz muhteremler? Bu kişi bir HDP çalışanı. Biz aylardır ne diyoruz. HDP bizzat bana sorulan bir soruya verdiğim bir cevap. HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırıyoruz. HDP PKK'yla arasına mesafe koymalıdır diyoruz. Kürdistan terör örgütünün söylemi. Cumadan beri Kürdistan aşağı Kürdistan yukarı. Siirt'tekinin derdi yoksulluk. Bunu konuşacaklarına Apo'nun gündemini konuşuyorlar.
'KABADAYILIK YAPAN TOSUNLARA SESLENİYORUM'
'Kabadayılık yapan tosunlara buradan sesleniyorum. 2012'de neler yaşandı bu ülkede, o kabadayılığı gösteremeyen ağzı dili lal olmuşlar, doğru ya elinizde bilgisayar vardı, bugün elinize zülfikâr verilmişse buyurun gelin kesin kafamı da görelim. Ama ilginç olan şu AK Parti'nin havuz medyası verdiğim cevabı yetersiz buldu. İçişleri Bakanı konuşuncaya kadar MHP'den tık yoktu. İçişleri Bakanı konuştu bu arkadaş da sürekli dedikodu yapıyor ha. Laf var icraat ziro! İçişleri bakanları dedikodu yapmaz muhterem benim üzerimden makamını muhafaza etmek için atraksiyon yapıyorsun ama seninle ilgilenmiyoruz. İçişleri Bakanı konuştu arkasından bu kişiler ağızlarından çamur akıttılar. hele biri çıkmış kabristanı uygun görmüş. Kabristanı cenabı hak uygun görmüşse seni de vesile kılıyorsa hoş gelişler ola. Ama car car konuşup o kutlu fikrin bu ülkenin kurucu fikrinin yerlerde sürünmesine sebep olmanızı üzüntüyle karşılıyoruz.
'TÜRKLE KÜRDÜN KARŞI KARŞIYA GETİRİLMESİNE PAYDAŞ OLMAYACAĞIZ'
Verdiğim cevabı yeterince sert bulmamışlar. Vah vah, çok üzüldüm. Onlar istedikleri dümeni çevirsinler biz milletimizle buluşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Biz Siirtlinin Batmanlının derdini konuşmaya de3vam edeceğiz. Onlar istedikleri hamaseti yapsınlar biz bu memlekette Türk'le Kürt'ün karşı karşıya getirilmesine paydaş olmayacağız.
'İNSANIMIZ ALTIN KİRALIYORUZ'
İnsanlarımızın altın kiralamaya başladıklarını gördük. Yazıklar olsun. Millet gerçekten perişan artık. Sayın erdoğan ekip arkadaşların hamaset peşindeyken Batmanlı kardeşim sana sesleniyor; '1750 lira maaşım var, torunum oldu görmeye gidemiyorum'. Böyle yapmayın, yukarıda Allah var. Bu sesleri duydun duydun, yoksa yolun sonu görünüyor.
'SAYIN ÖCALAN' DÜZELTMESİ
Şimdi demin heyecana konuşurken ben fark etmedim sayın Öcalan demişim, sizden ve milletimden özür dilerim, aklımın ucundan geçmez bebek katiline sayın demek.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İklim değişikliğine bağlı su kıtlığının, giderilmesi için, sulama yöntemlerinde, değişiklik yapılması gerekiyor. Şeker pancarı tarımı, ülkemiz için stratejik öneme sahip. Çünkü pancar, yalnızca şeker üretiminde değil, hayvan yeminden, biyo-yakıta, briket kömüründen, inşaat harçlarına, hatta ilaç ve kozmetik sanayisine kadar, her yerde kullanılıyor. Eğer, ülkemizin en önemli sektörlerinden biri olan, şeker pancarı tarımını ve şeker sektörünü, sürdürmek istiyorsak; Eğer gelecekte, kişi başına düşen şeker ihtiyacımızı karşılamak ve dışa bağımlı kalmamak istiyorsak; şeker pancarındaki üretim miktarını, ve birim alandaki verimi artırmamız gerekiyor. İşte biz, İYİ Parti olarak, tam da bu yüzden, diyoruz ki; Ülkemizin şeker politikası, iç talebi karşılama, ve dünya piyasalarında, önemli bir üretici olma amacı taşımalıdır. Nişasta bazlı şekerdeki kota artışları durdurulmalı, Avrupa Birliği’nin kota seviyelerine uygun olarak, yeniden düzenlenmelidir. Şeker üretim maliyetlerini düşürmek için şeker pancarı tarımı, teknolojik ve finansal açıdan desteklenmelidir.
'BİLMİYORUZ SANMAYIN'
Peki biz bunları söylerken, onlar ne yapıyor? Ak Parti iktidarı döneminde; 2015’ten beri, ihraç ettiğimiz şekerden daha fazlasını, ithal etmeye başladık. İzlenen berbat tarım politikalarının sonucunda, bugün, şeker gibi bir temel ihtiyaç ürünümüzde bile, zamlarla karşı karşıyayız. Ne var ki, o her şeyi çok bilen ama iş icraate gelince, sınıfta kalanlar; bu sorunu da, üreticiye ve satıcıya sopa göstererek, çözüyor-muş gibi yapıyorlar. Buradan iktidardakilere seslenmek istiyorum; En son, devlete ait TÜRKŞEKER’e kesilen ceza var, bilmiyoruz sanmayın. Girdi maliyetlerindeki artış yüzünden, fiyatlar artmasın diye, TÜRKŞEKER’in zam yapmasına engel olarak, ne yapmaya çalışıyorsunuz, anlamış değiliz. Pancar Kooperatifleri’ne ait olan, şeker fabrikalarını da, batırmaya mı çalışıyorsunuz? TÜRKŞEKER’in, şeker fiyatlarını sübvanse etmesi, 3 milyar liradan fazla zarara neden oldu. Ne yazık ki, bu zararın dönüp dolaşıp, milletimize fatura edileceği de, gün gibi ortada. Zamları bir kere ötelersiniz, iki kere ötelersiniz ama sonra, benzinde olduğu gibi, bir kerede, dünyanın zammını, vatandaşın omuzlarına yüklersiniz.
'ÇİFTÇİMİZİN DESTEĞE İHTİYACI VAR'
Aziz milletim, Kuru üzümde, kuru incirde, çeltikte, yer fıstığında da, sorunlar bitmiyor. Hâlbuki ülkemiz, kuru üzüm ve kuru incir üretiminde, ihracat liderliğine oynuyor. Ancak fiyatlarımız, geçen yıl ile aynı olarak belirleniyor. Yani iktidar, dünyada lider olduğumuz ürünlerde üretim yapanları, üretime küstürmek için, adeta özel bir çaba harcıyor. Yer fıstığı ise, daha da beter bir durumda. Geçen yıl, 9 ila 12 lira civarında olan fiyat, bu yıl, 6 ila 8 lira arasında düştü. Yer fıstığının, Toprak Mahsulleri Ofisi görev kapsamında olmaması da, üretim planlaması yapılmamasına neden oldu. Bakın, kışlık ekim dönemindeyiz. Çiftçimizin, üreticimizin desteğe ihtiyacı var. Rekoltelerin doğru açıklanması, kuraklık etkisinin doğru ölçülmesi gerekiyor diye, bu kürsüden taa yazın başında, Haziran ayında söyledik. Ancak gelin görün ki; parlak zekasıyla göz dolduran Tarım Bakanı, Temmuz-Ağustos ayında, kuraklığa dayalı mecburi açıkları, hesaplamayı beceremedi. Bu yüzden de, Temmuz ayında, 260 dolara düşen buğdayı, 353 dolardan, 240 dolara düşen arpayı da, 330 dolardan ithal etmek zorunda kaldık. Hep söyledim, tekrar söylüyorum; Eğer bu kafayla giderseniz, bu başarısız politikayla devam ederseniz; Yakın zamanda ekmeği de, 4 liradan satın almaya başlayacağız. Keza Siirt’te, Tarım Ürünleri Ofisi işleten bir kardeşim de, aynı şeyi söylüyor. Diyor ki; “Bu sene kimse buğday ekemiyor. Çiftçiler kuraklık ve yüksek maliyetlerden dolayı, hep mercimek ekti. Allah korusun, gelecek sene biz ekmeği, belki tanesi 6-7 liradan yiyeceğiz.”
'AK PARTİ SİZİ YOKLUK İÇİNDE TUTMAK İSTİYOR'
Çiftçi kardeşlerim iktidar neden böyle yapıyor biliyor musunuz? Çünkü AK Parti sizi yokluk içinde tutmak istiyor, onlar sizi suiistimal ederek oylarınızı almayı hak görüyorlar. Onlar kendi cebini doldururken sizi yokluğa mahkûm ediyor. Sizin çocuklarınız işsizken onların evlatlarının ayıları, dayıları üzerinden üst kademe kamu görevlerine KPSS'yi atlayarak girdikleri bir düzende, elbette sizin sesinizin çıkmayacağı bu harami düzeni devam ettirmek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Ama merak etmeyin çok az kaldı. Sizler bizim için Türkiye için önemlisiniz. Çünkü seçmen siyasetçinin veli nimetidir. Biz sizi onlar gibi oy pusulası olarak görenlerden değiliz. Bizim için tarım bir milli güvenlik meselesidir.
'ERDOĞAN KAVRAYABİLİR Mİ, ŞÜPHELERİM VAR'
Sayın Erdoğan görüyorum ki okulda bazı branş derslerini belli ki kopya ile geçmişsin. Ekonomideki bazı olgularla ilgili seni aydınlatma ihtiyacı duyuyoruz. Enflasyon öyle bir kenara konacak gibi önemsiz bir mesele değildir. Fiyatların devamlı arttığı bir ekonomide kaynaklarını en doğru nasıl kullanacağını kestiremezsin. Bugün düşük verimliliğin en önemli sebeplerinden biri de yüksek enflasyondur. Yüksek enflasyon devamında güvensizlik getirir. Uzun süreli yatırımları erteler, bu da uzun dönemli büyümeyi olumsuz etkiler. Türkiye gibi tasarruf açığı olan ülkelerde her zaman bir dış kaynak ihtiyacı olur. Şimdi kendini yabancı yatırımcı yerine koy Erdoğan, enflasyonun belirsiz getirdiği bir ekonomiye paranı getirmek için yüksek mi düşük bir faiz mi istersin? Tabii ki yüksek faiz istersin İşte tam da bu yüzden senin Nobellik teorinin aksine, yüksek enflasyon yüksek belirsizlik, yüksek belirsizlik de yüksek faiz oranı getirir. Yani enflasyon sebep yüksek faiz de sonuç olur. Belki de en önemlisi enflasyon gelir dağılımını olumsuz etkiler. Milleti fakirleştirir. Bizzat Merkez Bankası tarafından yapılan çalışmalar düşük gelirli ailelerin yüksek gelirli ailelere oranla enflasyona daha fazla maruz kaldığını gösteriyor. Enflasyon fakiri daha fakir zengini daha zengin yapıyor. Maalesef Sayın Erdoğan'ın bu anlattıklarımı kavrayabileceğiyle ilgili şüphelerim var. Başarısız olduğu konularda kendisi genellikle eleştirilere kulak vermek yerine muhalefetin çözümü olmadığı algısı yaratmaya çalışır. Ama bu acınası gayret bizim üzerimizde tutmuyor. İşte size İyi Parti'nin enflasyonla mücadele için çözümleri.
'MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZ OLACAK'
Merkez Bankası'na itibarını derhal kazandıracağız. Bir kişiye değil milletine karşı sorumlu olduğunun bilincinde olan bir Merkez Bankası atayacağız. Merkez Bankası'nın bağımsızlığına saygı gösterip işine karışmayacağız. Enflasyonla mücadele yapısal ve çok yönlü çözümler gerektiriyor. Enflasyonla mücadeleyi Merkez Bankası'nın üzerine yıkmayacağız. Yapısal reform paketinin ana unsurlarından biri dışarıdan gelecek şoklara karşı daha sağlam bir üretim yapısını tesis etmek olacak. Maalesef üretim yapımız ara malı imalatını bile karşılayamayan kötü bir ihracat performansını doğuruyor.