Tarih: 02.12.2021 16:31

AYM’den kadın cinayeti davasında İstanbul Sözleşmesi atıflı tarihi karar

Facebook Twitter Linked-in

İzmir'de yaşayan akademisyen S.E., 2011’de evlendiği V.A.’dan ayrılma kararı aldı. Dava sürerken, V.A., S.E’yi, defalarca tehdit etti. S.E., tehditlerin ardından her seferinde karakola veya jandarmaya başvurdu. Düzenlenen tutanaklarda, V.A. için uzaklaştırma kararı talep edildi ancak mahkemeler iki kez, uzaklaştırmaya gerek olmadığına hükmetti.

ŞİKAYETLERE RAĞMEN CAYDIRICI ADIM ATILMADI

V.A. için sadece bu ifadeleri kullanmamasına yönelik 1 aylık tedbir kararları verildi. Üçüncü kez başvuru yapılmasının ardından ise sadece 1 aylık uzaklaştırma kararına hükmedildi. Bu süreçte, kadının şikayeti üzerine V.A. hakkında hakaret suçundan da dava açıldı ancak herhangi bir yaptırım uygulanmadı.

Kadının can güvenliğinin bulunmadığına yönelik başvuruları her seferinde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne de iletildi ancak ŞÖNİM tarafından da herhangi bir adım atılmadı.

SAVCI: YİNE NİYE GELDİN?

İddiaya göre, S.E. can güvenliğinden endişe ettiğini belirterek yeniden şikayette bulunmak için geldiği adliyede, savcı, “Sen yine niye geldin? Çan çan çan bu ne çenesi? Seninle mi uğraşacağız?” dedi.

2013'TE KATLEDİLDİ

T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre; 15 Aralık 2013’te, çocuğu almak için S.E.’nin evine gelen V.A., çocuk uyuduğu için 1 saat aşağıda bekledi. Daha sonra çocuğu aldı. Ancak çocuğun altının değişmesi gerektiğini belirterek S.E.’nin evine döndü. Burada kadına saldıran ve boğazını sıkan V.A., daha sonra bıçakla kadını öldürdü.

Kadının çantasını ve cep telefonunu alan V.A., eski kayınpederine, kızıymış gibi, “Çocuk hastalandı, hastaneye geldim” mesajı attı. Kadının kartından da 2 bin 500 lira para çekti. V.A., daha sonra ablasına cinayet işlediğini söyleyince yakalandı.

Yapılan yargılamada, cinayeti tasarlayarak işlemediği gerekçesiyle müebbet hapse mahkum edilen V.A.’nin cezasında indirim de yapıldı. Ceza 25 yıl olarak belirlendi.

BABASI HAKİM VE SAVCILAR İÇİN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

S.E.’nin babası, olaydan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’na, gerekli kararları almayan 4 hakim ve 3 savcı hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak HSK, kararların yargısal nitelikte olduğunu belirterek işlem yapmadı.

S.E.’nin babası, polis ve jandarma karakollarındaki görevlilerle, Aile Bakanlığı’na bağlı ŞÖNİM’deki görevliler hakkında da şikayette bulundu ancak kaymakamlık soruşturma izni vermedi. Bu karara yapılan itirazı da idare mahkemesi reddetti. Baba, bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

AYM’DEN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE ATIF

AYM Genel Kurulu, kararında, kadına yönelik şiddetle mücadele ile ilgili ulusal ve uluslararası sözleşmeleri özetledi. Uluslararası sözleşmeler özetlenirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yürürlükten kaldırılan o tarihte yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi’ne de atıfta bulunuldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Mart 2021 tarihinde 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine karar vermişti. Bu karar, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. Maddesi gereğince alınmıştı. Ancak birçok hukukçu ve muhalefet mensubu, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin Meclis kararıyla uygun bulunduğunu belirterek, bu sözleşmelerden çıkılmasının da yine Meclis tarafından yapılabileceğini savunmuştu.

'DEVLET HOŞGÖRÜ GÖRÜNTÜSÜ VEREMEZ'

Kararda, devletin hukuka aykırı eylemleri hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesini engellenmesi yükümlülüğü anımsatıldı.

Kararda, 25 yıllık cezanın, cezasızlık anlamına gelmediği, orantısız bir sonuç olarak nitelendirilemeyeceği belirtildi ancak buna karşılık koruma yükümlülüğü konusunda ciddi ihmallerin bulunduğu kaydedildi.

'SİSTEM YETERLİ, UYGULAMA YETERSİZ'

Kararda, devletin kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusundaki yasal mevzuatının ve oluşturduğu altyapının yeterli olduğu değerlendirildi. Ancak uygulamadaki eksiklere işaret edildi.

Kararda, 'Kamu makamlarının S.E.’nin yaşamına yönelik gerçek ve yakın bir riskin varlığından haberdar olduğu, yaşamsal açıdan ciddi sonuçlar doğuracak bir saldırıyı tahmin edebilecek konumda bulunduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıktır” denildi.

V.A.’nin S.E. ile temasa geçmesinin engellenmediği, buna yönelik tek kararın V.A.’ya tebliğ edilmediği, bunun takibinin bile yapılmadığının anlatıldığı kararda, ŞÖNİM başta olmak üzere kamu görevlilerinin etkili engelleme yollarını kullanmadıkları kaydedildi. V.A’nin çocuğu refakatçi eşliğinde alması ya da almasının engellenmesi, V.A. için zorlama hapsi uygulamasının devreye sokulması gibi önlemlerin akla bile gelmediğinin belirtildiği kararda, tüm bunların ciddi bir ihmal ve özensizlik anlamına geldiği vurgulandı.

Kararda, “S.E.’nin öldürülmesinin kamu görevlerinin bir basit bir hatasıyla, dikkatsizliği sonucu meydana geldiğini söylenmesi mümkün görünmemektedir. Ayrıca şiddetin önlenmesi bağlamında devletin bu gibi olaylara göstereceği yargısal tepkinin benzer olayların yaşanmaması bakımdan önem taşıdığına altı çizilmelidir” denildi.

'TAZMİNATLA KAPATILAMAZ, SORUŞTURMA AÇILSIN'

Kararda, ölümler nedeniyle yalnızca tazminata hükmedilmesinin yeterli olmayacağı vurgulanarak, yaşam hakkını koruma yükümlülüğü yönünden soruşturma yürütülmesi gerektiği belirtildi. Soruşturma izni verilmemesinin de bu nedenle hak ihlali oluşturduğu kaydedildi.

S.E.’nin yaşam hakkının ihlal edildiği, bu konuda koruma yükümlülüğü bulunan kamu görevlilerinin de soruşturulmadığı ifade edilerek, yeniden soruşturma açılması için kararın bir örneği ilgili yerlere gönderildi.

Karar Resmi Gazete'de yayımlandı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —